Bahçeli: Cami de cemevi de bizimdir
MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
"Siyaset özü itibariyle mesuliyet, mecburiyettir. Ahlaki, insani, fikri temellere dayanması gerekli ve gerçekçi yaklaşım olacaktır. Siyaset; soğuk tandırdan sıcak ekmek alma hesabı yapanların, yalanı içip de hakikati yudumlamaktan çekinenlerin harcı olamaz. Türk siyasetinin ahlak reformuna ihtiyacı vardır. Kabuk bağlamış yaraları deşerek siyaset üretilemez.
Türkiye küs değildir
CHP Genel Başkanı Türkiye'yi barıştıracağım diyor. Barışmak için küslerin olması gerekmiyor mu? Peki bu küslük nerededir? Bu küsler nereye saklanmıştır? Ya Kılıçdaroğlu'nun ruh sağlığında bozulma vardır ya da siyasetinde rota sapması yaşamaktadır. Türk milleti birlik ve beraberliğin iftiharıdır. Türkiye barış ve huzurun, sevgi ve saygının gıpta edilen ülkesidir. Türkiye küs değildir.
Başörtüsü tartışması
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun siyaseti siyaset, yolu yol değildir. Başörtüsü meselesi milletimizin mutabakatıyla çözülmüş meseledir. Bu konuyu yeniden gündeme getirmenin hiç kimseye faydası dokunmayacaktır. Türkiye'de başörtüsü sorunu bitmiştir. CHP'nin geçen hafta hazırlayıp TBMM'ye verdiği kanun teklifi samimiyetsiz, tutarsız, baştan savmadır. Yeni bir kanuni düzenlemeye de ihtiyaç yoktur.
AK Parti ile yaptığımız değişiklik başörtüsü meselesini çözerek Anayasal güvenceye kavuşturmuştur. 411 milletvekilinin eli adalet için kalkmıştır. CHP, Anayasa Mahkemesi'ne giderek bu kanunu iptal ettirmişti. Kılıçdaroğlu'nun başörtülü kardeşlerimize rehine iftirasını unutacak değiliz. Şayet samimilerse buyursunlar gündemdeki Anayasa değişiklik teklifine destek versinler. Başörtüsü meselesine Anayasal güvence kazandırmak için hadi elinizi taşın altına koyun. Sayın Kılıçdaroğlu minderken kaçma, kaçak güreşme, bahane arama.
Cami ne kadar bizimse, cemevi de o kadar bizimdir
Türkiye'nin sorun alanlarına ciddiyetle eğilmek evvela siyaset müessesinin başlıca sorumluluğudur. Toplumsal yaraların sarıldığı, kronik sorunların çözüme kavuşturulduğu Türkiye'ye ulaşmak hepimizin gayesidir. Bize göre uzlaşmanın adresi TBMM'dir. Bizim üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Vakit yüreklerin toplu vurma vaktidir.
Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin haklı ve meşru talepleri vardır. Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimiz bizim canımızdır. Ne ayrımız ne gayrımız vardır. Cami ne kadar bizimse, cemevi de o kadar bizimdir.
Cemevi gerçeği kabul edilmeli
Kerbela ortak sızımız, Hz. Ali manevi büyüğümüz, Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin başta olmak üzere ehlibeytin muhterem isimleri yaslı gönlümüzün şehit abideleridir. Geçmişteki olaylara saplanarak yarınlarımızı heba edemeyiz. Alevi kardeşlerimizin hayatında yer eden cemevi gerçeği kabul edilmelidir. Cemevi inanç ve kültür hayatımızın vazgeçilmez gerçeğidir.
MHP'nin dayandığı Türk milliyetçiliği düşüncesi hiçbir zaman ayrımcı olmamıştır. Bizim gönlümüzde herkese yer var. Asırlar boyunca oluşan kaynaşma kültürümüz ülkemizi küresel güç yapmak yolunun rehberidir. Gelecek ay-yıldızlı bayrağın altındadır. Kardeşlik ruhumuz sarsılırsa geri dönüş mümkün değildir.
Alevilik diğer inanç alanlarında olduğu gibi siyasi istismar ve rant alanı olmaktan çıkarılmalı. Bu konuyu inancın dışında başka mecralara çekme, politik bir akım haline getirme çalışmalarına itibar edilmemelidir.
Küresel enerji krizi
ABD ve Avrupa ülkelerinin faiz artırımı, IMF'in faiz kaygısı, gıda ve enerjideki darboğaz sıkıntılı sürece işarettir. KuzeyAkım-1 ile KuzeyAkım-2'de meydana gelen sızıntılar enerji alanında kargaşa ve kutuplaşmaya yeni boyut katmıştır.
Bugün küresel ölçekte enerji tüketiminin 3'te 2'si petrol ve doğalgaza dayanmaktadır. Güvenli iletim stratejik hedeflerden birisi haline gelmiştir. Ukrayna, Polonya ve Baltık Denizi'ndeki tehditleri göze aldığımızda TANAP, TürkAkım en emniyetli hatlara dönüşmüştür.
