Kalın’dan Batı’ya, Yunanistan tepkisi!
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yunanistan'ın göçmenleri geri ittiğini hatırlatarak, "Batılılar çok iki yüzlü bir standart içindeler. Yunanistan her gün geri itmeleri yaptığı halde bununla ilgili tepki görmüyoruz." sözleriyle tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, A Haber canlı yayınında gündeme dair çeşitli konularda açıklamalar yaptı. Kalın’ın gündeme ilişkin açıklamaları şöyle:
“Bartın Amasra'daki maden faciası ilgili bütün birimler bütün boyutlarıyla bir çalışma başlatıldı. Kazasız, bu kazaların olmadığı bir maden işletmeciliği modeli tabii ki ideal olan hedeftir. Bu burada yaşanan bir eksiklik anlamında ifade edilmez. Bir daha bu tür hadiselerin yaşanmaması için ne gerekiyorsa bütün adımlar atılacak.
Normalde oradaki metan gazı oranı 2 birim üzerinin çıktığında alarm veriliyor. O andaki ölçümlerin normal ölçümler düzeyinde olduğu, ilk veriler bunlar tabi. Araştırma hepsi bittikten sonra. Patlama anında metan gazı oranı neydi, uyarı sistemi çalıştı mı, çalışmadı mı? Hepsi ortaya çıkacak ki tedbirler alınacak. Bu konu en ince detayına kadar incelenecek.
Yunanistan’a tepki
Baştan beri diyalogdan yana olduk. 2016'da görüşmeleri sonlandıran da Yunan tarafıydı. Gittik konuştuk, görüşmeleri başlattık. Bunu akamete uğratan yine Yunan tarafı oldu. Yunanistan'ın arkasına büyük güçleri alarak kendini konumlandırma çabası olduğunu görüyoruz. Yunanistan bir dalganın üzerinde yükselmeye çalıştı. Türkiye'nin o dönemde BAE ile Mısır'la gerilimli ilişkilerini kendi lehlerine kullanarak Türkiye aleyhine bir hava oluşturup bunu kendi lehlerine çevirmeye çalıştılar.
Biz bu ülkelerle ilişkilerimizi normalleştirmeye başlayınca bir anda o ittifak cephesi çöktü. Yunan tarafı orada büyük darbe yedi, ABD yönetimine öfkelendiler. Bunu telafi etmek için Biden'ın Yunan yönetimiyle şahsi ilişkileri bilinen bir konu, Türkiye aleyhine hava oluşturmaya çalışıyor.
Sizin arkanızda gibi görünen güç ittifakları yarın olmaz, ortada kalırsınız dedik. Kendi başına güç inşa etme imkanı yok Yunanistan'ın. Biz NATO'da müttefikiz, aynı coğrafyayı paylaşıyoruz. Karşımızda benzer meydan okumalar var. Kavga etmemize gerek yok.
Türkiye’yi köşeye sıkıştıramazsınız!
Adaların silahlandırılması, Lozan Anlaşmasında, Paris Anlaşmasında kayıt altına alınmış husustur. Her tür hareketin sonucu olur. Yunan tarafına da bunu açıkça söylüyoruz. Sonra da dönüp gerilim artıyor gibi söylemlerle Türkiye'yi köşeye sıkıştıramazsınız. Sullivan'a da dedim sizin verdiğiniz teçhizatı silahsız olması gereken adalara yığıyorlar dedim. Onlar da adım atacaklarını söylediler. Yönetim burada o dengeyi bozacak yönde adım atmayı göze alamaz. Ukrayna savaşı, göç krizi devam ederken Yunanistan'ın kısa vadeli kazanımları için bu ilişkileri tehlikeye atmaması gerekir.
Adaların Türk ana karasına bu kadar yakın olması, hava sahamızın bu kadar iç içe geçiyor olması bu coğrafyanın icbar ettiği gerçekler. Bunları nasıl yöneteceğimiz konusunda gelin konuşalım.
