Türkiye için AB ABD’den 10 kat daha önemli bir ticari partner
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Türkiye için Avrupa Birliği, ABD’den 10 kat daha önemli bir ticari partner." dedi.
Şimşek, İsviçre, Davos’ta düzenlenen 47. Dünya Ekonomik Forumunda (WEF) “G20 Gündemi: Yeni Büyüme Yolu Planlaması” başlıklı oturumda konuştu.
Türkiye’nin 3 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığını anımsatan Şimşek, Türkiye'nin kişi başı gelir, nüfus, iç piyasa boyutu gibi alanlarda iyi durumda olduğunu, coğrafyasının da yakın zamanda daha önemli bir değere ulaşacağını söyledi.
Şimşek, Türkiye’nin son birkaç yıldaki travmatik deneyimlerine rağmen, ekonomideki dayanıklılığının devam ettiğini, son 14-15 yılda büyüme ortalamasının neredeyse yüzde 6’ya ulaştığını, küresel krizin yaşandığı 2008 yılından beri ise ortalama büyümesinin yüzde 5 civarında olduğunun altını çizdi.
Türkiye’de kapsayıcı büyüme konusunda iş eğitimi, KOBİ’lerin finansman ihtiyacına destek, yeni işe başlayanlara vergi muafiyeti gibi pratik çözümler sunulduğunu kaydeden Şimşek, Türkiye’nin 2007’den beri 7,2 milyonluk yeni iş alanı yarattığını ifade etti.
"TÜRKİYE ZOR YOLDAN GEÇİYOR AMA BU DURUM UZUN SÜRMEYECEK"
Şimşek, Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili, "Türkiye zor bir yoldan geçiyor ama bu durum fazla uzun sürmeyecek. Türk ekonomisi güçlü temellere dayanıyor ve bu ekonomik temellerdeki sağlamlık değişmedi." yorumunu yaptı. Küresel ekonomik duruma değinen Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Ticaret ve küreselleşme, büyümenin motoru oldu. Korumacılığın, küresel ekonomi ve gelişen ekonomiler için kötü olduğu görüşüne katılıyorum." ifadelerini kullandı.
Şimşek Türkiye'nin dış ticaretine ilişkin, "Türkiye için Avrupa Birliği, ABD’den 10 kat daha önemli bir ticari partner. Türkiye, ihracatının yüzde 50’sini AB’yle yüzde 5'ini ABD’yle yapıyor. Bu durumda bizim için Avrupa Birliği, ABD’den daha önemli." diye konuştu.
GÜMRÜK BİRLİĞİ
AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği konusuna değinen Şimşek, "AB Komisyonu Türkiye ile Gümrük Birliği güncelleştirmesine yeşil ışık yaktı. Güncelleştirmeyle, Gümrük Birliğinin kapsamı tarım, hizmetler ve kamu alımları alanlarına da genişleyecek. Gümrük Birliği güncelleştirmesi, önümüzdeki 10 yılda karşılıklı ticaret hacmini 2 kat artırarak 150 milyar dolar seviyesinden 300 milyar dolara çıkarabilir. Bu hem AB hem Türkiye için olumlu olur." dedi.
Şimşek'in konuşma yaptığı oturumda, Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, Arjantin Hazine Bakanı Nicolas Dujovne, Güney Afrika Maliye Bakanı Pravin Gordhan da yer aldı.
20 Ocak'a kadar sürecek foruma, 100'den fazla ülkeden 3 bine yakın iş adamı, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katılıyor.
"PARA POLİTİKASI ÇOK KRİTİK SORUMLULUĞA SAHİP"
Para politikasının da rasyonel olması gerektiğini vurgulayan Şimşek, para politikasının en önemli hedefinin fiyat istikrarı olduğunu kaydetti.
Şimşek, "Ben inanıyorum ki Türkiye fiyat istikrarını sağlarsa, kalıcı olarak faizler düşük düzeye iner. Enflasyonu kalıcı bir şekilde yüzde 1-3 aralığına indirirsek, şirketlerimiz hem uzun dönemli finansmana erişirler, özel sektör tahvil piyasası gelişir, hem sermaye piyasaları gelişir, kaynaklar çeşitlenir hem de kalıcı olarak finansman maliyetleri aşağı düşer." değerlendirmesinde bulundu.
"REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMİYORUZ"
Öte yandan Şimşek, Davos'ta, NTV'nin yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye bakış açısının sorulması üzerine de Şimşek, son dönemdeki piyasadaki oynaklığın birçok insanın dikkatini çektiğini söyledi.
Şimşek, ikinci konunun da anayasa değişikliği olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Maalesef küresel medya, bu konuda, paketin içeriğinden çok birtakım ön koşullarla bunu sunuyor. Bu da yanlış bir şey. Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı sistemi, küresel normlardan uzak bir cumhurbaşkanlığı sistemi değil. Yani parlamento yasama görevini yapacak, denetim görevini yapacak. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. İcra da güçlü olacak, hızlı hareket edecek ve yönetimde istikrar olacak. Bunu bu şekilde anlattığınız zaman yatırımcılara burada, rahatlıyorlar. Öbür türlü sanıyorlar ki, sanki Türkiye rejim değişikliğine gidiyor. Rejim değişikliğine gitmiyoruz yani. Sadece yönetimde istikrar sağlayacağız. Bu sağlarken, küresel en iyi uygulamalardan da çok farklı bir şey yapmıyoruz. Bunu söyleyince rahatlıyorlar."