"Türkiye'de hep öteden beri bir 'hayır' cephesi var"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "hayır" cephesinin, İstanbul'daki köprülere de karşı çıktığını belirterek, "Türkiye'de hep öteden beri bir 'hayır' cephesi vardır. Milletin lehine ne olursa olsun, 'hayır' diye avazları çıktığı kadar bağırırlar." dedi.

Numan Kurtulmuş, Eyüp Belediyesi ve AK Parti İstanbul İl Gençlik Kolları tarafından Eyüp Kültür Merkezinde düzenlenen "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Genç STK Toplantısı"nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dün katıldığı Diyarbakır programına ilişkin izlenimlerini paylaştı.

Diyarbakır'a daha önce çok gittiğini ancak bu gidişlerinde kenti çok daha başka gördüklerini dile getiren Kurtulmuş, havaalanından meydana kadar vatandaşların Türk bayraklarıyla kendilerini sevgi ve saygıyla karşıladığını anlattı.

Terör örgütünün sözde liderlerinin, 23 Mart’tan itibaren dile getirdiği, "Eğer bu referandumda 'evet' çıkarsa bu PKK'nın sonu olur. Dolayısıyla Kürtler üzerine baskı kurun ve halkın 'hayır' demesini sağlayın." sözlerini aktaran Kurtulmuş, "Gördük ki Diyarbakır halkı, örgütün bu sözünü hiç kale almıyor, tam tersine Kürt kardeşlerimiz Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yüksek oranda 'evet' oyu vererek Türkiye'de anayasa değişikliğinin gerçekleşmesini sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

 Türkiye'nin uzun yıllardır çok yoğun bir siyasi gündemi yaşadığını, son 150 yılın her senesinde, siyaseten yeniden oluşların, dönemlerin olduğunu dile getiren Kurtulmuş, Türkiye’de ilk kez oy kullanacak gençlere de tavsiyelerde bulundu.        

Kendisinin de ilk oyunu 1982 anayasasının kabul edilip edilmemesiyle ilgili referandumda kullandığını dile getiren Kurtulmuş, "Size ne mutlu ki, ilk sefer referandumda oy kullanacaksınız. Sizin önünüze gelecek tercih ise bambaşka bir tercihtir. Siz eski Türkiye'yi tarihte bırakacak, yeni Türkiye'nin önünü açacak, Türkiye'yi prangalarından kurtaracak olan bir sisteme 'evet' diyerek Türkiye'nin yolunu açacaksınız. Biz, Türkiye'nin darbe ürünü bir anayasayla karşılaştığı referandumda ilk oyu kullanmıştık, siz de darbe ürünü olan bir anayasanın önemli maddelerini, sistemi ortaya koyan maddelerini kenara koyarak onları tarihe göndererek çok önemli bir referandumda inşallah rol alacaksınız." ifadelerine yer verdi.

"SİYASİ HAYATIMIZ BOYUNCA BU VESAYETÇİ YAPIYLA MÜCADELE ETTİK"

Anayasa değişikliğinin Türkiye’ye neler getireceği konusunda değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, 16 Nisan’da Türkiye'nin sırtındaki yükten kurtulacağını dile getirdi.

Eski sistemin temel hastalıklarının, yanlışlarının bulunduğunu ifade eden Kurtulmuş, bu yanlışlarla uzun yıllar yaşandığını, bu hastalıklarla Türkiye'nin hep meşgul olduğunu ifade etti.

Numan Kurtulmuş, "vesayetçi ve çatışmacı" yapının, mevcut sistemin temel hastalıklarından ilki olduğunu vurguladı.

Vesayetçi yapının Türkiye'deki uygulamalarına dikkati çeken Kurtulmuş, "Siyasi hayatımız boyunca bu vesayetçi yapıyla mücadele ettik. Maksat hasıl oldu; vesayetçi sistem, bu milletin vekillerine cumhurbaşkanı seçtirmeyen sistemdir. Bu vesayetçi sistemi, Allah'ın izniyle sırtımızdan indiriyoruz ve Türkiye olarak yolumuza devam ediyoruz. Sandıktan kim çıkarsa o olacaktır." ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, Türkiye'nin önüne, anayasa değişikliğinin ardından iki sandığın geleceğini bunlardan bir tanesinde milletvekillerinin, bir diğerinde de ülkeyi kimin yöneteceğinin belirleneceğini, hükümetin başı olan cumhurbaşkanının seçileceğini kaydetti.

