Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili dava Yargıtay'da inceleniyor
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin yargılama sonucunda 33 sanık hakkında verilen kararın Yargıtay incelemesi sürüyor.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in Şişli'de 19 Ocak 2007'de katledilmesinin üzerinden 16 yıl geçerken, cinayete ilişkin dosyanın Yargıtay'daki incelemesi sürüyor.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Hrant Dink, Şişli Halaskargazi Caddesi'nde bir bankadan çıktıktan sonra 19 Ocak 2007'de 17 yaşındaki tetikçi Ogün Samast tarafından silahla öldürüldü.
Cinayetin ardından kaçtığı Samsun'da yakalanan Samast ile cinayetin azmettiricileri Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in de aralarında bulunduğu 12'si tutuklu 18 sanık hakkında, 20 Nisan 2007'de dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı.
Birleşen dosyalarla sanık sayısının 20'ye çıktığı davada, tahliye kararları sonrası 3 tutuklu kaldı. 25 Ekim 2010'daki duruşmada, yaşı 18'den küçük olan Samast hakkındaki dosya ayrılarak İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Bu mahkeme, 25 Temmuz 2011'de Ogün Samast'ı 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onandı.
Davanın 20. duruşmasında mütalaasını veren dönemin duruşma savcısı ve FETÖ firarisi Hikmet Usta, "Dink cinayeti eyleminin, Ergenekon terör örgütünün Trabzon'da faaliyet gösteren bir hücre yapılanması tarafından işlenmiş olduğu" değerlendirmesinde bulundu.
İlk kararını, 17 Ocak 2012'de açıklayan mahkeme, 4 sanığa "cinayete azmettirme ve yardım" gibi suçlardan çeşitli cezalar verdi. Erhan Tuncel tahliye olurken, sanıklardan hiçbiri örgüt suçundan ceza almadı.
Temyiz incelemesi yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 15 Mayıs 2013'te sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi olduklarına hükmederek, kararı bozdu. Yeniden görülen davada, azmettirici Tuncel, 24 Ekim 2013'te tutuklandı.
Soruşturma seyri FETÖ'cü savcıların açığa alınmasıyla değişti
Cinayetin ardından başlatılan ve uzun zaman sürüncemede bırakılan soruşturmanın seyri, 17/25 Aralık yargısal darbe teşebbüsünün ardından FETÖ'cü savcıların açığa alınmasıyla değişti.
İstanbul merkezli 17/25 Aralık kumpas soruşturmaları sonrası dönemin yetkilileri, paralel yapılanma tartışmalarını hatırlatarak, Dink cinayeti dosyasının yeniden ele alınmasını istedi.
Dink ailesi, 6 Mart 2014'te, cinayette sorumluluğu bulunduğu iddia edilen kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma yürütülmesi talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmasının ardından İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine verilen davada, 7 Mart 2014'te Erhan Tuncel tekrar tahliye edildi.
Kamu görevlileri 8 yıl sonra soruşturmaya dahil edildi
Cinayette ihmali olduğu iddia edilen, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör ile emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu kamu görevlileri hakkında daha önce verilen takipsizlik kararı, Dink ailesi avukatlarının itirazı üzerine Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesince 6 Haziran 2014'de kaldırıldı.
Böylece, cinayette ihmalleri olduğu belirtilen kamu görevlilerinin yargılanmasının yolu açıldı.
İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 30 Ekim 2014'de Yargıtay'ın bozma kararına uyarken, tetikçi Samast'ın İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde "terör örgütü üyeliği" suçundan yargılandığı dosya, 9 Aralık 2014'te bu davayla birleştirildi.
FETÖ soruşturmaları kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan dönemin özel yetkili savcılarından Muammer Akkaş'tan 3 yıl sonra alınan Dink cinayeti dosyasının savcı Yusuf Hakkı Doğan'a verilmesiyle soruşturma hız kazandı.
Cinayetten yaklaşık 8 yıl sonra yargılama yolu açılan, eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da şüpheli kamu görevlileri olarak soruşturmaya dahil edildi.
Doğan'dan sonra dosyayı devralan savcı Gökalp Kökçü ise Cerrah, Akyürek ve Yılmazer'in yanı sıra, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski emniyet müdürleri Ahmet İlhan Güler ve Coşgun Çakar'ın da aralarında bulunduğu 26 kamu görevlisi hakkında, "tasarlayarak kasten öldürmek, silahlı örgüt kurmak ve üye olmak" gibi suçlardan iddianame hazırladı.
Dosyanın gönderildiği mahkeme ile davaya bakan mahkeme arasındaki uyuşmazlığın Yargıtayca çözülmesinin ardından 34 sanığın yargılandığı davanın duruşması 19 Nisan 2016'da yapıldı. Ordu Vali Yardımcısı eski Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Ali Özkılınç'la ilgili iddianamenin de kabul edilmesiyle sanık sayısı 35'e çıktı.
