Halkı fakir kendi zengin: Libya

Batılıların yıllarca sömürdüğü Kuzey Afrika ülkesi Libya, hem yeraltı kaynakları hem de kültürüyle büyük zenginlikleri barındırsa da 2011'de başlayan iç savaş nedeniyle bu kaynaklar yeterince değerlendirilemiyor.

Akdeniz'e kıyısı olan Libya'nın komşuları arasında Tunus, Cezayir, Nijer, Çad, Mısır ve Sudan yer alıyor. Afrika'da Sudan, Cezayir ve Kongo'nun ardından en büyük yüzölçümüne sahip ülke Libya'nın nüfus 6 milyonun üzerinde.

Milli kimliğin "Libyalılık" üzerine inşa edildiği ülkenin yüzde 90'ından fazlasını Araplar, Berberiler, Tuaregler, Tebular ve Türkler oluştururken bazı bölgelerde Afrikalı etnik gruplar da yaşıyor.

Ülkede ayrıca Maltalılar, Yunanlılar, İtalyanlar, Mısırlılar ve Tunuslular az da olsa yer alıyor. Ancak iç savaş sonrası demografik yapının ve etnik grupların değişiklik gösterdiği belirtiliyor.

Nüfusun büyük çoğunluğunun kıyı şeridindeki kentlerde yaşadığı Libya'nın topraklarının yüzde 90'ı Sahra Çölü'nün devamı çöller ve dağlardan oluşuyor.

İtalyanların 1911'deki işgaline kadar Osmanlı toprağı olan Libya, bağımsızlık öncesi İtalyan, İngiliz ve Fransız yönetimlerinin varlık gösterdiği bir ülke konumundaydı. 1951'de bağımsızlığını kazanan Libya'nın Türkiye ile ciddi anlamda tarihi ve kültürel bağları bulunuyor.

Resmi dili Arapça olan ancak Berberice de konuşulan ülkede, nüfusun yüzde 97'sini Müslümanlar oluşturuyor. Ülkede iç savaş öncesi az sayıda Hristiyan ve Yahudi de yaşıyordu.

İtalyanların sömürgesine karşı Enver Paşa ve Mustafa Kemal gibi Osmanlı subayları ile Ramazan Suveyhli, Ahmed Şerif ve Ömer Muhtar gibi yerli liderlerin komutasında 20 sene mücadele veren Libya'da İtalyanca pek konuşulmuyor.

OSMANLI SOYU "KULOĞULLARI"

Adını, Berberi kökenli Levate kabilesinden aldığı tahmin edilen Libya'nın ilk yerlileri olan Libiler hakkında tarihi kaynaklarda yeterli bilgi bulunmazken Libilerin, Levatelerin atası olduğu düşünülüyor.

Hazreti Ömer devrinde Amr Bin As komutasında Mısır'ı fetheden İslam ordusu (642) Libya ve Tunus'taki Roma hakimiyetine son vermek üzere bölgeye yöneldi ve 647'de bölge, Müslümanların hakimiyetine girdi.

Trablus, Turgut Reis ve Kaptan-ı Derya Sinan Paşa tarafından 1551'de Osmanlı'ya bağlanırken Fizan bölgesi ise 1577'de Osmanlı Devleti'nin topraklarına katıldı.

Tamamen Türk olan yeniçeri ve leventlerin yerli kadınlarla evlenmelerinden doğan erkek çocuklardan meydana gelen "Kuloğlu" adı verilen Türk-Arap karışımı nesil bugün Libya'da hala varlığını koruyor.

Ülkede 1911'de başlayan İtalyan işgaline karşı direniş gösterilirken 1922'de Mussolini'nin iktidara gelmesiyle işgal faaliyetleri daha sert bir hal aldı. İtalyan askerleri iklim şartlarına daha alışkın olan Eritreli askerleri de Libyalılara karşı savaştırdı. 1931'e kadar Libya'da bir türlü tam hakimiyet kuramayan İtalyanlar, toplumun önde gelenlerinin sürgüne gönderilmesi, halkın direnişe desteğini kesmek için toplama kamplarına kapatılması gibi değişik yollara başvurdu.

İtalyan işgali 1942'den sonra yerini İngiliz ve Fransız işgaline bıraktı. Libya'da madenler sömürülürken petrolün bağımsızlıktan sonra keşfedilmesinin ardından ilk defa 1955'te çıkartılmaya başlanması ülkede uzun soluklu bir sömürge sürecinin önüne geçti.