Libya ile imzalanan hidrokarbon anlaşması Batı'yı rahatsız etmiştir. TürkAkımı'nın hedef alındığına yönelik iddialar da bir tehdittir. İki ülkenin de aklıselim bir çizgiye gelmesi bölge ve dünya barışı adına mükellefiyettir.
Avrupa bu kış nasıl ısınacaklarını, nasıl aydınlanacaklarını düşünmektedir. Türkiye'nin böyle bir sorunu yoktur. Zillet ittifakı kuru gürültü yapsa da ülkemiz kilit bir aktördür. Zillet partilerinin Türkiye'nin büyüklüğünü anlayacak ne basiretleri, ne ufukları vardır.
Türkiye'nin Putin'e teslim olduğunu ileri süren İP başkanının kafası bu işleri almaz. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta taraf tutan, Türkiye'yi cepheye sürmeye çalışan zillet ittifakının iradesiz politikalara rehin düştüğü açıktır.
Türkiye savaşın değil, barışın tarafındadır
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta taraf tutan, Türkiye’yi bir kampa yerleştirmeye, dahası cepheye sürmeye çalışan zillet ittifakının ilkel dürtülere, iradesiz politikalara rehin düştüğü tartışmasızdır.
Rusya ile Ukrayna arasında Türkiye şayet bir tarafsa, bu da barışın, huzurun, silahların susmasının tavizsiz tarafıdır. İç ve dış odaklar bu sabit gerçeği kesinlikle ihlal edemeyecektir.
Allah muhafaza, Türkiye’yi zillet partilerinin koalisyonu yönetiyor olsaydı, ABD’nin sınır devriyesi, ileri karakolu, tetik çeken eli olmaya ne kadar hevesli oldukları çok büyük badire ve belalar eşliğinde görülür ve ortaya çıkardı.
Türkiye’yi yönetmek için mangal gibi yürek lazımdır. Türkiye’yi yönetmek için milli onur ve milli mensubiyet şuuru şarttır. Türkiye’yi yönetmek için nereden gelip nereye gittiğimizi gösteren tarihi süreci bilmek hayat memat konusudur.
Zillet ittifakında bunların hiçbirisi yoktur. Süpürülmedik eve bilinmedik misafir gelirmiş, bunların ellerine yetki geçmiş olsaydı, Türkiye’yi her türlü tehdit ve felakete maruz hale getirirler, sonunda da adımız hıdır elimizden gelen budur diyerek teslimiyetçiliğin dibini boylarlardı.
Su tersine dönünce uyuz keçi nasıl öne düşerse, zillet ittifakı da ancak dünya tersine dönerse karışık ve kirli emellerinde muvaffak olabileceklerdir.
Bir kez daha ifade ediyorum, Türkiye savaşın değil barışın tarafındadır. Çevremizde bir barış kuşağının tesisi öncelikli amacımızdır.
Ümit ediyoruz ki, Rusya ile Ukrayna arasında süregelen ve çetrefil bir hal alan kanlı savaşın İstanbul’da kurulacak muhtemel bir müzakere masasıyla kalıcı bir çözüme ulaşması da inşallah gerçekleşecektir. Barış istiyoruz, barış diyoruz ve bunu çok acil bekliyoruz.
Armageddon tehlikesi
Zillet ittifakının akıl ve siyaset rehberi ABD Başkanı Biden, nükleer savaş riskinin 1962 Küba Krizi’nden bu yana en yüksek seviyede olduğunu geçen hafta açıkladı. Hatta dedi ki: “Putin nükleer silah kullanırsa dünya Armageddon ihtimaliyle karşı karşıya kalır.” Tehdit tonu çok yüksek olan, adeta alarm zilleri çalan bu skandal açıklama dünyayı anında tesiri altına almıştır.
Altını kalın bir şekilde çizerek diyorum ki, Evangelist Hristiyanlar, Hz.İsa’nın yeryüzüne geleceğine, Deccal ile savaşacağına ve Kıyamet Savaşı denen bu savaşın Tel Aviv yakınlarındaki Armageddon denilen yerde olacağına inanmaktadır.
Bu durum sadece siyasi değil inanç temelli bir konudur. Evangelistlerin ABD siyasetindeki özgül ağırlığı çok fazladır. Beyaz Saray’da nüfuz gücü olan bazı Evangelistler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali üzerine, Putin’in bir süre sonra Ortadoğu’ya yöneleceğini, bunun da Kıyamet Savaşı’nı başlatacağını söylemişlerdir.
Biden’in beyni sulansa da, akli melekeleri tartışılsa da, Armageddon tehlikesini gündeme taşıması bize göre tesadüfi değildir. ABD Başkanı’nın bu açıklamasından hemen sonra, Ukrayna Devlet Başkanı da Putin’in nükleer saldırıya hazırlandığını, sivil yerleşim yerlerinin vurulduğunu duyurmuştur.
Muhtemel felaketin gerçekleşmesi demek beşeriyetin hayat ve varlık haklarına kast etmek, dünyanın yıkımına çanak tutmak demektir. İnsanlık böylesi bir vahşeti asla kaldıramayacaktır. Nükleer savaş ihtimalinin konuşuluyor olması bile fecaattir.
