TBMM Genel Kurulu olağanüstü toplandı!

TBMM Genel Kurulu, CHP'nin bazı vergilerdeki artışlara ilişkin genel görüşme önergesi görüşmek üzere toplandı.

TBMM Genel Kurulu, CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önergesini ele almak üzere olağanüstü toplandı.

Genel Kurul, Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Adan, yapılan elektronik yoklamada, toplantı yeter sayısının bulunduğunu belirterek, genel görüşme önergesi üzerinde ön görüşmelerin başlayacağını söyledi. Önerge üzerinde ilk sözü, Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ aldı.

Özdağ, TBMM Genel Kurulu'nda CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önerisi üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada, Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırma gerekçelerinin iktidar tarafından zaman kaybı olarak görüldüğünü öne sürdü.

Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimleri üzerinden yaklaşık iki aylık bir sürenin geçtiğini aktaran Özdağ, iktidarın seçim öncesi olan olmayan ne varsa "saçıp savurduğunu" iddia etti. Özdağ, "Olmayan petrolleri 'traktörünüze doldurun gidin' dedi, olmayan doğalgazı güya hanelere gönderdi. Saçma sapan vaatlerle halkımızı kandırıp durdu. Sırf seçim kazanmak uğruna Hazine ile Merkez Bankası kaynaklarını har vurup harman savurdu. Karşılıksız para bastı. Kredi ve Swap adı altında yüksek faizlerle borç alarak ülkemizi borçlandırdı. Uyguladığı bu seçim ekonomisi yüzünden daha yılın yarısında 2023 bütçesini tüketti." dedi.

İktidarın, memurun ve emeklinin maaşlarını ödeyebilmek için yeni kaynak arayışına girdiğini ileri süren Özdağ, bulunan fikrin "vatandaşa yeni vergi ve harçlar salarak günü kurtarmak" olduğunu savundu. Özdağ, bu nedenle TBMM kapanmadan hemen önce yeni vergilerin TBMM'den geçtiğini söyledi.

İktidarın TBMM'de kabul edilen ek bütçeye gerekçe olarak 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremleri gösterdiğini ileri süren Özdağ, "Madem tüm bu ekonomik çöküşün sebebi depremdi, neden depremin ardından bu kanunu TBMM'ye getirmediniz de şimdi getirdiniz? Çünkü deprem bahane. Gerisi lafügüzaftan ibaret." sözlerini sarf etti.

Seçimlerden bu yana akaryakıt fiyatlarına yaklaşık yüzde 80'lere varan zam yapıldığını belirten Özdağ, "İktidar bu haliyle vatandaşın tenceresinde et değil dert kaynadığının farkında mı acaba?" sorusunu yöneltti.

Hazine ve Maliye Bakanlığına Mehmet Şimşek'in getirildiğini anımsatan Özdağ, "Mehmet Şimşek gibiler esasen manav tezgahındaki 'mostra' figürlerdir. Dış dünyaya 'bakın tam da sizin istediğiniz gibi kişileri getirdik haydi yardım edin bize' diyecekler. Ördek avında kullanılan yalancı ördek 'Mühre' gibi yani." ifadesini kullandı.

Özdağ, ilerleyen zamanlarda tüm kötü gidişin sorumlusu olarak, "Kötü Polis" olarak Mehmet Şimşek'in gösterileceğini iddia etti. Şimşek'in ekonomiye yönelik aklına "cin fikirler" geldiğini savunan Özdağ, şunları söyledi:

"Ekonomiyi kurtarması için kimsenin aklına gelmeyecek cin fikirleri hayata geçirmeye başladı bile. Nedir o fikirler: Zam yapmak, vergileri arttırmak, Arap ülkelerinden yardım istemek, emekliye asla zam yapmamak, enflasyonu yükseltmek, faizleri artırmak, döviz kurlarına jet motoru takmak, elde avuçta kalan varlıklarımızı kelepir fiyatına satmak için dünyayı dolaşmak, kemer pardon ümük sıkmak ve elbette dua telkin etmek. Yahu bunun için ekonomist falan olmanıza gerek yoktu ki. Çağıralım sokaktan herhangi birisini o da bunları yapabilirdi. Hatta gözlerinden ışık saçan Nureddin Nebati bakanınız bile yapabilirdi."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimlerden önce en düşük memur maaşını 22 bin lira yapacakları müjdesini verdiğini anlatan Özdağ, bu söz verildiğinde doların 19,5 lira olduğunu ve 22 bin liranın yaklaşık bin 128 dolar yaptığını kaydetti. Özdağ, "22 bin lira, 810 dolara kadar düştü. Bir başka ifadeyle maaşlar daha verilmeden yaklaşık 320 dolar yani yaklaşık 8 bin 600 lira azalmış oldu. Birkaç hafta veya birkaç gün, hatta yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Yeni öyle güzel bir ekonomi yönetimimiz var ki Allah düşman başına versin. Ya emeklilerimiz? Emeklilerimizi ölmeden mezara göndermeye yemin etmiş bir iktidar var. 7 bin 500 lira emekli aylığı alan emeklinin maaşına güya yüzde 25 zam yapmışlar ama bakın görün ki en düşük emekli maaşı yine 7 bin lira oluyor. Şaka gibi değil mi?" diye konuştu.

Pandeminin üzerinden yaklaşık iki yıl geçtiğini anımsatan Özdağ, tarım ürünü fiyatlarının tüm dünyada ciddi bir düşüşe girdiğini Türkiye'de ise "roket takmış" şekilde uçtuğunu savundu. Dünyada hızlı bir düşüşe geçen gıda ürünlerinin Türkiye'de bütün sınırları zorladığını belirten Özdağ, "Bundan birkaç sene önce 3-4 liraya aldığımız domates, bugün pazarda kaç para? 20 lirayla 40 lira arasında değişiyor. Mutfakta bir ağıt var, bu hava uzun hava ağıdı, çileli bir ağıt. Vatandaşlarımızın tenceresinde et değil dert kaynıyor. Farkında olan kim? Kimse değil." ifadelerini kullandı.

