Galatasaray’ın idmana değil, psikologda terapiye ihtiyacı var

Erhan SEVEN, Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yorumladı.

Erhan SEVEN / ANKARA

Yazıya ‘ben demiştim, ben yazmıştım’ diyerek girmek istiyorum ama girmeyeceğim. AjansHaber sütunlarında 7 Kasım ve 9 Kasım tarihlerinde, ‘Korkmayın, 6-0 olmaz” ve “Büyülü Stat Kadıköy” yazılarımda Fenerbahçe’nin Galatasaray’a karşı üstünlüğünden dem vurup benzer bir olayın 10 Kasım tarihinde de vukuu bulacağını biraz da veri kullanarak yazmıştım. Maçın 2 ya da 3 farkla Fenerbahçe’nin üstünlüğü ile sonuçlanacağını analizde belirtmiştim.

Şimdi 550 kilometre yol kat ederek statta canlı canlı izlediğim maçla ilgili birkaç anekdota değinmek istiyorum. En önemlisi özel bir günde oynandı maç. Bazı tarihsel denkliklerin olduğu bir maçtı yani. Birincisi; Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 75. yıl dönümünde oynanan bir maçtı. ‘Atamızı saygıyla anıyoruz’ yazan 70 metrelik pankartı maraton tribününün üstüne asmışlardı. Bu özel gün nedeniyle Fenerbahçe taraftarı da sık sık ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye tezahürat yaptı. Tam o sırada ‘Rabia Emre’ golü attı. Galatasaray’a gol atarak iddia ettiği ‘Fenerbahçeliliğini’ tescil etti ve ardından bu sebeple uzun uzun şükür secdesi yaptı.
İkinci tarihsel denk düşme olayı, Aziz Yıldırım’ın 11. kongresini kazanarak başkanlık süresini uzatması oldu. Ve taraftarın çok büyük bölümü Başkan’dan desteğini esirgemedi.
Diğer olay ise derbiden iki gün önce kalp damarları daraldığı için anjiyo yapılarak kalbine stent takılan Kazım Ersun Yanal’a tribünlerden gelen destek sloganları oldu.

KEYFİ AZ, HEYECANI FAZLA DERBİDE FUTBOL KALİTESİ DÜŞÜKTÜ

Sevgili spor editörümüz Levent Gültekin’in maçtan önce ironiyle yaklaşarak yazdığı gibi; 14 yıldır (neredeyse bir jenerasyon) Fenerbahçe, Galatasaray’a kendi sahasında yenilmiyordu. Bu süre içinde Kadıköy’de galibiyet alamayan Galatasaray’ın dün yenmesini beklemek hayalcilik olurdu. Çünkü bu kez Fenerbahçe daha formda; Galatasaray daha formsuz, yorgun ve karışıktı.
Galatasaray’ın galibiyeti alması; Johnson’un frikik kullanıp Emre Belözoğlu’nun kalça ve sırt bölgesine çarparak gol olmasındaki kadar tesadüftü ancak. O tesadüf de gerçekleşmedi tabi.

‘‘ÖNDE BAS, TOPU KAP, GOLÜ AT’’ KAMPANYASI

Fenerbahçe, geçen yılki Aykut Kocaman dizilişinden çok da farksız oynamıyor Yanal döneminde. Ancak önemli bir taktiksel farkla oynuyor. Geçen yıl Fenerbahçe topu ayağında daha çok tutmaya çalışıyor, garanti paslar yapıyor ve süre olarak rakipten daha fazla topla hemhal oluyordu. Top rakibe geçince de alanına çekilip savunmasını yapmaya çalışıyordu.
Şimdi Yanal’la birlikte bu değişti. Fenerbahçe daha dikine oynuyor. Topu üçüncü bölgeye çabuk taşıyıp gol arıyor. Topu rakibe kaptırdığında defansı üçüncü bölgede başlatıp presini koyuyor, topunu kapıyor. Duruma göre de golünü atıyor. Baroni’nin dünkü attığı ikinci gole bakınız…
Bunun bir Ersun Kazım Yanal yeniliği olduğu gerçeği ortada. Mancini diğer tarafta ne yaptı derseniz. Pasaportunda yazan İtalyan kimliği onun defansif anlamda güçlü bir takım olma düşüncesini ortaya çıkarttı. Bunu Snejder’in yokluğunda Ceyhun’u defansif olarak göbeğe koyarak gösterdi. Aslında iki takım adına çok da pozisyonu olmayan kısır bir maç olarak tarihe geçti dünkü derbi. Belki 0-0 bile bitebilirdi. Ta ki Chedjou’nun ‘Muslera yoksa ben kaleci olurum’ edasıyla 18 içinde topa eliyle yaptığı plonjona kadar. Sonuçta skor tabelasında ‘Kazım’ın fendi, Roberto’yu yendi’ dedirtecek şekilde tecelli etti bu.

