Yerliler sömürülmeye devam ediyor
Dünyada 5 bin farklı kültürü temsil eden yerli halkların büyük bölümü, yaşadıkları ülkelerin karar alma süreçlerinden dışlanmaya, sömürülmeye ve asimile edilmeye devam ediyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun (BMGK) 2007'de, kültür, kimlik, dil, çalışma, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda yerli halkların bireysel ve toplumsal haklarına ilişkin bir deklarasyonu kabul etmesine rağmen çoğu yerlinin hakları ellerinden alınıyor. Yerliler muhtemelen dünyanın en dezavantajlı ve savunmasız grupları arasında yer alıyor.
"Birleşmiş Milletler Yerli Halklar Hakları Deklarasyonu"nun uygulanmasında kaydedilen ilerlemeye ve süregelen sorunlara dikkat çekmek için 2017 yılının teması, "BM Yerli Halklar Hakları Deklarasyonunun 10. Yılı" olarak belirlendi. Uluslararası toplum, yerlilerin haklarının, farklı kültürlerinin ve yaşam biçimlerinin korunması için özel tedbirlerin alınması gerektiğini kabul ediyor.
Yaşadıkları bölgelerde baskın toplumların sahip olduğundan farklı sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal özelliklerini hala muhafaza eden yerliler, tarih boyunca kimliklerine, yaşam biçimlerine, ata topraklarına ve doğal kaynaklara ilişkin haklarının peşine düşse de bu arayış çoğu zaman sonuçsuz kalıyor.
Amazon yerlilerinden Hint kabilelerine, Arktik'in İnuitlerinden Avustralya'daki Aborijinlere kadar en az 5 bin gruba ayrılan yerli halklar, diğer etnik azınlıklar gibi ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. Bazı ülkelerde yerlilerin haklarını bir ölçüde koruyan yasalar bulunsa da çoğu kez sistematik biçimde hakları ihlal ediliyor ya da yok sayılıyor.
90 ÜLKEDE 370 MİLYON YERLİ
BM'ye göre, dünya genelinde 90 ülkede yaklaşık 370 milyon yerlinin yaşadığı tahmin ediliyor.
Dünya nüfusunun yüzde 5'inden azını teşkil eden yerliler, yerkürede yoksulların yüzde 15'ini oluşturuyor.
Yerli Halkların Sorunları için Uluslararası Çalışma Grubuna (IWGIA) göre, dünya genelinde 370 milyon yerlinin yüzde 70'i Asya'da yaşıyor.
Asya'daki yerlilerin sayısının 260 milyon olduğu ifade ediliyor, bu da kıtayı kültürel açıdan dünyanın en fazla çeşitliğe sahip bölgelerinden biri haline getiriyor. Öte yandan arazileri ve toprakları üzerindeki haklarını kaybeden, ayrımcılık ve asimilasyon gibi sorunlarla karşı karşıya olan Asyalı yerliler, yaşadıkları bölgelerde güvenlik güçleri tarafından ağır baskı altında tutuluyor.
Latin Amerika ve Karayipler'de yaklaşık 600 yerli topluluğa mensup yaklaşık 40 milyon kişinin yaşadığı ifade edilirken, Afrika'da avcı toplayıcı yaşam biçimini sürdüren, çoğunlukla kırsal kesimde göçebe ve yarı göçebe yaşayan yaklaşık 50 milyon yerli bulunuyor. Afrika'daki yerli örgütlerinin, seslerini duyurmak ve haklarını savunmak konusunda yükselen bir başarıya sahip olduğu belirtiliyor.
Yerlilerin nüfusa oranları, yaşadıkları ülkelere hakim olan sömürgeci güçten sonra değişime uğrarken, Bolivya ve Guatemala'da yerli halk nüfusun yarısından fazlasını oluşturuyor.
Yerli toplulukların yaşadığı toprakların, dünyanın biyolojik çeşitliliğinin yüzde 80'ine tekabül ettiği tahmin ediliyor.
DÜNYADA ORMANLARIN YÜZDE 11'İ YERLİLERİN KORUMASINDA
Cultural Survival'da yer alan bir makaleye göre, dünyada ormanların yüzde 11'i yerlilerin koruması altında ve bu ormanlar büyük miktarda karbon tutuyor.
Yerlilere ait bu arazilerin biyolojik çeşitlilik nedeniyle "cazibe merkezleri" haline geldiğine dikkat çekilen makalede, buraların, hızlı biyoçeşitlilik kaybı ve iklim değişikliğinin etkileriyle karşı karşıya kaldığı uyarısında bulunuldu.
Dünya Vahşi Yaşam Fonu tarafından listelenen, biyoçeşitlilik bakımından en fazla tehdit altında bulunan 200 bölgeden yüzde 95'inin yerlilere ait topraklar olduğuna işaret ediliyor.
"ULUSLARARASI DÜNYA YERLİ HALKLAR GÜNÜ" VE "BM YERLİ HALKLARIN HAKLARI DEKLERASYONU"
BM Yerli Halklar Çalışma Grubu'nun, 9 Ağustos 1982'deki ilk toplantısında bugün, "Uluslararası Dünya Yerli Halklar Günü" olarak ilan edildi. Dünyanın çeşitli ülkelerinde 9 Ağustos Dünya Yerli Halklar Günü vesilesiyle çeşitli kutlamalar yapılıyor.
BMGK, 2007'de de yerliler ve üye devletler arasındaki iş birliği ve dayanışma açısından önemli bir dönüm noktası niteliğindeki "BM Yerli Halkların Hakları Deklarasyonu"nu kabul etti. Deklarasyon, yerlilerin haklarına ilişkin en kapsamlı uluslararası araçlardan biri olarak kabul ediliyor.
Deklarasyonun kabulünden bu yana özellikle Latin Amerika'da Kosta Rika, Ekvador, Meksika, Nikaragua ve Bolivya gibi bazı ülkelerde, yerlilerin kimlikleri ve haklarını tanımaya yönelik adımlar atıldı.
Kenya'nın da aralarında bulunduğu birçok ülke, yerli topluluk olarak tanımlanan bazı grupları resmen tanırken, Şili dahil olmak üzere bazı ülkeler, yerlileri tanıyan anayasal değişiklikleri gündeme alma niyetlerini kamuoyuna açıkça beyan etti. Avustralya ve Yeni Zelanda ise bu tür anayasa değişikliklerini çoktan gündeme aldı.