"Esed, PKK'nın nüfuzunu arttırarak Türkiye sınırını ele geçirmek istiyor"
Suriye’de Esed rejimine karşı mücadele eden en büyük silahlı muhalif grup Ahraru’ş Şam İslami Hareketi'nin lideri Ammar, rejim ve müttefiklerinin Suriye'de terör örgütü PKK'nın nüfuzunu artırarak sınırı ele geçirmek istediğini belirtti.
Suriye’de Beşşar Esed rejimine karşı mücadele eden en büyük silahlı muhalif grup olan Ahraru’ş Şam İslami Hareketi'nin lideri Ebu Ammar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sözlerine, "Kardeş ülke Türkiye’nin Suriye devrimine katkısını hiç kimse inkar edemez. Bunu sadece nankör olan inkar eder. Hem yakındakiler hem de uzaktakiler Suriye devrimini yalnız bırakıldığında, Türkiye devrime sahip çıkarak yanında durmaya devam etti" diyerek başladı.
Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere verdiği destek nedeniyle çeşitli baskılara maruz kaldığını, topraklarında bombalı saldırlarla tehdit edildiğini ve darbe girişimleri ile karşı karşıya kaldığını belirten Ammar, “Allah’ın yardımıyla bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. Türkiye'ye yönelik uluslararası siyasi baskılar da bertaraf oldu.” diye konuştu.
Türkiye gündemini de oldukça yakından takip eden Ebu Ammar, “Suriye halkı ve devrim Türkiye’ye minnettardır. Bizlerin Türkiye ile çok özel bağları var." ifadelerini kullandı. Ammar, “Bu vesile ile önemli bir dönüm noktası olan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hayırlı olmasını temenni ederim. Umarız bu gelişme Türkiye’ye, Suriye devrimine ve bölgedeki mazlum halklara destek konusunda yardımcı olur.”
MUHALEFET HAREKETİNİN DURUMU
Ebu Ammar, Suriye’de yaşanan çatışmalarda gelinen noktayı değerlendirerek, Suriye devriminin bir halk devrimi olmaktan çok öteye gittiğini ifade etti.
“İran ve Rusya’nın yanı sıra diğer milislerin sınırları aşarak rejime destek vermek için ülkeye girmeleriyle birlikte, Suriye devrimi rejime karşı halk devrimi olmaktan çıkarak karışık bir uluslararası meseleye dönüştü.” diyen Ammar, bu gelişmenin savaşı uzattığını ve Suriye halkının acılarını büyüttüğünü vurguladı.
Uluslararası toplumun Rusya ve İran’ın yayılmacı emellerine karşı sessizliğinin Suriye’deki çatışmaları sınırlar ötesine daha fazla taşıyabileceğini belirten Ahraru’ş Şam lideri, “Bu iki devletin büyüme ve genişleme emelleri sorunu Suriye sınırları dışına taşıyarak çatışma alanlarını genişletecektir.” uyarısında bulundu.
SİYASİ ÇÖZÜM İMKANI
Ahrar lideri Ebu Ammar, Cenevre, Riyad ve Astana süreçleri ile Suriye’de inşa edilmeye çalışılan siyasi çözümün önünde çeşitli engeller bulunduğunu söyledi. Rusya’nın Birleşmiş Milletler’deki veto hakkına işaret eden Ammar, Moskova'nın Esed rejiminin saldırılarına imkan vermesi nedeniyle siyasi çözümün akamete uğradığına işaret etti.
Ammar, İran’ın desteklediği yabancı terörist gruplara ve işgal girişimine dikkati çekerak, şunları kaydetti:
“Rusya ve İran'ın Suriye topraklarını istilası bölgesel ve uluslararası toplum nezdinde siyasi çözümün önünde en büyük engeli teşkil etmektedir. Rejimin, yasaklı sarin gazı kullanarak Han Şeyhun’da kimyasal katliam yapması, rejimin Rusya’nın desteğine güvendiğini göstermektedir. Böylelikle rejim uluslararası toplumun kararlarını hiçe sayarak arkasına Rusya’nın veto hakkını alarak kendi çıkarları yönünde hareket ediyor.”