Kirli pazarlıklar, vesayet odaklarının baskısı, yurt dışından gelen talimatlar ve baskıların artık olmayacağına vurgu yapan Kurtulmuş, şimdi artık millet kimi istiyorsa ülkeyi beş yıllığına onun yöneteceğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bu sistemin en büyük hastalıklardan birisinin de cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasındaki sürtüşme olduğunu aktararak, her bir tartışmanın Türkiye'ye milyarlarca dolar kaybettirdiğini, siyasi krizlere yol açtığını anlattı.

Geçmiş dönemlerdeki cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasında yaşanan krizlere dikkati çeken Kurtulmuş, "Bu insanlar geçimsiz, sevimsiz oldukları için değil, sistem kötü olduğu için sistem kavgayı gerektirdiği için sistem kavganın altyapısını oluşturduğu için bu kavgalar olmuştur. Sistem, yetkinin bir kısmını cumhurbaşkanına bir kısmını cumhurbaşkanına vermiş. Başbakana sorumluluk da vermiş, cumhurbaşkanına sorumluluk vermemiş." diye konuştu.

"TÜRKİYE'DE ÖTEDEN BERİ BİR 'HAYIR' CEPHESİ VARDIR"

Bütün bu kavga ve sürtüşmelerin Türkiye'ye çok ağır faturalar ödettiğini belirten Kurtulmuş, anayasa değişikliğiyle birlikte yönetimde çift başlılığın ortadan kaldırılacağını ifade etti.

Sistemin bir diğer hastalığının da siyasi istikrarsızlıklar olduğuna işaret eden Kurtulmuş, 16 Nisan'daki halk oylamasında "evet" oyu kullanılarak, siyasi krizlerden dolayı yaşanan zaman kayıplarının ortadan kaldırılacağını, ülkenin sırtındaki yükün indirileceğini söyledi.

Eski sistemden kurtulmak için bir diğer önemli temel nedeninin de "Türkiye'de ekonomik krizlerin kaldırılması" konusu olduğunu aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Türkiye'de tek partinin yönettiği hükümetler, ekonomik kalkınma bakımından çok başarılı olmuş. Sadece son 15 yılda yapılanlara bir göz atın. Geçenlerde Avrasya Tüneli'nden geçtim, Göztepe'den Yenikapı'ya üç dakika... Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray... Bunlar hep bizim çocukluğumuzda da eski projeler diye konuşulurdu. Bizim çocukluğumuzda Küçüksu Çayırına, birinci köprünün malzemeleri getirilir, oradan köprüye monte edilirdi. O zaman birinci köprü yapılırken, şimdi 'hayır' cephesi var ya, aynı 'hayır' cephesi, o gün de ayağa kalktı, 'Biz köprü istemiyoruz. Köprüye 'hayır' dediler. Gösteriler oldu, televizyonlarda tartışmalar oldu. İkinci köprü yapılacak yine 'hayır' dediler. Allah’tan Marmaray ve Avrasya'yı görmedikleri için bir şey demediler ama şimdi herhalde geçince mahcup oluyorlardır. Üçüncü köprüye de bir şey demediler ama onun da adına takıldılar, niye Yavuz Sultan Selim koyduk diye. 'Hayır' cephesi hep böyledir. Türkiye'de hep öteden beri bir 'hayır' cephesi vardır. Milletin lehine ne olursa olsun, ayağa kalkarlar, 'hayır' diye avazları çıktığı kadar bağırırlar."

"'EVET' VERENLER DE 'HAYIR' VERENLER DE BİZİM VATANDAŞIMIZ"

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, CHP'nin "Bütün 'hayır' verenleri Türkiye düşmanı mı ilan ediyorsunuz?" söylemine ilişkin, "Hayır etmiyoruz. 'Evet' verenler de 'hayır' verenler de bizim vatandaşımız ancak oyunu görün, oyunu anlayın diye bunları açık açık söylüyoruz." dedi.

Kurtulmuş, AK Parti İstanbul İl Gençlik Kolları tarafından Eyüp Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Doğu ve Güneydoğu Genç STK Buluşması"nda, Türkiye'de birçok seçimin yaşandığını hatırlatarak, bu seçimlerin demokratik standartları yüksek, açık, şeffaf, katılımı son derece net olan seçimler olduğunu söyledi.

