"Duyduk duymadık" demedi

Yüksek ateşe bağlı havale nedeniyle 2,5 yaşında duyma yetisini kaybeden ancak yaşam mücadelesini bırakmayan Buket Ela Demirel Erol, ses tellerinde bozulma olmadığı için akıcı konuşabiliyor, dudak okumayla karşısındakini anlayabiliyor.

Yüksek ateşe bağlı havale geçiren ve 2,5 yaşında duyma yetisinin tamamını kaybeden Buket Ela Demirel Erol, insanların dudaklarını okuyarak onlarla konuşabiliyor ve işitme engelliler için çeşitli organizasyonlarda görev alarak farkındalık oluşturmaya çalışıyor.

"DUYDUK DUYMADIK" DEMEDİ

Malatya'da 1988'de dünyaya gelen Erol, 2,5 yaşında yüksek ateşe bağlı olarak havale geçirdikten sonra duyma yetisini tamamen kaybetti. İşitme engelli olmasına rağmen ses telleri zarar görmediği için konuşabilen Erol, ilk, orta ve lise eğitimini Malatya'da tamamladı.

Buket Ela Demirel Erol, yükseköğretime devam etmek amacıyla üniversite sınavlarına girerek, 4. yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nü kazandı.

İstanbul'a gelişiyle hayatında yeni bir dönem başlayan Erol, dudak okumayı ve işaret dilini öğrendi. Böylece karşısındakini anlayabilmeye ve akıcı konuşmaya başlayan Erol, hem üniversitede okudu hem sosyal sorumluluk projelerinde görev aldı hem de kendisi gibi engellilere ışık olmaya çalıştı.

Erol, mezun olduktan sonra Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı'ndan yeterli puanı alarak 2013'te Aile ve Sosyal Politikalar İstanbul Müdürlüğünde sosyolog olarak işe başladı.

"NASIL BU KADAR AKICI KONUŞABİLİYORSUN?"

İşitme engelli Erol, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, insanların "Yapamazsın, boşuna deneme!" gibi olumsuz sözlerine kulak asmadığını ifade ederek, başarmış olmasının sırrını azimli olmasına bağladı. Ses tellerinin zarar görmemesinin önemli bir şans olduğunu vurgulayan Erol, birçok işitme engellinin bu şansa sahip olmadığını belirtti.

Erol, dışarıdan bakıldığında işitme engelli olduğunu kimsenin anlayamadığına dikkati çekerek, "Bana en çok şu soruluyor; nasıl bu kadar akıcı konuşabiliyorsun? Birçok doktor ve uzmana danıştım, sanırım bu başarımı çok yüksek sesle kitap okumama borçluyum. Şimdiye kadar işitme engelli olup benim kadar akıcı konuşan kimseye rastlamadım." diye konuştu.

"ENGELİLİK BİR SORUN DEĞİL, YAŞAM BİÇİMİ"

Buket Ela Demirel Erol, hayatındaki hemen her şeyin arafta olduğunu dile getirerek, şunları anlattı:

"Malatya'da, engelli olduğum için önce işitme engelliler okuluna gittim ama konuşuyorum diye beni okula almadılar. Sonra normal okula başvurdum. Onlar da beni işitme engelliyim diye kabul etmediler. En sonunda zar zor normal okula kaydım yapıldı ve okul hayatım böylelikle başlamış oldu. Bu beni yıldırmadı, hep umutla yoluma devam ettim.

Eskiden ailemde işitme engelli biri var mı diye soranlar, evlendikten sonra eşimin engelli olup olmadığını sormaya başladı. Bu cevapla tatmin olmayanlar 'Çocuğunun engelli olmasından korkuyor musun?' diye soruyorlar. Bana bu sorular çok komik geliyor. Tabii ki sağlıklı bir evlat dünyaya getirmek isterim ama engelli olmasından korkmuyorum. Engellilik bir sorun değil, yaşam biçimidir."

"NE ZAMAN İŞARET DİLİNİ ÖĞRENDİM, O ZAMAN BİR BİREY OLABİLDİM"

Kulak arkasına takılan işitme cihazı kullandığını belirten Erol, "Her işitme engellinin farklı durumları var. Ben bu cihazla sizin konuşmanızı anlamam. Sadece bir ses gelir. Sizin söylediğinizi ancak dudaklarınıza bakarak anlayabilirim. Ben dudak okuyorum." dedi.

Erol, Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dilbilim Bölümü'nde işaret dili üzerine çalışmalarına devam ettiğini belirterek, sevdiği işi yapmasının hayatındaki en büyük şans olduğunu ve bu şekilde görev yaparak yetenek ve uzmanlığının da kaybolmadığını dile getirdi.

Buket Erol, gönüllü olarak işaret dili eğitimi verdiği Ataşehir'deki Düşler Akademisi'nde, genelde engelli olmayan katılımcılara işaret dilinin bir kültürü olduğunu anlattığını söyledi.

Buket Ela Demirel Erol, "Eskiden insanlarla konuşamıyorum diye üzülürdüm. Hala işitme sorunum var ama artık üzülmüyorum, çünkü onlarla iletişim kurabiliyorum. Ben söylemesem dışarıdan bakınca benim bir işitme engelli olduğumu asla anlayamazsınız. Ayrıca ben işaret dilini sonradan öğrendim. Ailemde işaret dili bilen kimse yoktu. Ben ne zaman ki işaret dilini öğrendim, o zaman bir birey olabildim."

Empatinin önemine işaret eden Erol, sözlerini "Eğer ki ben sizi duymuyorsam evet bir işime kaybım var, ama siz de bana kendinizi anlatamıyorsanız siz de engellisiniz. Engelleniyoruz." şeklinde tamamladı.

"BUKET İLE HAYATI SEVMEYE BAŞLADIM"

Eski futbolcu Ömer Faruk Erol ise eşi Buket Ela Demirel ile 2010'da oynadığı bir futbol karşılaşmasında tanıştığını belirterek, şunları anlattı:

"Buket'e görür görmez aşık oldum ama futbol hayatım Elazığ'da sürdüğü için ilişkiye başlamaya cesaret edemedim. Hayatımda istediğim iki şey vardı; Buket ve futbol. Yıllar sonra sakatlığım sebebiyle futbolu bırakmak zorunda kaldım ve İstanbul'a yerleştim. Spor camiasında masörlük yapıyorum. Belki futbolculuk hayatım bitti ama futbol bana Buket'i kazandırdı. Başlarda ailem evlenmemizi ön yargı ile karşıladı. Eşimin benden 3 yaş büyük ve engelli olması onları düşündürdü. Ama bu hayatı ben yaşayacaktım ve bunu bir engel olarak görmedim. Zaten kısa zamanda bu fikirleri değişti. Şu anda Buket'i benden çok seviyorlar desem yeridir. Eşim bana çok şey kattı. Eskiden kitap okumazdım. Sosyal hayatım yok denecek kadar azdı. Buket ile hayatı sevmeye başladım. Bir bebeğimizin olmasını çok istiyorum."

Yorumlar