Anadolu Ajansı 97 yaşında
Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında "Anadolu'nun sesini dünyaya duyurmak" amacıyla kurulan Anadolu Ajansı, 97. yılında dünyanın en iyi ajanslarından biri olma yolunda ilerliyor.
Kurtuluş mücadelesinin verildiği dönemde üstlendiği kritik görevle Cumhuriyet tarihi içinde özel bir yere sahip olan Anadolu Ajansı, Milli Mücadele'nin başladığı süreçte, bağımsızlık mücadelesini tek ve güçlü bir kanaldan hem yurda hem de dünyaya duyurmayı başarmanın haklı gururunu taşıyor.
Haber maratonunu yıllardır aksatmadan sürdüren Anadolu Ajansı, "Güvenilir, tarafsız, etik, hızlı" habercilik anlayışıyla 100'üncü yılına emin adımlarla yürüyor.
AA'NIN KURULUŞ SERÜVENİ
Anadolu Ajansı'nın kuruluşu, "Milli mücadelenin dönüm noktası" denilebilecek zor günlere denk düşüyor. İşgal sonrası İstanbul'da kalınmayacağını gören bazı aydınlar, Milli Mücadele'ye katılmanın yollarını araştırıyor.
AA'nın kuruluş serüveni de tam bu süreçte, İstanbul'un işgaliyle bazı aydınların İstanbul'dan Anadolu'ya gelişleri aşamasında gerçekleşiyor. İstanbul'un 16 Mart 1920'de işgal edilmesinden 5 gün sonra yola çıkan Yunus Nadi (Abalıoğlu) ile Halide Edip'in (Adıvar) bulunduğu iki kafile, 31 Mart'ta Geyve'de buluşuyor. Akhisar İstasyonu'nda verilen mola sırasında iki aydın, "Ankara'ya gider gitmez bir ajans teşkilatı kurulmasını" görüşüyor.
Yunus Nadi ve Halide Edip, ajansın adı konuşulurken, "Türk", "Ankara" ve "Anadolu" seçenekleri arasından "Anadolu Ajansı"nda birleşiyor.
TARİHİ GENELGE
Halide Edip ve Yunus Nadi'nin de bulunduğu heyet, 1 Nisan'da Ankara'ya ulaşıyor. Yunus Nadi'nin ifadesiyle, "4 veya 5 Nisan akşamı" Mustafa Kemal Paşa'nın karargahı Ziraat Mektebi'nde yemekten sonra Anadolu Ajansı'nın kurulmasından söz açılıyor. Bu konuşmanın ardından, Anadolu Ajansı'nın kuruluşu, 6 Nisan 1920'de gerçekleştiriliyor.
Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele'nin ateşini tutuşturduğu bütün yurda gönderdiği tarihi genelgeyle Anadolu Ajansı'nın kuruluşunu duyurmakla kalmıyor, girişilen mücadelenin iç ve dış kamuoyuna duyurulmasının önemine de işaret ediyor.
Mustafa Kemal Paşa imzalı Anadolu Ajansı'nın kurulduğuna ilişkin genelge, günümüz Türkçesi ile şöyle:
"İslam'ın canevi olan Osmanlı Saltanatı merkezinin düşman işgaline geçmesi, bütün ülke ve ulusumuzun en büyük tehlikeyle karşılaşması sonucu olarak bütün Rumeli ve Anadolu'nun giriştiği ulusal ve kutsal savaşım sırasında, Müslüman kişilerin iç ve dış en doğru havadisle aydınlanmalarının zorunlu bir gereksinme olduğu önemle göz önüne alınmış, bunun sonucu, burada en yetkili kişilerden oluşan bir özel kurul yönetiminde, 'Anadolu Ajansı' adı altında bir kurum kurulmuştur.
Anadolu Ajansı'nın en hızlı araçlarla vereceği havadis ve bilgi, aslında Temsilciler Kurulumuzun belgeli ve asıl kaynaklarının sonucu olacağı için bu ajans bildirimlerinin oraca ve özellikle Müdafaa-i Hukuk örgütümüzce dahi seçilecek caddelere ve toplanılacak yerlere asılması, dağıtımı, dahası bucak ve köylere dek ulaştırılması yolunda olabildiğince çok yayınlanabilmesi için ivedili düzenlemeler yapılması, sonucundan da bilgi verilmesi önemle rica olunur."
İLK BÜRO
Halide Edip, Anadolu Ajansı'nın ilk bürosu olarak da kullanılan, Milli Mücadele'nin ilk karargahı Ziraat Mektebi'nin, Ajans için ayrılan bölümünü şöyle tasvir etmiştir:
"Ankara'ya geldiğimin beşinci günü, büyük sofaya açılan dar ve uzun odalardan biri bana ayrıldı. Burası bir nevi büro haline sokulmuştu. Buranın eşyası, büyük bir yazıhane, dosya raflar, sandalye ile beraber iki masa, bir de eski yazı makinesinden ibaretti. Ben İngilizce gazetelerin siyasete kaçan kısımlarını tercüme eder, Mustafa Kemal Paşa'nın katibi Hayati Bey'in getirdiği telgraflar arasında, Anadolu Ajansı veya Hakimiyeti Milliye gazetesi için lazım olan parçaları keser, bundan başkada Mustafa Kemal Paşa'nın diğer muhaberatına ait yazıları hazırlardım."
