Orhan Miroğlu, 41 yıl sonra kaldığı hücreden fotoğraflar paylaştı. Paylaştığı fotoğrafların altına, ''41 yıl önce, 1981 yılı Mart ayında tutuklanarak girdiğim Diyarbakır Cezaevine 41 yıl sonra eski bir mahkum, şahitliğini yazıya dökmüş bir şahid olarak girdim. Hücremi gördüm. Cezaevi, kültür ve hafıza müzesi olacak, burada can veren insanlar, zalimler ve mazlumlar unutulmayacak!'' açıklamalarını yazdı.

Miroğlu Diyarbakır cezaevinde yaşadıklarını ''"Hücrelerin olduğu bölüm… 35 ile 36 ismiyle anlına 2 adet hücre bölümü vardı. Her katta 10 hücre vardı ve 4 kattan oluşuyordu. Birinci katın ilk hücresi tamamen lağımla doldurulmuştu. O gün gelen herkes istisnasız o lağımın içerisine sokuluyordu. Ona da banyo diyorlardı."  ifadeleriyle anlattı. 

Miroğlu İndependent Türkçe'de Adem Demir ile yaptığı röportajda, ''Yarım yüzyıllık bir tarih gözümün önünden geçti. Orada neler yaşadığımızı herkes biliyor artık. Ama tabii o an çok önemliydi. Niye önemliydi? Tabii bir kere o cezaevinden sağ kurtulduğum için şükrediyorum. Bir de o cezaevinde yaşananları hiç unutmadım. Orayı Türkiye'nin gündeminde tutmak için çaba içerisinde oldum.'' ifadelerini kullandı.

 Adem Demir Miroğlu'na ''Çok büyük acıların yaşandığı Diyarbakır Cezaevi, dağa gitmelerin hızlanmasına da yol açtı mı?'' diye sordu. Miroğlu, ''Diyarbakır Cezaevi birçok kötülüğe açılan kapı oldu. Cezaevindeki uygulamalar, PKK'yi büyüttü. Abdullah Öcalan da zamanında açıkça ifade etti bunu. Ve burada bir taammüt vardı. Bu taammüt bana kalırsa bir devlet taammüdüydü. Ya da devlet içerisindeki etkin bir grubun stratejisiydi. Bu strateji de başarıyla yürüdü. Başarıyla yürümese biz hala 12 Eylül Anayasası'yla idare edilen bir ülke olmazdık. Başarıyla yürümezse bugün hala askerlerimizin, polislerimizin, sivil insanlarımızın ve Kürt gençlerimizin hayatlarını sona erdiren bir çatışmanın bu ülkede yaşanmazdı.'' ifadelerini kullandı.