"Tecrübe Konuşuyor, İçimizdeki Kahramanlar" projesi
Gençlik ve Spor Bakanlığının "Tecrübe Konuşuyor, İçimizdeki Kahramanlar" projesi kapsamında, FETÖ'nün darbe girişimine karşı mücadele veren vatandaşlar, Muğla'nın Marmaris ilçesinde yaşadıklarını paylaştı.
Moderatörlüğünü İsmail Hakkı Ürün'ün yaptığı programa, Yaşar Yaldız, milli sporcu İsmet Doğan, Rukiye Dağ ve Abdullah İrgin katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konakladığı ve saldırı düzenlenen Grand Yazıcı Club Turban Otel'de düzenlenen etkinlik, 15 Temmuz gecesi Marmaris’te yaşananların anlatıldığı video gösterisi ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Cami İmam Hatibi Mehmet Bilir’in Kur’an-ı Kerim okumasıyla başladı.
Programın açılışında konuşan Muğla Valisi Amir Çiçek, 15 Temmuz'da ülke üzerinde önemli bir oyun oynandığını, darbe girişiminde esas amacının ülkeyi yok etmek olduğunu söyledi.
15 Temmuz gecesinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin parçalanmasını ve yok olmasını isteyen ihanet çetelerinin hedefleri arasında Marmaris’in de bulunduğunu belirten Çiçek, “Marmaris'te Cumhurbaşkanımız vardı. Cumhurbaşkanımız ilk çağrıyı Marmaris’ten yaptı. Vatandaşlarımızın meydanlara koşarak, 'Demokrasime sahip çıkıyorum' demesi, o karanlık dakikaların geride kalmasını sağladı.” dedi.
Türk milletinin 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanının arkasında olduğunu vurgulayan Çiçek, milletin vatanı böldürmediğini kaydetti.
Çiçek, 15 Temmuz gecesinin baş kahramanının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk milleti olduğunu ifade etti.
Marmaris’in tarihte çok önemli bir yer edindiğini dile getiren Çiçek, “Marmaris, 15 Temmuz gecesi demokrasiye sahip çıktı, Cumhurbaşkanına sahip çıktı. Marmaris artık tarihin sayfalarında yerini aldı.” diye konuştu.
Etkinlikte, FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz akşamı sokaklara dökülen ve gazi olan bazı vatandaşlar da yaşadıklarını aktardı.
"Bu hainler bizlerin tanklarını, silahlarını, uçaklarını, helikopterlerini, üniformalarını çaldılar"
İsmail Hakkı Ürün, 15 Temmuz’un Türk milletine karşı düzenlenmiş "son haçlı seferi" olduğunu söyledi. Darbe girişiminde bulunanların tarihten ders almadıklarını belirten Ürün, şöyle konuştu:
“Bu hainler bizlerin tanklarını, silahlarını, uçaklarını, helikopterlerini, üniformalarını çaldılar. Bizim silahlarımızı kullanarak masum Türk halkının demokrasisini gasp etmeye çalıştı. Milletin bir silahı yoktu. Bu hainler ise çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç ayırt etmeden herkesin üzerine silah sıktılar. Bu gece kesinlikle ve kesinlikle unutulmamalı, unutturulmamalıdır. Bu alçakların duracağı yok. Onun için uyanık olacağız. Biz üç tarafımızda denizle beş tarafımızda da hain ve düşmanla yaşıyoruz. Türkiyem büyüyor ve güçleniyor, onlar da bunu kaldıramıyor, zorlarına gidiyor. Bu ülkenin arkasında koskoca bir ümmet var.”
"HER GÜN İŞ İÇİN GİTTİĞİM ANKARA'YA BU KEZ VATANI SAVUNMAK İÇİN GİTTİM"
Gazi Yaşar Yaldız da Kırıkkale'de yaşadığını ifade ederek, "Evimde bulunan bayrağımı alıp her gün iş için gittiğim 90 kilometrelik Ankara yolunu 25 dakikada gittim. O kadar hızlı gitmişim ki yalnız kaldım. Gittiğimde kimse yoktu. Her gün iş için gittiğim Ankara'ya bu kez vatanı savunmak için gittim. Hainlerin bizim vergilerimizle aldığımız uçaklardan attığı bombaları birebir gördük. O mücadeleyi kendimce vermeye çalıştım. Şükürler olsun vatanımızı savunmaya, Cumhurbaşkanımızı korumaya, arkasında durmaya çalıştık." dedi.
