Kılıçdaroğlu: “Türkiye’de hiçbir şey düzelmez”

CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, “Eğer rüşvet yargıya kadar gittiyse, Hakimler Savcılar Kurulu bütün hukuksuzlukların, adaletsizliklerin kaynağı haline geldiyse Türkiye'de hiçbir şey düzelmez” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Lozan Antlaşması'nın 100. yıl dönümünde, bu büyük başarıya imza atan, Türkiye'nin bütün kahramanlarına, devletin bütün yöneticilerine, başta Atatürk ve İsmet İnönü olmak üzere bugün dünyada bulunmayan herkese şükran borçlu olduklarını söyledi.

İsmet İnönü'nün, iktidarı muhalefete devrettiği zaman Merkez Bankasının kasasında 122 ton altın bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Bugün aradan 100 yıl geçmesine karşın devleti yönetenlerin kapı kapı gezip para dilendikleri bir ortamı yaşıyoruz. 100 yıl önce hangi mücadeleyi verdik, 100 yıl sonra hangi noktadayız?" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, 24 Temmuz'un basında sansürün kaldırılışının 115. yıl dönümü olduğunu ancak bugün hapishanelerde gazetecilerin bulunduğunu söyledi.

 

Gazeteci Merdan Yanardağ'ın da tutuklu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 165. sırada bulunduğunu öne sürdü. Kılıçdaroğlu, medyada bir özgürlük bulunmadığını iddia etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, Dmitri Orlov'un "toplumların çöküşü" teorisine göre finansal, ticari, politik, sosyal, kültürel çöküş olmak üzere beş aşama bulunduğunu ifade etti.

Türkiye'de haziran ayında bütçe açığı verildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Vadesine 1 yıldan kısa süre kalan dış borç 207 milyar dolar. Tam bir rekor. Hem dış borcu ödeyip hem de cari işlemler açığını finanse edebilmeniz için 207 milyar doların 270 milyar dolara çıkması lazım. Yani 1 yıl içinde 270 milyar dolar para bulmanız gerekiyor. Neden gidip el etek öpüyorlar? Düne kadar 'şerefsiz' dediklerinin saraylarına gidip 'biz ettik sen etme, ne olursun bize para ver' diye dilenenlerin arkasındaki gerçek bu. Merkez Bankasında eksi 48 milyar dolar... Bunun yanında kur korumalı mevduat var. Bu yıl ve geçen yıl 117 milyar para ödendi kur korumalı mevduat sahiplerine. Bunlar hem vergi ödemeyecekler hem paraları dolar bazında güvence altında. Türk lirasına güven tamamen kaybolmuş vaziyette. Yani ticari çöküş."

Hükümetin tabloyu değiştirmek için yeni vergi artışı ve zamlar getirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, 1,1 trilyon liralık ek bütçe getirildiğini anlattı.

Saygın bir yatırım kuruluşunun yaptığı hesaplamaya göre zamlar ve ek vergilerden gelecek tutarın 265 milyar lira olduğunu söylediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Oysa mayıstan hazirana devletin borcu tam 900 milyar lira arttı. Artık devletin yönetilmediğini hepimiz biliyoruz. Mısır'daki sağır sultan da biliyor. Bize borç para vermek isteyenler de bu gerçeği biliyor. Hiç kimse parasını çöpe atar mı, parasının batmasını ister mi? O nedenle diyor ki 'limanları vereceksin, arsa-arazileri vereceksin, karlı fabrikaları ben çalıştıracağım, o zaman borç veririm' diyor. Bu, devleti yönetememenin gerçek bir tablosudur. Açıkça ifade etmek gerekirse akaryakıt zamları vatandaşın cebinden çalınan paradır. O nedenle biz yapılan uygulamayı bir ekonomik soykırım olarak tanımlıyoruz. Bir avuç kişiyi zengin etmek, 85 milyonu bir avuç kişiye hizmet eder hale getirmek kabul edeceğimiz bir olay değildir. 85 milyonu siz perişan ediyorsunuz, zamlarla ve vergilerle."

