Seçimlerin şoku atlatıldı! Fransa'da gerçek güç mücadelesi şimdi başlıyor.

Fransa'daki seçimlerin ardından ortaya çıkan tablo, ülkenin ve Avrupa’nın geleceği açısından bir çok belirsizlik barındırıyor. Koalisyon kurma ve aşırı sağın yükselişi gibi faktörler, Fransa'nın iç ve dış politikalarını nasıl etkileyecek? Ajanshaber okuyucuları için analiz ettik.

AJANS HABER / CANSU KURNAZ

Fransa’da erken seçimlerin ikinci turunda sol ittifak en çok sandalyeyi kazanan taraf oldu. Halk Cephesinin ardından Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un merkezci ittifakı ikinci, ilk turda yüzde 33 ile birinci olan aşırı sağ Ulusal Birlik bloğu ise üçüncü sırada yer aldı. Tüm Avrupa için adeta soğuk duş etkisi yaratan sonuçlar ne anlama geliyor? Fransa’yı önümüzdeki dönem neler bekliyor? Fransa’nın bir sonraki başbakanı kim olacak? Fransa’da Macronizm öldü mü? Aşırı sağın yükselmesi Avrupa için ne gibi sonuçlar doğurabilir? Aşırı sağcı Ulusal Cephe için sırada ne var? Ajans Haber editörü Cansu Kurnaz seçim sonuçlarını inceledi ve sonuçların olası etkilerini analiz etti. İşte Fransa'nın önümüzdeki dönemde karşı karşıya kalabileceği zorluklar ve fırsatlar...

 Seçimlerin ardından Fransa'da ortaya çıkan tablo oldukça karmaşık. Yeni Halk Cephesi (NFP), seçimlerde en fazla sandalyeyi kazanarak bir sonraki başbakanı seçme hakkını elde etti. Ancak, aktif bir çoğunluğun olmaması, herhangi bir adayın diğer merkezci partilerin desteğini almak zorunda kalacağı anlamına geliyor. Bu durum, kurulacak herhangi bir koalisyonun dayanıklılığını azaltacak ve Fransız siyasetinde uzlaşma sanatının ne kadar uygulanabilir olduğunu test edecek gibi görünüyor.

Fransa erken genel seçimleri: Halk Cephesi birinci

Fransa'da erken genel seçimlerin 2. turunda sol ittifak Yeni Halk Cephesi ilk sıraya yerleşirken, Macron’un ittifakı ikinci, aşırı sağ üçüncü oldu.

İçişleri Bakanlığının açıkladığı resmi seçim sonuçlarına göre Yeni Halk Cephesi ittifakı, Ulusal Mecliste 178 sandalye ile en fazla sandalyenin sahibi oldu. Macron'un ittifakı 150, aşırı sağcı Ulusal Birlik İttifakı (RN) ise 125 milletvekili ile Meclise girdi. Bu sonuçlarla hiçbir ittifak ya da parti mecliste salt çoğunluk olan 289 milletvekili sayısına ulaşamadı.

Böylece milletvekili sayısı şu an 250 olan Macron ittifakının Meclisteki sandalye sayısı 150’ye düştü. Aşırı sağcı RN ittifakının milletvekili sayısı 89’dan 125'e yükseldi. Solcu ittifak ise 150 olan sandalye sayını 178'e çıkardı.

Tıkanma Riski

Bu tabloda Fransa'nın karşı karşıya olduğu en büyük risklerden biri, parlamenter tıkanıklık. Bu tıkanıklık, ülkenin iç politikalarında olduğu kadar, Avrupa'nın istikrarı ve Ukrayna- Rusya savaşı gibi uluslararası konularda da ciddi sonuçlar doğurabilir.

Le Monde gazetesi editörü Sylvie Kauffmann, "Birçok şey belirsiz. Kimin kaybettiğini biliyoruz ama kimin kazandığını bilmiyoruz. Bizim için alışılmadık olan uzlaşma sanatını öğrenebilir miyiz? Kimse bilmiyor, işaretler pek iyi değil," diyor. Bu siyasi tıkanıklık, karar alma süreçlerini yavaşlatabilir ve kritik konularda gereken hızlı ve etkili yanıtların verilmesini engelleyebilir.

Fransa siyasi çalkantılara alışkın!

Fransa, tarihsel olarak siyasi çalkantılara yabancı olmayan bir ülke. Devrimler, savaş sonrası kaos ve isyanlar, Fransa'nın siyasi yapısını defalarca değiştirdi. Bu tarihsel bağlam, mevcut siyasi krizin üstesinden gelinmesinde bir perspektif sunabilir. Ancak, geçmişte yaşanan bu tür krizlerin genellikle sancılı ve uzun süreçler olduğu da unutmamak gerekiyor.

Mevcut yapı ülkeyi "yönetilemez" hale getirebilir veya diğer Avrupa ülkelerinin karşılaştığı benzer zorlukları beraberinde getirebilir. Avrupa'nın istikrarı ve Rusya-Ukrayna'da savaşında Fransa’nın durduğu nokta tehlikeye girebilir.

