Erdoğan'dan Riyad dönüşü önemli açıklamalar!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da düzenlenen olağanüstü toplantı dönüşünde uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi'ne katıldı.

Burada kritik temaslarda bulunan Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada dünyaya kritik mesajlar verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Riyad dönüşünde ise gazetecilere dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Başkan Erdoğan'ın uçakta gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar şu şekilde; 

İki gün önce Amerikan Bloomberg’de bir yazı yayımlandı. “Gazze krizini çözmenin anahtarı Türkiye'de” yazıyordu. “Biden, bu krizin çözümü için Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramalıydı, bunu yapmamış olması diplomatik bir hataydı diye ifade ediliyordu ve şimdiye kadar aramadı ama bundan sonrası için ne kadar erken ararsa o kadar iyi diye belirtiliyordu bu yazıda. Zaten sürecin en başından bu yana yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyorsunuz. Bundan sonra da hız vereceğinizi ifade ettiniz. Bu kapsamda başlayacağınız bu diplomasi trafiğinde Biden'la görüşme de var mı? Görüştüğünüzde ona ne mesaj vereceksiniz?

"ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha yeni buradaydı. Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar. Benim Biden'ı aramam şık olmaz. Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de, bölgemizde kilit ülke konumunda olduğumuzu sadece biz söylemiyoruz. Bu coğrafyada Türkiye’ye rağmen bir girişimde bulunmak, plan yapmak mümkün değil. Bizim durduğumuz yer, takındığımız tavır, değerlerimiz ve ilkelerimiz bellidir. Bizim çabamız insan hayatını korumak, barışı sağlamak, savaşları sonlandırmak ve masumların gözyaşlarını silmek içindir.

Tüm kriz bölgelerine yönelik bir çözümümüz, hamasi söylemlerden tamamen arındırılmış, derde derman reçetelerimiz mevcuttur. Dinlemek isteyenlere anlatıyor, bizi anlayabileceklere ulaşıyoruz. Bizim durduğumuz yerin kıymetini anlayabilecek herkese kapımız açıktır. Samimi çözüm için bizimle irtibat kurmak isteyen herkesle bugüne kadar olduğu gibi konuşmaya ve insanlığın itibarını kurtarmak için çabalamaya devam edeceğiz. Sorunun çözümü için en uygulanabilir önerileri sunan ülke Türkiye. Bölgedeki krizlerin, sorunların çözümü için kilit ülke Türkiye.

Coğrafyamızdaki tüm ülkelerle görüşebilen, çatışan, savaşan tarafları aynı masada toplayabilen tek ülke Türkiye."

Büyük Filistin Mitingi’nde oradaki konuşmanızda İsrail'e, Gazze'ye yönelik saldırıları üzerinden durumu hilal ve haç savaşı haline sokmayın uyarısında bulunmuştunuz. Bu uyarınız Batılı medya organları tarafından yakından takip edildi ve gündemde oldukça yer aldı. Böylesine kritik bir dönemde siz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın 16’ncı Zirvesi dolayısıyla Özbekistan'da İran Cumhurbaşkanı Reisi'yle de bir araya geldiniz. O görüşmede önemli vurgularınız vardı. İslam dünyasının ortak tutum alarak İsrail üzerindeki baskıyı arttırması gerektiğini vurguladınız. 28’inde de Reisi’nin buraya geleceğini şimdi sizden öğrenmiş bulunduk. Dolayısıyla bu kapsamda Gazze konusunda İran'la ortak adımlar atılabilir mi?

"Atılmaması için hiçbir sebep yok. Tüm mesele bu ortak adımları atarken, öyle adımlar atalım ki, yani affınıza sığınıyorum hem nalına hem mıhına olmasın. Netice alıcı adımlar atalım ve bu adımları atarken duygusallıktan uzak, uluslararası diplomasiyi harekete geçirecek ve bütün bunları yaparken de gerek İran halkına gerek Türkiye halkına burada mesajlar verebilelim. Eğer bunu başarabilirsek bu tabii çok çok isabetli olur. Şu anda ayni ve nakdi bu Filistin'deki Gazze'deki vatandaşların ciddi ihtiyaçları var. Az önce de söylendiği gibi. Burada susuzluk var. Burada acaba yakıt sıkıntısını nasıl gideririz? Jeneratörler hastanelerde çalışmıyor, böyle bir durum var. Devreye sokulması gereken en önemli ülke malum İsrail üzerinde etkisi olan Amerika. Şimdi Amerika'nın üzerine Dışişleri Bakanım muhatabıyla gidiyor. Biden'a da biz aynı şekilde bunu söyleriz. Tabii Biden'la görüşmede İran'ın devreye girmesi zaten söz konusu değil. Ancak biz Biden'la görüşmede bunları onlara iletiriz, söyleriz ve bütün bunlarla birlikte şunu ifade etmemiz lazım. Gazze bir defa Filistin halkının toprağıdır. Amerika'nın bu kabullenmesi lazım. Eğer Gazze Filistin halkının değil de kalkıp hayır bu işgalci yerleşimcilerin veya İsrail'in toprağıdır diye bir yaklaşım Biden’da varsa, zaten anlaşmamız mümkün değil. Şimdi kuzeyden güneye sürüklediler. Kuzeye dönüş şu an itibarıyla ne yazık ki söz konusu değil ve ciddi sıkıntı var. Bunun da önünü açmak lazım. Burada bir taraftan Mısır'la görüşmeler yapıp bir taraftan Körfez ülkeleriyle görüşmeler yapıp Amerika'yı bizim baskı altına almamız lazım. Amerika'yı baskı altına alarak Amerika'nın İsrail'e baskısını artırması lazım. Batı'nın İsrail'e baskısını artırması lazım. Hangi Batı ülkesiyle Körfez ülkeleri eğer ilişki halindeyse oraya yapacakları baskıyla İsrail üzerindeki etkilerini arttırmak lazım. Ateşkesin sağlanması bizim için hayati derecede önemlidir. İşimiz ateşkesi sağlamakla da bitmeyecek, aksine daha da yoğunlaşacak. Gazze’deki kardeşlerimize ulaşıp yaralarını sarmak için bölge ülkelerinin dayanışması çok önemli olacak. Gazze’nin altyapısının ayağa kaldırılmasından tutun, enkaza dönen yerleşim yerlerinde yeniden yaşamın başlaması için yapılacaklar bulunuyor. Akan kanın durması, sivil ölümlerinin son bulması için İran ya da başka devletlerle atılacak her adımı görüşmeye, harekete geçmeye hazırız."

