Reyhanlı saldırısı sanığının ifadeleri ortaya çıktı
ABD'den Türkiye'ye getirilen Reyhanlı saldırısı sanığı Memet Gezer ifadesinde, Suriye rejimine bağlı askerlerin "Türkiye'den intikam almak için" Reyhanlı saldırısını planladıklarını, saldırıda kullanılan bomba düzeneğinin Suriye istihbarat elamanı tarafından telefonla patlatıldığını itiraf etti.
Gezer'in Reyhanlı terör saldırısına ilişkin bildiği her şeyi samimiyetle anlatacağını belirterek emniyette verdiği 30 sayfalık ifadesine ulaştı.
Türkiye'de bulunduğu dönemde dolandırıcılık ve uyuşturucu suçlarından bir süre tutuklandığını, tahliye edildikten sonra Suriye'ye gittiğini anlatan Gezer, 2009'da "uyuşturucu temin etme" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasının kesinleşmesi nedeniyle Türkiye'ye dönmediğini ifade etti.
Burada mobilya şirketi kurduğunu, bunun yanı sıra dolandırıcılık yaptığını bildiren Gezer, bu şekilde kazandığı yüklü miktarda paradan Lazkiye'deki devlet görevlilerine rüşvet verdiğini belirtti.
Bu şekilde rejim askerlerinin güvenini sağladığını kaydeden Gezer, "Beni korumaları ve rahat iş yapabilmek için hediye adı altında rüşvet verdim. Bunların neticesinde Suriye'de bana büyük kolaylık sağladılar. Ben de rahat bir şekilde gayrimeşru işlerimi yaptım. Geçimimi bu şekilde sağladım." ifadelerine yer verdi.
Silah ticareti için 2016'da gittiği Karadağ'da tutuklandığını, 6 ay sonra ABD makamlarına teslim edildiğini anlatan Gezer, buradaki yargılama sonunda 75 ay cezaevinde kaldığını, daha sonra 28 Haziran'da iki polis eşliğinde Türkiye'ye getirildiğini belirtti.
"İntikam almak için terör eylemi yapacaklar"
Gezer, Suriye'de bulunduğu sırada terör örgütü Türkiye Halk Partisi Cephesi (THKP-C)/Acilciler örgütünün elebaşı ve Reyhanlı saldırısının faillerinden Mihraç Ural ile bir arkadaşı aracılığıyla tanıştığını anlattı.
Ayrıca Hafız Esed'in sağ kolu olarak bilinen Mehmet Asaf'ın yeğeni aracılığıyla El Muhaberat'ın Lazkiye sorumlusu Albay Kifah Melhem ile görüşmeye başladığını belirten Gezer, şöyle devam etti:
"2013 şubat ayının sonlarına doğru Kifah Melhem beni kahve içmeye davet etti. Askeri muhaberat şubesine gittim. Dün Şam'da olduğunu, Şam'da aldığı bilgilere göre 'Türkiye'den intikam almak için terör eylemi yapacaklarını' söyledi. Türkiye'den bir grup ile anlaşıldığını, benim de o grubun içinde olduğumu söyleyerek sevindi. Benim böyle bir konudan haberim olmadığını söyledim. 'Dur seni biriyle görüştüreyim' dedi. Yan odadaki telefonu açmamı istedi. Telefondaki kişi selamlaştıktan sonra 'Merhaba ben Hacı' dedi, ben de kendisini çıkaramadığımı söyledim. 'Adın ne senin' dedi. Adımın Memet olduğunu 'Abu Ali' olarak seslenildiğini söyledim. Sesi değişti birden, albayı vermemi söyledi. Ben de albaya telefondaki şahsın kendisini istediğini belirttim. Kifah Melhem de telefonu kapatmamı söyleyerek odasındaki telefonu açtı, onunla konuştu. Kifah Melhem, odasında misafir olduğu için 'Abu Ali seninle daha sonra konuşuruz' dedi, ben de müsaade isteyerek ayrıldım."
"Ankara ve Konya'da keşif yapıldı"
Türkiye'ye karşı terör eylemi gerçekleştirileceğini bu şekilde öğrendiğini ifade eden Gezer, bu bilgiyi Hatay'daki yetkililere iletmesi için Türkiye'de bulunan bir arkadaşına telefon ile söylediği iddiasında bulundu.
