'Lozan' tartışmasına Bahçeli de katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Birileri Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” sözleriyle başlayan Lozan tartışmasına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Birileri Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” sözleriyle başlayan Lozan tartışmasına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katıldı.

Bahçeli, “Bize soruyorlar, Cumhurbaşkanı’nın Lozan değerlendirmesine bir şey demeyecek misiniz? Desek ne olur, demesek ne olur, gerçekler değişir mi? Herkes, bir ağızdan güneş batıdan doğuyor dese, buna da cevap vermek gerekir mi? Yanlışa cevap yetiştirmek, pireye yorgan beğendirmektir” dedi.

Twitter hesabından Meclis’in yeni yasama yılı açılışıyla ilgili açıklamalarda bulunan Bahçeli şunları söyledi:

İKİNCİ GAZİLİK

“Bağrı ateşler içinde yanan bir vatan düşünün; o Türk vatanıdır. Bu ateşi inanç ve iradesiyle söndüren bir Meclis tasavvur edin; o TBMM’dir. Gazilik; şehitliğe çoktan hazır, kefen giymeye dünden razı bir ruh halinin tezahürüdür. İşte söz konusu ruh TBMM’nin 96 yıllık unvanıdır. Gazi Meclis 15 Temmuz hain darbe girişiminde 7 kez bombalanmıştır. Ve de ikinci defa gaziliğini tescil ettirmiş, düşman akınına direnmiştir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. TBMM, egemenliğin birleşip billurlaştığı, somutlaşıp tecelli ettiği milletin ana ve çatı karargâhıdır. Bugün TBMM’nin 26.Dönem 2.Yasama Yılının açılışını yaptık. Meclisimiz, kapanmamış hesaplara karşı güvence, kanayan yaralara çare ve şifadır. Yeni yasama yılının ülkemize, milletimize, siyasi partilerimize, Türk demokrasisine hayırlı, uğurlu olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

DESEK NE DEMESEK NE

Ne talihimiz var değil mi? Allah nazardan saklasın,kısır çekişmeler hiç eksik olmuyor, kutuplaşma arayışları hiç bitmiyor! Doğrusu şaşıyorum. Yeni konumuz Lozan! Zafer mi hezimet mi olduğunu tartışıyoruz. İşi gücü bıraktık, her şeyi hallettik; 93 yıl sonra bu sorulara cevap arıyoruz... Sayın Erdoğan 24 Temmuz 2016’da, Lozan Antlaşması’nın; zaferimizi, diplomasi ve uluslararası hukuk alanına tescil ettirdiğini söylemişti. Devam ederek, Lozan’ın kurulan devletimizin tapusu niteliğinde olduğunu açıklamıştı. Ve doğru yapmış, tarihin doğru yerinde durmuştu. Aradan iki ay geçtikten sonra, yeni bir muhtarlar toplantısında; bu kez de Lozan’ı zafer diye yutturuyorlar çıkışını yaptı. Tenakuz değil mi? Bize soruyorlar, Cumhurbaşkanı’nın Lozan değerlendirmesine bir şey demeyecek misiniz? Desek ne olur, demesek ne olur, gerçekler değişir mi? Herkes, bir ağızdan güneş batıdan doğuyor dese, buna da cevap vermek gerekir mi? Yanlışa cevap yetiştirmek, pireye yorgan beğendirmektir. Lozan Antlaşması, Türk zaferini hukuken teyit eden, uluslararası topluma çetin müzakerelerle kabul ettiren zorlu bir sürecin mükâfatıdır. Elbette Lozan sayesinde bağımsız olmadık, ancak kurtuluş yıllarında Türk milletinin tarihi dirilişini yedi düvelin alnına Lozan’da kazıdık. Lozan’da 624 yılın hesabını 8 ayda görmek istediler. Buna rağmen mihnet edilmedi, oyunlara gelinmedi, tuzaklara düşülmedi, teslim olunmadı.

TARTIŞMALARDAN UZAK DURULMALI

Koskoca bir İmparatorluğu masaya yatırdılar, aslında yatan Türk tarihiydi. Ne var ki, Türk milletin namus ve şerefi layıkıyla savunuldu. Dişe diş, kıran kırana bir müzakere şuuruyla; yüksek bir vatan ve millet sevdasıyla Lozan’da cihana Türk milletinin varlığı kabul ettirildi. Eksiği vardır, fazlası olmuştur; bırakalım da bunu namuslu tarihçiler konuşsun. Bize düşen Lozan’ı deldirmemek, meşruiyetini yıpratmamaktır. Lozan’da; lord planları askıya alındı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilam ve ilanının hukuki gerekçe ve şartları oluşturulup olgunlaştırıldı. Tarihimizle çarpışmayalım, gelin talihimizi değiştirmek için çalışalım. 15 Temmuz işgal denemesi çok yeniyken, fuzuli işlerle oyalanmayalım. Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık vesikası, hukuki senet ve zırhıdır; ihlal ve inkar edilirse 15 Temmuzculara gün doğar. Bu itibarla, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Lozan Antlaşması’nın 93. Yıldönümü münasebetiyle vermiş olduğu mesaj çerçevesinde kalınmalıdır. Farklı yorumlara fırsat verecek anlamsız tartışmalardan mutlaka uzak durulmalıdır.”