Visegrad'da diri diri yakılan Boşnaklar anıldı

Bosna Hersek'in doğusundaki Visegrad şehrinde 1992-1995 yıllarında yaşanan savaş sırasında diri diri yakılarak katledilen Boşnaklar düzenlenen törenle anıldı.

Savaş Mağduru Kadınlar Derneğince düzenlenen anma törenine katılan kurban yakınları ve dernek üyeleri, ellerinde adalet ve hakikatin ortaya çıkmasını istediklerini belirttikleri dövizler ve savaş dönemine ait fotoğraflarla Visegrad sokaklarında protesto yürüyüşü düzenledi.

Olaysız geçen yürüyüşün ardından, önce 14 Haziran 1992'de Adem Omeragic'in Pionirska Sokağı'ndaki evinde diri diri yakılarak öldürülen aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 70'ten fazla kurban için dualar okunarak evin önüne çiçek bırakıldı, ardından 27 Haziran 1992'de Bikavac kasabasında Meho Aljic'in evinde yakılan 70'ten fazla kurban anıldı.

Visegrad İslam Meclisi ve Belediye Meclisi Başkanı Bilal Memisevic, burada yaptığı konuşmada, katliamın üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen kurbanların cesetlerine henüz ulaşılamadığını anımsattı. Daha iyi bir gelecek için yaşananlarla yüzleşilmesi gerektiğini vurgulayan Memisevic, Visegrad İslam Meclisi ile Boşnakların, bu bölgede katledilen tüm Boşnakların cesetlerinin yerlerinin tespit edilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

Memisevic, Adem Omeragic'in evinde korkunç bir katliama imza atanların, Pionirska Sokağı ve Bikavac'taki evlerde işledikleri suçlarla insanlık tarihinde kendilerine birer anıt diktiklerini ifade etti.

Visegrad'da 1991'de 14 bin 500 Boşnak'ın yaşadığını anımsatan Memisevic, bugün Visegrad'da yaşayan Boşnakların sayısının bin 200'ü geçmediğini söyledi.

Savaş Mağduru Kadınlar Derneği Başkanı Bakira Hasecic de kurban yakınlarının Visegrad'ın "dilsiz kesildiği" katliamın diri diri yakılan kurbanlarının kemiklerini çeyrek asırdır aradıklarını hatırlattı.

Pionirska Sokağı'ndaki evden kurtulmayı başaran birini evine aldığını anlatan Hasecic, "Yaralı kolundan kurt çıkardığımı hatırlıyorum. Nasıl göründüğünü anlatmak istemiyorum. Yaşanan katliama şahit olan Sırp komşuların, içlerinde bir parça insanlık varsa kurbanların kemiklerinin nerede olduğunu söylemeleri gerekir ancak Visegrad, bu katliam karşısında dilsiz kesilmeyi tercih ediyor." dedi.

Hasecic, hem Boşnak hem Sırp yetkililere yakılan kurbanların gömüldüğü yerlerin tespit edilmesi çağrısında bulundu.

"BOSNA SAVAŞI'NDAKİ EN BÜYÜK İNSANLIK TAHRİBİ"

Törene katılanlar, Visegrad'daki Careva Camisi'nde yapılan Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından, 27 Haziran 1992'de Meho Aljic'in evinde yakılan 70'ten fazla Boşnak kurbanı anmak üzere Bikavac kasabasına yöneldi.

Eski Yugoslavya'da işlenen savaş suçlarını yargılayan Hollanda'nın Lahey kentindeki Uluslararası Ceza Mahkemesinin (ICTY) "Bosna Savaşı'ndaki en büyük insanlık tahribi" olarak nitelediği katliamda aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 70'ten fazla sivil öldürülmüştü.

Koritnik köyü sakinlerini, Omeragic'in evine kapatarak diri diri yakan Milan Lukic önderliğindeki Sırp askerleri, eve havan topu fırlatarak camdan kaçmaya çalışan kurbanları kurşuna dizmişti.

Katliamda 8 kişi hayatta kalmayı başarırken, en küçük kurban annesinin kucağında can veren iki günlük bir bebek olmuştu.

Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi ve Bosna Hersek Mahkemesi, şimdiye kadar Visegrad'da işlenen suçlarla ilgili 8 Sırp askerini mahkum etti. Sanıklardan Milan Lukic müebbet, Sredoje Lukic ise 27 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Meho Alic'in evinde yakılanlar arasında hayatta kalmayı başaran tek kişi olan Zehra Turjacanin, Milan ve Sredoje Lukic'in davasında tanıklık ederek "diri diri yakılmanın nasıl bir şey olduğunu" anlatmıştı.