SİHA'lar işaretleyecek, TRLG-230 imha edecek!
Türkiye, yerli ve milli sistemlerle donattığı savunma sanayiinde yeni bir sayfa daha açtı.
Roketsan'ın TRLG-230 füze sistemi İHA ve SİHA'ların işaretlediği hedefleri karadan vurabilecek şekilde geliştirildi, test atışına dair görüntüler ilk kez yayınlandı. İHA'ların lazerle işaretlediği hedefleri başarıyla vuran TRLG-230'un 70 km etkili menzili bulunuyor. Bu durumun özellikle Doğu Akdeniz ve Ege'de Türkiye'nin elini güçlendireceğini savunan uzmanlar, 'Bu mühimmatlar iki açıdan ciddi avantaj sağlıyor. Birincisi, dinamik ve kritik hedefleri yüksek hassasiyetle yok edebiliyor. İkinci husus ise maliyet etkinlik. Bu gibi ürünler CEP değerlerinin küçük olması ve taşınabilir kara konuşlu olmaları sebebiyle, diğer platformlara kıyasla çok daha maliyeti etkin bir şekilde kullanılabiliyor' değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Roketsan Uydu Fırlatma Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi ile Patlayıcı Hammadde Üretim Tesisi Açılış Töreni'nde yaptığı açıklamalar savunma sanayiinde heyecan uyandırdı.
HEDEFİ BAŞARIYLA VURDU
Tören kapsamında, Roketsan tarafından Nisan 2020’de başlatılan TRG-230 Füze Sistemi'ne lazer arayıcı başlık entegrasyonu çalışması kapsamındaki test atışı görüntüleri de ilk kez yayınlandı.
Baykar tarafından üretilen Bayraktar TB2 SİHA’nın lazer işaretlemesi yaptığı hedef, Lazer Güdümlü 230 mm Füze Sistemi (TRLG-230) tarafından başarılı şekilde vuruldu. Lazer Güdümlü TRLG-230, İHA ve SİHA’ların işaretlediği hedefleri karadan vurabilecek.
LAZER ARAYICI BAŞLIK NEDEN ÖNEMLİ?
Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, söz konusu gelişmenin sahada yansımaları olacağı ve güvenlik güçlerine önemli bir kabiliyet kazandıracağını söyledi.
TRLG-230 füzelerinin daha önce INS ve GPS gibi sistemlerle hedefine ulaştığı bilgisini veren Oğuz, “Şimdi bu füzenin lazer arayıcı başlıkla hedefine ilerleyeceği bir dönem başlıyor. TRLG-230 lazer arayıcı başlık eklenmiş halde kullanıma girecek” şeklinde konuştu.
“Lazer arayıcı başlık eklenmesinin önemi ne?” sorusuna da yanıt veren Turan Oğuz, şunları söyledi:
“İki temel farklılık göreceğiz. Birincisi hedefler çok daha hassas bir şekilde vurulacak. INS ve GPS ile hedefi vurduğunuzda küçük de olsa bir sapma söz konusu oluyordu. Şimdi hedefi arayıcı başlık lazer ile çalışacağından bu sapma en düşük seviyelerde olacak ve hedefinizi tam istediğiniz şekilde vuracaksınız.
Diğer bir önemli kısım ise hareketli hedefler… TRLG-230’un lazer arayıcı başlıkla bütünleşmesi demek; hareketli hedefleri çok daha etkili bir şekilde karadan da vurabileceğiniz anlamına geliyor.”
SİHA MÜHİMMATLARINDAKİ KISITLAMALAR ORTADAN KALKIYOR
“Hareketli hedefleri vurmak için Türkiye’nin elinde çok çeşitli imkanlar var” diyen Oğuz, TRLG-230’un yeni özelliği ile bu süreçte nasıl bir yere konumlanacağını ise şöyle anlattı:
“Diyelim ki hareketli bir hedef belirlediniz ve o hedefi acilen vurmanız lazım. Türkiye, genellikle SİHA’nın üzerinde bulunan MAM-L ya da MAM-C ile bu işi yapıyordu. Her iki mühimmatın da harp başlıkları çok sınırlı. Çünkü patlayıcı miktarları çok az. Kaldı ki zaten o sırada SİHA’nin üzerinde en fazla 4 adet mühimmat bulunuyor.