Saldırıya ilişkin daha fazla bilgi almak için Albay Melhem ve Hoca kod adlı Mihraç Ural ile görüşmeye devam ettiğini belirten Gezer, Ural'ın Lazkiye'deki evine gittiğinde Reyhanlı saldırısında kullanılan bombaları Suriye'den Hatay'a taşıyan sanık Yusuf Nazik ile tanıştığını bildirdi.
Bu görüşmeden bir gün sonra Albay Melhem'in kendisini ve saldırını bir diğer faili olan Temir Dükkancı'yı makamına çağırdığını anlatan Gezer, ifadesinde şunlara yer verdi:
"İçeri girdiğimizde iri yapılı askeri üniformalı biri vardı. Yusuf Nazik'ten Hacı kod adlı Muhammed Ali olduğunu öğrendiğim bu kişi, 'Ben caniyim, çocuk, kadın demeden katlederim, benim için ne yapabilirsiniz?' dedi. Kifah Melhem araya girip beni kastederek 'Abu Ali Türkiye'ye gidemez, sıkıntısı var' dedi. Bunun üzerine Temir Dükkancı, 'her şeyi yapabileceğini, istenirse Türkiye'ye gidip çalıntı araç alabileceğini, eğitim verilirse bombayı araca yükleyip patlatabileceğini' söyledi. Hacı da 'Elin yatkın mı bu işlere?' diye sordu. Temir, 'Evet, eğitim verirseniz elim yatkın' dedi. Hacı, Temir'in söylediklerine özel alaka göstererek 'Tamam, siz gidebilirsiniz biz sizi arayacağız' diyerek bizi gönderdi."
Gezer, akşam saatlerinde yeniden görüştüğü El Muhaberat subayı Muhammed Ali'nin kendisini bir kafeye götürerek Reyhanlı saldırısında kullanılan kamyonet ile bombaların konulduğu depoyu kiralayan Şıh kod adlı Nasır Eskiocak ile tanıştırdığını anlattı.
Muhammed Ali ve Eskiocak'ın Türkiye'de planlanan saldırının nasıl yapılacağını konuştuklarını, Temir Dükkancı'nın Suriye rejimi bölgesinde bomba eğitimi verildikten sonra Türkiye'ye geçip düzenekleri kurması konusunda anlaştıklarını ifade eden Gezer, "Bir gün sonra kafeteryada Hacı kod adlı Muhammed Ali, Nasır Eskiocak, Yusuf Nazik ve ben buluştuk. Hacı, 'Çıkın keşif yapın' dedi. Konya ve Ankara'ya keşif yapılması için hemfikir olundu. Konya'nın seçilmesinin sebebi burasının Sünni inanca sahip dindar bir şehir olması, burada yapılacak eylemin hükümeti düşüreceğini düşünmeleridir. Nazik ve Nasır Eskiocak, Türkiye'ye keşif yapmak için geçti ve 1-2 gün sonra Suriye'ye geri geldiler. Yusuf bana, Türkiye'de çektikleri fotoğrafları Hacı kod Muhammed Ali'ye verdiklerini söyledi." ifadelerini kullandı.
Patlayıcılar deniz yoluyla taşındı
Nazik ve Eskiocak'ın eylem için Muhammed Ali'den para istediklerini, iki gün sonra para ve patlayıcıların temin edildiğini kaydeden Gezer, bir kez daha Türkiye geçiş yapan Nazik'in iki transit araç aldığını, gizli bölme yaptırmak için araçları bir kaportacıya bıraktığını belirtti.
Nasır Eskiocak'ın ise patlayıcıları saklamak ve bunları, saldırıda kullanılacak araçlara yerleştirmek için Hatay'da depo kiraladığını bildiren Gezer, Nazik'in, Suriye'deki patlayıcıları deniz yoluyla Türkiye'ye taşınması için Ercan Bayat ve Cengiz Sertel ile anlaştığını kaydetti.
