UV ışınları çocukları daha çok tehdit ediyor

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Açıkalın: Güneş ışınlarının zararlı etkileri kaybolmaz, aksine yıllar içinde birikir. Bu nedenle bireyler çocukluktan itibaren, yılın her mevsiminde, günün her saatinde göz sağlığını korumalı.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Göz Hastalıkları Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Banu Açıkalın, güneş ışınlarının zararlı etkilerinin kaybolmadığını, aksine yıllar içinde biriktiğini, bu nedenle bireylerin çocukluktan itibaren göz sağlığını koruması gerektiğini belirterek, "Yaşam boyunca maruz kalınan UV dozunun yüzde 25'i, 18 yaşına kadar oluşur. Çocuklar göz merceklerinin şeffaf olması nedeniyle bu ışınlara daha duyarlıdır. Bu nedenle çocukluk çağından itibaren güneşin zararlı etkilerinden korunmak çok önemlidir." dedi.

Açıkalın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, güneş ışınlarının yaşamın temel kaynaklarından birisi olduğunu ancak bu ışınların ozon tabakasının gittikçe incelmesine bağlı olarak göz sağlığını gün geçtikçe tehdit ettiğini ifade etti.

Doç. Dr. Açıkalın, "Ancak bu önlenebilir bir tehdittir. Güneş ışınlarının içindeki ultraviyole (UV) ışınları gözde birçok zararlı etkiye sebep olabilir. Bu etkiler göz kapağı renk bozuklukları, kırışıklıkları, göz alerjisi, gözde et yürümesi (pterjium), katarakt, sarı nokta hastalığıyla, göz tümörleridir." diye konuştu.

Bu ışınların gözün tüm katmanlarını etkilediğini anlatan Açıkalın, şunları kaydetti:

"Güneş ışınlarının zararlı etkileri kaybolmaz, aksine yıllar içinde birikir. Bu nedenle bireyler çocukluktan itibaren, yılın her mevsiminde, günün her saatinde göz sağlığını korumalı. Yaşam boyunca maruz kalınan UV dozunun yüzde 25'i, 18 yaşına kadar oluşur. Çocuklar göz merceklerinin şeffaf olması nedeniyle bu ışınlara daha duyarlıdır. Bu nedenle çocukluk çağından itibaren güneşin zararlı etkilerinden korunmak çok önemlidir. Burada geç kalmamak için anne ve babalara önemli bir görev düşmektedir. Güneş ışığına maruz kalınınca göz bebeği, gözün içine giren ışınları azaltmak için küçülür. Böylece göz kendi kendini koruma altına alır. Ancak bu koruma, göz kapağı ve gözün dış dokuları için geçerli olmadığı gibi, gözün film tabakasıyla merceğinin korunmasında da yeterli değildir. Bunun yanı sıra bu durum, baş ağrısı ve göz kapağı kırışıklıklarına neden olmaktadır. Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için güneş gözlükleri, UV koruyucu kontakt lensler, geniş kenarlı şapkalardan faydalanılmalı."

"GÖZ, BULUTLU HAVALARDA DA TEHDİT ALTINDA"

Doç. Dr. Açıkalın, güneş gözlüklerinin, gözün önünde oluşturduğu karanlık ortamla göz bebeğinin büyümesini sağladığını, görüşü rahatlattığını ve oluşabilecek ağrıları giderdiğini vurgulayarak, "Ancak gözlük camlarının mutlaka yüzde 100 UV koruyucu kaliteli camlar olması gereklidir. Çünkü yeterli UV koruyuculuğu olmayan güneş gözlükleri, göz bebeğini büyüterek daha fazla UV ışınının göze girmesi ve zararlı etkilerde bulunmasına sebep olur." şeklinde konuştu.

Güneş gözlüğü alırken camların yüzde 100 UV koruyuculuğu olmasına, gözlük çerçevesinin yüze uygunluğuna dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Açıkalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu kapsamda, çerçeve ve camlar geniş olmalı, camın alt, üst ve yan kısımlarından ışınların geçmesine izin vermeyen çerçeveler tercih edilmeli. Cam rengi, renk ve ton algımızı bozmamalıdır. Bu nedenle kahverengi ve füme rengi camlar daha fazla önerilmektedir. Yine UV ışını ile renklenen fotokromatik camlar günlük hayatımıza daha uyumludur. Güneş ışınları sabah saat 10.00 ile öğleden sonra 16.00 arası dünyaya daha dik ulaşır, bu nedenle bu saatlerde güneş gözlüğü kullanımı elzemdir. Ancak yapılan çalışmaların sonuçları bu saatler dışında da yoğun, hatta bazı çalışmalarda daha yoğun UV tehdidi göstermektedir. Su, kum, beton, kar güneş ışınlarını yansıtan maddelerdir. Bu nedenle havuz, kar, deniz, kum ve binalardan yansıyan güneş ışınlarının da gözlerimize zarar vereceği unutulmamalıdır."

UV ışınlarının bulutlardan da geçerek göze ulaştığını, özellikle bulutlu havalarda da tehdit altında olunduğunu ifade eden Açıkalın, Türkiye'nin UV indeks haritasının tüm yurdun oldukça yüksek UV tehdidi altında olduğunu gösterdiğini, bu nedenle vatandaşların güneşten korunmasının elzem olduğunu sözlerine ekledi.