"Yunan tezlerini destekleyenlerin arkasında Rum-Yunan lobileri var"
Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la yaşanan gerilim, Yunan ordusunun Meis Adası’na askeri yığınak yapmasıyla tırmanışa geçti. Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı tutumunu değerlendirdi.
Yunanistan gayrimeşru bir şekilde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını gasp etmeye çalıştığını vurgulayan Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Bu durum hukuken meşru bir zemine dayanmıyor ama siyasi bir zemine dayandırmaya çalışıyorlar. Onun için de tarih boyunca olduğu gibi arkasına Avrupalı devletleri alarak Türkiye üzerinde baskı kurmaya ve ülkeyi genişletmeye çalışıyorlar. Bu kabul edilemez bir tutum. Türkiye’nin 1870 kilometre bir kıyı uzunluğu var ve Doğu Akdeniz’de en uzun kıyaya sahip ülke. Yunanistan’ın ise Doğu Akdeniz’e bakan adalarının kıyı uzunlukları 167 kilometre. Ancak çok enteresan bir şekilde Yunanistan adaların arasındaki mesafeyi de kara farz etmemizi istiyor. Yunanistan, ‘Meis’den Girit’e kadar bütün deniz alanlarını kara olarak kabul edin ve Doğu Akdeniz’in yarısı bu nedenle benimdir’ diyor. Bu Dünya’da görülmüş bir şey değil” ifadelerini kullandı.
Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı: [#DoğuAkdeniz]
— Ajans Haber (@AjansHaberResmi) September 3, 2020
🔹Türkiye'nin denizlerdeki mücadelesini küçümseyen, yok sayan, bunu delmeye, yıpratmaya, aşındırmaya çalışanların ben Türk olduklarına inanmıyorum
🔹Milli birlik ve beraberlik içerisinde hakkımızı savunacağız pic.twitter.com/uvj9w5AZTy
“MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK İÇERİSİNDE HAKKIMIZI SAVUNACAĞIZ”
Türkiye içerisinde de güçlü algı yönetimi yapan Yunanistan’ı savunan kişi ve kurumların olduğunu dile getiren Yaycı, “Bunların büyük kısmının, kasıtlı olarak konuşanların arkasında Rum-Yunan lobilerinin olduğunu unutmayalım. Her zaman söylüyorum; Türkiye'nin denizlerdeki mücadelesini küçümseyen, yok sayan veya hak ve menfaatlerimizi hasımlarımızın hak ve menfaatlerinden aşağıda gören, bunu delmeye, yıpratmaya, aşındırmaya çalışanların ben Türk olduklarına inanmıyorum. Uluslararası hukuk aslında normları çok belli olmayan hukuktur. Amiyane tabirle güçlü hukukunu tesis eder. Çok dik duracağız, hakkımızı sonuna kadar savunacağız ve asla ama asla hakkımızdan ödün vermeyeceğiz. Milli birlik ve beraberlik içerisinde hakkımızı savunacağız. Bizim en ufak içimizdeki çatlak, kırılma denizlerdeki haklarımızı kaybetmemize neden olur. O nedenle bu konu siyaset üstü bir konudur. Devletin izlediği politikanın arkasında herkes dimdik durmalıdır. Bu her Türk vatandaşının görevidir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) haklarını abartılı bulanlar, Yunanistan’a ve GKRY’e hak verenleri izledikçe tüylerimizin ürpermesi lazım. Bunlara Türk milletinin asla itibar etmemesi lazım. Bunları esefle kınaması lazım. Ben şu an Devletin izlediği politikanın son derece doğru olduğunu düşünüyorum. Hukuken de son derece meşru bir zemindeyiz. Hatta Alman basınında bir yazı çıktı. Yazıda, Türkiye’nin tezlerinin sağlam bir zemine oturduğu ifade ediliyor Alman akademisyenler tarafından” şeklinde konuştu.
“300 MİL UZAKTA ÇALIŞAN ORUÇ REİS’E İTİRAZ EDİYORLAR”
Doğu Akdeniz’de çalışmaların devam etmesi gerektiğinin altını çizen Cihat Yaycı, “Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi’nin çalışma alanına yapılan itiraz Seville Haritasına Avrupa Birliği’nin ne kadar inandığının göstergesidir. AB bizi ikaz ediyor, kınıyor burada çalışmasın diyor. Nerede çalışmasın diyor? Yunanistan’a hak olarak sunulan, Seville Haritasında en doğudaki en maksimal noktadaki yerinde çalışıyor şu anda. Yani Yunanistan’a doğru değil, Doğu Akdeniz’de Seville Haritası’ndaki en doğu bölgede çalışıyor Oruç Reis ve bu çalışmasına itiraz ediliyor. Yunan adalarına, Rodos’a, Girit’e, Meis’e yakın bir alanda çalışıyor, bunun için Yunanistan ve AB itiraz ediyor desek hadi bir nebze diyeceksiniz. Ama öyle bir durum değil. Rodos, Girit, Kerpe, Kaşot ve Meis’den 300 mil uzakta çalışıyor bu gemi. Bizim halkımızda da maalesef, AB’nin çeşitli fonlarından yararlanan birtakım kişilerin empozesiyle, “Herhalde bizim gemi bu Meis’e yakın bir yerde çalışıyor. Rodos’a yakın bir yerde çalışıyor. Onun için itiraz ediliyor” diye düşünüyor. Halbuki hiç alakası yok. Yunan adalarından 300 mil uzakta çalışan gemiye itiraz ediyorlar ve sonra çıkıp pişkince bu AB’nin haritası değil diyorlar. O zaman neden itiraz ediyorsunuz? O zaman neden Türkiye’yi kınıyorsunuz? Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisinin bu bölgedeki çalışmasını müzakere edilebilir bulmak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’i kaybetmesi anlamına gelir. 41.000 kilometreye hapsolması anlamına gelir. Karadeniz’de gaz nereden çıktı? Denizden çıktı. Karada değil denizlerde bu hidrokarbon, doğalgaz ve petrol yatakları. Bunlar gelecek nesillere bizim mirasımız” diyerek bu bölgelere sahip çıkılması gerektiğini söyledi.
