Türkiye- AB ilişkileri ‘ipin ucunda’
15 Temmuz darbe girişiminin ardından idam cezasının getirilmesi yeniden gündeme geldi. Emekli Paris Büyükelçisi Uluç Özülker, idamın getirilmesinin Türkiye–AB ilişkilerini nasıl etkileyeceğini anlattı.
15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminden demokrasi zaferiyle çıkan Türkiye, darbecilere verilecek cezaları merak ediyor.
Tankların önüne yatarak, kurşunların karşısında adeta göğsünü siper ederek direnen ve darbeyi bastıran halk, tüm Türkiye'de demokrasi nöbetini sürdürürken meydanlarda idam sesleri yükseliyor.
15 Temmuz darbe girişimin ardından ilan edilen OHAL ve tüm Türkiye'de yapılan operasyon ve gözaltılar sonucu FETÖ terör örgütü büyük darbe alırken, darbeci askerlerin ne ceza alacağı büyük merak konusu. Meydanlarda yükselen idam seslerine karşı Cumhurbaşkanı ve hükümetten yapılan açıklamalar, idamın yeniden getirilebileceği sinyalini verdi.
Avrupa Konseyi kurucusu üyesi olan Türkiye'de idam seslerinin yükselmesi Avrupa'yı endişelendirirken, Avrupa Birliği'nden de karşı açıklama geldi. Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, idam cezası uygulayan hiçbir ülkenin AB üyesi olamayacağını söyledi.
Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nin üyesi olduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi'nin altında imzası olduğunu anımsatan Mogherini, "Darbe teşebbüsü, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ilkesinden sapmasına bahane olamaz" dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Meclis önünde ve meydanlarda toplanan kalabalık, Başbakan Binali Yıldırım'a ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben idam cezasının geri getirilmesi talebinde bulunmuştu.
Başbakan Yıldırım ise, 16 Temmuz sabahı TBMM önünde yaptığı konuşmasında "Mesaj alındı" demiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da demokrasilerde halkın her talebinin değerlendirilmesi gerektiğini belirterek parlamentoyu işaret etmişti.
İdam kararının getirilmesi halinde Türkiye-Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin büyük zarar göreceğinin altını çizen emekli Büyükelçi Uluç Özülker, AjansHaber’e yaptığı açıklamada “Eğer idamı bir şekilde geri getirmeye kalkarsanız, bir kere Avrupa Birliği’yle ilişkiniz kesinlikle biter. İkinci olarak da Avrupa Konseyi ile de büyük sorunlar yaşarsınız. Türkiye’yi konseyden çıkaramazlar büyük ihtimalle ama ilişkilerini askıya alırlar” dedi.
İDAMIN KALDIRILMASI ZORUNLULUKTU
Türkiye Avrupa Konseyi’nin bir üyesi ve bu üyeliğin de bir gereği idamın kaldırılmasıydı. Avrupa Birliği’nden de ayrı olarak Avrupa Konseyi’nin kurucu bir üyesi olarak biz de bu karara uymak zorundaydık ve idamı kaldırdık. ABD ya da başka bir ülkede idamın yürürlükte olması bir şey ifade etmemektedir. Bu Avrupa Konseyi üyeleri için bir zorunluluktur.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET DAHA AĞIR BİE CEZA
Bu kararla ağırlaştırılmış müebbet diye ceza hukukumuza bir kavram sokuldu. Ağırlaştırılmış müebbet; bir kimseyi cezaevine aldığınız zaman bir daha salıverilmemek kaydıyla, ölene kadar orada kalmayı beraberinde getiriyor. Türkiye’de eğer ağırlaştırılmış müebbeti dahi yumuşatacak bir takım adımlar atabiliyorsanız, o ülke olarak sizin kendi sorunuzdur. Ağırlaştırılmış müebbet, bir idam cezasından çok daha ağır bir cezadır. Onun için intikamcı veya sert tutum sergilemek yerine nedenlerini ortaya koymak daha sağlıklı bir karar olacaktır. Bir kanun çıkarırsınız ve dersiniz ki; ağırlaştırılmış müebbet cezası alan bir kimse siyasi parti af kanunundan da yararlanamazlar.
