"Davutoğlu yalan söylüyor! O çanta açılmıştır"

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu. MHP lideri Bahçeli, siyah çantasını AK Parti ile görüşmesinde açmadığı iddialarıyla ilgili olarak da, "O çanta açıldı ve içinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin koalisyona bakışı öncellikleri, bakanlık dağılımları vardı.  Siyah çantayı açtım Faruk Çelik ve sayın başbakan gösterdim. Bu dosyaları size vermeyeceğim ama dört şartı kabul ettiğinizde oturur görüşürüz dedik" ifadelerini kullandı.

İşte Devlet Bahçeli'nin konuşmasından satır başları;

Öncelikle 1 Kasım'da yapılacak olan 26. Dönem milletvekilliği genel seçimleri ülkemiz için çok önem arz etmektedir. Millet iradesinin yeniden şekillenmesini sağlayabilecek bir seçimdir. 10 Mart'ta seçim takvimi açıklanmıştı. O günden bugüne siyasi partiler 7 Haziran ve 1 Kasım olarak hazırlıklarını sürdürdü. Partiler kendilerini hazır olarak görmektedir. Seçim beyannamelerinde güncelleme dışında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Bazı siyasi partiler uzlaşıcı bir zemine doğru kaymıştır. Bu da güzel bir başlangıçtır. Ancak eşit şartlarda bir seçim yapılmadığını söylemek lazım. MHP ise oylarını yükseltmeyi hedefleyerek seçime gidiyor.

"HDP DIŞINDA DİĞER PARTİLERLE KOALİSYON YAPABİLİRİZ"

Anket şirketleri milletimizin önüne iki şık sunuyor. Ya AK Parti tek başına iktidar olacak ya da 7 Haziran'dan farklı bir tablo ortaya çıkmayacaktır. MHP, tek başına iktidarı hedeflemekle beraber 7 Haziran'a benzer bir tablo olursa koalisyondaki 4 şartımızı koruyoruz. 1 Kasım seçimleri sonrasında benzer bir tablo çıkarsa HDP dışında TBMM dışında temsil edilecek partiler bizim dört şartımızı da önemserse MHP milletimizi hükümetsiz bırakmayacak bir koalisyonun ortağı olabilir. Türkiye'de yaşayan ve Kürtçe konuşan bin yıllık kardeşlerimizin son yıllarda HDP'ye yapmış olduğu tercihe saygı duyuyoruz. Ancak HDP'nin katı tutumları, PKK'nın siyasallaşmış yapısı olduğu için MHP oraya flu bakıyor ve koalisyonda HDP'yi dışarıda bıraktığımızı ifade ediyoruz.

"BAŞBAKANLIĞI BAHÇELİ'YE BIRAKACAĞIZ SÖZÜ YANLIŞTI"

CHP, MHP ile koalisyonu dile getiriyor ancak böyle bir koalisyonun oluşması zeminini hazırlayamıyor. Ancak CHP'nin başbakanlığı Bahçeli'ye bırakacağız sözü çok yanlıştı. MHP çocuk değil, Çin'den gelen yeni oyuncak gibi başbakanlığı bize vererek böyle olmaz. Kılıçdaroğlu'nun iyi niyetli böyle denemeleri olmuştu. Geçmişte de buna benzer olaylar olmuştu. 

"BAŞBAKAN YALAN SÖYLÜYOR! O SİYAH ÇANTA AÇILMIŞTIR"