Ebu Ammar, siyasi ve askeri krizlerin ötesinde insani bir dram halini alan Suriye’deki savaşın hangi şartlarda sona erebileceği sorusuna, “Esed rejiminin bütün kurum ve kuruluşları yıkılmadıkça savaş sürecektir" yanıtını vererek nedenini şöyle açıkladı:
“Bu hedef (Esed rejiminin yıkılması) gerçekleşmez ise Suriye’de ve bölgede istikrar olmaz. Çünkü rejim ve destekçileri, terörün destekçileri ve dünyaya terörü doğrudan veya dolaylı bir şekilde ihraç edenlerdir.”
YABANCI TERÖRİST GRUPLAR
Ahrar lideri, “Üç yıldır rejime askeri anlamda bağlı bir Suriye ordusu kalmadı. Allah’ın izniyle askeri gruplar bu orduyu yok etti. Orduya ait birlikleri hizmet dışı bıraktı." ifadelerini kullanarak, Esed rejiminin askeri olarak tükendiğinin altını çizdi.
Ülkedeki yabancı terörist grupların varlığına dikkat çeken Ammar, Esed rejiminin ordusunu kaybederken savaşı mezhepsel bir mecraya çektiğini söyledi. Ammar, “(Rejim) Bu savaşta öncelikle Hizbullah, İran Devrim Muhafızları, Irak Şiileri ve Afgan Şii milislerine güvenmeye başladı.” dedi.
İDLİB VE SINIRA YÖNELİK PKK TEHDİDİ
Rusya’nın PYD/PKK kontrolündeki Afrin’e yaptığı yığınak ile gündeme gelen İdlib’e operasyon ihtimalini değerlendiren Ahrar lideri, “Bu operasyon olursa rejim ve Şii milislerin ilk operasyonu olmayacak; geçen sene de böyle bir askeri girişimde bulunmuştu.” dedi.
Esed rejimi, İran ve Rusya’nın daha önceki girişimlerinin başarısız olduğunu hatırlatan Ammar, “Bu kez yeni olan ise rejim ve Rusların Irak ve İranlı Şii milislerin yanı sıra PKK militanlarını kullanacak olma ihtimali.”diye konuştu.
İdlib’e PYD/PKK militanları desteği ile yapılacak bir operasyonun Türkiye ile Suriye devriminin bağını koparmaya yönelik olacağı belirten genç lider, düşüncelerini şöyle dile getirdi:
“Esed rejimi, Rusya ve diğer müttefikler PKK militanlarının nüfuzunu arttırarak, devrimimizin ve halkımızın yanında duran kardeş komşumuz Türkiye ile aramızdaki sınırı ele geçirmek istiyor. Dolayısıyla hem Suriye devrimine zarar vermek istiyorlar hem de Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmek istiyorlar. Bizler Allah’ın izniyle bu çabalarını boşa çıkartmak için çalışacağız.”
BİRLEŞME VE AYRIŞMALAR
Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) ilan edilmesinden sonra yaşanan ve Suriye dışına çeşitli şekillerde yansıyan rejim karşıtı grupların birleşme ve ayrışma süreçlerini değerlendiren Ahrar lideri, bazı itirazları olmakla beraber Esed rejimine karşı birleşmeleri desteklediklerini söyledi.
Ebu Ammar, “Bizler sahadaki bütün birleşmeleri destekliyoruz. Umarız Heyet Tahrir Şam’ın adımı da bu yöndedir. Bizler bu birleşmenin açıklama şekline ve koşullarına karşı çıksak da devrimin bütün grupları ile bir araya gelerek hiç kimseyi dışarda bırakmadan devrimin en büyük hedefi olan Esed rejimini yıkacağız.” diye konuştu.
HTŞ'nin ilanıyla Ahraru’ş Şam’dan çok sayıda grup ve kişinin yeni oluşuma geçtiği yönündeki haberler hakkında Ammar, “Ahraru’ş Şam’dan Heyet Tahrir Şam’a geçenlerin oranı Ahrar’ın sadece yüzde 4’üne tekabül ediyor. Maalesef bu oran bazı medya organları tarafından abartıldı.” ifadelerini kullandı.
Yorumlar