Ancak 16 Nisan'da yapılacak seçimin bambaşka olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Bu 'hayır' cephesi zayıf kaldıkça, baktık ki bu seçimin yurt dışından davetsiz misafirleri oldu. Oldu mu? 'Hayır' cephesine destek vermek için önce Avusturya'dan ses geldi, 'Burada Türk siyasetçileri görmek istemiyoruz.' Sonra Almanya'dan, sonra Hollanda'dan. Rotterdam'daki o rezaleti, o rezil geceyi hep beraber yaşadık." diye konuştu.

Türkiye'de seçilmiş siyasetçilere, bakanlara, milletvekillerine "evet" için halkla buluşma izni vermeyenlerin, "hayır" cephesinin alenen miting yapmasını temin ettiğini anlatan Kurtulmuş, "En son İsviçre'de, alenen etrafının polis kordonuna alındığı, polis tarafından emniyet altına alınan PKK'nın, PYD'nin, DHKP/C'nin ve diğer 'hayır' cephesi taraftarlarının Türkiye karşıtı gösterilerine göz yumdular." dedi.

"ALLAH'TAN HEPSİ TÜRKÇE ÖĞRENMEYE BAŞLIYOR"

Kurtulmuş, İsviçre'nin başkenti Bern'de PKK yandaşlarınca düzenlenen "hayır" mitinginde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hedef gösterildiği pankartı hatırlattı.

Gençlerden, o resimlerin hiçbirini unutmamalarını isteyen Kurtulmuş, "Yetti mi? Yetmedi. Baktılar ki yine olmuyor. Bu sefer gazeteleriyle devreye girdiler. İsviçre'de Blick diye bir gazete, manşetine Cumhurbaşkanımızın kocaman resmini koydu. Türkçe manşet attı; 'Tayyip Erdoğan'ın diktatörlüğüne son vermek için hayır oyu kullanın.' Allah'tan hepsi Türkçe öğrenmeye başlıyor. Bu da Avrupa'daki güçlü, büyük Türkiye karşıtlarının da ister istemez Türkçe öğrenmeye başladıklarını gösteriyor." dedi.

İsviçre'den iki gün sonra Almanya'da yayımlanan Bild gazetesinin "Erdoğan ve Türk politikacıları Avrupa'da görmek istemiyoruz" manşetini attığını hatırlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Yetti mi? Yetmedi. Hiç alışık olunmadık bir şekilde Alman istihbaratının başındaki kişi dedi ki 'Biz 15 Temmuz'un FETÖ'cüler tarafından yapıldığına ikna olmadık.' Allah aşkına FETÖ'cüler tarafından yapıldığına ikna olman için 250 kardeşimizin şehit olması yetmedi de 250 bin kişi mi şehit olsaydı? Niye bunu söylüyor, niye şimdi söylüyor? Alman istihbaratının başı hiç görülmez, kim olduğunu bile bilmez dünya. Demeç vermez. Amerikan istihbaratının başındaki biraz daha medyatiktir. İlk sefer böyle bir şey oldu. Şunun için yapıyor, seçimde Türkiye'nin üzerine bir baskı kurmak ve 'hayır' cephesinin elini rahatlatmak için bunları yapıyor.

Arkasından hiç beklemediğimiz bir ülkede, Norveç'te, 5 tane FETÖ'cü diyor ki 'Biz FETÖ'cüyüz, siyasi sığınma talep ediyoruz.'. Adamlar terörist olduklarını söyleyerek gidiyorlar. Bir kaç saat içinde siyasi sığınma talebi veriyorlar. Neden? Türkiye'yi siyaseten sıkıştırmak için."