İktidardan beklentilerini de sıralayan Özdağ, "İktidardan beklentimiz şudur: Bu zamların, özellikle MTV'den akaryakıta kadar bütün bunların geri alınmasını talep ediyoruz. Emeklilere verilen zamlar yetersiz, seyyanen zamların verilmesini talep ediyoruz. Gelin bu kanunu çıkartalım." dedi.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önerisi üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada iktidarın seçim sürecinde vatandaşlara verdiği vaatleri anımsattı.

AK Parti'nin seçim propagandasının merkezine "Türkiye Yüzyılı"nı koyduğunu, milletin huzur ve refahının artacağı sözünü verdiğini aktaran Dervişoğlu, "Seçim sathında yalanlar üzerine kurulu bir propaganda ve algı yönetimiyle aydınlık bir istikbali vaat edenler, şimdi Türkiye'yi maalesef yine bir zam karanlığında uyandırdılar." diye konuştu.

Dervişoğlu, Motorlu Taşıtlar Vergisinin bu yıl içinde ikinci kez alınması ile ilgili kanunlaşan teklifin daha imzası kurumadan şimdi de akaryakıtın pompa fiyatına 6 lira birden zam geldiğini, 14 Mayıs'taki seçimden itibaren benzine yüzde 65, mazota ise yüzde 66 zam yapıldığını kaydetti.

Yumurtadan şeker ve zeytine kadar her ürüne zam yapıldığını vurgulayan Dervişoğlu, "Bu zamların arkası ne zaman kesilecek? Milletimizin çektiği bu cefa ne zaman sona erecek?" sorusunu yöneltti.

Türk milletinin devleti idare ehliyetini bir dönem daha AK Parti'ye tevdi ettiğine işaret eden Dervişoğlu, şöyle konuştu:

"Ancak bu seçim zaferi iktidar olmanın getirdiği mesuliyetleri ortadan kaldırmaz. Çünkü devlet rehavetle yönetilmez. Bilakis şu an hükümet olmanız hasebiyle daha büyük vebal ve sorumluluk altındasınız. Getirdiğiniz torba yasalarda yaptığınız tüm zamlarda topyekün harcama kalemlerinin tamamının özellikle yoksul ve orta direk, vatandaşlarımızın üzerinde büyük bir külfete dönmüştür.

Temel gıdadan, kitaptan, çocuk bezinden böylesine yüksek ek verginin alındığı bir ülkede vergiyi adil bir biçimde servetten kazanç elde eden büyük sermaye sahiplerine yayamıyorsa o ülkede iktidar, neoliberal uluslararası düzene teslim olmuştur. Eğer millet cefayı bal eğleyecekse o zaman herkes bedel ödeyecek, o zaman saray da sefa sürdürmemelidir."

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesi ülkemiz için hayati önem taşıyor" şeklinde ifadeler kullandığını aktaran Dervişoğlu, bu ifadelere bakarak ülkeyi kuşatan enflasyonla mücadelede ciddi bir programa başlanacağı umudunu taşıdıklarını ancak gelinen noktada hükümetin enflasyonla mücadeleye ilişkin bir planının olmadığını gördeklerini ileri sürdü.

"Eğer gerçekten de enflasyonla mücadele planınız varsa çıkın ve bu kürsüden kısa, orta ve uzun vadeli enflasyon programınızı açıklayın?" diyen Dervişoğlu, "Vatandaşları enflasyona ezdirmeyeceğiz" söyleminin ekonomik program değil, yalnızca Türkiye'nin gerçekleriyle örtüşmeyen sıradan bir temenni olduğunu iddia etti.

Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin ekonomi politikalarındaki başarısızlığı akademi literatüründe incelenmesi gereken bir vaka olarak tarihteki yerini alacaktır. Çünkü hem faiz yükselterek hazinenin üzerindeki yükü artıran hem de döviz kurunu kontrol edemeyerek enflasyonu azdıran dünyadaki yegane hükümetsiniz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşları maalesef kendi hükümetlerinin bilinçli politikaları sonucunda ikili bir ekonomik kıskacın içinde adeta mahsur kalmıştır.

Vatandaşlarımızın günlük hayatlarını idame ettiremediği, hane halkının en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Ek vergileri vatandaşın gelirine göre değil sermayenin talebine göre dayatan rantçı bir düzenin tahakkümü altındayız. Eğer gerçekten vicdanlı olsaydınız ek vergileri ve mali külfetleri vatandaşlarımızın gelir dağılımına göre tanzim ederdiniz. Siz zengin-yoksul demeden her bir vatandaşımızın tüketmek zorunda olduğu ne kadar mal ve hizmet grubu varsa tamamının vergi yükünü artırdınız. Yola çıkarken 'her şey Türkiye için' diyordunuz, seçim yaklaşınca 'her şey seçim' için dediniz. Şimdi ne oldu da birden 'her şey sermaye için' demeye başladınız."

Dervişoğlu, bilimsel metotlarla, ciddi ve makul bir istikrar programıyla enflasyonun üzerine gidilmesini ve Türk milletinin bu enflasyon belasından bir an önce kurtarılmasını istedi.

 

TBMM Genel Kurulu, CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önergesini ele almak üzere olağanüstü toplandı. Genel kurul çalışmalarına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katıldı.

 

Yorumlar