Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde adalet yok
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden beklenen nedir? Adalettir. Ama Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde adalet var mı? Asla böyle bir şey yok." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hindistan'da Jamia Millia İslamia Üniversitesince kendisine fahri doktora tevdi edilmesi dolayısıyla düzenlenen törende bir konuşma yaptı.
Aralarındaki uzak mesafeye rağmen Hindistan ile Türkiye ilişkilerinin köklü bir tarihi geçmişe sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, bölgede 350 yıl hüküm süren Babür devletinin kuruluşunda Anadolu'daki Osmanlıların çok ciddi destekleri bulunduğunu vurguladı.
"YAKIN İŞ BİRLİĞİNE HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYAÇ VAR"
Türkiye'de öğrenim gören Hindistanlı gençlerin her birini ortak gelecek adına çok önemli bir yatırım olarak gördüklerini anlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu öğrenciler eğitimlerini tamamladıktan sonra nitelikli insan kaynağı olarak Hindistan'a en iyi şekilde hizmet edecekler. Dostluğumuzun daim kılınması için ortak tarihimizin genç nesillere aktarılması da sorumluluklarımız arasındadır. Bu güzide üniversite gibi kurumlar genç ve dinamik nüfuslara sahip Türkiye ve Hindistan'ın geleceğine ışık tutarken, geleceği hazırlama noktasında ortak tarihi yaşatacaklardır. Farklılıklar değil, müşterekler üzerinden yürüteceğimiz çalışmalardan çok kısa sürede her iki ülkenin de faydasına önemli neticeler elde edeceğimize inanıyorum.
Küresel düzeyde yeniden bir yapılanma sürecinden geçtiğimiz şu dönemde ülkelerimiz arasındaki yakın işbirliğine her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Güney Asya'nın önemli ülkesi Hindistan ile Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının buluşma noktası Türkiye arasındaki dayanışma, bölge ile birlikte dünyanın da barışına, huzuruna, refahına katkıda bulunacaktır."
"TÜRKİYE HİNDİSTAN İLİŞKİLERİ ÇOK KISA BİR SÜREDE OLMASI GEREKEN SEVİYEYE ULAŞACAKTIR"
Bugün İstanbul ile Yeni Delhi arasının 5 saat 45 dakika sürdüğü bilgisini paylaşan Erdoğan, bunların artık uzun mesafeler olmadığını, bakıldığında her ne kadar uzak görünse de ne kadar yakınlaştığını anlamamak için hiçbir sebep bulunmadığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra artık gençler olarak farklı bir dinamizme ulaşılması gerektiğini belirterek, gençlere şöyle seslendi:
"Bu meseleye sahip çıkmalısınız. Eğer sizler bu meseleye sahip çıkarsanız, Türkiye Hindistan ilişkileri çok kısa bir sürede olması gereken seviyeye ulaşacaktır. Bunun için önce zihinlerdeki ön yargıların bir kenara bırakılması gerekiyor. Sizlerden ricam, lütfen Türkiye'yi Batılı ajansların haberlerinden veya terör örgütlerinin buradaki lobilerinin yaydığı yalanlarda değil, bizzat kaynağından takip edin. Ülkemizde İngilizce yayın yapan çok sayıda televizyon kanalı, gazete, dergi var. Türkiye ile ilgili gelişmeleri buralardan takip etmenizi öneriyoruz. Bu şekilde hareket ettiğinizde diğer kaynakların ülkemizle ilgili gerçekleri ne kadar saptırdıklarını, örttüklerini bizzat kendiniz de göreceksiniz."
"İSTİKRAR VE BARIŞIN SADECE ADİL BİR SİSTEMDE SAĞLANABİLECEĞİNE İNANIYORUZ"
Konuşmasında, teknolojinin, iletişim araçlarının hızla yaygınlaşmasının kimi ülkeleri tehdit ve sınavlarla karşı karşıya bıraktığını belirten Erdoğan, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların, gelir düzeyindeki dengesizliklerin, yoksulluk, genç işsizliği gibi sorunların aynı zamanda düzensiz göç ve terörün de en önemli sebepleri arasında bulunduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbir ülkenin tek başına altından kalkamayacağı bu sorunlar ancak tüm devletlerin ortak çabasıyla çözüme kavuşturulabilir. Türkiye, tüm bu meselelere insanı ve vicdanı merkeze alan bir dış politika anlayışıyla yaklaşıyor." diye konuştu.
Kadim devlet geleneğinin mirası olan "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" ilkesini kendilerine rehber edindiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz uluslararası istikrar ve barışın sadece adil bir sistemde sağlanabileceğine inanıyoruz. Adaletin de sorunları çözmekte görevli uluslararası kuruluşların yapılarından başlanarak tesisi gerekiyor. Bilhassa genel olarak Birleşmiş Milletler'in, ama özellikle de Güvenlik Konseyi'nin yapısının bir an önce reforme edilmesi şarttır. Örneğin dünyanın önemli ülkelerinden 1 milyar 300 milyon nüfusa sahip olan Hindistan'ın içinde olmadığı bir Güvenlik Konseyi'nin sağlıklı bir yapıya sahip olduğunu kim iddia edebilir? 1 milyar 700 milyon nüfusa sahip olan İslam dünyasının temsil edilmediği bir Güvenlik Konseyi ne kadar adil olabilir?"
"HEM GEÇİCİ ÜYE HEM DAİMİ ÜYE ALMAYACAK, HEPSİ DAİMİ ÜYE OLACAK"
Uzun süredir "Dünya 5'ten büyüktür" sözüyle dile getirdiği itirazların temelinde bu çarpıklıkların bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Şu anda tüm dünyanın kaderini 5 ülkenin eline, diline nasıl bırakabiliriz? Yani Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, bunların şartları içerisinde oluşmuş böyle bir hava hala devam ediyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bir ülke, atılan bir adıma, bir karara, 'hayır' diyorsa oradan bir kararın çıkması mümkün değil. Böyle bir şey olabilir mi? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden beklenen nedir? Adalettir. Ama Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde adalet var mı? Asla, böyle bir şey yok. Erdoğan bunu söylediği zaman 'sert' oluyor, Erdoğan bunu söylediği zaman 'sevilmez' oluyor, tamam da biz kime kendimizi sevdireceğiz? Aslolan budur. Biz, dünya mağdurlarına, mazlumlarına kendimizi sevdirebiliyorsak, bu bize yeter. Bunu da her yerde anlatmamız lazım."
"HAKLI OLAN KİMSE GÜÇLÜ OLAN DA O OLMALIDIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı sorunun, hemen hemen bütün uluslararası kuruluşlarda da söz konusu olduğunu kaydederek, "Güçlü olan kimse haklı olan da o. Eğer gücün yoksa haksızsın. Biz 'Hayır, haklı olan kimse güçlü olan da o olmalıdır' diyoruz." ifadesini kullandı.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının ardından, Avrupa, Amerika merkezli olarak kurulan küresel düzenin, dünyanın kalanının haklarını savunmaktan giderek uzaklaştığına işaret eden Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi küresel düzeyde kabul görmesi için çalışılan değerlerin çıkarları icap ettirdiğinde bizzat bunları ifade edenler tarafından ihlali artık gizlenemez bir hakikat haline gelmiştir. İşte buyrun, şu anda Suriye, işte buyrun Irak... Yaşananlar ortada, bu kadar açık ve net her şey ortadayken hala hangi adaletten bahsediyoruz?
Milyona yakın insanı öldüren, bir devlet terörü estiren katil Esed hala Suriye'nin başında durabiliyorsa bu Birleşmiş Milletler'e rağmen, artık söylenecek söz kalmamıştır. Dünyanın güçlü ülkeleri şu anda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki 5 daimi üye, acaba buna ne tür bir çözüm getirdi şu ana kadar? İşin içinde yaşayan biziz. 911 kilometre sınırı olan ülke biziz. Yaralı olan ülke de biziz. Şu ana kadar 3 milyon mülteciyi topraklarında barındıran biziz. 25 milyar dolar STK'larla birlikte oraya biz harcama yaptık. 'Peki dünyadan size bir yardım gelmedi mi?' Söyleyeyim, Avrupa Birliği bize söz verdi. 2016 Temmuz ayında '3 milyar avro göndereceğiz' dedi. Ne geldi biliyor musunuz? 725 milyon avro."
Yorumlar