Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan İsrail'e sert tepki: Hiçbir bahanesi olamaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına tepki gösterdi. Erdoğan, "Türkiye Gazzeli kardeşlerinin yanındadır. Kundaktaki bebekleri öldürmenin hiçbir bahanesi olamaz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13. Büyükelçiler Konferansı'nda konuşuyor. Erdoğan'ın konuşmasından önemli satır başları şu şekilde:

Türkiye en büyük sağlık krizi ile en iyi baş eden ülkelerden biri olmuştur. Bizden talepte bulunan ülke ve kuruluşlara da yardım gönderdik.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerek Türkiye'ye bedel ödeten vesayetçi yaklaşımları rafa kaldırdık.

Rusya - Ukrayna savaşında hep sayın Zelenskiy ile hem de Sayın Putin ile olan görüşmelerimizde sorunların diyalogla çözülmesinin altını çizdik. Önce Antalya sonrasında ise İstanbul'da yaşanan görüşmeler barış umutlarını yeşertti.

Barış nutukları atarak dünyada barış tesis edilemez. Ancak girişimci ve sorumluluk üstlenen yaklaşımlarla gerçeğe dönüşebilir. Tahıl koridoru mutabakatının hayata geçirilmesini temin ettik. Böylece gıda krizinin kapıda olduğu dönemde dünya arz güvenliğine katkıda bulunduk.

Yurtta barış dünyada barış ifadesi ancak proaktif ve gerçekçi adımlarla ilerleyebilir. Sahada güçlü olmadan masada kazanmanın zorluğu da ortadadır. Ermenistan'ın gelişmeleri doğru okuyarak Azerbaycan ve Türkiyenin samimi çağrılarına karşılık vermesiyle bölgemizin istikrara kavuşacağına inanıyorum.

Suudi Arabistan ve BAE ile ilişikilerimizi eskisinden güçlü hale getiriyoruz. İsrail ile ilişkilerimizi Filistinli kardeşlerimizin haklarını savunmak için de kullanıyoruz. Kudüs meselesindeki hassasiyetimizi İsrail yönetimi ile en üst düzeyde paylaşıyoruz. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın kırmızı çizgimiz olduğunu açıkça belirtiyoruz. Çocukların daha kundaktaki bebekleri öldürmenin hiçbir bahanesi olamaz. Türkiye Filistin halkının ve Gazzeli kardeşlerinin yanındadır.

Derin bağlarda olduğumuz Balkanlarda refahın tesisi için ayrıca çalışıyoruz. Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz'de de aynı gayretlere devam ediyoruz. Bizi hayalcilikle suçlayanlar tarihi doğalgaz keşfi ile bir kez daha mahcup oldu.

 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun şahsında konferansın icrasında emeği geçen ve fikirleriyle programa katkı sunan herkesi tebrik eden Erdoğan, dünyanın dört bir köşesinde görev yapan, Türkiye'yi gururla temsil eden büyükelçilerin tespit ve değerlendirmelerinin son derece kıymetli olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilerden bu süreçte görüş ve kanaatlerini açık yüreklilikle paylaşmalarını rica ederek, "İlk kez 2008'de düzenlediğimiz Büyükelçiler Konferansı'nın önemi, aradan geçen 14 yıllık süre zarfında çok daha iyi anlaşılıyor. Her yıl küresel diplomasinin fotoğrafının çekildiği konferans vesilesiyle hem geçmiş yılın muhasebesini yapıyor hem de ülkemizin tehditler ve fırsatlar karşısında daha hazırlıklı olmasını sağlıyoruz." diye konuştu.

Büyükelçilerin kendi aralarında tecrübe ve bilgi paylaşımına imkan veren, devletin diğer kurumlarıyla koordinasyonunu artıran bu konferansın, idari yapıda önemli bir ihtiyacı giderdiğini gördüklerini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"'2023 ve Ötesinde Akil ve Müşfik Türk Diplomasisi' temasıyla gerçekleştirilen 13. Büyükelçiler Konferansı'nın da daha öncekiler gibi verimli, ufuk açıcı tartışmalara zemin teşkil edeceğini düşünüyorum. Bilhassa bölgemizde ve küresel ölçekte yaşanan kritik gelişmeler dikkate alındığında, samimi ve içerikli fikir teatisine olan ihtiyacımız ortadadır.