ŞEHİT CUMA DAĞ'IN EŞİ RUKİYE DAĞ SUNLARI ANLATTI
"15 Temmuz’da saat 22.00'de eşimle yemek yerken jetler üzerimizden uçuyordu. Biz darbeyi ülkemize yakıştıramıyorduk. Bunun için hiçbir sebep yoktu. Uçakların Doğu’ya PKK’yla mücadele için gittiğini düşünüyorduk. Sonra etrafımızdakiler darbe olduğunu konuşmaya başladı. Daha sonra komşumuz bizi uyardı. Hemen televizyonu açtık. Açtığımızda Başbakanımızın konuşması vardı. 23:30 sularında eşim bana ‘Rukiye oğlumla bir fotoğraf çeker misin?’ dedi. Bu bizim son fotoğrafımız oldu. Eşim Cumhurbaşkanımızın konuşmasını duyduktan sonra çocuğumuzu teyzesine bırakarak çıktık. Milletin Külliye'ye gittiğini görünce koşarak ben de onlara uydum.”
Külliyenin önünde helikopterlerin kendilerini taramaya başladığını dile getiren Dağ, şöyle devam etti:
"Her taraftan mermiler yağıyordu. Sonra yanı başıma çok parlak bir şey düştü ve yanımda çok sayıda kişi şehit oldu. Sanırım eşimin kafası da orada koptu. Şehadet getiren bayanlar da eşimin yanı başındaydı. Ben eşimin olduğunu fark etmedim ama kafası kopan kişinin eşim olduğunu sonra ayakkabısından anladım. Eşim şehit olmuştu, ben orada bunu kabul ettim. Allah eşime şehadeti nasip etti. Eşimin boyu 1.84’tü ama adli tıp raporunda 1.64’tü. O katiller eşimin 20 santimini de yediler."
Dağ’ın konuşması sırasında salonda bulunanlar uzun süre göz yaşlarına hakim olamadı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi önündeki olaylarda gazi olan milli sporcu İsmet Doğan da 2014 yılında milli takıma seçildiğini, fakat milli takım kampına katılmadığını söyledi.
Milli takıma gitmek, madalya kazanmak ve şehit olmak istediğini belirten Doğan, "Gazi olmak nasip oldu. O gece Cumhurbaşkanımızı dinledikten sonra 'Bir tane vatanımız var, öleceksek adam gibi ölelim' dedim. Dünyayı ikinci plana atarak Vatan Caddesi'ne indim. Selalar okunurken Allah bize bir cesaret yükledi. Mehmet Akif'in dediği gibi göğsümüzü siper ederek Büyükşehir Belediyesinin olduğu yere gittik. Göğsümüzdeki iman onların tanklarını yenerek galip geldi." diye konuştu.
"ASIL KAHRAMAN ÖMER HALİS DEMİR'DİR"
Genelkurmay Başkanlığı binasında gazi olan Abdullah İrgin de kendisinin bir kahraman olmadığını vurgulayarak “Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için. Asıl kahramanlar Doğu'da terörün kökünü kazımak için şehit olan askerlerimizdir. Asıl kahraman Pensilvaya'daki şeytanının köpeğini öldüren Ömer Halisdemir'dir." dedi.
Edirne'de yaşadığını, ancak o gece bir iş için Ankara'da bulunduğunu anlatan İrgin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın rehin alındığının söylenmesi üzerine Genelkurmay Başkanlığı binasına gittiğini ifade etti.
Oraya gittiğinde başkanlığın demir parmaklıların yıkıldığını gördüğünü ve Akar'ın serbest bırakılması için hainlerle görüşmek için binanın bahçesine girdiğini belirten İrgin, daha sonra bir camı kırarak binaya girdiklerini söyledi.
Akar'ın odasını ararken dışarıdan silah sesleri geldiğini anlatan İrgin, "Dışarıdaki insanları içeriye çağırıyorduk. Hainler bahçedeki insanları taramaya başladılar. Hainler o masum insanları şehit etmeye başladılar. Biz Akar'ın odasını ararken bir kapının ardından bize ateş edildi. Bulunduğumuz yerde bir patlama oldu. Ben de orada kolumdan ve bacağımdan yaralandım. Bizimle birlikte olan bir kardeşimiz önce bacağından kurşun yedi, yere düştü. İkinci mermi ise başına isabet etti ve şehit oldu." şeklinde konuştu.
Daha sonra Dursun Ali Erzicanlı, "30 kuş" şiirini seslendirdi. Şiiri dinleyen vatandaşlar göz yaşlarına hakim olamadı.
Program sonunda Vali Çiçek ve eşi Hülya Çiçek ile protokol üyeleri Marmaris'te şehit olan polis memurlarının aileleri ile programa katılan konuşmacılara Türk bayrağı hediye etti.
Programa, Gençlik ve Spor Bakanlığı Müstakil Spor Faaliyetleri Daire Başkanı Rasim Arı, Jandarma Alay Komutanı Yavuz Özfidan, İl Emniyet Müdürü Hakan Çetinkaya, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Serkan Öçalmaz, AK Parti İl Başkanı Kadem Mete, bürokratlar, Muğla'daki şehit yakınları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Yorumlar