Dünya tedirgin! ABD savaş için ilk cepheyi açıyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın korumacılık savaşlarında ilk cepheyi haftaya açabileceği belirtiliyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın fitilini ateşlediği ticaret savaşları tartışmalarının önümüzdeki dönemde gerçek hayatta daha fazla hissedilmesi bekleniyor. 
 
Konuya yakın kaynakların Bloomberg’e verdiği bilgiye göre Trump yönetimi, Çin ürünlerinin ithalatına yönelik 60 milyar dolarlık tarifeyi en erken bu hafta açıklamaya hazırlanıyor.
 
ABD Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer Çin’in fikri mülkiyet konusundaki adımlarını ve ABD şirketlerinin orada iş yapmanın maliyeti olarak teknolojik "know-how"larını teslim etmelerini soruşturuyor.
 
ABD yönetiminin elektronik tüketim mallarından Çin’de üretilen ayakkabı ve giysilere ve ABD’deki Çin yatırımlarına ulaşan kapsamlı bir tarife listesi açıklaması bekleniyor.
 
BİRKAÇ HAFTA ÖNCE İMZAYI ATMIŞTI
 
ABD Başkanı Donald Trump, ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 oranlarında gümrük tarifesi uygulanması kararını birkaç hafta önce imzalamıştı.
 
Trump, tartışmalı gümrük vergisi kararı için Beyaz Saray'da düzenlenen imza töreninde, "Bugün aldığımız kararlar, bir seçenek değil, ulusumuzun güvenliği için bir zorunluluktu." dedi. 
 
ABD'nin çelik ve alüminyum endüstrilerinin uzun yıllardır diğer ülkeler tarafından hedef alındığını kaydeden Trump, güçlü çelik ve alüminyum endüstrilerinin ulusal güvenlik için hayati önem taşıdığını vurguladı. 
 
Trump, "Sonunda uzun süredir devam eden sorunu çözmek için adım atıyoruz. Bugün ABD'nin ulusal güvenliğini korumak için ithal çelik ve alüminyuma gümrük vergileri getiriyorum. Sınırlarımıza gelen ithal çeliğe yüzde 25, alüminyuma yüzde 10 gümrük tarifesi uygulayacağız." ifadelerini kullandı. 
 
Bununla birlikte, ABD'ye ticaret ve askeri alanlarda adil davranan "gerçek dostlara" büyük esneklik gösterileceğini ifade eden Trump, söz konusu tarifelerin en az 15 gün daha yürürlüğe girmeyeceğini bildirdi.
 
TRUMP ISRAR EDERSE TİCARET SAVAŞLARI KAÇINILMAZ
 
Emekli büyükelçi ve EDAM Danışma Kurulu Üyesi Selim Kuneralp, korumacılık savaşlarına ilişkin kaleme aldığı değerlendirmesinde Trump'ın son dönemde imzaladığı kararlarda ısrar etmesi durumunda dünyada korumacılık savaşlarının başlamasının kaçınılmaz olacağını belirtti. 
 
Kuneralp, yazısında şu değerlendirmeleri yaptı:
 
"Trump'ın Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) ilişkin ABD'nin yaklaşımını yanlış değerlendirdiğine vurgu yaptı. Emekli büyükelçi şu ifadeleri kullandı: "Trump’ın DTÖ’ne husumetinin nedeni dünya ticaret kurallarının ABD’nin aleyhine işlediği iddiasından kaynaklanmaktadır.
 
Trump’a göre ABD sanayi başta çelik ve alüminyum olmak üzere, sivil uçak, güneş panelleri, buzdolabı, çamaşır makineleri gibi birbirinden çok farklı sektörlerde dış dünyadan gelen rekabete karşı kendisini koruyamaz hale gelmiş olup, bu durumu sona erdirmek acilen gerekmektedir.
 
