ALTIN GÜNLERİNE DE GİDİYOR

Günay, dayak yemeden önce müşterilerinin içinin rahat etmesi için bu işi kendi isteğiyle yaptığına dair belge imzalatıyor. Formunu korumak için spor yapmayı aksatmayan stres koçu, günde iki öğün yemek yiyor ve uykusuna da dikkat ediyor.

Gündelik hayatta kadınların yükünün daha ağır ve daha çok problem yaşadığını belirten Günay'ın, müşterilerinin yüzde 70'ini de kadınlar oluşturuyor. Türkiye'nin tescilli dayak yiyen adamı, kadınların altın günlerine ve kadın günlerine de ekmek parası için gittiğini söylüyor.

Hasan Rıza Günay, 2015 yılında Amerika'ya gitti ve birkaç hafta önce İstanbul'a döndü. 6 yıl ABD'nin farklı eyaletlerinde mesleğini da icra ettiğini ifade eden Günay, yurt dışındaki deneyimlerini şöyle aktardı:
"Gurbette dil bilmediğim için mecburen bu işe girdim. Sosyal sorumluluk projesi altında girdim, para karşılığı olmadan. Metotlarımı Türk müziği ile 'tulumba' adıyla lanse ederek uyguladım. ABD'de huzur evlerinde, askeri emekli lokallerinde, belediyelerin karnaval, panayır gibi etkinliklerinde işimi yaptım.

Green Kart alana kadar çalışma yasağım vardı. Evde, odada, bahçede oturmam lazımdı. 17. yüzyılın alışkanlıklarıyla yaşayan ve teknolojiyi tamamen kullanmayan Amişler ile tanışma fırsatı buldum. Hayatlarını inceledim. Barter usulü alışveriş yapıyorlar. Parayı çok sevdiklerini fark ettim. Evde yaptığım künefe, kebapları onlara ikram ederek samimiyet kurdum. Çalışma yasağımın olduğu bu dönemde ne yaparım diye düşündüm. Dart gibi kendimi hedef tahtası yaptım. Yumurta, domates ve yumuşak meyveleri kendime attırarak eğlence adı altında gençlerle aktivitelerimi yaptım. Para almıyordum ama etkinlik karşılığında, hayvan ürünleri alıyordum."

Günay, ABD'de çalışma iznini aldıktan sonra da dil bilmediği için benzin istasyonunda aynı işi yapmaya devam ettiğini, deposunun tamamını dolduranlara metotlarını uygulattığını söyledi.

10 14

Hasan Rıza Günay, "Hayat bir kavgadır, mücadeledir. Biz de bu mücadelelere, kavgalara giriştik. Yokluk da gördük, fakirlik de gördük. 'Niye yan baktın?', 'Niye omuz attın?', 'Benim takımıma niye laf söyledin?', 'Niye sen bu mahalleden geçiyorsun?'... Hayatın içinden geldik ve bunları dolu dolu yaşadık İstanbul sokaklarında, dehlizlerinde. Ezildik de dayak da yedik ama dayak atmayı da öğrendik. Çok büyük bir ders çıkararak, hiçbir insanı ezmemek için de mücadele ettik. Fiziken kavganın dışında her türlü kavgayı veriyorsun, mücadele ediyorsun hayatla." dedi.

11 14