ÖNCE PSİKOLOG

Emre’nin penaltı golüyle birlikte Kadıköy bildik, tanıdık gol sevinci görüntüsüne büründü. 1999’dan bu yana oynanan 15. Lig maçıydı dünkü maç. Fenerbahçe 12. galibiyetini aldı, üç de beraberlik var. Fenerbahçe 33. golüne kavuştu dün, Galatasaray 8 ‘de kaldı. Hakikaten futbol tabirleriyle açıklanacak, taktik ve teknik detaylarla ifade edilecek bir fark değil 15 maçlık serüven.
Bence Galatasaray futbol takımı, Fenerbahçe ile yapacağı maçın haftasında idman yapmasın, topa vurmasın. Galatasaray’ın yapacağı bir şey var; topluca bir psikoloğa gidip terapi yapsın. İnanın takım maça daha iyi hazırlanır, daha olumlu sonuç alır. Kadıköy’deki Fenerbahçe fobisinden ve ezikliğinden kurtulabilir belki.

TERİM’E DESTEK İRONİKTİ

Fenerbahçe taraftarı bile Galatasaray yönetiminin yaptığı yönetsel hatayı dalgacı ve alaycı bir yaklaşımla dile getirdi. ‘Terim’i satanı biz de satarız’ ve ‘İmparator Terim’ sloganları iki yıldır şampiyonluk alan hocanın üçüncü sezonun 6. haftasında gönderilmesinde yaşanan çelişkiyi Fenerbahçe camiası bile dile getirdi. Tabi ki alaycı bir dille. Bundan Galatasaray yönetimi de bir ders çıkarır umarım.

GALATASARAYLI FUTBOLCULARIN BU KEZ SEVİNMEDİĞİ GÖZLERDEN KAÇMADI

Galatasaray futbolcuları 15 maçtır Fener’i Kadıköy’de yenemiyor. Ama burada yaptıkları son iki maçın ardından saha ortasında toplanıp eğlenip halay çekmişlerdi hatırlarsınız. 0-0’lık beraberlik ve 2-1’lik yenilginin ardından ek iş olarak halay başı görevi yapan tercüman eşliğinde, Saraçoğlu çimlerinin üzerinde çok sevinmişlerdi. Ancak dün dikkatle baktım, sevinen, hoplayan Galatasaraylı futbolcu görmedim. Belki bu kez belli etmeden içten içe sevinmişlerdir, onu tribünden anlayamadım.

MELO GOL SEVİNCİNE ÇALIŞTI AMA VOLKAN BUNA İZİN VERMEDİ

Benim için takım disiplini önemlidir. Ersun Hoca’nın dediği gibi tenis maçı değil, futbol maçı oynanıyor ve sahada 11 kişi ter döküyor. Bu nedenle maçın son dakikasında kazanılan penaltıyı Burak ve Drogba gibi iki golcü varken, ‘mal bulmuş mağribi gibi’ topu kaparak penaltıyı atmak isteyen Melo’nun hareketi futbol adına disiplinsizlikti. Mancini’nin buna izin vermemesi gerekirdi. Melo’nun penaltıyı atarak hafta boyunca çalıştığı gol sevincini yaşamak istemesi, bunun için penaltıcıların ellerinden topu alması bence takımı adına hataydı. Buna göz yuman kenar yönetimi de hatayı katlamıştır. Pitbull lakaplı Melo’nun köpek işemesi sevinci dışında yapmasını beklediğimiz sevinci de Volkan’ın parmakları yüzünden kursağında kaldı. Melo için söyleyecek bir şey yok, ‘Önümüzdeki maçlara bakacağız’ desin yeter.
Dünya futbolunda El Clasico olarak Real Madrid-Barcelona maçı oynanıyor. Dün de Kadıköy’de bir klasik yaşandı. Fenerbahçe ile Galatasaray oynadı ve Fenerbahçe kazandı.

Yorumlar