Merhum Cengiz Aytmatov'un ifadesi ile 'bir günü bir asra bedel' olan bu dönemlerde en küçük bir hatanın, ihmalin sonuçları çok ağır olacaktır. Bunun önüne geçmek ise ancak istişare kültürü ve iş birliği ruhunun içselleştirilerek bakanlıklarımız arasında güçlendirilmesiyle mümkündür. Bürokratik oligarşinin sembollerinden olan kurumsal taassubun, geçmişte ülkemize yüklediği faturaları hepimiz gayet iyi biliyoruz. Türkiye, sadece devlet organlarında eş güdüm eksikliğinin değil, rekabetin düz savaşının, çekişmenin hatta çatışmanın bedelini ödemiş bir ülkedir."

İlk göreve geldiklerinde bu sorunla pek çok defa yüzleştiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendini milletten, milletin yetki ve sorumluluk verdiği siyasi iradeden üstün gören elitist zihniyetin engellemelerine maruz kaldık. Devletin içine sızmış örgütlerden farklı menfaat gruplarına kadar birçok karanlık odakla karşılaştık, mücadele ettik. 27 Nisan bildirisinden 7 Şubat MİT krizine, 17-25 Aralık girişiminden 252 vatan evladını şehit verdiğimiz 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüne kadar devletin içine çöreklenmiş yapıların hedefi haline geldik." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, milletin güçlü desteği ve demokratik zeminde yürüttükleri kararlı mücadele sayesinde tüm saldırıları boşa çıkardıklarının altını çizdi.

161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa destek gönderdik

Devletine ve milletine bağlı vatanperver bürokratların da çabalarıyla Türkiye'ye tarihi önemli eserler, hizmetler, yatırımlar kazandırdıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek Türkiye'ye ekonomik, siyasi ve diplomatik olarak bedel ödeten vesayetçi yaklaşımları rafa kaldırdık. Karar alma süreçlerini hızlandırarak yönetimde çift başlılığa son veren bu sistemin özellikle avantajlarını bilhassa salgın döneminde bizzat müşahede ettik.

Türkiye, son asrın en büyük sağlık krizini başarıyla yöneten birkaç ülkeden biri oldu. Kendi insanımıza sahip çıktığımız gibi bizden talepte bulunan 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa destek gönderdik. Gerek vatandaşlarımızın diğer ülkelerden tahliyesi gerekse yardımların ulaştırılması noktasında fedakarca çalışan, milletimizin yüzünü ağartan siz büyükelçilerimizi bir kez daha canıgönülden tebrik ediyorum. Burada yakaladığımız başarıyı, bölgemizde gerilimin azaltılması ve barışın tesisi yolunda da sergilemenin gayretindeyiz."

Erdoğan, barış ve iş birliği kuşağı oluşturma, iyi komşuluk ilişkilerini geliştirme anlayışıyla hareket ettiklerini vurguladı.

Yaşanılan acı tecrübelerin savaşın kazananının, adil bir barışın da kaybedeninin olmayacağını gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, "Çocukların daha ömürlerinin baharındayken can verdiği bir ortamda kimsenin kendini güvende hissedemeyeceği açıktır." dedi.

Rusya-Ukrayna Savaşı'nda ilk günden itibaren hep bu hususa dikkati çektiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hem Sayın Zelenskiy ile hem Sayın Putin ile olan görüşmelerimizde sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğinin altını çizdik. Önce Antalya'da, ardından da İstanbul'da yapılan temaslar, umutların yeniden yeşermesine sebep olmuştur fakat sahada yaşanan müessif gelişmeler dolayısıyla oluşan müspet atmosferi kalıcı ateşkese tahliye etmek ne yazık ki mümkün olmadı. Elbette bizim gibi barışı savunanlar kadar savaşın uzamasını, her iki taraf için daha yıpratıcı hale gelmesini isteyenler de vardı.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen çabalarımızı sürdürerek Tahıl Koridoru Mutabakatı'nın hayata geçirilmesini temin ettik. Şu anda bildiğiniz gibi gemiler geliyor. Böylece gıda krizinin kapıda olduğu bir dönemde dünya arz güvenliğine katkıda bulunduk. Şimdiye kadar ciddi bir sıkıntıyla karşılaşmadan bu mutabakatı işletmeyi başardık. Bölgemizde sulhu sükun hakim olana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz. Nasıl 'Bal bal' diyerek ağız tatlanmazsa barış nutukları atarak da dünyada barış tesis edilemez."

Yorumlar