“MEİS’E ASKER ÇIKARTMAK TAHRİK DEĞİL DE NEDİR?”
Meis Adasına asker çıkartılmasını da değerlendiren Doç. Dr. Yaycı, “1923 ve 1947 yıllarındaki Lozan ve Paris Barış Anlaşmalarıyla 23 ada Meis Adası dahil, bu adalar askerden arındırılmış, sadece asayişi temin edecek kolluk kuvveti olmak kaydıyla Yunanistan’a devredilmiş adalar. Egemenlik devir şartı gayri askeri statüde olmalarına bağlanmış. Ama Yunanistan bütün hukuk tanımazlığıyla buralara asker çıkartıyor. Bu hukuk tanımaz devlet gözümüzün önünde Meis’e asker çıkarttı. Bu tahrik değil de nedir? Bu gayri askeri statünün ihlali değil de nedir? Türkiye’nin çok ciddi bir şekilde gayri askeri statüdeki adaların askerileştirilmesi ve silahlandırılması konusunun üstüne gitmesi gerekir. Dünya kamuoyunun buraya dikkatini çekmesi, bir an önce devir şartının yerine getirilmesi, aksi takdirde Yunanistan’ın egemenlik devrinin tartışmalı hale geldiğini beyan etmesi lazım” dedi.
“HUKUK TANIMAZ DEVLETE HUKUKU HATIRLATMAK GEREKİR”
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile sonuna kadar mücadele etmesi gerektiğini söyleyen Yaycı, “Kriz yönetimi bir sanattır. Ege’deki, adalar denizindeki Yunanistan’ın ihlallerini gündeme getirmek lazımdır. Yunanistan Lozan’ı ihlal etmiştir. Kara sularını 3 milden 6 mile çıkartmıştır. Hava sahasını 6 milden 10 mile çıkartmıştır. Egemenliği Yunanistan’a anlaşmalarla devredilmemiş ada, adacık, kayacıkları sahiplenmiştir. Silahlandırılması yasak olan ve bu şartla devredilmiş olan silahlandırmıştır. Biz bu durumda nasıl Yunanistan’ın üzerine gitmeyip onların bizim üzerimize gelmesine müsaade edebiliriz. Hukuk tanımaz bu devlete hukuku hatırlatmak gerekir. Bu genişlemeci devletle mücadele etmek gerekir. Yunanistan beş kez topraklarını genişletmiştir. Beşinde de savaş kazanarak değil yenilerek genişletmiştir. Hep arkasına büyük devletleri almıştır. Bu Yunanistan’ın klasik tavrıdır. Biz Dünya’da yalnızız. Atalarımızın bir sözü var. ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.’ Bu asırlardır söylenen bir gerçektir. Bu değişmez” ifadelerini kullandı.
“HALKIMIZ YUNANİSTAN’IN TALEPLERİNDE HAKLILIK ARAMASIN”
Yunanistan’ın asla megalo ideadan vazgeçmeyeceğini söyleyen Cihat Yaycı, “Megalo idea şudur; adaların tümüne hakim olmaktı onu gerçekleştirdiler, Kıbrıs’ın tümüne hakim olmaktı gerçekleştirmeye çalışıyorlar. İstanbul, Batı Anadolu Bölgesi ve Trakya Bölgesine sahip olmak istiyorlar. Onun için çok sağlam durmamız gerekir. Yunanistan’ın yayınladığı deniz yetki alanlarına baktığınız zaman Türkiye sadece kara sularına sahip gözükür. Yunanistan Doğu Akdeniz’in yarısına kadar kendisinin olduğunu iddia eder. Dünyada böyle bir harita görmek mümkün değildir. Halkımız Yunanistan’ın abartılı taleplerinde bir haklılık aramasın” dedi.
“YUNANİSTAN’I KONTRPİYEDE BIRAKTIK”
Türkiye’nin ilk defa proaktif davrandığını söyleyen Yaycı, “Türkiye, Libya ile anlaşma yapmasaydı o zaman Yunanistan Mısır ile anlaşma yapmazdı. Türkiye Libya ile anlaşma yapınca Yunanistan’ı tahrik etti. Yunanistan da gitti anlaşma imzaladı. Halbuki yapılan açıklamada 15 sene 13 tur yapılan görüşmelerden sonra yapılmış bir anlaşmadan bahsediyoruz. Türkiye ilk defa proaktif davrandı ve onlar imzalamadan biz imzalamış olduk. Aksi takdirde biz Yunanistan ve Mısır anlaşmasını itiraz eden ülke durumunda kalırdık. Biz Yunanistan’ı kontrpiyede bıraktık. Yunanistan’ın tezlerinin çürütülmesini sağladık. Yunanistan Mısır’ın isteklerine boyun eğmek durumunda kaldı. Adalarının ana karalar kadar deniz yetki alanı olmadığını kabul etmek durumunda kaldı. Meis adasının deniz yetki alanı olmadığını kabul etmek durumunda kaldı” şeklinde konuştu.
Yorumlar