 

Kılıçdaroğlu, ekonomik tedbirler kapsamında saray harcamaları için bir israf genelgesi olmadığını; sarayda her şeyin mükemmel olduğunu savundu.

İktidarın vatandaşa değil dolarla ihale alanlara, dolarla fiyat garantisi alanlara hizmet ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Osmangazi Köprüsü'nün yapım maliyetinin Japonlar tarafından 1 milyar 200 milyon dolar açıklanmasına rağmen köprü için 7 yılda 4 milyar 600 milyon dolar ödendiğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, "Bu bir soygun değil midir? Hangi ülkenin hukuk sistemi böyle bir soyguna 'evet' der? Sözleşmeler gizli olduğu için bir şey yapılamıyor ama tam bir soygun var." dedi.

Kılıçdaroğlu, özel sektör tarafından yurt dışından talep edilen kredilerin de ancak Hazine garantisiyle alınabildiğini öne sürerek, sözlerine şöyle devam etti:

"İki farklı Türkiye var; sarayın Türkiye'si ve vatandaşın Türkiye'si. Sarayın Türkiye'sinde Erdoğan ailesi, beşli çeteler, 4-5 yerden maaş alanlar, ihale takipçileri, rüşvet alan büyükelçiler, aylık 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçiler var. Rüşveti meşrulaştıranların tamamı sarayın Türkiye'sinde. Onların kira derdi diye bir şey yok, elektrik, doğal gaz, su gideri, mutfak, okul masrafı yok; işsizlik yok. 85 milyon buraya çalışıyor. Sarayın Türkiye'sinde oturanlar vatandaşın alın terini sömürenlerdir. Ev sahibiyle kiracı arasında kavgalar oldu, cinayetler işlendi. İktidar görmedi bunları. Vatandaşın Türkiye'sinde kiralar, elektrik, su, doğal gaz giderleri sürekli artıyor. Okullar açılınca yangını hep birlikte göreceğiz. Vatandaşın Türkiye'si, sarayın Türkiye'sine çalışıyor."

Türkiye'nin dolarla verdiği garantilerin tamamının Türk lirasına çevrilmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Köprüden niye dolarla geçeceksin? Buradan Bahçeli'ye bir gönderme yapalım; benim bildiğim milliyetçiler Türk lirası öder değil mi? Köprü geçişleri niye dolarla oluyor? Türk lirası olacak." ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki tüm sorunların temelinde adaletsizliğin yattığını anlatan Kılıçdaroğlu, adaletin mahkemeler tarafından dağıtıldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ döneminde bir davanın bir firma lehine sonuçlanması için İstanbul 10. Ticaret Mahkemesine baskı yapıldığı, mahkeme başkanının tehdit edildiği yönünde iddialar bulunduğunu ileri sürerek, mahkeme heyetinin dosya tamamlanmadığı gerekçesiyle davayı ertelemesi nedeniyle görev yerlerinin değiştirildiğini öne sürdü.

"Yargının çürüdüğünü" savunan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Vicdanı, ahlakı, erdemi, namusu olan herkese soruyorum; bu kadar büyük bir olayı 21. yüzyıl Türkiye'sinde nasıl görmezden gelebiliriz? Yargının çürüdüğünü bu kadar somut anlatan başka bir örnek var mı? Bunlar bedava mı yapılıyor? Eğer rüşvet yargıya kadar gittiyse, Hakimler Savcılar Kurulu bütün hukuksuzlukların, adaletsizliklerin kaynağı haline geldiyse Türkiye'de hiçbir şey düzelmez. Ne ekonomi, ne ahlak, ne erdem... Çürüme sarayda. Neron Roma'yı yaktı, Erdoğan Türkiye'yi yakıyor." diye konuştu.

Yorumlar