'İstanbul'u alacaksan önce Çanakkale'yi geçeceksin'

Yazar Kemalettin Çalık, Çanakkale'nin her türlü imkansızlığa rağmen nasıl destana dönüştüğünü, Çanakkale'deki gizli kahramanları ve zaferin arkasındaki iman gücünü Ajanshaber'e anlattı.

Çanakkale Asya ile Avrupa arasındaki ilk köprüdür aslında. Çanakkale'ye sahip olan ülke veya ülkeler şimdiki Türkiye'ye de sahip olacaktı. Zira özellikle Ege denizinden Karadeniz'e açılan tek geçiş kapısıydı Çanakkale Boğazı. 1453 yılında Fatih'in fethettiği İstanbul'u tekrar geri almak, başta Bizans olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinin en önemli hayaliydi. İstanbul'u alacaksan önce ona açılan kapı olan ve boğaz üstünlüğünü ele geçireceğin tek nokta olan Çanakkale'yi alacaksın ki Marmara denizinde, Trakya'da ve İstanbul'dan başlayarak tüm Karadeniz sahil şeridinde senin bayrağın dalgalansın...

"Çanakkale Sessiz Siperler" romanıyla dikkati çeken Yazar Kemalettin Çalık, Çanakkale savaşlarının gizli kahramanlarını Ajanshaber'e değerlendirdi.

Yeryüzünde günümüzde de cereyan eden savaşların, kıyamete kadar yaşanmaya devam edeceğini ifade eden Kemalettin Çalık, buna karşın savaşları bitiren tarafın, her zaman başlatanlar olmadığını belirtti. Bazı savaşlarda ortaya çıkan gizli kahramanların varlığına temas eden Çalık, şu ifadeleri kullandı:

"Her insan beşerdir aslında. Beşer, etten kemikten anlamına gelir. Hepimiz etten, kemikteniz. Hepimizde beyin, kalp, mide, ciğer ve dalak vardır. Ancak öyle insanlar vardır ki onlar kalp yerine yürek taşır. Hem de ne yürek! Kiminin ki mangal gibidir sürekli yanar sönmek bilmez, kiminin ki buz kütlesidir ne kadar can alsa erimek bilmez. Kiminin ki de toprak gibidir. Hürriyeti olmadıkça ne pisliği saklar ne de sakladığı pislikten milyonlarca zenginlik sunar.    

İşte bu kitabımda bahsettiğim özellikle üç kişi var ki onların yüreği toprak gibi olanlardandır. Şair Cemali, Âşık Rafet ve Tıbbiyeli Mustafa karakterleri de bu önemli savaşın esas gizli kahramanlarıdır. Savaş sonunda göğüslerine şeref madalyası takılmayacak olsa da, rütbeleri olmasa da, rütbe arttırmasalar da onlar bu milletin geleceğine açılan kapının anahtarlarıdır aslında."

Çanakkale'de var olanların yüz yıllardır bu toprak için toprağa düşen atalarının izinde yürüyenler, zaferin ise göğüslerinde taşıdıkları imanın eseri olduğunu vurgulayan Çalık, Çanakkale'de düşmana iman gücü ile "dur" dendiğini hatırlattı:

"Tam doymadıkları, iyi uyumadıkları halde güçlerini kaybetmediler asla er meydanında. Onlar dilinde dua ve kuran, kalbinde büyük iman ile savaştılar cephede. Her vakitte namaz kıldılar, kendilerini yaradan Allah'a el açıp dua ettiler giriştikleri bu harbi kazanmak için. Göremeyeceklerdi yarından sonraki güzel günleri ama onlardan sonra gelenlerin rahatı, huzuru ve şerefi için kanlarıyla suladılar mukaddes toprağı."

"Allah onların imanları ve duaları sayesinde bir zaferi müjdeledi onlara. Gözle görülmesi mümkün olmayan dostlar gönderdi onlarla beraber harp etsin diye aralarına. Seyit Onbaşı 600 kiloluk top mermisini nasıl koydu menzile? Nasıl gitti vurdu o mermi İngiliz gemisini? Geminin neresine isabet etse deviremezdi ta ki bacasından içeri girmedikçe! Nasıl oldu bu tesadüf müydü ki? Hayır dostlar tesadüflere yer yoktur muharebelerde. Bazı hallerde zaruriyet ve mecburiyet hasıl olduğunda Allah inanan kullarının yanında olduğunu onlara hissettirir her zaman. O gün olduğu gibi! Süleyman Musa bir vesileydi sadece kazanmayı isteyen, arzulayan ve gözyaşı döken kalpler için küçücük bir vesileydi alim olup anlayana!"

"ÇANAKKALE RUHUNU 15 TEMMUZ'DA DA GÖRDÜK"

15 Temmuz darbe girişimi gecesindeki halkın ruhu, Çanakkale savaşlarındaki ruha benzeten Kemalettin Çalık, "Çanakkale zaferinin üzerinden tam doksan sekiz seneden biraz fazla geçmişti ki, dili, dini, mezhebi, inancı, siyasi görüşü ve memleketi birbirinden farklı insanlar devletin bölünmez bütünlüğüne el uzatan bir düşman karşısında yine tek vücut ve tek yürek olabiliyordu. Konu memleket olduğunda bu yurdun insanı için akan sular durur.  Yıllar hatta yüzyıllar önce bu vatan için toprağa düşmüş bir milletin torunlarıyız biz. Damarlarımızda dolaşan kan onlara ait. Onların soyunu devam ettiriyorsak onlar gibi yürekli olmak ve vatana sahip çıkmak hepimizin birinci vazifesidir." dedi.

Kemalettin Çalık, Çanakkale’den bu yana Türk insanının görünürde bazı değişikliklerden geçtiğini, ancak inancını ve sahip olduğu insani değerleri asla kaybetmediğini ifade etti. Geçmişte kazma kürek ile düşmanın üzerine hücum eden ve kazanan bir milletin torunlarının, bugün de her silahın, her merminin ve her tankın önüne bedenini siper etmekten vazgeçmeyeceğini, yeri geldiğinde vatan için şahadet şerbetini içmekte bir an olsun tereddüte düşmeyeceğini sözlerine ekledi.

Yorumlar