Sayın Başbakan yalandan bir başbakan olması sebebiyle çok yalan konuşuyor. Bu çanta açılmıştır. 2 saat 26 dakika sürmüştür buluşma. Kendileri uzun süre konuşma yaparak Türkiye'nin ve hükümetinin uygulamalarından bahsetmiştir. 32 güne yaklaşan ve Cumhuriyet Halk Partisi ile olan koalisyon çalışmalarından özetleme yapmıştır. Daha sonra bir fırsat doğamsıyla AKP ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin görüşmelerine sıra gelmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuyu biraz daha milletimizi anlatmakta yarar var. 21 gün sonra sayın cumhurbaşkanı başbakan Ahmet Davutoğlu beyi mecliste en fazla milletvekili sayısına sahip olması suretiyle görevlendirmiştir. 9 Temmuz’dan sonra 13 Temmuz’da Cumhuriyet Halk Partisi ile ilk görüşmesini yapmıştır. 14 Temmuz’da da bizimle bir görüşme yapmıştır. 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının netleştiği bir ortamda basına yapmış olduğum bir açıklama ve basın mensuplarının sorusu üzerine yapmış olduğum koalisyon örneklemelerinden kendisine aynısı ile tekrarlamışımdır. Cumhuriyet Halk Partisi ile AKP’nin arasındaki konuşmalar neticesinde koalisyon oluşmamıştır. Bunun üzerine Milliyetçi Hareket Partisi ikinci parti konumunda olduğu için Cumhuriyet Halk Partisi ile yapılamayan bir çalışmanın acaba Milliyetçi Hareket Partisi ile olabilir miden ziyade sıra savmak amacıyla bizden randevu talep etmişlerdir. 32 gün sonuç alınmamış 45 günlük bir süre tükenmek üzere Milliyetçi Hareket Partisi ile kaç gün görüşecekler, nerelerde uzlaşacaklar. Bizden ayın 14’ünde bir randevu talebinde bulundular ve bu aynı zamanda AKP’nin kuruluş yıldönümüne rasgeliyordu. O gün oluşmadı ve 17 Ağustos olmuştur randevu. Üzerinde kurşun kalemle çalışılmış bir takvim var. Burada diyor ki; 15 Ağustos günü TBMM’nin olağanüstü toplantıya çağrılması. 17 ağustos 2015 Pazartesi günü erken seçim kararı veya kanun teklifine ilişkin seçim ve partilere yardım önergesinin verilmesi. Salı günü TBMM’nin olağanüstü toplanması. Öncesinde danışma kurulu yapılarak komisyonların üye dağılımlarının belirlenmesi. Bu meclise verecekleri bir önergenin ön çalışması. 19 Ağustos 2015 Çarşamba genel kurul açılışında yapılacak işleri de ayrıca sıralamışlardır. Bu belge sağlıklı bir belgeyse demek ki Cumhuriyet Halk Partisi ile olan görüşmelerini 13’ün tamamlamışlar 14’ünde talep etmişler ama biz 17 Ağustos’a vermişiz. İki saat 26 dakika sürmüş. Erken seçim kararı almak istiyorlar yani. Bu belge geçerli ise buna da yalan diyeceklerdir tabi. Demek ki Milliyetçi Hareket Partisi ile randevu istemişler ama TBMM’yi de toplantıya davet etmek üzere program yapmışlar. Demek ki bir hükümet kurma düşüncesi yatmamaktadır akıllarında. Milliyetçi Hareket Partisi azınlık hükümetine karşı olduğumuzu, azınlık hükümeti düşüncesi çıktığında ortaya buna hayır diyeceğimizi ifade etmişiz. İkincisi bir erken seçim kararının alınması halidir.

"ÇANTAYI AÇIK FARUK ÇELİK VE BAŞBAKAN'A GÖSTERDİM"

Üçüncü hayırımız bir hükümet kurulma ihtimali kalmadığı takdirde anayasanın 116. maddesine göre cumhurbaşkanı bir seçim hükümeti kuracaktır ve bu seçim hükümeti milletvekili sayılarına göre yapılacak ve bu planlamayı meclis başkanı yapacak. Dolayısıyla 4 partinin milletvekili oranlarına şekillenecek bu hükümet. Milliyetçi Hareket Partisi HDP’yi PKK’nın siyasal uzantısı olarak algıladığında bir seçim hükümetinde yan yana olamayacağımızı ifade etmişizdir. Peki 3 hayırdan sonra koalisyon kurma düşünceniz nedir diye sorduğunuzda eğer 4 maddemizi kabul ederseniz sizinle koalisyon kurmaya gayret gösterebiliriz denmiştir. O çanta açıldı ve içinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin koalisyona bakışı öncellikleri, bakanlık dağılımları vardı. Protokolün yapısı ve önerilerimiz, bakanlar kurulu mecliste milletvekili sayısına göre veya alınan oyların sayısına göre bir orantı yapıldığında 15 bakanlık AKP’ye 6 bakanlık Milliyetçi Hareket Partisi’ne düşmekte. 2 bakanlığı başbakan yardımcısı olarak AKP iki bakanlığı da başbakan yardımcısı olarak Milliyetçi Hareket Partisi alabilir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin aldığı başbakan yardımcılığından biri başbakan vekili statüsünü korur. Hangi bakanlıklar olacağı var bizim programımızda ama kamuoyu ile paylaşmadık. Siyah çantayı açtım Faruk Çelik ve sayın başbakan gösterdim. Bu dosyaları size vermeyeceğim ama dört şartı kabul ettiğinizde oturur görüşürüz dedik. Kendileri bu görüşlerimizin burada kalmasını istediklerini söylediler. Bende saklı tutmak istediğiniz konuları hafızamıza alıyoruz emanetimizdir dedik.

