Temeli sağlam bir ekonomiye sahibiz

Başbakan Yıldırım, "Temeli sağlam bir ekonomiye sahip olduğumuzu bütün vatandaşlarımızın bilmesini istiyorum." dedi.

Başbakan Yıldırım, CNR EXPO Fuar Merkezinde düzenlenen İstanbul Health Expo 4. Medikal Cihaz Fuarı ve Bütünleşik Sağlık Hizmetleri, 2. Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi'nin kapanışında konuşma yaptı.

Başbakan Yıldırım, "Sağlıktaki dönüşümü öyle sıradan bir iş olarak görmeyelim. Vatandaşlarım şunu bilsin ki, Türkiye'de AK Parti birçok hizmete imza attı 14 yılda. Ama bu hizmetlerden iki tanesi hep zirvede oldu. Birisi sağlık, birisi ulaşım. Bugün vatandaşın memnuniyetini ölçtüğünüz zaman yüzde 70'in üzerinde bu iki hizmet, hep en üst sırada yer alıyor. Allah'a şükür milyonlarca insanımızın her gün yüz yüze geldiği sağlık, ulaşım hizmeti, iktidarımızın yüzünü güldüren hizmetler olarak verilmeye devam ediyor." dedi.

'BU MİLLETİ KISITLAMALARLA TERBİYE EDECEĞİNİZİ SANIYORSANIZ YANILIYORSUNUZ"

Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bu sağlık kümelenme noktalarını Anadolu'nun doğusuna da yayacak çok önemli teşvik tedbirleri aldık. Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ilimizi cazibe merkezi haline getirme konusunda radikal, keskin teşvik tedbirleri aldık. Öylesine teşvik edeci kararlar ki herhangi bir projeyi devlet, yatırımcıyla oturacak, konuşacak ihtiyacına uygun olarak her türlü desteği verecek. Buna ürettiği ürünü satın almada dahil. İlk yatırımda destek, işletmede destek, çalıştırdığı personelin maliyetinin azaltılmasında destek de dahil. Dolasıyla artık istediğiniz ürünü Türkiye'de yapmak için önünüzde hiçbir mazeret kalmadı. İlk hedefimiz millileştirme ve yerlileştirme olmalı. Sürekli bizi birtakım finansal manipülasyonlarla zora düşürmeye çalışanlara vereceğimiz en güzel cevap; kendi kaynaklarımızı, akıl terimizi, alın terimizi ve genç insan gücümüzü en iyi şekilde devreye sokmak. Bunun için gerekli tedbirleri alıyoruz. Biz üzerimize düşeni yaptık. Bundan sonrası genç yatırımcılara kalıyor. Paraysa para, destekse destek her şey mümkün."

Başbakan Yıldırım, "Sağlıkta yerli üretim, millileştirme çok önemli. Bugün bununla ilgili yapılabilecek her türlü girişim için hükümetimiz gerekli tedbirleri almıştır, altyapıyı hazırlamıştır. Bahanemiz yok. Biz her şeyi yapabiliriz. Gelişmiş ülkelerdeki ne varsa daha iyisini bu ülke insanı rahatlıkla yapar. Bunu daha önce gösterdi. Şimdi yavaş yavaş 'Türkiye'ye filanca işin ambargosunu mu koysak, filanca kısıtlamaları mı yapsak' gibi modası geçmiş bazı laflar duymaya başlıyoruz. Buradan açıkça söylüyorum; bu milleti kısıtlamalarla, yasaklamalarla terbiye edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu ülke istiklali için, halkının refah ve geleceği için asla ve asla değerlerinden taviz vermez." ifadelerini kullandı.

'KENDİ KENDİLERİNE GELİN GÜVEY OLUYORLAR"

Yıldırım, Avrupa Parlamentosu'nda yapılan oylamayla ilgili şunları söyledi:

"İki gün önce Avrupa Parlamentosu'nda milletvekilleri toplandılar, Türkiye'yle müzakerelerin durdurulmasına karar verdiler. Bu kararın bizim için hiç kıymeti harbiyesi yoktur. Kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar. İstedikleri kadar karar alsınlar. Aziz milletimiz ne karar alırsa ona boynumuz kıldan incedir, onun dışındaki kararların bizim için hiç ama hiç önemi yoktur."

Başbakan Yıldırım, "53 senedir bu yollarda yürüyoruz. Ne için yürüyoruz? Daha güzel bir dünya için, daha güvenli bir Avrupa için. Bütün bu gayretler ortadayken kalkıp Türkiye'ye ayar vermeye çalışmak, en hafifinden vizyonsuzluktur. Ben öyle ümit ediyorum ki bu karar (AP'nin kararı) Avrupa Birliği Liderler Zirvesinde hiçbir şekilde dikkate alınmayacak ve yarım asrı geçen Avrupa Birliği-Türkiye yolculuğunun zarar görmesine rıza göstermeyecek Avrupa'da vizyon sahibi hala liderler olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

Ne yazık ki Avrupalı dostların mesele Türkiye olduğu zaman objektif düşünce odaklarından uzaklaştıklarını belirten Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

