"Gülümseyen depresyon" kadınlarda 5 kat fazla görülüyor

Gülümseyen depresyon, kişilerin dışarıya karşı neşeli gözükseler de yalnız kaldıklarında çökkün duygu durumuna girdiği bir rahatsızlık olarak tanımlanıyor. Gülümseyen depresyon en çok kadınları tehdit ediyor.

Gülümseyen depresyon, şehir hayatında birçok kişiyi tehdit edebilen sinsi bir rahatsızlık.

Gülümseyen depresyon nedir?

Gülümseyen depresyon tanısı alan kişilerin dışarıya karşı neşeli gözükseler de yalnız kaldıklarında çökkün duygu durumuna girebildiklerini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Melike Akpınar Kadıoğlu, “Araştırmalar aşırı yeme ve aşırı uyuma özellikleri olan her 10 hastanın 4’ünde gülümseyen -atipik- depresyon olduğunu göstermektedir. Ülkemizde ise aşırı yemek yiyen her 5 kişiden 1’inde bu durum görülmüştür. Gülümseyen depresyon, erkeklere oranla kadınlarda 5 kat fazla görülmektedir” dedi.

Majör depresyonun alt türlerinden olan ‘gülümseyen depresyonun’ tıpta ‘atipik depresyon’ olarak adlandırıldığını belirten VM Medical Park Pendik Hastanesi’nden Uzm. Klnk. Psk. Melike Akpınar Kadıoğlu, hastalıkla ilgili bilgiler aktardı. Kadıoğlu, “Başkaları tarafından kabul görmemek, terk edilmek, baskı altında kalmak, stresli yaşam olaylarına maruz kalmak ve toplumsal işlevselliğin bozulması gibi sebepler gülümseyen -atipik- depresyona neden olabilir” diye konuştu.

DIŞARIYA KARŞI NEŞELİ, YALNIZKEN ÇÖKKÜN DURUMDALAR

Atipik depresyondaki kişilerin psikotik -sanrılar ve halüsinasyonlar görme gibi- ve melankolik özellikler göstermediklerinin altını çizen Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu, “Kişiler gündelik işlerine devam edebilirler. Neşelidirler ancak yalnız kaldıklarında çökkün duygu durumuna girebilirler. Hissettikleri ilgi ve istek kaybını dışarıya belli etmezler. Bu nedenle bu depresyon türü gülümseyen depresyon ya da gizli depresyon olarak ifade edilir” ifadelerini kullandı.

TERK EDİLMEK VE STRESLİ YAŞAM NEDEN OLABİLİR

Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu başkaları tarafından kabul görmemek, terk edilmek, baskı altında kalmak, stresli yaşam olaylarına maruz kalmak ve toplumsal işlevselliğin bozulması gibi sebeplerin atipik depresyona neden olabileceğini belirtti. Kadıoğlu, “Yaşamda stresin ve hızlı tüketimin giderek artması, ilişkilerde sabır ve toleransın düşmesiyle birlikte tatmin duygusu giderek azalmaktadır. Seçeneğin çok olması, kaynakların sınırsız kullanımı seçimler konusunda kararsızlığa neden olabilir ve ilgi/beğeniyi sürdürmeyi zorlaştırabilir. Bu da kişilerin karşısına genellikle odaklanma problemi, mutsuzluk, ilgi-istek kaybı olarak çıkabilir. Bunların sürekli tekrarı uzun dönemde depresyon artışına neden olabilir” diye konuştu.

İŞTAHTA ARTIŞ, SÜREKLİ UYKU, ODAKLANAMAMA GÖRÜLEBİLİR

Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu, gülümseyen depresyon belirtilerini ise şu şekilde sıraladı:

“İştahta aşırı artış ve kilo alma, sürekli uykulu hissetme, günlük yaşamda keyif aldığı şeylerden eskisi kadar keyif almama, odaklanma problemleri, genellikle kollarda ve bacaklarda ağırlaşma, toplumdan izole olmaya çalışma, reddedilmeye aşırı duyarlı olma gibi belirtiler gösterebilirler. Atipik depresyondan bahsedilebilmemiz için bu belirtilerin en az 2 hafta boyunca devam etmesi gerekir.”