"BİR KOALİSYON KURULABİLİRDİ"

Bu kesindir. Bir koalisyon kurulabilirdi sosyo-ekonomik sorunların nasıl çözüleceği noktasında bir benzerlik gösterdiği için, birisi emeklilik maaşını iki kere vermek istiyor kimisi arttıramam diyor. Burada fazla bir sorun gözükmüyor. Ama Türkiye'nin 12 yıldan bu yana meşgul eden özellikle 2010-11 ve 12 yıllarında artık çözüm süreci olarak altyapısı hazırlanan başlangıcı 2005’tir, sayın Beşir Atalay beyin bazı bilim insanları ve gazetecilerle birlikte Gölbaşı’nda yapmış olduğu toplantıdan sonra oluşan kararlar doğrultusunda bir açılım, arkasından milli birlik ve kardeşlik projesi, arkasından da Oslo görüşmelerinden itibaren bir çözüm süreci. Bu konuda AKP ile PKK ve HDP birlikte hareket ediyor. Oslo görüşmelerinden İmralı’ya, İmralı’dan Ankara’ya, Ankara’dan Kandil’e bu trafik karşılıklı işliyor. Neleri konuştuklarını söylüyorlarsa bu konuşmaları resmi veya gayrıresmi yönü varsa ikisinin de tutanağı var ise sayın Başbakan kamuoyuna bunu açıklayabilir. Bunun dışında 3 parti çözüm sürecinde aynı eksende buluşuyorlar. Dolayısıyla bir hükümet kurulacaksa ve Türkiye'de çözüm süreci ve Kürt sorunu önde tutuluyorsa bunu çözebilmek açısından bazı örneklemeleri ben 7 Haziran akşamında sıralamadım. AKP-HDP bir araya gelip 312 milletvekili ile bir hükümet kurabilirler. Çözümü millete kabul ettirebilmek için AKP-HDP ve Cumhuriyet Halk Partisi bir araya gelebilir. HDP için toplumsal tepkilerden çekiniyorlarsa o zaman AKP ile Cumhuriyet Halk Partisi bir koalisyon kurabilir. 80 milletvekili ile çözüm sürecine de başından karşı olmasıyla o zaman bir hükümetin içinde 4 şartı ilerİ sürüyor Milliyetçi Hareket Partisi.

"CUMHURBAŞKANI ÇANKAYA'YA TAŞINACAK"

