Hiçbir genel başkan 'Bu cephenin adayı falan olmalı' diyemez
Bugün yaşadığımız sorunların Tayyip beye milletvekili seçilme hakkı verilmesinden kaynaklandığını zannetmek kadar gerçeklikten kopuk, hayali bir değerlendirme olamaz.
CHP Antalya Milletvekili ve eski Genel Başkanı Deniz Baykal, 2019'da yapılacak seçimde "hayır" cephesinin başkan adayının, Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) olduğu gibi belirlenmesi gerektiğini belirterek, "Ben dahil hiç kimse, hiçbir genel başkan 'Bu cephenin adayı falan olmalı' diyemez. Demek de doğru değildir". dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) 2017 yılı 10. Olağan Toplantısı’nda konuşan Baykal, Türkiye'nin tarihinin en önemli süreçlerinden birisinin içerisinden geçtiğini belirtti.
Türkiye'nin siyasi yapılanmasının altında yatan temel ilkelerin, temel değerlerin değiştirilmeye gayret edildiğini savunan Baykal, şöyle konuştu:
"15 yıllık iktidarda, Cumhuriyetin temellerinin ve yöneldiği hedefin ciddi bir şekilde sorgulanmaya başlandığını görüyorum. Tabii bunlar çok açık, aleni söylemlerle gerçekleştirilmez. Ama Türkiye bu söylediğim anlayışı, gelmiş geçmiş bütün iktidarları, hepsi dahil hiçbirisi bu temel politikayı sorgulama arayışı içinde olmadı. Kimse bunları sorgulamadı. Din-siyaset ilişkisini bir miktar, dini destek üretmek amacıyla belli şekilde kullananlar oldu. Bunlar demokratikleşme içerisinde anlayışla karşılanabilecek olaylar. Ama hiçbir zaman temeline sorgulama anlayışı ortaya çıkmadı. Bir süreden beri Türkiye'de bu söylediğim vatandaşlık, laiklik anlayışı iktidar himayesinde olmaktan çıkmıştır. Uzunca süre bu Türkiye'nin içindeki terör olayı, genişleyen anlayışlar bu noktadan kaynaklandı. Şimdi onu Rabia işaretiyle tek vatan, tek millet, tek bayrak laflarıyla kamufle etmek mümkün değil. Bu yeni söylemdir ama bunu tahribatı yaşanmıştır. Laiklikle ilgili tahribat çok ciddi bir şekilde yaşanmıştır."
"BİR BAŞKA ÖRNEĞİ OLMAYAN ANAYASA HAZIRLANDI"
Baykal, Türkiye'nin 2016 yılında birdenbire anayasa tartışması içinde bırakıldığının savunarak, referandum sürecinin sonunda gücünü milletten alan anayasanın yerine devletin milletle bağını azaltan, asgariye indiren, sadece bir cumhurbaşkanının seçimine indirgeyen, o seçimden sonra devlet işlevlerinin, yetkilerinin tek bir kişinin takdirine bırakılmasını uygun gören ve böyle yaparak da milletin devlet üzerindeki etkisini, denetimini ortadan kaldıran bir anayasa getirildiğini öne sürdü.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir anayasa olmadığını iddia eden Baykal, "Anayasa kitaplarında böyle bir model yoktur. Ciddi bir ihtiyaçtan kaynaklandığını kimse söyleyemez. Nevi şahsına, kendine özgün, bir başka örneği olmayan bir anayasa hazırlandı ve Türkiye'nin önüne kondu." ifadesini kullandı.
Baykal, yeni anayasa ile tek kişinin Türkiye'nin bütçesini nasıl isterse öyle harcayabileceğini, hiçbir denetimin de olmadığını öne sürerek,"Ekonomi üzerinde tek kontrol kalmıştır. Siyasetin sorgulanması mümkün olmaktan çıkmıştır. Cumhurbaşkanın kendisinin herhangi bir soruya muhatap olması mümkün değildir. Hükümet diye bir şey ortada kalmamıştır. Sadece Cumhurbaşkanının takdiriyle görevlendirilecek memurlar, sekreterler, danışmanlar kadrosu ülkeyi yönetme durumundadır. Var olan bakanlıklar her an kaldırılabilir, yenisi kurulabilir. Yargısı tamamen cumhurbaşkanına emanet." dedi.
