Bir uyarı da eski istihbaratçıdan: Orası FETÖ için bakir bir alandır

Recep DEMİRCAN / AjansHaber

15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin üzerinden 2 aydan fazla sürenin geçmesinden sonra Emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un ‘ikinci girişim Kasım’da olabilir’ açıklaması büyük yankı uyandırdı. Uğur, açıklamasında ‘İkinci kalkışmaya hazır olun. Ve çok yakın bir zamanda. Çok net bilgi olarak söylüyorum: İkincisi daha kanlı olacak. Bugün bir zafer sarhoşluğu içindeyiz. Ben sizin aracılığınızla Türkiye'yi uyarıyorum. Kimse 'tamam bu iş bitti, türkiye rayına oturdu, artık Amerika başka bir şey yapamayacak, FETÖ başka bir şey yapmayacak, PKK başka bir şey yapamaz, biz belini kırdık bu örgütlerin' falan demesin’ ifadelerini kullandı.

Bu açıklama kamu başta olmak üzere birçok alanda tasfiyeleri gerçekleşen FETÖ üyelerinin büyük bir tehlike oluşturduğunu mu gösteriyor? Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu, FETÖ ve üst aklın 15 Temmuz’dan farklı planlarının olduğunu, her kalkışmada farklı uygulamalarla girişimleri gerçekleştirmek isteyeceklerini vurguladı.

Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu, Emekli Albay Uğur’un ikinci darbeye ilişkin açıklamasını AjansHaber’e değerlendirdi.

‘İKİNCİ GİRİŞİM BEKLENİYOR’

FETÖ’nün ikinci bir darbe girişiminde bulunacağını Cumhurbaşkanı Erdoğan’da dile getiriyor. İkinci darbe girişimine ilişkin ifadeler Uğur’un bilgi sahibi olduğunu gösteriyor. Türkiye’de hiç kimse bir zafer sarhoşluğu içerisinde değil. Milli iradenin yanında olan bütün arkadaşlarım yazılarında ikinci bir darbe girişimine karşı uyarılarda bulunuyor. İkinci bir girişim bekleniyor, Uğur detaylı olarak bu süreci açmıştır. Darbenin asıl amacı iç savaş çıkarmaktır. 15 Temmuz’da hem devlet hem millete yönelik saldırılar halkta şok etkisi yarattı. Bu girişimde FETÖ ne kadar ön plana çıksa da asıl olayın planlayıcıları üst akıldır. FETÖ, üst aklın Türkiye’deki taşeronudur. Küresel güçlerin 15 Temmuz’un dışında farklı planları var.

‘HALK DARBECİLERİN PLANLARINI BOZDU’

Türkiye olarak FETÖ’nün üzerine gidiyoruz. Uluslararası arenada bu darbenin Fetullah Gülen’le bağlantılı olduğunu çok açık bir şekilde ifade ediyor. Zaten millette tedirgin bir hal var, bu ifadeleri kullanırken biraz daha temkinli olmak gerekiyor. Halk,  bunların bu oyunlarını bozukduktan sonra böyle bir girişim yapmaları zor. Devlet ve miller iş birliği çerçevesinde bu girişimlere izin vermeyeceğiz. Cumhuriyet tarihinde hükümet, teröre ve terörü yaratan üst akla karşı atağa geçti.

‘ÖGG’LERLE KHK’LAR KAPSAMINDA MÜCADELE EDİLEBİLİR’

Özel güvenlik teşkilatları ve unsurlarına şuana kadar bir operasyon yapılamadı. 15 Temmuz öncesi FETÖ’nün üniversitelerde çöreklenmiş olduğu biliniyor ancak bu örgütle KHK’larla mücadele edilebilir. Özel güvenlik teşkilatları polis kadar bilgili değiller ama şöyle bir tehlike var; polislikten emekli olmuş veya uzmanlaşmış kişiler, yüksek ücretlerle özel güvenlik teşkilatları içerisine alındığını biliyoruz. Özel Güvenlik Federasyonu Başkanı Bülent Perut, yüzde 60 oranında FETÖ’cünün olduğunu ifade etti.  Bu kişiler ikinci darbe girişiminde etkili bir şekilde kullanabilirler.