Devlet Bahçeli: Bizim bu 4 maddemiz Milliyetçi Hareket Partisi gündeme taşımak gibi bir hissin ihtirasın sonucu değildir. Birinci madde anayasamızın 4 maddesidir. Bu konuda bir Türk milliyetçisinin taviz vermesi mümkün değildir. İkinci konu ise yıkım projesi haline geldiğine inandığımız çözüm projesi olarak ısrarla üzerinde durdukları Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirecek önce bir özerklik sonra, federal sonra da bağımsız bir Kürdistan kurulması yolunu açabilecek bir tehlikeli bir gidişatı kabullenmemiz mümkün değil. Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinde en fazla yolsuzluğun odaklaşmış olduğu tarih simgeleşmiştir, 17-25 Aralık’tır. Bu yolsuzluk ve rüşvet olayının üzerine kesin olarak yargı yoluyla gidilmelidir. Kime ne kadar dayanıyorsa dayansın taviz verilmemelidir. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmiştir ve seçim günü herkes sonuçlara saygı duymuştur. Yüzde 52 ile seçildiğine göre o zaman cumhurbaşkanının anayasa dışında hareket etmemesi lazımdır. Seçim döneminde bunu gördük 54 ilde tesis açma, temel atma törenleri yapıldı, devletin tüm imkanları ile. Oradaki siyasi konuşmalar, AKP yön veren, cesaretlendiren konuşmalar. Anayasayı ihlaldir bu konuşmalar. Cumhurbaşkanı'nın bu tavrı değişmeli ve anayasa çizgisine gelmelidir. Vazgeçme niyetleri yok. Muhtarlar toplanıyor, başkaları toplanıyor her gün kaçak sarayda, televizyonlarda da sürekli konuşuyor. Seçime her an müdahale olmaz. Bu konuda saray kendisine çeki düzen verecek ve Çankaya’ya taşınacak. Bu önemlidir.

HDP İLE GÖRÜŞME OLABİLİR Mİ?

Milliyetçi Hareket Partisi TBMM’de temsil edildiği sırada o zaman başka bir isimle temsil edilen partinin grup başkan vekilleri olan sayın Ahmet Türk’le, sayın Aysel Tuğluk hanımefendi gelip bize başarı dileklerinde bulundular. Ben de kendilerine teşekkür ettim. Onlar geldiği vakit ben de adaptır edeptir yerimden ayağa kalktım. Yanınıza gelenin elini sıkacaksınız. El sıkmak kafaların uyuşması anlamına gelmez elin bir iki saniye bir araya gelişini ifade eder. İleriki dönemlerde PKK’nın güdümünden çıktıktan sonra anayasanın çerçevesinde hizmet edebilecek bir parti konumuna gelebilir, buna da bizzat uygulamalarla şahit olursak o zaman diğer partilerle farklı kalmıyor demektir. PKK’nın terör örgütü olduğunu reddetmek, güdümünden çıkmak bir bağının kalmadığını ilan etmek ve PKK’nın faaliyetlerine de destek vermemeyi prensip itibariyle milletimize deklare etmesi lazım. Bir tarafta barış diyecek güvercin uçuracaksınız öbür tarafta dağlarda PKK’nın eylemlerini destekleyeceksiniz.

İPEK-KOZA'YA KAYYUM ATANMASI...

Paralel yapı dedikleri Fettullah Gülen hareketi olarak görülmüş ve Gülen cemaati olarak algılanan bir topluluğun 12 yıla yakın süredir AKP ile birlikte çalışmasını göz ardı ederek değerlendirme yapmak bazı konuları farklı yönlere taşımak olur. Bazı kararların alınmasında bu beraberlik etkili olmuştur. Nerede kopmuştur neden kopmuştur doğru düzgün bilen yok. Kim ne yapıyorsa ilk suçlama hükümeti devirmeye yönelik hareket olarak algılanmıştır. İktidar neye dayalı olduğunu anlayamadığımız bir kin ve nefretle saldırmaya başlamıştır. Bunu kurutmak istiyor ve bunu kuruturken de eğer bu hareketin içinde bulunanlarla hala etkinlikleri varsa onları da yok etmek istiyor. Basın hürriyetini, özellikle anayasanın 30.maddesini açıkça çiğneyerek kayyum tayin ederek, istihdam yaratan İpek holdingin 22 kurumunu tamamen yok etmeyi hedeflemek seçime 3-5 gün kala medyanın varlığını ortadan kaldırabilecek davranışlarla polis gücüyle bir binayı basmak, bütün çalışanları tedirgin etmek çok edepsiz bir harekettir. Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı'nın saray örgütleri tarafından bunu yönlendiriyorsa müdahil olsun. Hala başbakanlık sorumluluğu sayın Başbakan'dadır. Konuya sayın Başbakan müdahil olmalı, polis gücünü çekmeli, kayyumları kovmalı ve faaliyetlerinin devamını basın özgürlüğü çerçevesinde sürdürmelidir. Bu tür davranışlar Türkiye'de kin ve nefret tohumları saçar. Bu akşam buna son vermeleri gerekir.

Yorumlar