Şark usûlü 'Game of Thrones'da ikinci perde (ANALİZ)

Suudi Arabistan Kralı Selman’dan sonra yerine geçmesi beklenen genç veliaht Bin Selman, kraliyete giden yolda, 'mıntıka temizliğine' kendisi için tehdit oluşturabilecek kuzenleriyle başlamış görünüyor.

Suudi Arabistan’daki iktidar oyununun birinci perdesini bu yılın haziran sonlarında seyretmiştik. Oyunun birinci perdesinin oynandığı o günlerde kaleme aldığımız makale şu cümlelerle sona ermekteydi: "Suudi Arabistan’daki veliaht değişikliğine yeşil ışık yakmış olan ABD’nin, güvenilir adamı olmakla birlikte her zaman temkinli ve ağır bir politika izleyen kurt yönetici Muhammed bin Nayif’in yerine, genç ve tecrübesiz ama cesur ve atak olan Muhammed bin Selman’ı tercih etmesi, bir Suudi Arabistan-İran çatışmasının ayak sesleri olabilir”.

Ortadoğu ve İslam dünyasının en kapalı ülkelerinden Suudi Arabistan’da son günlerde başdöndürücü gelişmeler yaşanmakta. Oldukça farklı ve kendine özgü bir yönetim biçimiyle idare edilen ülkedeki bu kafa karıştırıcı gelişmeleri anlamak ve anlamlandırmak da büyük maharet gerektiriyor. Aslında gelişmeleri biri Suudi Arabistan iç siyaseti ve iktidar mücadeleleri diğeri uluslararası boyut olmak üzere iki seviyede ele almak açıklayıcı olabilir.

Bunlar, içeride Muhammed b. Selman’ın, kendisi gibi yeni-nesil kuzenleri ve muhtemel rakipleri arasındaki iktidar mücadelesini başlamadan bitirmek üzere yapılan son hamleler, uluslararası boyutta da Ortadoğu’da oluşturulmaya çalışılan İran karşıtı bloğu güçlendirmeye yönelik bir çaba olarak ifade edilebilir.

KRAL SELMAN KENDİ HANEDANINI KURUYOR

Öncelikle gelişmelere Suudi iç siyaseti açısından bakmak yerinde olur. Mutlak monarşiyle yönetilen ülkenin siyaset ve idaresi sadece kral tarafından değil Arapların eskiden beri süregelen kabile gelenekleri çerçevesinde hanedan ailesi üyelerinin yanısıra etkili emirler (prensler) ile üst düzey ulema tarafından belirlenmekte. Kral Abdullah’ın (2005-2016) yaptığı değişikliğe kadar krallar, ülkenin kurucusu Abdülaziz b. Suud’un oğulları arasından seçilmekte bu da tahta oturduklarında çok yaşlı olmaları sonucunu doğurmaktaydı.

2006 yılında hanedanı gençleştirmeye dönük olarak yapılan değişiklikle kralı seçmek üzere bir “biat heyeti” oluşturulmuştu. Buna dayanarak yaklaşık beş ay önce birinci veliaht Muhammed b. Nayif’in azledilip ev hapsinde tutulması, yerine hâlihazırdaki kral Selman’ın 32 yaşındaki gözde oğlu Muhammed’in veliaht ilan edilmesiyle Kral Selman’ın kendi hanedanı kurmasının yolu açılmış oldu.

82. yaş gününü aralık ayında kutlayacak olan Kral Selman’dan sonra yerine geçmesi beklenen genç veliaht ise, kraliyete giden yolda, mıntıka temizliğine kendisi için tehdit oluşturabilecek kuzenleriyle başlamış görünüyor. Yolsuzluk suçlamasıyla bir gecede kraliyetin beş yıldızlı hapishanesine dönüştürülen Riyad Ritz-Carlton otelinde gözaltına alınarak mal varlıklarına el konulanların kimlikleri bu hadisenin sebep ve sonuçları hakkında önemli ipuçları içeriyor. Zira gözaltına alınanlar güvenlik, medya ve iş dünyasından.

TEHDİT OLUŞTURABİLECEK RAKİPLER TASFİYE EDİLDİ

4 Kasım tutuklamalarının güvenlik kanadındaki en stratejik ismi emir Mut’ib b. Abdullah, Suudi Arabistan ordusunun üç önemli güvenlik gücünden biri ve İran’daki karşılığı Devrim Muhafızları olan el-Hares el-Vatani yani Ulusal Muhafızlar Bakanıydı. Kökenleri 1911 tarihine kadar giden ve devletin kuruluşunda önemli rol oynayan bu birlikler 200 bin'i aşan personeliyle Suudi Arabistan ordusunun yaklaşık yarısını oluşturmaktadır.

Suudi toplumsal yaşamı ve siyasetinde çok etkili olan aşiretlerden alınan askerlerden oluşan bu birlikler, Savunma Bakanlığına bağlı değildir. Bir isyan ve kalkışma durumunda dengeyi değiştirecek güce sahip olan bu birlikler aslında diğer güvenlik unsurlarını dengelemek amacıyla kurulmuş bir milis gücüydü ve prens Mut’ib’in babası Abdullah’ın dayandığı en önemli birliklerdi. Muhammed b. Selman böylece, kumanda ettiği bu güçle güvenlik açısından kendisine tehdit oluşturabilecek en önemli rakibini tasfiye etmiş oldu.

