'Yeni dönem Obama dönemindeki kadar sorunlu ve başarısız olmaz'
ABD Başkanlık seçimlerine kısa süre kala anket sonuçlarının değişiklik göstermesi kafalarda soru işaretlerine sebep oldu. Prof.Dr. Mehmet Seyfettin Erol'a göre, Trump'ın şansı daha yüksek.
Şule ALTINEL / Ajanshaber
ABD Başkanlık seçimlerine kısa süre kala adaylar televizyonda karşı karşıya geldi. Münazarada Clinton galip gelirken oy olarak son anketlerde de Clinton’un 2 puanlık liderliği söz konusu. Bir önceki ankette ise Trump 1 puan önde gözüküyordu. Peki, bu kıyasıya mücadelede hangi aday rakibine fark atar? Seçimde kimin ipi göğüsleyeceğine ve Obama döneminden sonra ABD’deki politikanın nasıl seyredeceğine ilişkin Prof.Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Ajanshaber’e çarpıcı değerlendirmede bulundu.
Son anketlerde Clinton’un öne geçmesine ‘ABD’deki derin yapının ya da sistemin tercihini yansıtıyor olabilir’ diyen, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol şunları kaydetti:
‘Anketler öngörü açısından yöntem olarak kullanılsa da algı çalışmalarında vazgeçilmez öneme sahip. ABD kamuoyunun tercihinden ziyade ABD’deki derin yapının ya da sistemin tercihini yansıtıyor olabilir. Buna yönelik son dakika algı çalışmasının tezahürü olabilir. Düne kadar Donald Trump öndeyken, bugün Clinton’un öne geçmesi ABD’nin kendi içindeki mücadelenin anket ya da istatistiksel boyutu olarak değerlendirilebilir. Bununla ilgili birkaç dayanağımız var; normal şartlarda Clinton’un sağlık durumu ve bunun kamuoyuna yansıtılmış olması ona puan kaybettirmesi gerekirken bilakis puan kazandı. Ya Amerikan halkı sağlıklı düşünemiyor ya da fazlasıyla duygusal. Duygusallık ön plana çıkarak Clinton’a yönelmiş oldular. Clinton’ın karşı karşıya kaldığı açının sorunu bana göre anketlerle takviye etmek istiyorlar. Yani anketler Hillary Clinton’ın karşı karşıya kaldığı krizi aşmak için araç olarak görüyorlar.’
RONALD REAGAN GİBİ
Trump’ın kazanma şansının daha yüksek olduğunu iddia eden Prof. Dr. Erol, ‘ABD, Clinton’ın sağlık durumunu göz önünde bulundurursa ve şu anki dış politikada daha radikal ve kaba güce dayalı adımlar atacaksa (ABD böyle bir politikaya ihtiyaç duyuyor) Trump’ın kazanma şansı var demektir. Çünkü Trump daha önce denenmemiş, karşısındaki aktörler tarafından da pek bilinmeyen yöntem izliyor. Aynı zamanda da bu mesajı fazlasıyla veriyor. Aynı Ronald Reagan türü gibi bir aktör olarak ihtiyaca fazlasıyla cevap veriyor. Şu anda ABD’nin özellikle dış politikada karşı karşıya kaldığı kriz daha çok böylesi bir lidere ihtiyaç duyulduğunu işaret ediyor.
Seyfettin Erol, Obama döneminden sonra nasıl farklılıklar olacağını ise şöyle aktardı:
Bu yeni dönem de hangi Başkan adayı başa gelirse gelsin, Obama dönemindeki kadar sorunlu ve başarısız olmaz. Obama koskoca bir enkaz bırakıyor. Şu an hem içeride hem de dışarıda krizlerle boğuşuyor. Amerikan caydırıcılığı tarihinin en dip noktalarında, güçlü müttefik ilişki kurabileceği Almanya, Türkiye, Körfez ülkeleri gibi ülkelerle sorunlar yaşıyor.
‘TÜRKİYE’Yİ KARŞISINA ALAN LİDER KAYBETMEYE MAHKÛMDUR’
Obama büyük beklentiler ile geldi ama büyük bir hayal kırıklığı ile gidiyor. Bundan sonra hangi lider gelirse gelsin ABD bir lider artık çıkartamıyor, sistem sıkıntılı sürece girmiştir. ABD’nin kendi gerçekliğine göre daha rasyonel şekilde hareket etmesi ve İslam dünyası ile sorunlarını bitirmesi gerekiyor. Bu yüzden Türkiye ile güçlü ilişkinden başka şansı yok. Obama örneğinde olduğu gibi Türkiye’yi karşısına alan lider kaybetmeye mahkûmdur.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.