"FETÖ'nün şiddet içeren bir başlangıç eylemi"
Heyet başkanlığı değişiminden sonra dava, 2017'de hız kazanarak duruşmalar 15 gün arayla sıralı yapıldı.
Cinayete ilişkin savcı Gökalp Kökçü tarafından, boyutu genişletilerek sürdürülen soruşturma sonucunda, firari terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler Faruk Mercan, Ekrem Dumanlı ve Adem Yavuz Arslan ile avukat Halil İbrahim Koca hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Dink cinayetine ilişkin en kapsamlı soruşturmanın tamamlanmasından sonra Gülen, Öz ve Ekrem Dumanlı ile meslekten ihraç edilen jandarma görevlilerinin de bulunduğu 51 şüpheli hakkında yeni iddianame hazırlandı.
Cinayetin FETÖ ile bağlantısı anlatılan iddianame, "Dink cinayetinin, Fetullah Gülen'in sapkın dini inançları referans alınarak başka bir düzen getirmek için FETÖ'nün şiddet içeren bir başlangıç eylemi olduğu" belirtildi.
Mahkeme 2 Haziran 2017'de, 50 sanıklı yeni iddianameyle 35 sanıklı ana dava dosyasının birleştirilmesine hükmetti.
Birleşmeyle 85 sanığa çıkan dava kapsamında, Gülen'in 2 Haziran 2017'de gıyaben tutuklanmasına, aralarında Ekrem Dumanlı, Zekeriya Öz'ün de bulunduğu 6 sanık hakkında da yakalama emri çıkarılmasına, 28 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Mahkeme, 20 Ocak 2017'deki duruşmada, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski emniyet müdürleri Hanefi Avcı ve Emin Arslan ile gazeteci Nedim Şener'in de aralarında bulunduğu 51 kişinin tanık olarak dinlenilmesine karar verdi.
Duruşmalardaki tahliyelerle tutuklu sanık sayısı 2018'de 4'e düştü.
Ana dava sanığı 9 kişiden 7'si ceza aldı
Mahkeme heyeti, 13 Haziran 2019'daki duruşmada ana dava hükümlüleri Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu 9 kişinin dava dosyasını zaman aşımı ihtimali nedeniyle ayırdı.
Mahkemenin 9 Temmuz 2019'da açıkladığı kararla Erhan Tuncel 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal 7 yıl 6 ay, Ogün Samast 2 yıl 6 ay, Zeynel Abidin Yavuz 14 yıl 22 gün, Tuncay Uzundal 16 yıl 10 ay 15 gün, Ahmet İskender ile Ersin Yolcu 1 yıl 10 ay 15'er gün hapisle cezalandırıldı, Salih Hacısalihoğlu ve Osman Hayal ise beraat etti.
"Cinayet doğrudan FETÖ tarafından yapıldı"
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki 76 sanıklı davada ise süreçte tanık beyanlarına başvuruldu.
Davanın 20 Şubat 2020'deki duruşmasında tanıklığına başvurulan Kürşat Yılmaz, "kendisine Hrant Dink'in resmini gösteren bazı kişilerin onu öldürmesini istediğini ancak bu teklifi, 'Türkiye zor duruma düşer' diye kabul etmediğini" öne sürdü.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Dink cinayeti soruşturmasının eski savcılarından FETÖ firarisi Muammer Akkaş hakkında, 6 Kasım 2020'de, "FETÖ üyelerini koruma gayesiyle işlem yapmayarak dosyayı sürüncemede bıraktığı" gerekçesiyle, "silahlı terör örgütüne üye olmak ve görevi kötüye kullanmak" suçlarından 17 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı.
Mahkemenin 14 Aralık 2020'deki duruşmasında savcılığın sunduğu esas hakkındaki mütalaada, cinayetin doğrudan FETÖ tarafından yapıldığına dikkat çekildi.
"Dink'in mutlak suretle öldürüleceği biliniyordu"
Mütalaada, istihbarata iletilen Hrant Dink'in öldürüleceği yönündeki hayati önem taşıyan bilgilerin, raporlara yansıtılmayarak kasten gizlendiği, cinayete dair tetikçi ismi ve detay bilgilerinin yer aldığı raporun, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanlığı kayıtlarından yok edildiği kaydedildi.
Mütalaada ayrıca Dink'in mutlak suretle öldürüleceği bilinmesine rağmen örgüt tarafından amaç suçun gerçekleşmesi için araç suç olan cinayetin gerçekleşmesinin beklendiği vurgulandı.
Cinayet 14. yıl karara bağlandı
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 76 sanığın yargılandığı Dink cinayeti davasını 26 Mart 2021'de karara bağladı.