Dünya ortak akıl ve iradeyle, barışçıl çabalarla bugünkü tehlikeli ortamdan çıkmalıdır. Bu işin şakaya gelir hiçbir yanı yoktur.
Kılıçdaroğlu, bırak bu işleri!
Kılıçdaroğlu’nun bu gelişmelerin gölgesinde apar topar ABD’ye gitmesi talihsizliktir, densizliktir, pervasızlıktır, düşüncesizliktir. Gerekçeyi de hazırlamışlar, neymiş, ziyaretin amacı teknolojik ve bilimsel gelişmelere yönelik görüş alışverişinde bulunmakmış. Cumhuriyet’in ikinci yüzyıl vizyonunu en parlak beyinlerle tartışacaklarmış.
Utanın, utanın; parlak beyin arıyorsanız milletimizin gözleri çakmak çakmak parlayan evlatlarına bakın. “Bir Türk dünyaya bedeldir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sarılın. Muhtaç olduğunuz kudreti uzaklarda değil eğer varsa damarlarınızda arayın.
Merakımız şudur; Kılıçdaroğlu teknolojik ve bilimsel gelişmeler hakkında ne söyleyecek, neyi duymayı umut edecek, hangi parlak beyinlerle bir araya gelecektir? Sayın Kılıçdaroğlu, bırak bu işleri, geç bu masalları, ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi olur. Buna da çok dikkat et.
Herkes biliyor ki, ABD’ye Cumhurbaşkanı adaylığı için icazet almaya ya da işaret edilecek müstakbel zillet adayının ismini öğrenmeye gittin. Kılıçdaroğlu’na diyorum ki, denenin döne dolaşa geleceği yer ya bir kursak ya da bir değirmen taşıdır.
Su yatağını, yel de tepesini mutlaka bulacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu, ağaca dayanma bükülür, suya güvenme dökülür, ABD’ye bel bağlama seni bir dolara ele verir.
Sen sen ol, gene de tedbiri elden bırakma, ne de olsa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısın, sabahın soğunu sayma, akşamın ayazına kalma, Biden ve çevresinin telkinlerine, Pensilvanya’nın tembihlerine asla inanma, sakın kulak kabartma.
Dolduruşa gelip ona buna fazla güvenme, sonra dost bildiklerin postunu doldurur. Şeytanla aşık oynayanların sonu hüsrandır.
Kılıçdaroğlu’nun malum ziyareti nefretle hazırlanmış, Türkiye husumetiyle yazılmış talimat listelerini almak maksadıyla planlanmış ve uygulamaya geçirilmiştir. Zehirden nasıl şifa olmazsa, zillette de vefa olmaz, Türkiye’ye bir fayda beklenmez.
Sayın Kılıçdaroğlu, açma kapıyı el ucuyla, açarlar kapını el gücüyle, yel gücüyle, fitne gücüyle. CHP Genel Başkanı’nın ABD’ye yüz sürmesi, el açması, aman dilenmesi tek kelimeyle acizliktir, yetersizliktir, milletine sırt dönmektir.
Teslim olmuş başa devlet konmaz
Kılıçdaroğlu barışma ve helalleşme hikayesini anlatadursun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir cenaze nakil aracında yüklü miktarda uyuşturucu yakalanmıştır. Meğer İstanbul Belediyesi gerçekten de çok çalışıyormuş! Bunlara kalsa, kaçakçılık meşru, hırsızlık olağan, yağma sıradan, ihanet de demokratik bir haktır.
Zillet ittifakı işte budur. CHP’nin gerçek yüzü suçtur, kirdir, çamurdur, kokuşmuştur. İnanıyoruz ki, Allah bilir kulunu, ona göre verir çulunu. Zilletin çulu Türkiye’nin başına geçirilmek istenen deli gömleğidir.
Ülkemizin Parlamenter Sisteme geri dönmesi söz konusu değildir. Henüz Cumhurbaşkanı adayını bulamamış, bulmak için de okyanus ötesinde gezip tozmayı iş edinmiş sömürülmüş bir zihniyete Türkiye teslim edilir mi? Milli gelecek emanetlerine bırakılır mı?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk ve Türkiye yüzyılının stratejik gücü, yönetim güvenliğidir.
Cumhur İttifakı zalime aman vermeyen, teröriste fırsat tanımayan, Türk düşmanlarına göz açtırmayan, egemenlik haklarımızı, hükümranlık yetkilerimizi, milli çıkarlarımızı kürenin her köşesinde serdengeçti bir yürekle savunan muktedir ve muhteşem bir millet iradesidir.
Bu bıçkın irade kilitleri açacak, perdeleri aralayacak, ufku aydınlatacak, sis bulutlarını dağıtacak, 2023 ve takip eden yıllarda küresel güç Türkiye’yi inşa ederek zalime Yavuz, mazluma Yunus, mağduriyetin kuyusunda kalmış biçarelere Yusuf olacaktır.
Ağaç gider çalı kalır, çalı gider çakıl kalır, yiğit gider namı kalır, Türk nereye giderse şanı kalır, saygıyla ve şerefle anılır."
Yorumlar