Sağlık sisteminde yeni model yolda

Sağlık hizmetinde bir dizi değişiklik için harekete geçildi.

Tamamlayıcı sağlık sigortası için düğmeye basıldı. Tüm çalışanların yararlanması için kamunun yöneteceği ve devlet destekli sigorta havuzu kurulacak. Primleri devlet belirleyecek, vatandaş özel hastanelerden hiçbir fark ödemeden sağlık hizmeti alacak.

Gerek 10. Kalkınma Planı’nda gerekse de AK Parti’nin eylem planında yer alan tamamlayıcı sağlık sigortacılığının geliştirilmesi için düğmeye basıldı. İki yıldır sigorta şirketlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), anlaşmalı olduğu özel hastanelerin, vatandaştan talep ettiği yüzde 200’e varan fark ücreti için uyguladığı tamamlayıcı sağlık sigortasının, tüm çalışanları kapsaması amaçlanırken; sigortanın yatarak tedavilerde zorunlu tutulması bile düşünülüyor.

Eminim, ‘bu da nereden çıktı’ diyeceksiniz. Aslında konu, bir süredir hem kamunun hem de sigorta şirketlerinin gündeminde. Nitekim Sağlık Bakanlığı, Hazine, sigortacılar, özel hastaneler biraya gelip, tamamlayıcı sağlığın tüm çalışanları kapsaması için uygun model üzerinde konuşup, tartışıyor. Kamunun isteği ile ağır basan görüş ise, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ve Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) gibi tamamlayıcı sağlıkta da devletin yönetiminde bir sigorta havuzu kurulması ve devletin bu havuza katkı yapması.

FARK ÜCRETİ SORUN OLDU

Konuyu biraz daha açayım. Üç yıl önce, SGK, anlaşmalı olduğu özel sağlık kuruluşlarının vatandaştan yüzde 200 fark almasına izin verdi. Aynı zamanda da sigorta şirketlerinin, bu fark ücreti için özel sağlık sigortası geliştirmelerinin önünü açtı. İki yıl önce de tamamlayıcı sağlık sigortası uygulanmaya başladı. Sigortanın en önemli özelliği ise, sadece SGK ile anlaşmalı hastanelerde geçtiğinden ve SGK’nın ödediğinin üzerini karşıladığından fiyatının düşük olması. Öyle ki, özel sağlık sigortalarının fiyatı ortalama 3 bin liralardan başlarken, yıllık 500 lira primle, tamamlayıcı sigorta yaptırılabiliyor. Bu özelliğinden dolayı da kısa sürede tamamlayıcı sağlık yaptıranların sayısı 180 bine ulaştı.
Gelelim konunun diğer boyutuna, tamamlayıcı sigortanın neden gündeme geldiğine. 21 milyona yakın aktif çalışan SGK’ya prim ödüyor ve bu kişilerin kendileri, bakmakla yükümlü oldukları ve emekliler de dahil 67 milyon, sağlık hizmeti alıyor. Ve toplanan prim, sağlık giderini karşılamaya yetmiyor. Bu yüzden, SGK, 7 yıldır özel hastanelere ödediği rakamı artıramıyor. Bu yüzden, özel sağlık kuruluşlarına vatandaştan, yüzde 200 fark alınmasına izin verildi. Sadece bu da değil. Üniversite ve kamu hastanelerinde doluluk oranı yüzde 80’lere ulaştığından vatandaş hizmet almakta zorlanıyor.

FİKİR AYRILIKLARI BAŞLADI

İşin aslını isterseniz hükümet, bir süredir sağlıkta yeni model arayışında. İşte bu noktada gündeme, tamamlayıcı sağlık sigortası geldi. Yapılan görüşmeler çerçevesinde, tamamlayıcı sigortadan nüfusun tamamının faydalanması amaçlanıyor. Bunun için de kamunun yöneteceği bir sigortası havuzu kurulması ve devletin de sistemi teşvik etmesi planlanıyor. Böylece kişiler, ödeyecekleri uygun primlerle özel hastanelerden, fark ödemeden sağlık hizmeti alabilecek. Bu sayede de hem yeni kurulan özel hastaneler toplumun tamamına hizmet verecek hem de yeni hastane yatırımları artacak.
Son olarak şunu da belirteyim. Sağlıkta yeni model, şimdiden taraflar arasında ciddi fikir ayrılıklarına neden oldu. Kimi sigortacılar, sistemin kamulaşacağından ve tek bir sistem kurulacağından şikayet edip, havuz uygulamasına karşı çıkarken; kimileri ise sigortacılığa katkısı olacağını savunuyor. Özel hastaneler ise sigortacıların toplu anlaşma yaparak, fiyatları düşüreceklerinden endişe duyarak, havuz modeline itiraz ediyor. Kamu ise hem SGK’nın üzerindeki yükü hafifletecek hem de vatandaşın özel hastanelerden sağlık hizmeti alacak olması nedeniyle yeni modeli destekliyor.

NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU

Özel hastanelerin vatandaştan yüzde 200 fark alması sorun yaratıyor. Geçen yıl vatandaş, cebinden 16 milyarın üzerinde fark ödedi. Bazı hastanelerin yasayla belirlenenin üzerinden fark talep etmesi şikayetlere neden oluyor.
SGK, fark ücretini kontrol etmekte zorlanıyor, tetkiklerde suiistimallerin önüne geçemiyor, bu da memnuniyetsizlik yaratıyor. Üniversite ve kamu hastanelerinde doluluk oranı yüzde 80’lere ulaştığından vatandaş sağlık hizmeti almakta zorlanıyor. Özel hastanelerin devreye girmesi gerekiyor. SGK ile anlaşma yapabilmek için özel hastane yatırımları artıyor.
Kamu, özel sektör işbirliği ile 22 ilde kurulacak şehir hastanelerini özel sektör yönetecek. Bunun için de belli doluluk oranına ulaşılması gerekiyor.

YENİ MODEL NASIL OLACAK?

Tamamlayıcı sağlık için tarım sigortalarında olduğu gibi sigorta havuzu kurulacak ve kamu yönetecek. Devlet de havuza destek olacak. Tamamlayıcı sağlıktan nüfusun tamamı faydalanacak. Kurulacak havuz, SGK gibi özel hastanelerle anlaşmalar yapıp, bir nevi SGK’nın görevini üstlenecek. Düşük primlerle sigorta yapılacak, primleri devlet belirleyecek ve vatandaş özel hastanelerden hiçbir fark ödemeden sağlık hizmeti alacak. Sigortacılar, kurulacak olan sağlık havuzuna devletin yüzde 25 prim desteği yapmasını talep ediyor. Sistem şimdilik yatarak tedavileri kapsayacak. Bu noktada zorunlu tutulması da konuşuluyor.

ÖZEL HASTANELERE ERİŞİM KOLAYLAŞACAK

Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, havuz sistemiyle tamamlayıcı sigorta alabilecek geniş kitleye kısa zamanda ulaşılmasının planlandığını belirterek, şunları söyledi:

“Havuz sisteminde risk çok daha efektif yönetilebileceğinden, prim tutarları da vatandaşın poliçeyi satın alabileceği ve yenileyebileceği düzeyde tutulabilecek. Aynı zamanda, tamamlayıcı sağlık poliçesi satın almış bir sigortalının, farklı bir sigorta şirketine poliçesini transfer etmek istemesi durumunda, hak kaybına uğraması engellenecek. Bu sayede sigorta şirketlerinin sağlık kurumları nezdinde satın alma gücü artacak, sağlık kurumları ile sigorta şirketleri anlaşmalarında fiyat dengesi sağlanacak. Özel sağlık kurumlarına erişimin daha kolay hale gelmesi vatandaş için avantajlı olacak. Sigortalı sayısının artmasıyla, kamu sektörü açısından önemli olan finansman sorunu, kayıt dışı ekonomi sorunu da nispeten azalacak, aldığı sağlık hizmetinden memnun olan vatandaş sayısı artacak. Bu nedenle havuz sisteminin doğru bir model olduğunu düşünüyoruz.”

SİGORTA HAFTASI BAŞLADI

Her yıl Mayıs ayının son haftası kutlanan Sigorta Haftası, bu sene de 23 Mayıs Pazartesi günü V. Ulusal Sigorta Sempozyumu ile başlıyor. Bostancı Dedeman İstanbul Hotel’de düzenlenecek sempozyumda, yabancı sermayenin Türk sigorta sektörüne etkileri, yerli sermaye, acente ve broker perspektifiyle değerlendirilecek. Sempozyumda ayrıca zorunlu trafik sigortasına ilişkin yeni düzenlemeler, yasal çerçeveler, sorunlar ve çözüm önerileri, düzenleyici kurum, sigorta şirketi, acente broker, eksper ve sigortalı perspektifiyle ele alınacak. Sempozyumun açılışını; Hazine Müsteşar Yardımcısı Dr. Ahmet Genç, TOBB Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar ile Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Ramazan Ülger yapacak. Ayrıca sigorta haftası dolayısıyla tüm hafta etkinlikler düzenlenecek. 26 Mayıs’ta Milli Reasürans Toplantı salonunda Sigorta Aracıları Derneği, tamamlayıcı sağlık sigortası paneli düzenleyecek.

DEPREM SİGORTASI İPTAL EDİLECEK

Kredi bağlantılı zorunlu deprem sigortası, krediden vazgeçilmesi halinde iptal edilecek. Hazine, bir genelge yayınlayarak, konut kredisi alımlarında talep edilen deprem sigortası poliçesinin, kredinin 14 günlük yasal sürede kullanımdan vazgeçilmesi durumunda poliçe iptallerinin nasıl olacağına açıklık getirdi. Buna göre, 1 Haziran’dan itibaren, krediden 14 günlük yasal sürede vazgeçilmesi durumunda, sigortanın 60 günlük süre içinde sözleşmeye aracılık eden şirkete sunularak, iptal edilebileceği duyuruldu.

Yorumlar