FETÖ, PKK, DAEŞ ve YPG'den kirli işbirliği!

Terör örgütleri Türkiye üzerindeki kirli oyunlarına devam ediyor. FETÖ’nün ardından bu kez de PKK terör örgütü Şırnak, Diyarbakır ve Mardin’de hain saldırılar düzenledi.

15 Temmuz darbe sürecinin ardından iyice su yüzüne çıkan FETÖ-PKK işbirliği dün de bunu kanıtlar nitelikte alçak saldırılar düzenledi. Dün sabah saatlerinde Şırnak’ta düzenlenen hain saldırıda 4 asker şehit olmuştu. Yine dün gece Mardin Kızıltepe ve Diyarbakır’da da terör örgütü hain saldırılar düzenledi. Bu hain saldırılarda 1 polis şehit olurken 7 sivil de hayatını kaybetti.

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SÖZDE YÖNETİCİSİ ALÇAK TEHDİTLER SAVURMUŞTU

FETÖ'nün darbe girişimi başarılı olamayınca ortağı PKK tehditler savurmaya başlamış, PKK'nın sözde yöneticilerinden Cemil Bayık Türkiye'ye yönelik alçak ifadelerle "Savaş artık dağ ile sınırlı olmayacaktır. Metropollerde yürütülecektir, yürütülmektedir" diyerek, bunun yeni bir aşama olduğunu savunmuştu.

Peki, Türkiye’de darbe girişiminde bulunan ve hain kanlı saldırılar düzenleyen terör örgütleri tek bir elden mi yönetiliyor? Terör örgütleri bundan sonraki süreçte Türkiye üzerinde nasıl bir oyun planlıyor? Tüm bu soruları Terör uzmanı Abdullah Ağar, AjansHaber için yanıtladı.

İşte terör uzmanı Abdullah Ağar’ın AjansHaber’e yaptığı o önemli değerlendirmeler;

Zamana ve alana yayılı, sıralı terör eylemlerinin katlayıcı etkisinden bahsediyoruz.  Bir PKK vuruyor, bir DAEŞ vuruyor, bir FETÖ vuruyor veya bunlara müzahir olan diğer yapılar vuruyor.

Temel hedefleri:

- Bizim kendi içimize dönmemiz, kapanmamız,

- İçimizdeki sorunlarla uğraşmamız,

- Enerjimizi kendi içimizde tüketmemiz,

- Zayıflamamız,

- Türk devleti ve Türk güvenlik kuvvetleri olarak güçsüz ve zafiyet içerisinde kalmamız, insicam ve dengemizin bozulması,

- Bir yandan da milletin devletine ve güvenlik kuvvetlerine güvenmemesini ve inanmamasını sağlamaya çalışıyorlar.

- Bunun üzerinden halkı da kendi içerisinde kırılganlığa sürüklemeye çalışıyorlar. 

- Halkın moral, motivasyon, inanç ve birlikteliğini ortadan kaldırmaya çalışıp bu şekilde de birbirine düşürmek istiyorlar.

Çok iyi biliyorlar: Kendi güçleriyle bunu yapmaya kalktıklarında çok pahalıya mâl olacağını biliyorlar. Terör örgütleri ve aparat bunun için biçilmiş kaftan, çok ucuz, risksiz ve etkili bir metot.

“TSK’NIN KENDİ İÇİNE GÖÇMESİNİ İSTİYORLAR”

Şu an vekalet terör örgütlerini kullanarak, Irak, Suriye veya Afganistan’da daha önce uygulanmış projeleri gelişmiş modeller ve metotlarla birlikte Türkiye’de uygulamaya sokmuş durumdalar. Temel maksatları Türk insanının ve devletinin kendi içine göçmesini sağlamak. Yani kontrollü patlama. Türk devletinin ve Türk güvenlik güçlerinin özellikle başat güç TSK’nın kendi içine göçmesini sağlamak için doğrusal ve asimetrik terörü ve hibrit savaşı nefes aldırmadan peşpeşe devreye sokmuş durumdalar.

