Görmez ''Affetmek kötülüğü unutmaktır''
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kutlu Doğum Haftası açılış programında önemli açıklamalar yaptı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, affetmenin birlikte yaşamanın en temel ilkelerinden olduğunu, kişinin kendisine yapılan kötülüğü unuttuğu manasına geldiğini, insanı, kin, öfke ve intikamın zindanından kurtardığını belirterek, "Affetmek, kibrin çukurlarından tevazunun semasına yükselmektir. Üzülerek ifade edelim ki bugün affetmek hayatımızda çok az rastladığımız bir erdemdir" dedi.
Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca "Hazreti Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı" temasıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Kutlu Doğum Haftası'nın açılış programında konuştu.
Mehmet Görmez, bugünü "bir gölgelik hükmünde olan dünya hayatlarında imtihanlarla geçecek kısacık ömürleri süresince hep yollarını aydınlatacak Kerim Kitab'ın 'sirac-ı münir' diye adlandırdığı ışık saçan kandilin yanmaya başlayışını yeniden hissedecekleri bir haftanın başlangıcı" olarak niteledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Kutlu Doğum haftalarında bireysel ve sosyal hayat açısından önem arz eden temaları gündeme getirmeye çalıştıklarını, özelde toplumu, genelde ise tüm insanlığı Hazreti Peygamber'in çağlar üstü örnekliğiyle, rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturmak için gayret gösterdiklerini ifade eden Görmez, geçmiş yıllardaki temaları hatırlattı.
Görmez, bu yılın temasını "Hazreti Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı" şeklinde belirlediklerini kaydederek, bu konuyu belirlerken insanlığın ortak yurdu ve evi olan dünyanın herkesçe bilinen küresel ölçekte yaşadığı büyük acıları, büyük sıkıntıları göz önünde bulundurduklarını aktardı.
Konuyu tespit ederken, tarihte selam ve eman yurdu olarak bilinen İslam coğrafyasının, bugün, savaş, şiddet ve vahşetle anılmaya başlamasından yola çıktıklarını belirten Görmez, "İnsanlığı topyekün barışa davet eden bir dinin mensuplarının, cihanşümul bir rahmetin temsilcisi olan Hazreti Peygamber'in müntesiplerinin, bugün ortaya koyduğu davranış ve sergilediği tavırlar sebebiyle kaybettikleri birlikte yaşama ahlakını bir daha yeniden nasıl tesis edebiliriz, düşüncesinden hareket ettik" diye konuştu.
DÜŞMANLIK VE HUSUMET YERİNE KARDEŞLİK
Görmez, bu konuyu belirlerken her şeye rağmen bir umut adası olmaya devam eden Türkiye'yi, milletçe yaşadıkları sorunları, birlikte yaşama ahlakını ortaya koymada zaman zaman yaşadıkları ciddi zaafları da dikkate aldıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bu vesileyle kin ve nefret yerine merhamet ve adaleti, düşmanlık ve husumet yerine dostluk ve kardeşliği, riyakarlık ve gösteriş yerine içtenlik ve samimiyeti ikame etmek, zedelenen insan haysiyet ve onurunu yüceltmek için birlikte yaşama ahlak ve hukukunu yeniden gözden geçirmeye bir fırsat olsun istedik. Ancak ben bugün konuşmamda, küresel ölçekte ulusların, dinlerin, kültürlerin, medeniyetlerin arasında birlikte yaşama ahlakı açısından yaşadığımız krizlerden söz etmeyeceğim. Ben bugün, Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Rum, Ermeni vesaire din mensupları arasındaki sorunlardan söz etmeyeceğim."
Görmez, bugün İslamofobyanın nasıl bir nefret ve düşmanlığa dönüştüğünden, İslam coğrafyasında yanan ateşten, mezhep çatışmalarından Hazreti Peygamber'in ensar ve muhaciri nasıl kardeşler topluluğu haline getirdiğinden bahsetmeyeceğini belirterek, konuşmasında bu konuların tek sebebi olan bireysel ve kişisel boyutuna vurgu yapmak istediğini aktardı.
