Miroğlu ifadelerine, ''Mesela faili meçhul cinayetler diyoruz. Bu cezaevinde 500 tane samimi itirafçı yetiştirildi. Bu 500 samimi itirafçı, o dönemin istihbarat örgütleri arasında adeta paylaşıldı. Bir kısmını şu örgüt aldı. Bir kısmını diğer örgüt aldı. Maalesef bunlar faili meçhul cinayetlerde kullanıldılar. Bir kısmının da yine kendilerinin faili meçhule gittiği bilgilerimiz arasında. Dolayısıyla burası gerçekten Türkiye tarihini bu yönüyle bir dönüm noktası olmuştur. Ve bu dönüm noktasının içinde sağ salim çıkmak akıl yürütebilmek, siyasi alanda işte belki bazılarının beğenmediği ama benim içime çok sinen bir pozisyon almak kişisel hayatlar bakımından çok değerlidir.'' diye ekledi.
Diyarbakır Cezaevi'nin ülkemize yaşattığı hem toplumsal hem de bireysel travmalar yüzünden müze olması sevindirici. Ancak bu konunun üzerine daha fazla gidilmesi ve unutturulmaması gerektiğini düşünüyorum.