Kemal Kılıçdaroğlu'ndan başörtüsü savunması: "Ben CHP'yi de eleştiren birisiyim"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsü tartışmasıyla ilgili "Ben yeri geldiğinde CHP'yi de geçmişteki bazı uygulamaları nedeniyle eleştiren birisiyim." açıklaması yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, "Erken seçim konusunda bir özel baskımız olmayacak." derken Millet İttifak'ı genişleyecek mi sorusuna da "Bu daha çok erken nedeni de şu, önümüzdeki seçimler bir siyasi parti seçimi değil. Önümüzdeki seçimler demokrasiden yana olanlarla demokrasiye karşı olanların seçimi olacaktır." yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Fırsat bilip CHP'yi suçluyor"
Erdoğan da yılın ilk günü vatandaşlarına sıcak sevgi dolu bir mesaj verebilirdi. Fakat bir TV programındaki tartışmadan yola çıkarak CHP'ye tekrar başörtüsü üzerinden suçlaması akıl alacak şey değil. Yahu yeni bir yıla girmişiz bari hiç değilse sevgiden, saygıdan söz et. İnsanlar bir dert ortamı içinde. Bir sürü sıkıntılar yaşanıyor. ‘İnşallah bunları atlatırız' de, güzel mesajlar ver ama onun üzerinden fırsat bilip CHP'yi suçluyor. Erdoğan gündem yaratamıyor, Erdoğan'ın bütün hayatı CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu. Nasıl Kılıçdaroğlu'nu yok ederim? Nasıl CHP'yi zor duruma sokarım? Sokamazsın kardeşim, sokamazsın.
Ben yeri geldiğinde CHP'yi de geçmişteki bazı uygulamaları nedeniyle eleştiren birisiyim.
İnsanlar hata yapabilirler, insanların eksiği olabilir. Kurumların da eksiği yanlışı olabilir. Ama artık 21. Yüzyıl’da başörtüsü sorununu gündeme getirip, ‘siz şöyle yaptınız, böyle ettiniz bak bay Kemal konuşmadı' halbuki ben konuştum. Oradaki sorun da şu; bizim konuşmalarımızı havuz medyası vermiyor vermediği için Erdoğan da onları izlediği için benim konuşmadığımı sanıyor.
"Hiçbir kadın vitrin süsü, konusu değildir"
Bu tartışma artık Türkiye'nin gündeminden çıkmalı. Kadının kılık kıyafetiyle uğraşmak diye bir şey olmamalı. Kadınlar arzu ettikleri gibi giyinirler. Siyasetçinin görevi o kişinin başörtüsüyle giyimiyle uğraşacağına, o kişinin işi var mı? O aile geçiniyor mu? Talepleri neler? Neden hâlâ İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alan sayısı 1 metreden az? Siyasetin konusu budur bu sorunu çözecek siyaset.
Bunları bırakmışız insanlar evlerinde perişan vaziyette onun gündeminde vay Kılıçdaroğlu, CHP, başörtüsü. Çıkıp özür dilemesi lazım bütün kadınlardan. Hiçbir kadın vitrin süsü, konusu değildir, olamaz. O kadar çok kişi var ki, Erdoğan sadece Adalet Yürüyüşü’ne baksa görecekti.
"Erdoğan vaizelerle toplantı yapmamıştır ama ben yaptım"
Erdoğan vaizelerle toplantı yapmamıştır ama bu kardeşiniz vaizelerle de toplantı yaptı. Biz bunları alıp siyasete malzeme etmiyoruz. 2-3 sene önce yapmıştık bu toplantıyı zaman zaman yapıyorum. Ben bunları televizyonlarda şov için yapmıyorum inandığım için yapıyorum. Genelde 2-2,5 saat süren toplantılar ve genelde 25 kişiden fazla olmaz. Benim de öğreneceğim çok şey var. Önyargılardan arınmamız lazım.
"Kimsenin yaşam tarzıyla uğraşacak zamanımız yok"
Benim için bu konu kapanmış bir konudur, boşuna tartışıyoruz. Ben senin giyimine, inancına saygı duyuyorum. Bunlar CHP'li belediyeler gelirse sosyal yardımlar dağıtılmaz dedi. Belediyelerimiz yardımları dağıtmaya devam ediyor ama insanların yoksulluğunu medya önünde siyasete malzeme etmiyorlar. Dostlarımızla beraber iktidara geleceğiz, bizim kimsenin yaşam tarzıyla uğraşacak zamanımız yok uğraşmayacağız da.
"3 bin polisle fırına gidiyor, burası senin vatanın"
Erdoğan’ın bir amacı var zaten. O amacı ben biliyorum. Devletin zenginleşmesi, insanların işsiz olmaması bunlarla Erdoğan’ın bir ilgisi yok. Erdoğan bu işleri bırakmış vaziyette. Erdoğan tümüyle sarayında oturuyor, kendi hayal dünyasında yarattığı bir Türkiye var, saraya baktığı zaman herkesin 4-5 maaşı var. Erdoğan sarayın dışına çıkabilir mi? Geçen fırından ekmek alıyor, kaç araçla gidiyor kaç polisle gidiyor oraya? 3 bin polisle. Bu israf nedir? Hadi bir düşman ülkesine gitsen bu kadar korumayla git ama burası senin vatanın ya.
Yeni bir adalet yürüyüşüne ihtiyaç var mı?
Yok hayır. Bugünkü tablo geçtiğimiz tablodan biraz daha ağır, her geçen gün ağırlaşıyor. Milyarlarca dolar Londra’daki bir tefeciye gidiyor.
Erken seçim konusunda bir özel baskımız olmayacak. Toplumun talebini siyasetçilerin dinlemesi lazım.
Demokrasinin özünde yatan seçimdir. Dolayısıyla vatandaşın oyuna her zaman başvurabilirsiniz. Türkiye iyi yönetilmiyorsa fatura doğrudan halka çıkıyorsa bir çıkış yolu bulmak gerekir. Bu çıkış yolu demokrasilerde seçimdir. Geçen her gün vatandaşın üzerine gelecek olan yük ağırlaşacak çünkü yönetemiyorlar. Erdoğan seçim yapılsa tekrar seçileceğine inansa sandığa gider. Uzatıyor, fatura garibana çıkıyor.
Millet İttifakı genişleyecek mi?
Bu daha çok erken nedeni de şu, önümüzdeki seçimler bir siyasi parti seçimi değil. Önümüzdeki seçimler demokrasiden yana olanlarla demokrasiye karşı olanların seçimi olacaktır. Bugün, Cumhur İttifakı’nda hiçbir tartışma yok. 1 kişi var orada ne derse oluyor. Orada bir tartışma zemini, demokrasi zemini yok. Tam bir otoriter yapı var, Bahçeli de otoriter. Millet İttifakı’nda demokratik bir yapı var.
Pınar Gültekin'in babasına davadan vazgeç telefonu
Pınar Gültekin'in öldürülmesinin ardından baba Sıddık Gültekin’in CHP’li vekil Süleyman Girgin hakkında “Bana davadan vazgeç dedi” iddiasını da değerlendiren Kemal Kılıçdaroğlu, “Milletvekili gayet açık bir şekilde ‘aradım başsağlığı diledim' dedi. Eğer kanıtlarlarsa böyle bir görüşmeyi, ‘ben bırakın CHP'den milletvekilliğinden de istifa ederim' dedi. Bu kadar açık ve net. HTS kayıtları gelir bakılır. Biz de dikkatle takip ediyoruz zaten” diyerek konuşmasını tamamladı.
Yorumlar