"BU İŞ BURDA BİTMEDİ"
"Türkiye 15-16 yıllık bir tek parti iktidarından sonra demokratik düzen içinde yürütülebilir olmaktan çıkmıştır." ifadesini kullanan Baykal, mevcut iktidarın müthiş demokrasi söylemleriyle yola çıkmasına karşın, gelinen noktada ne demokrasinin ne de söyleminin olmadığı acı bir tablo kaldığını iddia etti.
Milletvekili Baykal, artık önlerinde yeni bir dönemin olduğunun vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Eğer 2019'da alınacak siyasi karar, bu anayasayı talep eden siyasi iradeye 'Dur' diyecek nitelikte bir karar olursa ki mümkündür, böyle bir karar olursa bütün bu sürece 'Dur' demiş olacağız. Bu iş burada bitmedi. Cumhurbaşkanı '3 puan aldık, 1-0,5-0 olsa da fark etmez.' dedi. Ben de ona 'Bir dakika maç bitmedi' dedim. Sen bir gol attım diyorsun, tribünler ayakta, hakemler korku içinde bir şey söyleyemiyorlar, saha karışmış durumda. Daha bitmedi ikinci devresi var. İkinci devre önemlidir. O ikinci devre bu referandumda ortaya konulan anayasa projesinin içini dolduracak bir tercihi sahiplenmezse toplum, bütün bu proje çöker. Olması gereken de budur. Olacak olan da budur. Olmasını sağlamak da hepimizin önündeki temel görevidir."
ABD ÖRNEĞİ
Türkiye'nin başkanlık olayına alışık olmadığını, hala eski sistem içinde düşündüğünü belirten Baykal, referandumda oluşan "hayır" cephesinin 2019 yılındaki başkan adayının ABD'deki gibi belirlenmesi gerektiğini anlattı.
Baykal, başkan adaylığı için ortaya çıkacak 15-20 kişinin tabanla, toplumla, CHP'nin üye tabanıyla ve "hayır" oyu verenlerin tabanlarıyla etkileşim içine sokulması gerektiğini ifade ederek, "Oralarda belli bir süre çalışmalarını yapsınlar. Her birinin konumu durumu şekillensin. Sürecin içinden bu görevi üstlenecek kişi çıksın diyorum ben. Çünkü Türkiye isim tartışıyor, bu çok yanlıştır, anlamsızdır. Onların Türkiye'yi başarıya götürüp götürmeyeceği de belli değildir. Daha önceki denemeler de ortadadır. Gene benzer bir deneme yapmak kadar yanlış bir şey yoktur. Ben dahil hiç kimse, hiçbir genel başkan 'Bu cephenin adayı falan olmalı' diyemez. Demek de doğru değildir." diye konuştu.
"HAYIR PİŞMAN DEĞİLİM, ÇOK NET"
Baykal, soru cevap kısmında, "15 yıllık tek parti iktidarında hiç keşkeniz var mı" sorusu üzerine, sorunun aslında "Tayyip beye seçilme hakkı verdin, bundan pişman mısın?" şeklinde olduğunu belirtti.
"Hayır pişman değilim, çok net. Çünkü hiç alakası yok." diye konuşan Baykal, şunları kaydetti:
"Bugün yaşadığımız sorunların Tayyip beye milletvekili seçilme hakkı verilmesinden kaynaklandığını zannetmek kadar gerçeklikten kopuk, hayali bir değerlendirme olamaz. Adam partinin genel başkanı. Adayları o koymuş. Bütün oy pusulalarında adı yazılı. Seçime girmiş, bütün illerde miting yapmış. Millet onun adının etrafında partiye oy vermiş. Adam, yüzde 34 oy almış. Mecliste 3'te ikisi onun kontrolünde. Şimdi sen bunu milletvekili seçtirmeyeceksin. Bu demokrasiye de siyasi ahlaka da aykırı, hukuka da aykırı. Sürdürülebilir de değil. Nereden çıktı? Atatürk, İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes, Ecevit, Turgut Özal zamanında böyle bir şey var mı? Hayır hiçbirisinde yok. Ne zaman geldi bu olay? Kenan Evren zamanında geldi. Kenan Evren, 12 Eylül mantığı içinde böyle bir uygulama koymuş. Bundan sonra ebediyen böyle olacak. Kenan Evren nerede şimdi? Adam seçime girmiş yüzde 34 oy almış, milletvekili yapmayacaksın. Bunun öncüsü olarak da biz yapacağız. Bunu da vatan hizmeti diye söyleyeceğiz. Halka bunu kabul ettireceğiz. Hiçbir ciddiyeti yok. İnançla, hiç tereddüt etmeden o tercihin gerekli olduğu kanısındayım."
Yorumlar