Bunun tek bir çaresi var: Devlet, asker ve halk olarak birlik ve beraberlik olmamız.

Buradan güç, inisiyatif ve sonuç üretmemiz.

“IRAK VE SURİYE’DE BAŞARDIKLARINI TÜRKİYE ÜZERİNDE BAŞARMAK İSTİYORLAR”

FETÖ’nün içindekilere bakıldığında bizim halkımızdan çaldıkları çocuklarımız değil mi? Yıllarca bizden gözükerek, bizim üniformamızı taşıdılar, bizim silahlarımızı kullandılar. Ekmeğimizi yediler, suyumuzu içtiler. Bizim onurumuzu ve şerefimizi temsil edip gelip en sonra da bizden çaldıkları üniforma ve silahlarla gelip bizi vurdular. Bir zihni yapılanma ile yaptı bunu FETÖ. Zihinleri formatlayarak yaptı. Asıl tehdit budur ve sadece FETÖ ile de kaim değildir. Aynı zihni yapılanma PKK, DAEŞ, TAK ve diğer örgütlerde de var. Bu formasyonları farklı farklı olsa da devşirilmiş bir zihin sorunu. Kavramsal bir tehdit. İnsanlarımızı çeşitli şekillerde bizden çalıyorlar ve insanlarımızı bize karşı silah olarak kullanmaya çalışıyorlar. Formatlanmış zihinler üzerinden karşılaşacağımız tehlike kesinlikle bunlarla da sınırlı değil. Bunlar legal veya illegal yollardan güç üretmek istiyorlar. Hem milletin gücüne alternatif bir güç üretmeye hem de milletin gücüne ortak olmaya çalışıyorlar. Nihai hedefleri ise milletin gücünü devlet üzerinden ele geçirmek. Zamansal ve alansal aşamalarda devletin gücüne ortak olmak, sonra da ‘bu darbe girişimde olduğu gibi’devletin topyekûn gücünü kontrol altına alıp kendi ve arkalarına saklanmış iradelerin menfaatleri doğrultusunda kullanmak istiyorlar. Bu bir tarafıyla bizim gücümüz üzerinden parçalanmamız demek! Denedi işte.

Bunu Irak ve Suriye’de başardılar ve Türkiye’de de başarmak istiyorlar. Türkiye artık bugün büyük bir VARLIK YOKLUK SAVAŞI içerisinde. Bu yüzden de askerimizin, polisimizin çok güçlü ve vurucu bir kuvvet olması, devletimizin de bu işten çok güçlü çıkması bizim en önemli gerçeğimiz. Yaşanılan tüm bu badirelerden askerimizi, polisimizi ve devletimizi güçlendirerek çıkartmak zorundayız.  Ve bunu yapmak için çok fazla zamanımız yok.

“TERÖR ÖRGÜTLERİ FETÖ, DAEŞ, PKK, HBDH VE TAK’IN TEK ELDEN YÖNETİLDİĞİ BELLİ”

Türkiye üzerinde emelleri olan terör örgütlerinin adı DAEŞ, FETÖ, PKK, HBDH TAK veya diğer taşeronların, vekalet ve proksy örgütlerin tek bir çatıdan yönetildiği aşikâr. Şuan coğrafyada bir dizayn var. Dizayn eden güçler bu coğrafyadaki aparat örgütleri kendi menfaatleri doğrultusunda kullanıyor. Bu örgütleri Irak ve Suriye’de hem zemin hazırlayarak hem de bizzat kendileri kurarak ortaya çıkarttılar. Bu örgütleri beslediler, himaye altına aldılar. Hem de ilginç bir şekilde bunlardan bazılarını gerekçe göstererek coğrafyayı dizayna giriştiler.

“TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI SİSTEMATİK MÜCADELE GEREKİYOR”

Terör örgütleri özellikle Irak ve Suriye’deki yapmış oldukları pratiği çok daha gelişmiş metotlarla Türkiye üzerinde kullanıyorlar. Şuana kadar çok canımız yandı ama başarılı olamadılar. Ağır yaralandık ama bir zafer kazandık. Bu zaferin ardından hemen PKK devreye girdi, nefes bile almamızı istemiyorlar. Yarın bu çerçevede DAEŞ’in ya da bir başka aparat örgütün bir başka eylemi ile karşı karşıya kalabiliriz.