Arka planda Avrupa'da ve ABD'de Türkiye aleyhine ne tür lobiler yaptıklarını gördük, görüyoruz. Cumhurbaşkanımız bu kadar iyi niyetle bu çağrıyı yapıyor, Yunan tarafının karşılığı olmayan taktik çıkışlarını görüyoruz. Gerilimin kaynağı Yunanistan tarafıdır. Gerilimi azaltmak için adım atması gereken de Yunan tarafıdır.
Geri itmelerle ilgili Frontex'in kayıtlarında dahi insanlık adına utanç verici tabloları hepimiz gördük. YUNANİSTAN Göç Bakanı Türkiye'yi suçluyor. Biz bunları itmiyoruz ki Yunanistan tarafına. Böyle bir politikamız olsaydı o sınırda her gün binlerce, on binlerce insan yığılırdı. Ama maalesef Batılılar çok iki yüzlü bir standart içindeler. Yunanistan her gün geri itmeleri yaptığı halde bununla ilgili tepki görmüyoruz. Batılı muhataplarımız özel toplantılarda Yunanistan onu da yapıyor diyorlar. Yunanistan'la ilgili neden kulağımıza fısıldıyorsunuz, açık yüreklilikle neden onların önüne koymuyorsunuz.
Tahıl koridoru
Net bir cevap vermedi henüz Ruslar. Kendi gübreleri ve tahıllarının, amonyağın uluslararası alana çıkmasını istiyorlar. Ruslar yeteri kadar ellerinin rahatlatılmadığı kanaatinde. Ruslar bir kuşatma altında olduklarını düşünüyor. Normalde Rus tahılı ve gübresine bir yaptırım yok. Ama şirketler ikincil yaptırımlardan korktukları için bu işe girmek istemiyorlar. Rusya haklı olarak diyor ki Ukrayna tahılı çıktı ben kendi tahılımı gönderme konusunda sorun yaşıyorum diye.
BM ile temasları devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Putin'e teklifi, ricası bence karşılık bulacak. 3 ay ya da 6 ay olabilir uzama. BM de bu konuda bir müzakere yürütüyor. Tahılın nereye gittiği serbest piyasa şartları tarafından belirleniyor. Rusya'nın haklı olduğu taraf şu; ihtiyaç sahibi ülkelerin ihtiyacı karşılansın diye anlaşmayı yaptık. Bu tahılın ancak yüzde 25-30'unun fakir ülkelere gittiği yönünde tespit var. Ukrayna2nın tahılı kime satacağı da kendini bağlar. Ukrayna bu şekilde devam edecekse Rusya'ya dedi ki Cumhurbaşkanımız 'o zaman siz de fakir ülkelere yönlendirin' dedi. O da haklısınız dedi. Rus tahılı da eklenirse fiyatlar daha da düşecektir. Önümüz kış. 4-5 ay hasat olmayacak. Çok önemli bir kısmı Rusya'dan geliyor. Sayın Putin 150 milyon ton gibi bir rakamdan bahsetti. Ukrayna'nın toplam tahılının 4-5 misli. Bunun ihtiyaç sahibi ülkelere mutlaka ulaştırılması lazım.
Gaz merkezi
Hukuki, teknik bir sürü boyutu var. Önemli bir teklif Türkiye için. Avrupa, Rus gazı dışında alternatif arıyorsa iki yol var. TANAP ve güneyden gelebilecek bir boru hattı. Bu da Türkiye üzerinden gelecek. Mısır bunu ağırlıklı olarak LNG olarak satıyor. 500 milyonluk bir kıtayı da sadece LNG ile karşılamanız mümkün değil. Rus gazına şu anda mesafeliler. Ama uzun vadede düşünün. Ukrayna savaşı eninde sonunda bitecek. Türkiye için böyle bir adım atılırsa, talimat da verildi, hazırlık çalışmaları da başladı. Biz kendi gazımızı bulursak bu altyapı Türkiye'yi enerji liginde başka bir yere taşıyacaktır.
Sabotaj iddaları
Karadeniz'de değil, bize yakın noktada değil Rusya tarafında. Çıkış noktasında 4-5 kişiyi tutukladıklarını söylediler Ukraynalı. Güvenlik tedbirlerini arttırmışlar. Ama böle bir şeyin yaşanmasını asla istemeyiz. Umarız bu tür sabotajlar tekrar etmez. Onların tespiti Ukrayna tarafından geldiği yönünde. Enerji yönünde sıkıntımız yok. BOTAŞ, enerji Bakanlığımız koordinasyon içinde tedbirleri almış durumdalar. Tedarik ve ödeme noktasında sıkıntımız yok. Avrupa'da alınan tedbirleri görüyorsunuz. Elektrik kısıtlamaları vesaire. Türkiye'nin böyle bir gündemi yok.
Zelenski’nin açıklaması
Cumhurbaşkanımızın daveti baki. İlhak kararından önce Putin isteksizdi, şimdi Putin ben hazırım diyor. Tüm bunlara rağmen diplomasi kapısının açık tutulması gerekiyor. Bunu da açık tutan tek ülke Türkiye, tek lider Cumhurbaşkanımız. Ukrayna tarafının pozisyonunu gayet iyi anlıyoruz. Bugünden yarına bir görüşme zemininin olmadığı da ortada.
Suriye konusu
İstihbarat görüşüyor. Suriye konusunda siyasi sürecin ilerletilmesinden yanayız. Şu anda bir ölümcül hale gelen bir Cenevre süreci var. Onun belki canlandırılması büyük önem arz ediyor. Mülteciler rejime güvenmiyor. Burada sahada ciddi değişiklikler olmadan, mültecilerin güvenli, onurlu şekilde geri gitmeleri için zemin olmadan zaten başka alanlarda ilerleme kaydetmek mümkün değil. (Olumlu sinyal geliyor mu?) Henüz yok. İlerleme, gerileme de yok. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Burada belirleyici olan bizim güvenlik kaynaklarımız. Terörü sınırda değil başladığı yerde karşılayıp bertaraf etme politikasını izliyoruz, bunda da başarılı olduk. 911 km'lik sınır hattında Türkiye'ye dönük bir saldırı ihtimali artık çok çok çok azaldı. Tamamen bitti diyemem. Çok ciddi bir güvenlik hattı oluştu.
Ermenistan konusu
Geçen Temmuz ayında bir ilk telefon görüşmesi gerçekleşti. Ardından da Prag'da yüz yüze görüşme gerçekleşti yıllar sonra. Mutlaka Ermenistan Azerbaycan hattında da işlerin iyi ilerlemesi lazım. Aslında bir olumlu ilerleme var. Adımlar karşılıklı atılıyor. Bazıları temkinli atılıyor. İki ayrı süreçtir. Türkiye - Ermenistan ile Azerbaycan - Ermenistan... Ama birbiri ile ilintili. Önümüzdeki günlerde bir takım yeni adımların atılabileceği ihtimallerin üzerinde duruyoruz. Güney Kafkasya'da barışın inşa edilmesini istiyoruz. Ermenistan yönetimi takdire şayan adımlar attı. Bu sürecin arkasında. Ermeni diasporasının bu sürece destek olması lazım. Ermenistan'ı daha bağımsız durabilen ve bölge ekonomisine entegre olmuş bir ülke haline getirecektir.
ABD ve F-16
Daha iyi bir noktaya geldik. 8 Kasım'da ABD'de ara seçimler var. Muhtemelen Kasım sonuna doğru süreç hızlanır. Şu ana kadarki gidişat iyi yönde. Dün Sullivan ile bunları da konuştuk. Ara seçimler tamamlandıktan sonra da kongrede nihai yazılım tamamlanınca geriye pek bir şey kalmıyor zaten. F-16 oldu, F-35'leri unuttuk diye bir tutum içinde değiliz. F-16 konusunda olumlu süreç işliyor. Bu yıl bitmeden bunun somut bir karara dönüşmesi kuvvetle muhtemeldir.
Yorumlar