TÜRKİYE-AB İLİŞKİSİ BİTER
Eğer idamı bir şekilde geri getirmeye kalkarsanız, bir kere Avrupa Birliği’yle ilişkiniz kesinlikle biter. İkinci olarak da Avrupa Konseyi ile de büyük sorunlar yaşarsınız. Türkiye’yi konseyden çıkaramazlar büyük ihtimalle ama ilişkilerini askıya alırlar. Eğer ilişkileriniz askıya alınmışsa sizin oradaki temsil hakkınız da doğrudan ortadan kalkmış olacaktır. Randevu dahi alamazsınız.
DARBE GİRİŞİMİNİN SEÇİLDİĞİ TARİH
Bir takım şüphelilerle ilgili savcı listeler hazırlamıştı, yine YAŞ için de listeler hazırlanıştı ve dolayısıyla bir takım ihraçlar olacaktı. Bu ihraçların çok yüksek sayılara ulaşacağı da kamuoyunda konuşuluyordu. Hatta iki ayrı listeden dahi söz ediliyordu. Bu ihraç yapıldığı andan itibaren otomatik olarak mahkemeye gidip, orada çok ciddi bir suçlamayla hatta ‘vatana ihanet’ gibi bir suçlamayla bütün hayatlarının kararabileceği de ortadaydı. Bu kararlılıkla da üzerlerine gidileceği de ifade ediliyordu. Bu durumda çok büyük bir ihtimalle şanslarını denediler ve kaybettiler.
Yine Ergenekon ve Balyoz’la ilgili olarak da mağdur olmuş kişiler net olarak konuşmaya başladı. Neler olduğunu okuduğumuz zaman da böyle bir girişimde bulunabileceği de net bir şekilde ortadaydı. Başka bir şekilde de bu devlete karşı bir komplo ve devleti ele geçirme operasyonudur. Bunda da başarısızlığa uğramışlardır. Türkiye’nin bu tehlikeyi atlatmış olması çok önemlidir. Darbe özellikle bugünkü şartlarda düşünülmemesi gereken bir felakettir. En iyi askeri rejim, en kötü demokratik rejimden yüz kere daha kötüdür.
TÜRKİYE BÖLÜNMÜŞ DURUMDA
Türkiye şuan büyük şüphecilik içinde ve bölünmüş bir durumundadır. Herkes, herkesten şüphe eder hale geldi. Sokaklar bomboş, turizm gelirleri dip yapmış durumda. İnsanlar Türkiye’de her şeyden çekinir hale gelmiştir. Bunun ortadan kaldırılmasını sağlayacak adımları atmak şarttır.
ERGENEKON VE BALYOZ HATAYDI
Ergenekon ve Balyoz büyük bir hataydı. Hükümet de o dönemde ne yazık ki yeteri kadar aktif davranamadı. Bu da ordunun zayıflatılmasına sebep oldu. Ama özellikle bu darbe girişiminden sonra Türk ordusu neredeyse bitme noktasına gelmiştir. Caydırıcı çok önemli milli bir gücün, bu noktalara kadar gelmesi elbette dış politikada ciddi sorunlar yaratır.
ORTADOĞU’DA CAYDIRICILIĞIMIZ AZALDI
Bugün ABD’nin ısrarla PYD’ye destek olduğu açıkça ortadadır. Bugüne kadar TSK hem PKK ile hem bölgede diğer terör olayları karşısında caydırıcı bir güç olarak durmaktaydı. Ama şuanda askerler karargahlarından bile çıkamamaktadır. ABD’de bu durumdan memnun olmuştur. Çünkü Suriye’de ve bölgede müdahale edebilecek bir kabiliyetimiz kalmamıştır. Bu darbe her şekilde dışardaki bir takım devletlerin işine yaramıştır. ABD’nin doğrudan doğruya bir payı olup olmadığını bilemem ama Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne dahil edilmeye çalıştığı da ortadadır.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.