İtalyanlar Roma döneminden kaldığı gerekçesiyle kendi toprakları olarak kabul ettikleri ve dördüncü sahil olarak adlandırdıkları Libya'ya, koloniler ve zirai yerleşim yerleri kurarak Libya'nın Akdeniz'deki konumundan da yararlandı.

İÇ SAVAŞ VE SONRASI

Ülkeyi 42 yıl yönettikten sonra 2011'de devrilen Muammer Kaddafi'nin ardından yeni bir döneme girilen Libya'da, hala siyasi istikrar ve huzur sağlanabilmiş değil.

Üç ayrı hükümetin meşruiyet iddiasında bulunduğu ülkede ayrıca devrim sürecinde kurulan silahlı gruplar, kendi aralarında meşruiyet mücadelesi veren 3 farklı yönetim etrafında yer alarak ülkede faaliyet gösteriyor.

Kaddafi yönetiminden sonra halk ve devrimci güçler tarafından oluşturulan Milli Genel Kongrenin (MGK) kurduğu hükümete emekli General Halife Hafter ve ona bağlı güçler 2014 yılında darbe teşebbüsünde bulundu.

Bu girişimin başarısız olmasının ardından, daha sonra Libya Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 2014 seçimlerinde seçilen milletvekillerinin bir kısmı ülkenin doğusundaki Tobruk şehrinde toplandı.

Böylece biri Tobruk'ta Temsilciler Meclisi (TM), diğeri de Trablus'ta Milli Genel Kongre (MGK) olmak üzere iki meclis, dolayısıyla da birbirine rakip iki siyasi güç ortaya çıktı.

Üçüncü siyasi güç ise ülkedeki kaosun aşılamaması sonrası Birleşmiş Milletlerin (BM) girişimiyle kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UHM) oldu. Merkezi Trablus olan UMH, Aralık 2015'te, Fas'ın Suheyrat kentinde varılan "Libya Siyasi Anlaşması" uyarınca kuruldu.

UMH ile MGK'dan doğan hükümet ülkenin batı kısmındaki Trablus ve Misrata ile orta kısımdaki Sirte gibi kentlerde faaliyet gösterirken Libya'nın doğusundaki Bingazi ve Tobruk gibi kentler de darbeci General Halife Hafter'in kontrolünde tutuluyor.

Hakimiyet kurdukları alanlarda faaliyet gösteren 3 hükümet de çeşitli meşruiyet dayanakları ortaya koyarak diğer yönetimlerin geçersiz olduğunu savunuyor.

"PETROL HİLALİ"Nİ PAYLAŞAMIYORLAR

Genel olarak ekonomisi petrol ve doğalgaza bağlı Libya'nın kanıtlanmış 42 milyar varil ham petrol ve bin 505 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunuyor. Ülkede Muammer Kaddafi'nin devrilmesinden sonra baş gösteren krizden önce günde 1 milyon 700 bin varil olan petrol üretimi kriz sonrası 700 bin varile kadar gerilemiş durumda.

Doğalgaz ve petrol gelirleri iç savaş ve krizden önce devletin toplam gelirinin yüzde 96'sına denk gelirken birçok Libyalı geçimini petrol endüstrisinden sağlıyordu.

Ülkenin kuzeyindeki "Petrol Hilali" olarak adlandırılan bölge, Libya'nın petrol üretimi için hayati öneme sahip. Bu bölgede yer alan limanlar da petrol ihracatı bakımından öne çıkıyor.

Bu nedenle ülkede yaşanan kriz ve iç savaş ortamında muhalif gruplar sık sık Petrol Hilali bölgesi için çatışmalara giriyor. Ülkedeki krizin son bulması ve istikrarın sağlanması durumunda Libya'nın petrol gelirleriyle kendini yenileyebilecek potansiyele sahip olduğu kaydediliyor.

Libya tarım, balıkçılık, turizm ve ticaret alanında da önemli potansiyele sahip. Yabancı kuruluşların faaliyet gösterdiği ülkede Türk şirketler de bulunuyor.

İç savaş öncesi önemli projeler üstlenen Türk müteahhitlik sektörünün şu anda Libya'da 19 milyar dolarlık iş hacmi var.

Yorumlar