Bu nedenle bu dallardaki ABD üretimini korumak için Trump yönetimi anti-damping vergileri ve koruma tedbirlerine başvurmuştur. Son olarak da DTÖ’de sisteminde pek uygulaması olmayan ve dolayısıyla kağıt üzerinde kalmış olan ulusal güvenlik gerekçesini öne sürerek çelik ve alüminyum ithalatında koruma tedbirleri uygulama yoluna gitmiştir. Ancak, bu ürünlerde ABD”nin en büyük tedarikçilerinin Çin değil, yakın müttefikleri olan Kanada, Meksika, Kore ve AB olduğu ortaya çıktığında yönetim bu ülkeleri koruma tedbiri uygulamasından muaf tutmak için yol aramaya başlamıştır. Trump bu tür tedbirlerde ısrar ederse, zarar gören ülkelerin karşı tedbir almaya başlamaları ve bunun sonucunda da dünya çapında bir ticaret savaşı başlaması kaçınılmaz olacaktır."
 
"TRUMP İSTEDİĞİ HER ŞEYİ YAPAMAZ"
 
Kuneralp yazısında ticaret savaşlarının ABD Başkanı Trump'ın öngördüğü gibi kolay olmayacağını belirtti: 
 
"ABD bir hukuk devleti olduğu için Başkan her istediğini yapamamaktadır. Örneğin Boeing uçaklarına haksız rekabet yarattığı gerekçesiyle yönetim tarafından Kanada menşeli ve Airbus’un ortağı olan Bombardier uçaklarına konulmak istenen anti-damping vergisi ABD Uluslararası Ticaret Komisyonundan (ITC) dönmüş, ayrıca diğer sektörlerde uygulamaya konan korumacı tedbirlerin geçici olacağı ve etkisinin korkulduğu kadar büyük olmayacağı ortaya çıkmıştır.
 
Özellikle güneş panellerini bir girdi olarak kullanan yenilenebilir enerji üreticilerin maliyetlerini artıracağı gerekçesiyle bu vergilerin süreklilik kazanmasını istememeleri görünür bir gelecekte kaldırılmalarını gündeme getirebilecektir. Trump’un zamanla üslubunu yumuşatmak zorunluluğunda kalabileceğinin işaretlerini Trans-Pasifik müzakerelerine uygun şartlarda geri dönebileceğini açıklamasında, ayrıca NAFTA ve DTÖ’den çekilme tehdidini yerine getirmemiş olmasında görebiliriz. Önümüzdeki dönemde Trump yönetimin sadece ekonomik ve ticarialanda değil, aynı zamanda askeri ve siyasi alanda da bir hasım olarak gördüğü Çin üzerinde dikkatlerini yoğunlaştırarak bu ülkeden yapılan ithalatı frenleme yoluna gidebilecektir.
 
"TRUMP ULUSLARARASI LİDERLİK ROLÜNDEN VAZGEÇMİŞ GÖRÜNÜYOR"
 
Kuneralp, tüm bu gelişmeler ışığında askeri ve siyasi alanlarda olduğu gibi Trump yönetiminin uluslararası ticaret sistemindeki liderlik rolünden vazgeçmiş göründüğünü belirtti. Kuneralp buna örnek olarak da Trump yönetiminin işbaşına geleli bir yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen DTÖ nezdinde bir büyükelçi atamamış olmasını gösterdi.
 
Kuneralp, "ABD herhangi bir alanda öncü olmadığı için sadece Doha müzakereleri değil, hizmetler, çevre gibi konularda Cenevre’de yürütülen çoklu müzakereler de sekteye uğramıştır. ABD’nin çok taraflı sistemdeki öncülük rolünden en azından şimdilik çekilmesi başka ülkeleri bu boşluğu doldurmaya teşvik etmişse de, boşluğun başkaları tarafından kolayca doldurulamayacağı açıktır. Örneğin ne Çin, ne Hindistan, nüfuslarının çok büyük olmasına rağmen, uyguladıkları politikalar itibarıyla, açık ekonominin baş savunucusu rolünü üstlenemez. AB içinde açık bir dış ticaret sistemi taraftarı olan blokun liderliğini yapan Birleşik Krallığın Birlikten çekilme süreci içinde olması haliyle etkinliğini büyük ölçüde azaltmış, ayrıca Almanya’nın Eylül 2017 seçimlerinden beri uzun süredir fiilen hükümetsiz kalmış olması ve kurulabilecek hükümetin herhalükarda kırılgan bir koalisyon olacağı gerçeği, AB’nin kilitlenmesine yol açmıştır. 

Yorumlar