Avrupalı Türklere baskılar "Evet" olarak döndü
Halk oylaması öncesi tehdit, şiddet ve yasaklar dahil Türklerin tercihlerini etkilemek için her yolu deneyen Avrupa, "Evet" oyunun çıkmasını engelleyemedi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öngören Anayasa değişikliği için yapılan halk oylamasında Avrupalı Türklerin sandıkta verdiği karar, Almanya ve Hollanda başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin baskı ve tehditlerinin, vatandaşların tercihlerinde ters etkiye neden olduğunu gösterdi.
Halk oylaması öncesi propaganda süreci, Avrupa ile Türkiye arasında gerilimlere sahne olan bir dizi olayın gölgesinde geçmişti.
Gerginlik, Almanya’nın Gaggenau kentinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a mart ayı başında halkla buluşma izni verilmemesiyle başlamış, bu iptaller kısa süre içerisinde Almanya ve Hollanda’da yayılmış ve gerilimleri tırmandırmıştı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na 11 Mart’ta Hollanda’ya iniş izni verilmemesi ve aynı gün Almanya’dan karayoluyla Hollanda’ya geçen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’ya yönelik diplomatik skandallar zinciri, sadece Türkiye ile Avrupa arasında gerginliği tırmandırmakla kalmamış, bu ülkelerdeki Türk vatandaşlarını da derinden yaralamıştı.
Böylesine gergin bir ortamda yapılan halk oylamasında Türklerin yapacağı tercih de merakla bekleniyordu. Zira Almanya, Fransa, Avusturya, İsviçre, Hollanda ve Belçika gibi Türk nüfusun yoğun olduğu ülkelerde yetkililer ve medya kimi zaman tehdit, kimi zaman karşı propaganda, kimi zaman da şiddet yoluyla vatandaşların “Evet” yerine “Hayır” oyu kullanması için çaba gösterdi.
Üstelik Batı Avrupa ülkeleri, AK Partili bakan ve milletvekillerinin toplantılarını salon sahiplerine tehditlerle engellerken, HDP’li vekillerin başını çektiği “Hayır” cephesine kimi zaman destek oldu kimi zaman daha da ileri giderek bizzat toplantıları organize etti.
Ancak 16 Nisan akşamı açılan sandıklar, yoğun karşı propagandanın Türkler üzerinde etkili olmadığını aksine Avrupalı Türklerin tepki için daha fazla oranda oy kullandığını ve tercihini yurt içi ortalamasının çok üstünde “Evet” yönünde kullandığını gösterdi. Seçmenin en fazla olduğu Almanya’da “Evet” oyları yüzde 63, “Hayır” oyları yüzde 37 iken, gerginliğin doruk noktaya ulaştığı Hollanda’da Türklerin yüzde 71’i tercihini “Evet”ten yana kullandı. Avrupa’da en yüksek “Evet” oyu ise yüzde 75 ile Belçika’dan geldi. Yine yoğun seçmen potansiyelini barındıran Fransa’da yüzde 65, Avusturya’da ise yüzde 73 oranında “Evet” tercihinde bulunuldu.
Yurt dışındaki toplam seçmen sayısı 3 milyon civarında ancak Almanya, Hollanda, Avusturya, Belçika ve Fransa’da yaklaşık 2 milyon 300 bin kişi oy kullanma hakkına sahip. 57 seçim bölgesi olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu 5 ülkenin kendi başına seçmenlerin dörtte üçünden fazlasını barındırdığı görülüyor. Bu açıdan yüzde 70’leri bulan “Evet” oylarını, Avrupa’nın halk oylaması propaganda sürecinde Türkiye’ye yönelik tavır ve açıklamalarına tepki olarak da görmek gerekir.
TÜRKİYE'YE VE AVRUPALI TÜRKLERE TEHDİTLER DEVAM EDİYOR
“Evet” kararını tersine çevirmek için tüm teamüllerin, kanunların hiçe sayıldığı ve baskıların en üst düzeye çıktığı ülkelerin yetkilileri, oldukça yüksek oranda “Evet”in çıkması üzerine, özeleştiri yapma yerine tehditlerini kaldığı yerden devam ettirdi.