"Diğer yandan bu savaş, hilal-haçlı savaşına dönmeyecek. Çünkü bu savaş iyi ile kötünün, yalan ile hakikatin, mazlum ile zalimin, hak ile batılın savaşı haline gelmiştir. Nihayetinde inanıyorum ki iyiler, hakikatin yanında saf tutanlar, mazlumlar ve hakkın savunucuları yani Filistinliler ve tüm mazlumlar kazanacaktır."

7 Ekim’den bu yana insanlık ve küresel vicdan adına sergilediğiniz duruşunuzu ikinci bir “One minute” olarak değerlendirebilir miyiz? Sizce Ortadoğu'da bundan sonra ne olacak ne değişecek? Bir de bugün siz de belirttiniz, zirve marjında Sisi’yle bir araya gelmiştiniz. Aslında biraz siz de anlattınız ama görüşmenizin detayını biraz aktarabilir misiniz? Refah Sınır Kapısı, yaralılar, kanser hastalarının nakli ve insani yardım bağlamında Sisi ile somut bir planı ele aldınız mı?

"Davos'ta İsrail tarafından o dönemde yine çocukların öldürülmesi konusu vardı biliyorsunuz. Samimiyetle oluşmuş ve insanlığın adeta vicdanı olmuştu ve ben ondan sonra dedim ki bu Davos'a son gelişimdir. Dedim bir daha ben Davos'a gitmem. O kapıyı kapattım. O zat da zaten artık ortalıktan kayboldu, yok. Ama Allah ömür verdi bu zat ise burada… Şimdi de aslında kurduğumuz her cümle, attığımız her adım insanlık görevimizi yerine getirmek için. Filistin’de yaşananları görmezden gelmek, onların çığlığını yok sayıp yüz çevirmek bizim için imkansızdır.

O zaman Davos’ta da, şimdi dünyanın çeşitli yerlerinde de bu vicdan çağrısını dillendirmiyor olsaydık, bu tutum kendimizi inkar anlamına gelirdi. İsrail, son Gazze saldırılarıyla uluslararası kamuoyunun desteğini yitirmiştir. Ülke yönetimleri emperyalist çıkarları doğrultusunda İsrail yönetimiyle kucaklaşma yarışına girse de toplumların nezdinde İsrail artık bebek katili bir ülkedir. Bundan sonraki süreç içerisinde de attığımız adımlarda dikkat etmemiz gereken hususlar var. Kesinlikle yani tükürdüğümüzü yalamamak gerekir. Çünkü burada da nasıl bir vicdan çağrısını o zaman yaptıysak bugün yine aynı şekilde bir vicdan çağrısı yapıyoruz. Vicdanlara sesleniyoruz. Herhalde bu insanların tamamı vicdansız değil. Tamamı vicdansız olsa 121 ülke burada Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bizim gibi düşünmezdi. Hatta ben çekimserleri dahi adeta yanımızda hissettim. Onun için ne yapacağız? Markajımızı devam ettireceğiz.

Adam adama markaj, alan markajı yapacağız. Çünkü bu topraklarda özellikle yıllar önce atılmış fitne tohumları var. Bu fitne tohumlarını temizlememiz lazım. Bunu da yapar mıyız? Ben yapacağımıza inanıyorum ve bu güç, bu kalite, bu kapasite, bölgede diğer ülkelerde de var. Fakat hepsinde endişe var ve bu endişe ortadan kalkmalı. Türkiye böyle düşünüyorsa biz de aynı şekilde bu adımı atabiliriz dedirtmemiz lazım. Bölgemizdeki çatışmaların, savaşların, ihtilafların ve gerilimlerin tek bir panzehiri vardır, birlik. Bir olur, iri olur ve diri olursak bölgemizdeki ateşler bir bir söner. Yangın yerine dönen bu coğrafya geçmişte olduğu gibi gül bahçesi, medeniyet güneşi haline gelir. Bütün farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek bir kenarda tutup ortak müştereklerimizi ön plana çıkartırsak emin olun bütün sorunlarımızın çözüm yoluna girmeye başladığını görürüz.Bölgemiz, on binlerce kilometre öteden gelerek burada güç devşirmek isteyen ülkelerden bir an önce kurtulmalı."

Yorumlar