Siyasetçiler yaz tatillerine çıkmaya veya yaklaşan Paris Olimpiyat Oyunlarına odaklanmaya hazırlanırken, Fransa'daki siyasi hareketliliğin, en azından kısa bir süreliğine, azalması muhtemel görünüyor.

Macronizm bitti mi?

Seçim sonuçlarına baktığımızda, Emmanuel Macron güç kaybetmiş olsa da, mevcut siyasi kaosun ortasında güçlü bir figür olarak kalmaya devam ediyor. Ancak, merkez grubunun parlamentoda yaşadığı kayıplar ve parlamenter tıkanıklık, Macron'un harekete geçme alanını sınırlayabilir. Macron'un geleceği, bu tıkanıklığı nasıl yöneteceğine ve ülkeyi nasıl yönlendireceğine bağlı olacak.

Macron’un parti sözcüsü Gilles Legendre konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Bugün, Cumhurbaşkanı, harekete geçmek için küçük bir hareket alanı koruyacak. Ancak artık ülkenin siyasi motoru olmayacak. Bu açıdan, yedi yıl sonra, Macronizm ölmüştür," diyor.

Bir sonraki başbakan kim olacak?

Bu seçimlerde herkesi en çok şaşırtan Fransız sol koalisyonu oldu. Tarihinde ilk defa en fazla sandalyeyi kazanan Yeni Halk Cephesi (NFP), bir sonraki başbakanı seçme hakkını kazandı.

Ancak salt çoğunluğun olmaması durumunda, herhangi bir adayın diğer daha merkezci partilerin desteğini alması gerekecek. Yani koalisyon hükümeti kurulacak. Peki bu profile kim uygun olabilir?

NFP, seçimlerden önce ortak bir platform etrafında birleşmiş olsa da, koalisyon içindeki derin siyasi ayrılıklar, koalisyonun sürdürülebilirliği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Jean-Luc Mélenchon gibi uç figürlerin varlığı, koalisyon içindeki gerilimleri artırabilir ve koalisyonun çökmesine yol açabilir.

4 partinin oluşturduğu Yeni Halk Cephesinin en büyük partisi ‘Boyun Eğmeyen Fransa’nın (LFI) lideri Mélenchon, seçim galibiyetinin ardından yaptığı konuşmada, "Yeni Halk Cephesi'nden bir başbakanımız olacak" diyerek, hükümet kurmaya hazır oldukları sinyalini veriyor.

Yeşiller Partisi lideri Marine Tondelier'nin de işe uygun bir aday olabileceği söyleniyor. Zira Tondelier’nin sessiz profilinin, çekişmelerle dolu siyasi manzarada bir avantaj olabileceği düşünülüyor.

Aşırı sağcı Ulusal Cephe’yi neler bekliyor?

Aşırı sağcı Ulusal Cephe (RN), üçüncü sıradaki yerini korumasına rağmen, kendisini "sol aşırılar" ve "eski elitlere" karşı istikrarlı bir güç olarak göstermeye çalışıyor. Parti, bu durumu konumunu güçlendirmek ve 2027'de başkanlığı  kazanmak için kullanmayı umuyor.

Göçmenlik, okul ve polis reformları gibi konularda sert politikalar izlemesi beklenen RN, Sol yapılanmanın ekonomik açıdan savurgan politikalarını hedef göstererek, durumu kendi leyhine çekmeyi umuyor. RN'nin hedefi, Marine Le Pen'i 2027'de başkanlığa taşımak olacak ve bu süreçte partinin kendisini istikrarlı ve modernleştirici bir güç olarak tanıtması gerekecek.

Fransa’nın geleceği belirsiz!

Fransa, ulusal ve uluslararası açıdan önemli sonuçları olan büyük bir siyasi belirsizlik döneminden geçiyor. Seçimlerin ardından ortaya çıkan siyasi tablo, işlevsel bir koalisyon oluşturmayı zorlaştırıyor ve ülkenin geleceği için birçok belirsizlik ve zorluk barındırıyor. Belirsizlik ve potansiyel risk taşıyan bu yeni dönemde, liderlerin uzlaşma ve iş birliği becerileri büyük önem taşıyor. Fransa'nın siyasi geleceği, bu belirsizliklerin nasıl yönetileceğine ve ne gibi çözümler bulunabileceğine bağlı olacak.

Ne olmuştu?

Fransa'da son 3 seçimdir oylarını artırmaya devam eden aşırı sağcı RN, 9 Haziran'daki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yüzde 31,4 oy alarak en yakın rakibi olan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un partisi Rönesans'ı ikiye katlamıştı.

Aşırı sağın AP seçimlerindeki galibiyeti üzerine Macron, 9 Haziran gecesi Meclisi feshederek 30 Haziran-7 Temmuz'da erken seçime gitme kararı almıştı.

30 Haziran’da yapılan genel seçimlerin ilk tur oylamasında, aşırı sağcı RN ittifakının yüzde 33 civarında oyla birinci çıkmasının ardından Macron cephesi ve sol partiler üstü kapalı iş birliğine gitmişti.

Yorumlar