- "İlk hedef Konya ya da Ankara Kocatepe Camisi'ydi, uzak olduğu için iptal edilip Reyhanlı'da patlatıldı"
Bir süre sonra Nazik ile patlayıcıların teslim alınacağı deniz kenarındaki buluşma noktasına gittiklerini aktaran Gezer, şöyle devam etti:
"Hacı kod adlı Muhammed Ali'nin güvendiği muhaberat subayları Hıdır ve Abu Kerem de geldi. Patlayıcılar bunların aracındaydı. Bizi, Nişan İncekcikyan ve adamları ile Cengiz Sertel ve Ercan Bayat bekliyorlardı. Araçtakiler askeri el muhaberattan olduğu için uygulamaya takılmadık. Nişan İncekcikyan ve adamları patlayıcıları, Cengiz Sertel ve Ercan Bayat'ın getirdiği tekneye taşıdı. Akşam denize açılan teknede Yusuf Nazik, Cengiz Sertel ve Ercan Bayat vardı. Cengiz Sertel'in abisi ve Nasır Eskiocak'ın Türkiye tarafında tekneyi karşıladıklarını duydum. Bu şekilde 5-6 seferde toplam 1000 kilogram patlayıcıyı Türkiye'ye geçirdiler. Patlayıcılar Türkiye'deki depolara taşınıyordu. Patlamayı cuma namazı saatinde Kocatepe Camisi'nde yapmayı planlıyorlardı. Saldırıda kullanılacak arabalar hazırlanırken Temir Dükkancı ikince kez bomba eğitimi için Şam'a gitti."
"Hıdır telefon ile araçları patlattı"
Patlayıcıların taşınmasının ardından Eskiocak, Nazik, Hacı Kod Muhammed ile bir araya geldiklerini ifade eden Gezer, sonrasın yaşanılanları şöyle anlattı:
"Muhammed Ali, 'Ankara kaç kilometre?' dedi. Nasır Eskiocak, '700 kilometre' yanıtını verdi. 'Konya kaç kilometre?' diye sordu, '500 kilometre' cevabını verdi. Bunun üzerine 'Reyhanlı ve Cilvegöz kaç kilometre?' dedi. Nasır, '15 dakika' dedi. Hacı, 'Ankara ve Konya'yı iptal et, Reyhanlı veya Cilvegöze eylemi yap' dedi. Bu şekilde anlaştılar, bu olay patlamadan 5 gün önce pazartesi gerçekleşti. Cuma akşama doğru Suriye Semra sahilinde Hıdır, Abu Kerem, Nişan İncecikyan, Yusuf Nazik, Muhammed Ali ve ben buluştuk. Nasır, 'Patlamayı haftaya cuma yapalım' dedi, Muhammed Ali kabul etmeyerek gidip yapmasını söyledi. Nasır da bir balıkçı ile Meydancık köyüne döndü. Buradan Harbiye tarafına geçti. Saldırının yapıldığı gün Yusuf, ben, Muhammed Ali, Hıdır ve Abu Kerem ile Kesep karakolunda bekliyorduk. Yusuf'a 'birinci ve ikinci araba' geçti diye telefon geldi. 25-30 dakika sonra 'yemek hazır diye tekrar telefon geldi ve Hıdır telefon ile araçları patlattı. Patlamayı Kesep karakolundaki televizyondan takip ettik. Patlamadan sonra Yusuf ve Muhammed Ali birbirlerine sarıldılar. Yusuf, Mihraç Ural'ı arayarak 'Televizyonu aç' dedi."
Olaydan üç gün sonra Muhammed Ali'nin patlama nedeniyle Nazik'e M16 uzun namlulu tüfek, kendisine de kol saati hediye ettiğini aktaran Gezer, "Hacı kod adlı Muhammed Ali görüşme sırasında Yusuf'a bundan sonraki eylemin Lübnan'da yapılacağını iletti. Yusuf da hazır olduğunu belirtti. 2013'te Trablus Allah Meydanı'nda iki araç patlattılar." ifadesini kullandı.
Reyhanlı terör saldırısının planlamasının bütün aşamalarını ve bu süreçte kimlerin yer aldığını bütün detaylarıyla Türkiye'deki arkadaşları aracılığıyla ilgililere ilettiğini öne süren Gezer, patlamanın sorumlusu olmadığını, suçsuz olduğunu savundu.
ABD'den getirildi
ABD'den 30 Haziran'da getirilen Gezer, "kasten öldürme" ve "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma" suçlarından Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesince 7 Temmuz'da tutuklanmıştı.
Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde belediye binası yanı ile PTT binası önünde 2013'te gerçekleşen iki ayrı saldırıda 53 kişi hayatını kaybetmişti.
Yorumlar