'GÖNÜL DÜNYAMIZI İHMAL EDİYORUZ'
"Biz zaman zaman büyük söylemlerle sorunlarımızın küresel ve evrensel boyutları üzerinde yoğunlaşırken, birey olarak nefsimizden, gönül dünyamızdan kaynaklanan sebepleri ihmal ediyoruz" diyen Görmez, ülkeleri ve diğer ülkelerin sorunlarıyla uğraşırken, kendi beden ülkelerini, ruh ve gönül dünyalarını, öz vicdanlarını ihmal ettiklerini vurguladı.
Görmez, beden ülkesine hapsettikleri ruhlarını, masiva ile doldurdukları kalplerini unuttuklarını anlatarak, bazen bütün ötekilerle uğraşırken içlerindeki en büyük ötekiyi yani nefislerini unuttuklarını bildirdi.
'AFFETMEK BİRLİKTE YAŞAMAMANIN EN TEMEL İLKESİ'
Birlikte yaşamanın en temel ilkelerinden birisinin "affetmek" olduğunu dile getiren Görmez, affetmenin "kişinin kendisine yapılan kötülüğü unutması" olduğunu söyledi.
Görmez, "Affetmek, adaletin fevkinde bir erdemdir. Affetmek, asla kötülüğü onaylamak değil, 'sen yaptıklarından daha değerlisin' demektir. Affetmek insanı, kin, öfke ve intikamın zindanından kurtaran bir özgürlük, kibrin çukurlarından tevazunun semasına yükselmektir. Üzülerek ifade edelim ki bugün affetmek hayatımızda çok az rastladığımız bir erdemdir" diye konuştu.
Affetmenin Allah'ın şanından olduğunu dile getiren Görmez, kendilerinin en azılı düşmanlarını bile affeden rauf ve rahim olan bir peygamberleri olduğunu, Hazreti Peygamber'in hep affedici olduğunu ve affetmeyi öğrettiğini, affetmenin onun en çok yaptığı dua olduğunu vurguladı.
'BİRBİRİMİZİ AFFETMEYİ BİLMİYORUZ'
Görmez, "Bizler Resul-ü Ekrem Efendimizin Taif dönüşü kendisini taşlayanları affetmesinin ötesinde onlara dua ettiğini hep anlatıp dururuz. Ama biz bir kelimeyle benliğimize dokunanları bile affetmeyi düşünmeyiz. Biz bugün gönül kırıcı bir sözden dolayı bile birbirimizi affetmeyi bilmiyoruz" ifadelerini kullandı.
Başkan Görmez, Hazreti Peygamber'in Mekke'nin fethedildiği günde, kendisine her türlü zulüm ve işkenceyi reva görenleri, kendisini yerinden yurdundan, vatanından edenleri, onlarca defa varlığını ortadan kaldırmak isteyenleri, Vahşileri, İkrimeleri, Ebu Süfyanları topladığını belirterek, şunları kaydetti:
"Onlara 'Bugün, ben sizlere kendisini kuyuya atan kardeşlerine Hazreti Yusuf'un söylediğini söylüyorum. Size bugün hiçbir başa kakma, ayıplama yok! Allah sizi affetsin! Şüphesiz O, merhametlilerin en merhametlisidir. Bugün size yüksek sesle azarlama ve kınama bile yapılmayacaktır' demişti. Birlikte yaşama ahlakının küresel ölçekte yeryüzünde egemen olması için her şeyden önce yaptığımız bir hatadan, işlediğimiz bir kusurdan dolayı kardeşimize karşı özür dilemesini bilmeliyiz. Affedici olan, özür dilemesini de bilir. Özür dilemenin Allah'a karşı yapılanının adı tövbedir. Allah'a tövbe etmesini bilen, kardeşinden özür dilemesini de bilir. Özür dilemek, asla hakkı düşürmek değildir. Özür dilemek, insanı kötülüklerin üzerine yükseltmektir."