Ancak TRLG-230’da durum öyle değil. O nedenle de SİHA mühimmatlarındaki kısıtlamalar ortadan kalkıyor. Yaklaşık 50 kilogram harp başlığı olan bir üründen bahsediyoruz. Bu nedenle hem hareket halindeki konvoylara hem de nispeten daha düşük seviyede zırhı olan araç ve binalara kolaylıkla yollayabileceğiniz bir füze. Lazer arayıcı başlıklı TRLG-230, ikincil zararı da nispeten az olacağından meskun mahalde de kullanabilecek.”
MALİYET AÇISINDAN SON DERECE MAKUL
İşin bir diğer boyutunun da ‘maliyet’ olduğunun altını çizen Turan Oğuz, “Çok daha güçlü bir şekilde hedefi vurabilecek ve bunu maliyet açısından son derece makul seviyelerde yapacak konuma erişti Türkiye. Çünkü örneğin seyir füzelerine göre TRLG-230 oldukça ucuz bir seçenek” ifadesini kullandı.
TRLG-230 güvenlik güçleri için daha operasyonel bir hale getirildi.
YUNANİSTAN İÇİN SON DERECE RAHATSIZ EDİCİ BİR ÜRÜN
TRT Haber'in hazırladığı habere göre, Doğu Akdeniz ve Ege özelinde Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimin son derece yüksek olduğu bir dönemde bu mühimmatın süreçte nasıl roller oynayabileceğini sorduğumuz Oğuz, şu yanıtı verdi:
“Örneğin Ege'de 70 kilometreye kadar menzildeki Yunan adalarında büyük hareketli hedeflerin ve hatta Yunan savaş gemilerinin vurulması için çok uygun maliyetli yeni bir alternatif elde ettik.
Ayrıca TRLG-230 kullanan bir CNRA, bir amfibi çıkartma gemisinin güvertesinde konuşlandırılırsa o gemi düşman gemilerini de vurabilecek büyük bir ateş gücüne kavuşur. Gemilerin köprü, radar, silah ve benzer kritik yerlerine çok ciddi zarar verilebilir ve o yüzer unsuru savaş dışı bırakılabilir.”
TÜRKİYE’NİN ‘YÜKSEK HIZLI İNOVASYON KABİLİYETİ’ VAR
Turan Oğuz, yerli ve milli savunma sanayii hamlesi kapsamında Türkiye’nin kendi ihtiyacı olan ürünleri üretmesinin söz konusu mühimmatların ‘dönüşümüne’ ilişkin etkilerini ise şöyle değerlendirdi:
“Bir ürünü siz kendiniz geliştirince işte böyle güzel sonuçları oluyor. Daha önce INS ve GPS ile kullanılıyordu şimdi lazer arayıcı başlık geldi. Demek ki sahadan böyle bir talep gelmiş ve kurum da hemen gereğini yapmış.
Türkiye, yaptığı bir sistemi ihtiyaçlar doğrultusunda farklı ürünlere de çok başarılı bir şekilde uygulamaya başladı. Bu durum sizde ‘yüksek hızlı inovasyon kabiliyeti’ olduğunun önemli bir göstergesi. Bu noktaya tırnaklarımızla kazıyarak geldik.
Güvenlik güçlerimiz hiç şüphesiz önemli bir kabiliyet kazandı. Yoğun bir şekilde kullanabilecekleri bir mühimmat daha envantere giriyor. Bizim çok yoğun atabildiğimiz ‘Fırtına’ vardı. Biliyorsunuz yaklaşık 40 kilometre menzili olan bir üründü. Şimdi neredeyse 70 kilometre menzile çok sayıda atmaktan çekinmeyeceğimiz bir füzemiz daha var. Bu durumum muhakkak sahaya önemli yansımaları olacak.”
Yorumlar