‘KAOS OLUŞTURABİLECEK EYLEMLER İÇERİSİNE GİREBİLİRLER’

Cumhuriyet tarihinde değişik bir darbe girişimiyle karşılaştık. Darbeciler her girişimde farklı taktikler kullanıyor. Bu özel güvenlikçiler birçok noktayı koruyor. Bu kişilerin koruduğu yerlerde kritik önemde insanlar bulunuyor. Türkiye’de kaos oluşturabilecek eylemler içerisine girebilirler. Bunlar ikinci darbede FETÖ veya üst akıl tarafından kullanılabilecek bir potansiyel içeriyor.

‘ÖGG’LERİN MEZHEPSEL VEYA IRKASAL ÇATIŞMA ÇIKARTABİLECEK POTANSİYELİ VAR’

Türkiye’de Alevi-Sünni ve Kürt-Türk çatışmaları tetiklenmeye çalışıldı. Türk milleti bu konuda çok sağlam duruyor. Özel güvenlik hiç el atılmamış alanlardır. Bu kişilerde mezhepsel veya ırksal çatışma çıkartabilecek potansiyel de var. Özel Güvenlik Federasyonu Başkanı’nın çağrılıp, verdiği sayı doğrultusunda hangi şirketlerde FETÖ’cü olduğu saptanabilir.

‘ÖZEL GÜVENLİK FETÖ İÇİN BAKİR BİR ALANDIR’

Devlet içerisinde çok büyük bir yük var. Bu takat devam edilirken, özel güvenlikçilere yönelik bir ihbar çıkmadı. FETÖ’nün buraya girmemiş olmaması mümkün değil. Bu yer onlar için bakir bir alandır.

‘DEVLET HALKIN DESTEĞİNİ ALARAK ZEHİRE KARŞI PANZEHİRİNİ OLUŞTURDU’

Kıbrıs’taki İngiliz üssünde bulunana askerlerin Türkiye’ye gireceği yönündeki haber 1,5 ay önce gündeme gelmişti. Türkiye artık coğrafya içerisinde ciddi bir devlet konumuna geldi. FETÖ’cüler 15 Temmuz’da bizi avlayacak çok ciddi bir kalkışmaya giriştiler. Devlet ve millet kaynaşmasıyla bu kalkışma geri püskürtüldü. Türkiye, bu tarz eylemleri önleyecek güce sahiptir. Bu uyarılar milleti daha keskin hale getirir. Herkes Türkiye’nin tam bağımsız olmasını istiyor. Bunlar planları farklı taktiklerle süsleyerek uygulamaya koyacaklardır. Küresel saldırılara karşı en önemli panzehir kamuoyunun desteğidir. Türkiye birinci saldırıya göre ikinci ve üçüncü saldırılara karşı daha korunaklı bir durumda. Hem devlet hem de millet olayın farkında.

‘İKİNCİ, ÜÇÜNCÜ DARBE GİRİŞİMLERİNE HAZIR OLUN’

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın üst aklın kontrolündedirler. 6-7 Ekim olaylarında onlarca vatandaşımız hayatını kaybetti. Türkiye’de iç çatışmayı çıkartmayı Kürt-Türk çatışması sonucunda çıkarma peşindeler.  Yapılan operasyonlarda Kürtler eziliyor algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bütün hedef terör örgütü PKK’yı kullanıp, bir Kürt-Türk çatışması çıkartıp büyütmeye çalışacakları. Yalnızca bir Kürt-Türk çatışmasıyla bir iç savaş çıkmaz. 15 Temmuz’da Hatay’da FETÖ’cüler tarafından Alevilere silah verilerek, Sünnilerin öldürülmesi istenmişti. Burada ne Aleviler ne de Sünniler böyle bir kalkışma içerisinde yer aldılar. PKK tamamen üst aklın kontrolüne girmiştir. Durup dururken çözüm sürecini bozdular. Türkiye bir iç savaş çıkarmak kolay değil. İkinci, üçüncü girişimlerine hazır olun.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.