Görmez, Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de en azılı düşmanlıkları bile en sıcak dostluklara dönüştürmenin yolunu, yöntemini kendilerine gösterdiğini aktardı.
Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca "Hazreti Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı" temasıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Kutlu Doğum Haftası'nın açılış programında konuştu.
Mehmet Görmez, bugünü "bir gölgelik hükmünde olan dünya hayatlarında imtihanlarla geçecek kısacık ömürleri süresince hep yollarını aydınlatacak Kerim Kitab'ın 'sirac-ı münir' diye adlandırdığı ışık saçan kandilin yanmaya başlayışını yeniden hissedecekleri bir haftanın başlangıcı" olarak niteledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Kutlu Doğum haftalarında bireysel ve sosyal hayat açısından önem arz eden temaları gündeme getirmeye çalıştıklarını, özelde toplumu, genelde ise tüm insanlığı Hazreti Peygamber'in çağlar üstü örnekliğiyle, rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturmak için gayret gösterdiklerini ifade eden Görmez, geçmiş yıllardaki temaları hatırlattı.
Görmez, bu yılın temasını "Hazreti Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı" şeklinde belirlediklerini kaydederek, bu konuyu belirlerken insanlığın ortak yurdu ve evi olan dünyanın herkesçe bilinen küresel ölçekte yaşadığı büyük acıları, büyük sıkıntıları göz önünde bulundurduklarını aktardı.
Konuyu tespit ederken, tarihte selam ve eman yurdu olarak bilinen İslam coğrafyasının, bugün, savaş, şiddet ve vahşetle anılmaya başlamasından yola çıktıklarını belirten Görmez, "İnsanlığı topyekün barışa davet eden bir dinin mensuplarının, cihanşümul bir rahmetin temsilcisi olan Hazreti Peygamber'in müntesiplerinin, bugün ortaya koyduğu davranış ve sergilediği tavırlar sebebiyle kaybettikleri birlikte yaşama ahlakını bir daha yeniden nasıl tesis edebiliriz, düşüncesinden hareket ettik" diye konuştu.
DÜŞMANLIK VE HUSUMET YERİNE KARDEŞLİK
Görmez, bu konuyu belirlerken her şeye rağmen bir umut adası olmaya devam eden Türkiye'yi, milletçe yaşadıkları sorunları, birlikte yaşama ahlakını ortaya koymada zaman zaman yaşadıkları ciddi zaafları da dikkate aldıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bu vesileyle kin ve nefret yerine merhamet ve adaleti, düşmanlık ve husumet yerine dostluk ve kardeşliği, riyakarlık ve gösteriş yerine içtenlik ve samimiyeti ikame etmek, zedelenen insan haysiyet ve onurunu yüceltmek için birlikte yaşama ahlak ve hukukunu yeniden gözden geçirmeye bir fırsat olsun istedik. Ancak ben bugün konuşmamda, küresel ölçekte ulusların, dinlerin, kültürlerin, medeniyetlerin arasında birlikte yaşama ahlakı açısından yaşadığımız krizlerden söz etmeyeceğim. Ben bugün, Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Rum, Ermeni vesaire din mensupları arasındaki sorunlardan söz etmeyeceğim."
Görmez, bugün İslamofobyanın nasıl bir nefret ve düşmanlığa dönüştüğünden, İslam coğrafyasında yanan ateşten, mezhep çatışmalarından Hazreti Peygamber'in ensar ve muhaciri nasıl kardeşler topluluğu haline getirdiğinden bahsetmeyeceğini belirterek, konuşmasında bu konuların tek sebebi olan bireysel ve kişisel boyutuna vurgu yapmak istediğini aktardı.