İsviçre'nin Bern şehrinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hedef gösterildiği mitingi anımsatan Kurtulmuş, şunları anlattı:

"Kim düzenlemiş bu mitingi? PKK. Kim düzenlemiş? PYD. Kim düzenlemiş? DHKP/C ve İsviçre'deki bir takım marijinal sol örgütler. Diyeceksiniz ki neden böyle, niye bu seçimde bu kadar girdiler? 'Hayır' cephesinin zayıf olduğunu görünce biraz destek vermek için geldiler. İyi de İsviçre'den, Almanya'dan, Avusturya'dan, Norveç'ten Türkiye'deki seçime ne? İsviçre'de, Almanya'da, Norveç'te, Hollanda'da cumhurbaşkanlığı seçimi getirmiyoruz. Bu korku ne? Nedir korktukları? Güçlü ve büyük bir Türkiye'den korkuyorlar. Bu beylerin istediği Türkiye, 25 milyon dolar için IMF'ye el avuç açıp, 50 tane takla atan Türkiye'dir. Bu beylerin istediği Türkiye, Avrupa'nın terbiye salonunda terbiye edilmek için yıllarca ses çıkarmadan bekleyen Türkiye'dir. Bu beylerin istediği Türkiye, dünya mazlumlarının dertleriyle ilgilenmeyen, kendi derdine düşmüş olan bir Türkiye'dir. Bu beylerin istediği Türkiye, seçimlerden sonra krizlerin içine giren, bir türlü hükümet kuramayan, vesayet odaklarının ikide bir siyasete müdahil olduğu, gerektiği zaman da aynen 12 Eylül'den sonra söyledikleri gibi 'Bizim oğlanlar darbe yaptı' dedikleri, kendi adamlarına darbe yaptırabildikleri bir Türkiye'dir."

"MAZLUMLARA KUCAK AÇAN BİR TÜRKİYE OLURSANIZ, SİZDEN KÖTÜSÜ OLMAZ"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Avrupa'nın güçlü bir Türkiye istemediğini vurgulayarak, "Üç bin tane Suriyeli mülteci gitse, elleri ayaklarına dolaşır, korkudan dudakları uçuklar. Ama Türkiye, üç milyonu aşkın Suriyeliyi gık çıkarmadan kabul eder. İşte dünyadaki bütün mazlumlara kucak açan bir Türkiye olursanız, sizden kötüsü olmaz. Siz dünya sisteminin önünde kul köle olursanız, sizden iyisi yok ama ne zaman 'Dünya beşten büyüktür' diye meydan okumaya başlarsanız, sizden kötüsü yok." dedi.

Oyunun son derece açık olduğunu, Türkiye'nin dünya sisteminde etkili ve söz sahibi olmasını istemeyenlerin Türkiye'de yeni sisteme karşı çıktıklarını ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bunları söylüyoruz, CHP şöyle bir itirazda bulunuyor; 'Bütün 'hayır' verenleri Türkiye düşmanı mı ilan ediyorsunuz?'. Hayır etmiyoruz. 'Evet' verenler de 'hayır' verenler de bizim vatandaşımız ancak oyunu görün, oyunu anlayın diye bunları açık açık söylüyoruz. PKK, FETÖ 'hayır' diyor mu? Diyor. İsviçre'nin, Almanya'nın gazeteleri açıkça 'hayır'a destek veriyor mu? Veriyor. Siyaseten destek veriyor mu? Veriyor. Söylediğimiz şey budur. İnsan ferasetli olur. Şu Anadolu topraklarının en büyük kazanımı, bu millete verdiği en büyük değer derin ferasetidir, derin anlayışıdır. Bu milletimiz ferasetle bunları görüyor. İnşallah şu kalan 15 günlük süreç içinde 'hayır'a eğilimli olan kardeşlerimize gidip anlatacağız, onların da 'evet' demesini, evetlerle oy kullanmasını inşallah temin edeceğiz."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, konuşmasının ardından salondaki gençleri ayağa kalkmaya davet ederek, "Öyle bir 'evet' diyeceksiniz ki dünyada duyması gereken herkes, bu salondaki bu sesi duyacak. Kime duyuracaksınız? Avrupa'ya bir kere duyuracaksınız. Pensilvanya'ya duyuracaksın. Nereden duyarlar demeyin. Öyle bir duyarlar ki her 'evet' sesinden sonra korku dağları beklemeye devam eder, rüyalarındaki kabusları artmaya devam eder. " diye konuştu.

Gençler de Kurtulmuş'un sözleri üzerine aynı anda "evet" dedi.

Toplantıya, Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın, AK Parti İl Gençlik Kolları Başkanı Taha Ayhan, AK Parti Eyüp İlçe Başkanı Süleyman Aykaç ile gençler katıldı. Kurtulmuş, konuşmasının ardından gençlerle fotoğraf çektirdi.