H.H. Holmes olarak bilinen Herman Webster Mudgett, Amerika'nın ilk seri katillerinden biri olan bir dolandırıcıydı. Bazen "Chicago Canavarı" olarak da anılan Holmes’un tam olarak kesin olmamakla birlikte 20 ila 200 kişiyi öldürdüğüne inanılıyor. Kurbanlarının çoğunu, daha sonra "Cinayet Kalesi" olarak adlandırılan, özel olarak inşa edilmiş bir evde öldürdü. 1894'te yakalandı, iki yıl sonra işlediği suçlardan dolayı idam edildi. 1893 Kolomb Sergisi sırasında Holmes evini ziyaretçiler için bir otel olarak açtı. Ne yazık ki, birçok misafir "Cinayet Kalesi" olarak bilinen bu korkunç yerde hayatta kalamadı. Ayrıca kurbanlarının çoğu genç kadınlardan oluşuyordu.

Jeffry Dahmer, geçtiğimiz günlerde Netflixte belgesili de çıkan melek yüzlü katil, kurbanlarını öldürdükten sonra parçalayıp yemesiyle tüm dünyaya korku saldı. Tabii bu rahatsız adamın bir nekrofili olduğu da bilinmektedir. Dahmer ilk cinayetini 18 yaşında işledi, ancak toplam cinayet sayısı bilinmiyor. 1992'de 957 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak iki yıl sonra bir mahkum tarafından öldürüldü.

Harold Shipman, en az 215 ve muhtemelen 260 kadar hastasını öldürücü dozlarda ağrı kesici enjekte ederek öldürdü. Yerel bir cenaze levazımatçısı, Dr. Shipman'ın hastalarının alışılmadık derecede yüksek bir oranda öldüğünü fark etti. Sevecen bir aile doktoru statüsünün arkasına saklanarak hastalarını tam olarak ne zaman öldürmeye başladığını veya aslında tam olarak kaç tanesinin kendi ellerinde öldüğünü belirlemek neredeyse imkansız. Dahası bu korkunç doktor pek çok vakada aileleri ölen akrabalarını yakmaya ikna etti. Akrabalarının daha önce hiç bilinmeyen nedenlerle öldüğü durumlarda bile ölümlerinin daha fazla araştırılmasına gerek olmadığını vurguladı. Elbette bu korkunç planının bir parçasıydı.

Albert Fish, Amerika'nın en korkunç seri katillerinden biri olma ününü kimselere bırakmayacak kadar hastalıklı bir isim. Çocukları öldürmesi yeterince iğrenç değilmiş gibi bir de onları yediği ortaya çıkınca Amerikan tarihindeki en nefret edilen isimlerden birisi olması da kaçınılmaz oldu. Albert Fish yüzden fazla çocuğu öldürdüğünü iddia etti, ancak gerçekte sadece birini öldürmekten suçlu bulundu. Grace Budd, Albert’in yakalanmasını sağlayan isimdi. Grace Budd’ın cinayeti sayesinde Fish elektrikli sandalyeye gönderildi.