MEVSİMSEL DEPRESYONLARA EŞLİK EDEBİLİR

Atipik depresyonun erkeklere oranla kadınlarda 5 kat daha fazla görüldüğünü ifade eden Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu, hastalığın diğer depresyon türlerine göre daha erken yaşlarda ortaya çıkabileceğini ve mevsimsel depresyonlara daha sık eşlik ettiğini söyledi. Atipik depresyonun; mevsimsel depresyon, distimi, bipolar bozukluk ve major depresif bozukluk içerisinde görülebileceğini de sözlerine ekleyen Kadıoğlu, bu depresif bozuklukların metabolik sendroma, obeziteye ve kalp rahatsızlıklarıyla bağlantısı olduğuna dair çalışmaların olduğunu ifade etti. Kadıoğlu, bu bilgilerin var olan atipik depresyonun eşlik eden hastalıklarla beraber daha şiddetli seyrettiğini düşündürttüğünü belirtti.

“DAHA ERKEN YAŞLARDA DA GÖRÜLEBİLİR”

Hastalığın görülme oranlarına değinen Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu, “Yapılan çalışmalar, diğer depresyonlarla birlikte görülme oranını 3 kişiden 1’i olarak tanımlamıştır. Atipik depresyon, diğer depresyon türlerine göre daha erken yaşlarda da görülebilir. Yapılan çalışmalar aşırı yeme ve aşırı uyuma özellikleri olan her 10 hastanın 4’ünde atipik depresyon olduğunu göstermektedir. Ülkemizde ise her 5 kişiden 1’inde bu durum görülmüştür” dedi.

İKİ HAFTADAN UZUN SÜREN AŞIRI UYUMA İSTEĞİNE DİKKAT

Kişinin depresyonda olduğunu kendisinin de farkına varabileceği bazı işaretler olduğunu da vurgulayan Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu, “En az iki haftadır aşırı uyuma isteği varsa, iştahta artış varsa ve kilo alıyorsa, sürekli uyumak isteyip dinlenmemiş uyanıyorsa, eskiden keyif aldığı şeylerden keyif almadığına dair şikâyetleri mevcutsa, odaklanmakta zorlanıyorsa depresyonda olduğunu düşünebilir. Bu kişilerin mutlaka uzman desteği alması gereklidir” diye konuştu.

ALKOL ALINMAMALI, KAFEİN MİKTARI AZALTILMALI

Aşırı alkol kullanımı, uyku bozuklukları, stresli yaşam öyküsü, çok fazla kafein tüketimi, ani yaşam değişiklikleri, kişilerarası aşırı duyarlılık, hareketsiz yaşam tarzı olan kişilerin depresyon açısından risk grubu olarak tanımlanabileceğini işaret eden Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu, gülümseyen depresyonla başa çıkma yöntemlerini şu şekilde ifade etti:

“Alkol ve madde kullanımından uzak durulmalı, kafein miktarı azaltılmalı, aile ve arkadaşlardan destek alınmalı, duygular açıkça paylaşılmalıdır. Ayrıca bedeni aktif tutmak adına, uyku saatleri düzenlenmeli, açık hava yürüyüşleri, negatif düşünceleri pozitif düşüncelerle ikame etmek için yoga ve nefes egzersizi gibi pratiklerden faydalanılabilir.”

Yapılan çalışmalarda atipik depresyonun başlangıç yaşının diğer tipteki depresyonlara oranla daha erken dönemlerde görülebildiğinin altını çizen Kadıoğlu, “Atipik depresyon; ergenlik öncesi kız ve erkeklerde eşit oranda görülürken, ergenlikte kız çocuklarda görülme oranı erkek çocuklara kıyasla iki kat fazla seyretmektedir” dedi.

İLAÇ, PSİKOTERAPİ YA DA EMDR TEDAVİSİ UYGULANABİLİR

Son olarak gülümseyen depresyonun tedavi yollarına değinen Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu, “Atipik depresyon tedavisinde farmokolojik -ilaç tedavisi- destek alınabilir, bununla beraber çeşitli psikoterapi yöntemlerinden de faydalanılabilir. Bu yöntemlerden bazıları; bilişsel davranışçı terapi, psikodinamik terapi ve EMDR’dir” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Yorumlar