Sırtımızdan sopayı eksik etmek istemiyor bizim. Yönetme, yönlendirme, terbiye etme, tehdit, şantaj, göz korkutma, sindirmeye çalışma, kendi içinde kırılma, etkisizleştirme ve zayıflatma gayretleri... Hepsi var bunun içinde. İçimizde enerjimizi ve inisiyatifi harcatma hesabı bu. Bölme parçalama yutma hesabı.

Devlet ve güvenlik kuvvetleri FETÖ darbe girişimi ve sonrasındaki mücadele sürecinde Güneydoğu’da bazı hassasiyetlerin oluştuğunu çok iyi biliyorlar. Bunun bir sonucu olarak PKK’nın bazı girmeleri oluştu ve hemen akabinde eylemleri yapmaya başladı. Fırsat ve zemin buldu, yığınak ve sızma üretti açıkçası ve terör eylemlerine başladı. Güvenlik kuvvetleri Güneydoğu’ya odaklandığında ise bu sefer başka bir yerden başka bir terör örgütü ortaya çıkıyor. Bu noktada emir-komuta, kontrol-koordinasyon-planlama ve uygulama ile farklı tehditlerin-farklılıkların yönetimi önem kazanıyor. Bütün terör örgütlerine karşı sistematik bir şekilde ve orijinlerinde mücadelemiz zorunluluk üretiyor.

Bu PKK’yı, DAEŞ’i, FETÖ’yü jeopolitik-jeostratejik ve kavramsal silahlarla ülke içerisinde ve sınır ötesinde vurmak demek.

FETÖ’NÜN 4 AYAKLI MİNARE VURGUSU: FETÖ, PKK, DAEŞ VE YPG

PKK’nın derdi sadece metropoller eylemleri değil. 2015 Temmuz’da başlattıkları isyanı yeniden hortlatmak istiyorlar. Özellikle Silopi, Şemdinli ve Yüksekova başta olmak üzere, Van ve Diyarbakır mahalleleri buna dahil. Unutmamak gerekiyor: 30 ilçeden bahsetmişlerdi, sadece dokuzunda teşebbüs edebildiler. Başarısız oldukları bazıları dahil, geriye kalanlarda da bu isyanı denemek istiyorlar. Eskiden mücadele edilmiş alanları ‘terör adına’ ürettiği avantajlarla kullanmak isterlerken yeni alanlarda da meşumluk peşindeler. FETÖ’nün 4 ayaklı minare vurgusu da bu aslında. FETÖ, PKK, DAEŞ ve YPG işbirliği.

Meskun mahaller ‘sözde’ isyanı üzerinden üreyen hassasiyetleri onaramadan, kriz yönetimini daha yeni yeni konuşmaya başlamışken FETÖ’nün darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. FETÖ’nün pisliklerini ayıklamaya uğraşırken, PKK’nın musallat olduğu Güneydoğu’daki devlet yapılanmasındaki sızma ve etkilerine odaklanamadık. Çok tehlikeli bir durum bu, orada öylece duruyor. Fırsat bu fırsat, OHAL KHK’leri ile Güneydoğu’da devlete sızmayı başarmış PKK’yı da temizlemek gerek.

Son söz; şehirler üzerindeki eylemler PKK üzerinden gerçekleşiyor gibi gözükse de bir kere patronaj müşterek. Örgütlerin müşterek olmasına gerek yok. Aldanmamak gerek. Bu öyle bir kirli savaş ki; aparat örgütler zaman zaman birbirine dalarsa, buna şaşırmamak gerek.

FETÖ lideri Gülen'in ABD televizyonu CNN'de verdiği röportajda Tahir Elçi'nin öldürülmesinin ardından terör örgütü PKK için sembol haline gelen '4 ayaklı minare' tablosu dikkat çekmişti.

 YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar