Yardıma Değil Casusluğa Gelmişler
AFAD ve Kızılay dışındaki diğer kuruluşların TSK'nın opersayonları ardından kayıplara karışması, yardım kisvesi altında casusluk faaliyetlerini yeniden gündeme taşıyor.
Türkiye, Suriye'de savaşın başladığı günden bu yana gerek insanı yardım faaliyetleri, gerek bölgedeki sivil hassasiyeti ile diğer tüm ülkelerden ayrı ve başarılı bir yol izlerken, özellikle 2015 sonrasında bölgede yıkılan düzen ve bozulan sosyal yapının yeniden ikamesinde de çok önemli görevler üstlenmeye devam ediyor.
Harekatların öncesinde bölgede cirit atıyorlardı
Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin DEAŞ-PKK başta olmak üzere çok sayıda örgütle aynı anda mücadele etmek durumunda kaldığını hatırlatan güvenlik kaynakları, "O dönemde sınırın Türkiye tarafında ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin yardım faaliyetleri maskesi altında bu şehirlerde kümelendi. Amaçları sadece bu şehirleri değil, sınırın iki tarafını da kendi çıkarları doğrultusunda terörize etmekti" bilgisini paylaştı.
MİT ve Emniyet koordinesinde operasyonlar
Türkiye'nin hendek operasyonları ile öncelikle kendi sınırları içerisindeki unsurları temizlediği hatırlatılırken, bu operasyondaki kararlılık ve ardından gelen başarının bölgedeki yardım kuruluşu görünümlü casusluk faaliyetlerine büyük darbe indirdiği vurgulandı.
Bu dönemde MİT ve Emniyetin düzenlediği ortak operasyonlarla çok sayıda yardım merkezi, ofis ve eve baskınlar düzenlerken, Hatay, Gaziantep ve Adana düzenlenen operasyonlarda 'gönüllü' kisvesi altında çalışan ancak yabancı istihbarat kurumlarına çalıştığı değerlendirilen isimlere yönelik geniş kapsamlı çalışmalar başlatılmıştı.
Aralarında ABD merkezli International Medical Corps’un (IMC) da bulunduğu yerlerde düzenlenen operasyonlarda çok farklı ülkelerden onlarca isim gözaltına alınmış ve yardım merkezleri kapatılmıştı.
"Sadece casusluk değil, lojistik destek de sağladılar"
IMC, Mercy Corps ve diğer sözde yardım örgütlerinin 'diplomatik dokunulmazlık' zırhı altında yardım faaliyetleri dışına rahatlıkla çıktığına işaret eden güvenlik uzmanları, "Diplomatik dokunulmazlık zırhı sınırdan casusların geçmesine kolaylıkla yardımcı olabildikleri gibi, kendi kontrolleri altındaki terörist gruplara her türlü lojistik desteğin yanı sıra kendileri hizmet edecek kadroları da temin edebilmeleri anlamına da geliyordu" hatırlatmasını yapıyor.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı'nın ardından ortada yoklar
Türkiye'nin önce Fırat Kalkanı ardından Zeytin Dalı Harekatı ile bölgedeki ağırlığını iyice hissettirmesinin ardından bölgeye Suriye savaşı sürecince ilk kez tersine göç başlarken, tüm bu süreçte yabancı insani yardım kuruluşlarının ortalarda görünmemesi dikkatlerden kaçmadı.
Hakimiyet sağladığı bölgede sadece askeri anlamda güvenlik sağlamakla yetinmeyen Türkiye, özellikle sosyal hayatın yeniden inşası konusunda da yapılamayanları yapmaya devam ediyor. Özellikle Türk Kızılayı ve AFAD gibi kurumlarla bölgeye dair her konuda inisiyatifi yüklenen Türkiye, Fırat Kalkanı'nın ardından Suriye Savaşı'nda ilk kez tersine göç başlamasını sağladı ve binlerce Suriyeli yeniden evlerine döndü.