Belçika’da yaşayan Türklerin 4'te 3'ünün referandumda "Evet" oyu kullanması üzerine, Flaman Hristiyan Demokrat Parti (CD&V) Milletvekili Hendrik Bogaert, Twitter’dan "Türklerin yarısı ve bizim ülkemizdekilerin çoğunluğu totalitarizm yönünde oy kullandı. Çifte vatandaşlığı şimdi durdurun. Bir tercih yapın lütfen." mesajını paylaştı. Milliyetçi Yeni Flaman İttifakı (N-VA) partisinden Mülteciler ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Theo Francken de Bogaert’in önerisini destekleyerek Twitter'dan "CD-V’nin çifte vatandaşlığın kaldırılması teklifi iyi bir fikir." değerlendirmesinde bulundu.
Hollanda'da ana muhalefette yer alan Özgürlükler Partisi'nin ırkçı lideri Geert Wilders de beklendiği gibi ülkesindeki Türkleri tehdit etti. Wilders, "Evet şimdi de topluca Türkiye'ye dönün. Hollanda'daki özgürlüklere rağmen Türkiye'de diktatörlüğü seçiyorsanız, burada işiniz yok. Güle güle." ifadelerini kullandı.
Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz da sonuçlardan dolayı Türklerin cezalandırılması gerektiğini ima ederek, “Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) hayalinin sona erdirilmesi” gerektiğini söyledi.
Öte yandan, Avrupalı liderlerin Türkiye’deki sonuçtan dolayı herhangi bir tebrik mesajı yayınlamadığı görüldü. Oysa yakın zamanda Avusturya’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sonuçlar belli olur olmaz AB kurumları ve birlik üyesi ülkelerin liderleri tebrik yarışına girmişti. Yine son Hollanda seçimlerinde de seçimi birincilikle bitiren ancak dört partili olması beklenen koalisyon hükümetini hala kuramayan Başbakan Rutte’a yoğun tebrik mesajları gönderilmişti.
SEÇİM ÖNCESİ TEHDİT, SONRA CEZALANDIRMA
Türkiye'de 16 Nisan’daki yüzde 51,4’lük “Evet” oranı bir yana, tüm yasaklama girişimlerine rağmen kendi ülkelerindeki Türklerin yüzde 70’leri bulan oranda “Evet” oyu kullanması Avrupa’da daha büyük rahatsızlığa neden olmuş görünüyor. Seçim sonucuna ilk verilen tepkiler, özellikle Hollanda, Almanya, Avusturya ve Belçika’da Türkleri cezalandırma eğilimine işaret ediyor.
Nitekim seçimden önceki tehditlerde de hem Avrupalı Türklerin hem de Türkiye’nin “Hayır” kararı vermemesi durumunda çeşitli yaptırımlar aleni şekilde dile getirilmişti. AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, halk oylaması öncesi Türkiye'nin AB üyeliğinin "giderek gerçek dışı" olmaya başladığını söylemişti. Hahn, mart ayında Alman Bild gazetesine verdiği demeçte, "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın otoriter tutumu ve Anayasa'yı değiştirerek başkanlık sistemine geçme planları, AB'ye sırt çevirmektir.” ifadelerini kullanmıştı.
AP Türkiye Raportörü Kati Piri, şubat ayındaki açıklamasında, "Referandumda 'Evet' oyu çıkarsa AB yeni yönetim yapısının Kopenhag Kriterleri açısından uygunluğuna ilişkin kendi değerlendirmesini yapacaktır." tehdidinde bulunmuştu. Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalistler ve Demokratlar Grubu Baskan Yardımcısı Knut Fleckenstein de Alman gazetesi Handelsblatt’a 13 Nisan’da yaptığı açıklamada, referandumda “Evet” oyunun AB üyelik sürecinde "Hayır" olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydetmişti.
Öte yandan “Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi ve Türkiye ile AB Arasında Yeni Ticari Çerçeveye Doğru” başlıklı taslak raporun, 21 Mart’ta Avrupa Parlamentosu Uluslararası Ticaret Komitesi (INTA) toplantısında oylanması referandum sonuna ertelenmişti. Bu da AB’den yine Türkiye’ye “Evet” çıkmaması yönünde gözdağı olarak yorumlanmıştı.
16 Nisan Pazar günü yapılan halk oylamasında resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 51,4 "Evet", yüzde 48,6 Hayır çıkmış ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kabul edilmişti. Yurt dışı oylarda ise tercih yüzde 59 "Evet", yüzde 41 "Hayır" şeklinde gerçekleşmişti.
Yorumlar