"Avrupa Parlamentosunun iki gün önce aldığı karar bunun en güzel örneğidir. Objektiften uzak bu kararın hiç ama hiç bir anlamı yok. Avrupa Parlamentosu bu kararla kendini küçük düşürmekten başka hiçbir iş yapmamıştır. Milletimizin Avrupa Birliği'ne zaten azalmakta olan güven duygusunu daha da zedelemiştir. Birlik, bu kararını siyasi basiretten, iyi niyetten uzak bir şekilde almıştır. Öncelikle AB, Türkiye ile mi yoksa Avrupa'da kol gezen terör örgütleriyle mi iş birliği içinde olacak, bunun kararını vermelidir. Türk milleti bunu beklemektedir. Her zaman 'Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den geçiyor' diye söyleyeceksiniz, ondan sonra da Türkiye'yi yıkmaya çalışan FETÖ'cü, BTÖ'cü terör örgütleriyle kol kola gireceksiniz. Bunu asla kabul etmeyiz."

'İNSANLIĞIN ÖLMEDİĞİ ÜLKE TÜRKİYE'DİR"

Başbakan Yıldırım, Suriye ve Irak'ta yaşanan insanlık trajedisinden memleketlerini, yurtlarını, canlarını kurtarmak için terk eden milyonlarca vatandaşa, mülteciye kucak açan, onları bağrına basan ülkenin Türkiye olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye bu mültecilere sahip çıkmazsa o zaman Avrupa'nın halini siz bir görün bakalım. Macaristan'a, Avusturya'ya 3-5 tane mülteci gitti, milletin gözü önünde tekmelediniz, yerden yere vurdunuz. İnsanlık Türkiye'de, insanlığın ölmediği ülke Türkiye'dir. Avrupalı dostlarımız bilsin ki bu mültecilerle ilgili anlaşmamız ilahi nahiye böyle devam edecek değildir. Türkiye anlaşmasına sözüne sadıktır. Bugüne kadar bunun aksi asla tahakkuk etmemiştir. Ama Avrupalı dostlarımızın da verdikleri süzün arkasında durmasını bekliyoruz." diye konuştu.

"TEDİRGİNLİKLERİ GİDERMEK BİZİM GÖREVİMİZ"

Son günlerde ekonomiyle ilgili bazı spekülasyonlar yapıldığına değinen Yıldırım, "2006'da, 2009 küresel krizinde, 2013 Gezi olaylarında, 17-25 Aralık'ta ve nihayet 15 Temmuz darbe girişiminde Türk ekonomisi zorlu sınavlardan geçti ve bu şokların hepsini büyük bir başarıyla atlatmasını bildi." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, ABD seçimlerinden sonra İngiltere hariç bütün dünyada, avro da dahil olmak üzere bütün para birimlerinin değer kaybettiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunun kaynağı da yeni ABD Başkanı Trump'ın uygulayacağı politikalardır. Ne diyor? 'Ben yurtdışına yoğunlaşmaktan vazgeçeceğim. Önce ülkemin sorunlarıyla ilgileneceğim ve ülkenin eskimiş altyapısını, üst yapısını yenileyeceğim, Çin'le ticarete kısıtlama getireceğim. Mülteci girişlerini azaltacağım, var olanları geri göndereceğim. Dışarıdaki Amerikan sermayesini içeriye çekmek için gerekirse de faiz yükselteceğim.' Bu haberler bütün dünyada Trump'ın kazanmasıyla birlikte değer bulmaya başladı. Bir dalgalanma yaşıyoruz. Dolayısıyla bunu sadece Türkiye'ye mahsus ve kalıcı bir dalgalanma olarak görmek büyük hatadır. Bunu açıklıkla ifade etmek istiyorum. Temeli sağlam bir ekonomiye sahip olduğumuzu bütün vatandaşlarımızın bilmesini istiyorum. 'Dünyada bu dalgalanma var, Türkiye'de de var' diye bir şey yapmayacak değiliz. Piyasaların, yatırımcılarımızın, iş adamlarımızın ufak da olsa tedirginliklerini gidermek bizim görevimiz. Hemen tedbirleri aldık."

"2019'A KADAR VATANDAŞ SEÇİMİNİ YAPTI"

Özel sektörün Avrupa bankalarıyla, dış finans çevreleriyle, dışarıdaki muhataplarıyla 200 milyar doların üzerinde alışveriş, sözleşme yaptığını anlatan Yıldırım, "Dolayısıyla bunların bu sözleşmelerinin herhangi bir halel görmemesi, bu karşılıklı alışverişlerin zarar görmemesi için de gereken her türlü tedbir alınıyor. Vatandaşlarımız hiç endişeye kapılmasın, Türkiye'de ekonomi ile ilgili bu dalgalanma, bütün dünyada var olan bir durumdur ve geçici bir durumdur. İnşallah 2017'den itibaren yatırımlara, üretime, istihdama daha fazla kaynak ayıracağız. Olağanüstü halin şartları da ortadan kalkmış olacak. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili sınırlı değişikliğimizi de yapıp yolumuza devam edeceğiz. Seçim meçim yok. 2019'a kadar vatandaş seçimini yaptı. Biz de vatandaşımızın hizmetinde olmaya gece-gündüz devam edeceğiz." diye konuştu.

Yorumlar