'GÖNÜL DÜNYAMIZI İHMAL EDİYORUZ'
"Biz zaman zaman büyük söylemlerle sorunlarımızın küresel ve evrensel boyutları üzerinde yoğunlaşırken, birey olarak nefsimizden, gönül dünyamızdan kaynaklanan sebepleri ihmal ediyoruz" diyen Görmez, ülkeleri ve diğer ülkelerin sorunlarıyla uğraşırken, kendi beden ülkelerini, ruh ve gönül dünyalarını, öz vicdanlarını ihmal ettiklerini vurguladı.
Görmez, beden ülkesine hapsettikleri ruhlarını, masiva ile doldurdukları kalplerini unuttuklarını anlatarak, bazen bütün ötekilerle uğraşırken içlerindeki en büyük ötekiyi yani nefislerini unuttuklarını bildirdi.
'AFFETMEK BİRLİKTE YAŞAMAMANIN EN TEMEL İLKESİ'
Birlikte yaşamanın en temel ilkelerinden birisinin "affetmek" olduğunu dile getiren Görmez, affetmenin "kişinin kendisine yapılan kötülüğü unutması" olduğunu söyledi.
Görmez, "Affetmek, adaletin fevkinde bir erdemdir. Affetmek, asla kötülüğü onaylamak değil, 'sen yaptıklarından daha değerlisin' demektir. Affetmek insanı, kin, öfke ve intikamın zindanından kurtaran bir özgürlük, kibrin çukurlarından tevazunun semasına yükselmektir. Üzülerek ifade edelim ki bugün affetmek hayatımızda çok az rastladığımız bir erdemdir" diye konuştu.
Affetmenin Allah'ın şanından olduğunu dile getiren Görmez, kendilerinin en azılı düşmanlarını bile affeden rauf ve rahim olan bir peygamberleri olduğunu, Hazreti Peygamber'in hep affedici olduğunu ve affetmeyi öğrettiğini, affetmenin onun en çok yaptığı dua olduğunu vurguladı.
'BİRBİRİMİZİ AFFETMEYİ BİLMİYORUZ'
Görmez, "Bizler Resul-ü Ekrem Efendimizin Taif dönüşü kendisini taşlayanları affetmesinin ötesinde onlara dua ettiğini hep anlatıp dururuz. Ama biz bir kelimeyle benliğimize dokunanları bile affetmeyi düşünmeyiz. Biz bugün gönül kırıcı bir sözden dolayı bile birbirimizi affetmeyi bilmiyoruz" ifadelerini kullandı.
Başkan Görmez, Hazreti Peygamber'in Mekke'nin fethedildiği günde, kendisine her türlü zulüm ve işkenceyi reva görenleri, kendisini yerinden yurdundan, vatanından edenleri, onlarca defa varlığını ortadan kaldırmak isteyenleri, Vahşileri, İkrimeleri, Ebu Süfyanları topladığını belirterek, şunları kaydetti:
"Onlara 'Bugün, ben sizlere kendisini kuyuya atan kardeşlerine Hazreti Yusuf'un söylediğini söylüyorum. Size bugün hiçbir başa kakma, ayıplama yok! Allah sizi affetsin! Şüphesiz O, merhametlilerin en merhametlisidir. Bugün size yüksek sesle azarlama ve kınama bile yapılmayacaktır' demişti. Birlikte yaşama ahlakının küresel ölçekte yeryüzünde egemen olması için her şeyden önce yaptığımız bir hatadan, işlediğimiz bir kusurdan dolayı kardeşimize karşı özür dilemesini bilmeliyiz. Affedici olan, özür dilemesini de bilir. Özür dilemenin Allah'a karşı yapılanının adı tövbedir. Allah'a tövbe etmesini bilen, kardeşinden özür dilemesini de bilir. Özür dilemek, asla hakkı düşürmek değildir. Özür dilemek, insanı kötülüklerin üzerine yükseltmektir."
Görmez, Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de en azılı düşmanlıkları bile en sıcak dostluklara dönüştürmenin yolunu, yöntemini kendilerine gösterdiğini aktardı.
Yorumlar