Şüphesiz bu gözaltılar arasında en dikkati çekeni, sıradışı yaşamıyla Suudi Arabistan’ın en tanınmış 'celebrity’si olan, dünyanın en zengin 45. şahsiyeti Velid b. Talal’di. Yaklaşık 20 milyar dolarlık servetiyle Suudi Arabistan’ın maddi açıdan en güçlü prensi. Sahip olduğu servet ve özellikle medya kuruluşları vasıtasıyla veliaht Muhammed b. Selman için muhalif olması ya da muhalifleri desteklemesi durumunda önemli bir tehdit olabilirdi. Velid b. Talal’ın dışında ekonomi dünyasından gözaltına alınanlar arasında milyarlık servetiyle dünya sıralamasında en zengin 120. kişi olan Süleyman b. Abdülaziz er-Râcihî, el-Kaide lideri Usame b. Ladin’in üvey kardeşi ve çok büyük inşaat projeleriyle tanınan Binladin Holding’in sahibi Bekr b. Ladin gibi ağır toplar bulunmaktaydı. Bekr b. Ladin Suudi Arabistan’ın ticari başkenti Cidde’nin en önemli işadamıydı. 11 milyar dolarlık servetiyle Suudi Arabistan’ın en zengin ikinci adamı olan Muhammed Hüseyin el-Amudi de göz altına alınanlar arasında. Bunların dışında al-Dabbagh grubunun yönetim kurulu başkanı, yatırım fonu eski başkanı ve eski bakan Amr Dabbagh da Ritz-Carlton’un yeni mukimlerinden.

Gözaltına alınanlar arasında üçüncü grubu ise medya ve iletişimciler oluşturmakta. Tutuklananlar arasında en dikkati çeken isimlerden olan Velid b. İbrahim 1991’de ilk bağımsız Arapça uydu kanalı MBC'nin kurucusu. MBC, Londra ve Beyrut merkezli özellikle dizi ve filmleriyle ünlü yedi kanaldan oluşmakta ve Arap dünyasının en popüler eğlence kanallarından.

Tabii bir de Katar merkezli el-Cezire (Al Jazeera) kanalına rakip olarak kurulan el-Arabiyye (Al Arabiya) uydu kanalının sahibi. el-Cezire’den sonra Arap dünyasındaki en popüler haber kanalı olan el-Arabiyye ile MBC’nin yüzde 50'si ise tutuklanmak istediği sırada çıkan çatışmada öldürüldüğü haber verilen Abdülaziz b. Fehd’e ait. Abdülaziz 1982-2005 yılları arasında yirmi yıl iktidarda kalmış meşhur kral Fehd’in (Fahd) oğlu. Gözaltına alınanlar arasında ART spor kanallarının sahibi Salih Abdullah Kamil de bankacılık, finans, sağlık, inşaat, ulaşım gibi pek çok alanda uluslararası bir şirket olan Dallah al-Baraka’nin sahibi ve Cidde Ticaret odası başkanı. Velid b. Talal’in Rotana medya grubunun sahibi, 21st Century Fox Inc. Medya grubunun ikinci ana hissedârı; Twitter ve Facebook’un hissedarı olduğunu notlarımıza ekleyelim.

BÖLGESEL DENGELER

Olayın uluslararası boyutuna baktığımızda bütün bu değişikliklerin “Beyaz Işık Yayan Küre” fotoğrafının verilmesinin ardından, İran’a karşı bir blok oluşturmak isteyen Trump’ın desteğiyle, önce İran’la iyi ilişkileri olan Katar’ın yalnızlaştırılması ve Körfez’de 'öteki' ilan edilmesiyle tezahür ettiği âşikâr. İkinci perdenin ise İran nüfuzuna karşı merci-i taklidçi Şii Arapların kazanılması için (radikal örgütlerin desteklenmesinden vazgeçilerek) ılımlı İslam’a dönülmesi, Hariri’nin Hizbullah’ı suçlayarak istifa edip Suudi Arabistan’a gitmesi, Türkiye’nin ABD ilişkilerinin neredeyse ipleri koparmak üzere olduğu bir noktada Rusya-İran-Türkiye ittifakına karşı ABD-Körfez-Mısır-İsrail’den oluşan bir konsorsiyum kurulması aşamasında Suud yönetiminin kimde olacağının belirlenmesine yönelik olduğu anlaşılabilir.

Üçüncü perde ne olacak derseniz, Kral Selman’ın sağlık sebepleri gerekçe gösterilerek oğlu Muhammed’in tahta çıkmasıyla yani 'mutlu son’la nihayete ereceği oyunun gidişatından çıkarılabilir.

[Ortadoğu siyasi tarihi ve uluslararası ilişkiler alanında uzman olan Prof. Dr. Cengiz Tomar, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesidir]

Yorumlar