Mahkeme, aralarında dönemin kamu görevlileri tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in de aralarında bulunduğu 26 sanığı 3 yıl 4 ay ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezalarına çarptırırken, aralarında eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın da bulunduğu 39 sanık hakkında düşme ve beraat ile ret kararı verdi.
Mahkeme heyeti ayrıca, haklarında yakalama kararı bulunan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Ekrem Dumanlı ve Zekeriya Öz'ün de aralarında bulunduğu 13 firari sanığın dosyasını ayırdı.
Firarilerin mal varlıklarına el konuldu
Mahkeme, cinayetin FETÖ'nün talimatları, amaç ve ideallerine uygun olarak sanıkların iştirakiyle işlendiğine karar verdi.
Kararda, "Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, söz konusu cinayet eyleminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün talimatları ve örgütün amaç ve ideallerine uygun olarak mahkememiz dosyasında hüküm kurulan sanıkların iştiraki ile işlendiğine kanaat getirilmiştir." denildi.
Davanın tutuksuz 6 sanığı hakkında tutuklama kararı veren heyet, aralarında tetikçi Ogün Samast ile Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in de bulunduğu 7 kişi hakkında FETÖ kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan, 6 kişi hakkında da başka suçlardan suç duyurusunda bulunulmasını hükmetti.
Dosyası ayrılan 13 firari sanıkla ilgili yargılama da 8 Haziran 2021'de başladı. 14 Temmuz'daki duruşmada, FETÖ elebaşı Gülen ve 10 firari sanığın kaçak sayılmalarına ve mal varlıklarına el konulmasına hükmedildi. Eylül ayında, celse arasında firari sanıklar Zekeriya Öz ve Ekrem Dumanlı da kaçak sayıldı, mal varlıklarına el konuldu.
Dink ailesinin avukatları verilen cezaları yetersiz buldu
Ana davanın gerekçeli kararı da 14 Temmuz 2021'de açıklandı. Bu kararda, "İstihbarat Daire Başkanlığında görevli olan sanıklardan Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in cinayetin tasarlama şeklinde tespit edilen eylemlerinden dolayı sorumlu oldukları" belirtildi.
Kararda, Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Faruk Sarı'nın konumları nedeniyle gereken tedbirleri alıp müdahale etmek yerine cinayetin gerçekleşmesini, bunun öncesi ve sonrasında bilgi, kayıt ve belgelerin yok edilmesini sağladıkları aktarıldı.
Temyize açık bu karara, haklarında ceza verilen sanıklar ile cezaların yetersiz olduğunu öne süren Dink ailesi avukatları itiraz etti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 5 Mayıs 2022’de, sanıklar, avukatları ve müdahillerin yaptığı istinaf başvurularını inceledi, sanıklar Ercan Demir, Birol Ustaoğlu, Eyüp Temel ve Mustafa Küçük hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak", sanık Hamza Celepoğlu ise "kasten öldürme" ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan beraat kararı verilmesi gerektiğine yönelik başvuruları esastan reddetti.
Sanıklar Ali Poyraz, Ali Fuat Yılmazer, Mehmet Uçar, Ramazan Akyürek "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçu yönünden davanın reddi kararına yönelik yapılan istinaf başvurularının ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden reddine hükmeden daire, sanıklar Ahmet İlhan Güler, Ali Poyraz, Ali Fuat Yılmazer, Engin Dinç, Mehmet Uçar, Muhittin Zenit, Ramazan Akyürek, Sabri Uzun ve Şükrü Yıldız hakkında "görevi kötüye kullanma" ve Yıldız hakkındaki ayrıca "bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs" suçundan verilen düşme kararının da usul ve yasaya uygun olduğunu kararlaştırdı.
Daire bazı sanıklar hakkında verilen beraat kararlarının kaldırılmasına yönelik istinaf başvurularını da reddetti. Dava dosyası Yargıtay’da ele alınacağı günü bekliyor.
Firari hükümlü İskender Kırgızistan’da yakalandı
Dink cinayeti davası kapsamında hakkında "tasarlayarak adam öldürmeye yardım etmek" suçundan 12 yıl 6 ay, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan da 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası bulunan firari hükümlü Ahmet İskender, 26 Şubat 2022’de Kırgızistan'da sahte pasaportla yakalandı.
Türkiye'nin Kırgızistan Büyükelçiliği ve İçişleri Müşavirliği, Kırgızistan İçişleri Bakanlığı ile irtibata geçerek İskender'in Türkiye'ye iadesini istedi.
İskender, İnterpol-Europol Daire Başkanlığı ve Terörle Mücadele Daire Başkanlığı personeli tarafından Kırgızistan'dan Türkiye'ye getirilen İskender, 27 Mart 2022’de çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, Metris 1 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumuna teslim edildi.
Yorumlar