İLK BÜLTEN
Günün zor şartları altında kurulan Anadolu Ajansı, ilk haberlerini servis etmeye 12 Nisan 1920 tarihinde başlar.
İlk bülten şu şekildedir:
"Devlet Merkezimizin düşman işgali altına geçmesi üzerine Anadolu ve Rumeli'nin Müdafaa-i Hukuk azim ve kararlılığı içinde yiğitçe harekete geçtiği şu sıralarda, din ve vatan kardeşlerimizin en doğru haber ve bilgiler alabilmelerini sağlamak için kurulan Anadolu Ajansı, bugünden itibaren göreve başlıyor. Bugün alınan haber ve bilgilerin oralarda da mümkün olduğu kadar fazla kimse tarafından okunup bilinmesi gereğini arz ve açıklamaya yer yoktur. Bu amaçla oralarda dahi özel örgütler meydana getirerek, her gün vereceğimiz bilgilerin telgrafhane kapılarında siyah levhalar üzerine yazılması ve yeterli araç olan yerlerde basılması, yayınlanması ve dağıtılması, nahiyelere ve hatta köylere kadar gönderilmesi hususlarının yerine getirilmesini hepinizin vatan ve millet sevgisinden ve yardımlarından rica ederiz. Bu başlangıçtan sonra, bugünkü son bilgiler aşağıdadır..."
İlk bültende, memleketin içinde bulunduğu durum ortaya konmuş, bu çerçevede Anadolu Ajansı'nın kuruluş amacına yer verilmişti.
Bültende, Anadolu Ajansı bültenlerinin dağıtımının taşıdığı önemden bahsedilmiş, yine ajans bültenlerinin dağıtımı için bir dağıtım ağı kurulması ve bunun düzenli şekilde işletilmesinin gerekliliği vurgulanmıştı. İlk bültende hem yurt içinden, hem yurt dışından haberlerin yer alması da dikkati çekiyor.
Kuruluşu resmi bildirgelerle tüm yurda duyurulmaya çalışılan Anadolu Ajansı'nın bu tarihten sonra Anadolu'daki ulusal bağımsızlık mücadelesinin gerekçeleri, gelişme yönü ve diğer unsurları hakkında halkın en doğru iç ve dış haberlerle aydınlatılması yönünde haber vermesi amaçlanmış, bunda da başarılı olunmuştu.
Mustafa Kemal, AA'nın yurt çapında etkinlik kazanması ve işleyişiyle de yakından ilgilendi, çünkü milli mücadelenin propagandasının büyük önem taşıdığına inanmıştı.
Mustafa Kemal, bu amaçla AA'nın kuruluşunu duyurmakla yetinmemiş, başta Ajans bültenlerinin ulaştırılması konusu olmak üzere çeşitli yazışmalar yapmış, uyarılarda bulunmuştu. Bekir Sami Bey'in komutanı olduğu 56'ncı Tümen Komutanlığına, 12 Nisan 1920'de çektiği telgrafta, İstanbul'daki durum hakkında alınacak güvenilir bilgilerin Anadolu Ajansı'na esas olmak üzere sürekli olarak bildirilmesini istemişti.
Mustafa Kemal, 18 Nisan 1920'de Anadolu Telgraf Merkezi'ne gönderdiği genelgede ise Anadolu Ajansı bültenlerinin bazı yerlere gönderilmediği yolunda şikayetler aldığını belirtmiş, bu hizmetin telgrafçılarca destekleneceği ve çabuklaştırılacağına şüphe duymadığını kaydetmişti.
Mustafa Kemal, genelgesinde, Anadolu Ajansı haberlerinin iletilmesinde doğabilecek kusurların "Vatan suçu" oluşturabileceğine de dikkati çekmiştir.
YAYIN İLKELERİ
Anadolu Ajansı bültenleri hazırlanırken, bugün olduğu gibi geçmişte de yayın ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalınmıştır.
Kurtuluş Savaşı süresince, milli birliği tehlikeye düşürecek kışkırtmalar ve yalanlara karşı milleti uyanık tutmak, ulusal mücadeleyi bağımsızlığa ulaştıracak karar ve hareketleri zamanında halka bildirmekle işe başlayan AA, halka doğru haber vermek yolunda çalışmalar yapmış, Büyük Millet Meclisi'nin aldığı kararları halka ileterek, halk-hükümet bütünleşmesinin sağlanmasına önemli katkı vermiştir.
Anadolu Ajansı, 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde "Güçlü Türkiye'nin Güçlü Haber Ajansı" olmasının yanı sıra, 11 dilde yayın yaparak, dünyanın en etkin 5 haber ajansından biri olma hedefiyle de çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.
Yorumlar