Sürekli yıkım görüntülerinin izlenmesi ve paylaşılması toplum sağlığını olumsuz etkiliyor

Kahramanmaraş'taki deprem sadece ekonomik değil psikolojik yıkıma da sebep oldu. Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı Aslıhan Bereketoğlu depremden kurtulanlara ve yakınlarına özellikle televizyonlar ve sosyal medyada paylaşılan yıkım görüntülerinden uzak durmaları çağrısı yaptı.

Türkiye coğrafi konumu nedeniyle dünyanın en  etkili deprem kuşağında yer alan ülkelerden biri. Bu nedenle bu afetler fizyolojik olduğu  kadar psikolojik tahribata da yol açıyor. Üstelik sadece depremi yerinde yaşayanlar değil, yaşananlara şahit olanlarda da deprem korkusu belirmeye başladı.

Peki bu korkularla nasıl baş edilir? Depremi yaşamış, her şeyini kaybetmiş yakınlarımızı nasıl teselli ederiz? Bu travmaları nasıl aşarız? Afetten etkilenen kişilere nasıl psikolojik destek sağlarız?

Uzman Klinik Psikolog  ve Aile Danışmanı Aslıhan Bereketoğlu Ajanshaber'a konuyla ilgili yaptığı açıklamada öncelikle deprem bölgesindeki yıkımların ekranlardan gösterilmesi ve sosyal medyadan paylaşılmasının  insan psikolojisini olumsuz etkilediğini söyledi.

Depremin insanlarda, "travma sonrası stres bozuklukları, psikosomatik tepkimeler, fobik bozukluk, uyku bozuklukları, akut stres bozukluğu, kaygı grubu bozuklukları veya depresyona" neden olduğunu anlatan Bereketoğlu "bu durum yaşanan doğa afetinin türüne, şiddetine, hazırlıklı veya hazırlıksız yakalanmaya, bireyin kişilik yapısına, başa çıkma becerilerine göre, psikolojik etkiye verilen tepki boyutu ve şiddeti de etkili olmakta" dedi.

3 ÖNEMLİ TEPKİ

İnsanların psikolojik ve travmatik olaylara 3 temel tepki verdiğini anımsatan Aslıhan Bereketoğlu "Şok döneminde tepkiler donukluk, dehşete kapılma, aşırı korku veya aşırı irkilme, kaygı ya da atak şeklinde gözlemlenir.

Pasifleşme döneminde kişi yetersizlik, umutsuzluk, sorgulama ve eleştirme psikolojisinde fakat telkine ve yardıma açık haldedir.

3 ve son evre toparlanma dönemidir. Toparlanma sürecinde, dikkat komple doğa olayına aktarılmıştır, diğer konularla ilgili meşguliyet azalmıştır. Bu kısımda sıkıntı veren anılar zihinde kesitler halinde canlanır. Toparlanma sürecinde kaçınma davranışları gözlemlenir, kişi depreme maruz kaldıysa, kapalı alana girmek istemeyebilir. Uyku problemleri, iştah sorunları, ağlama atakları, yoğun anksiyete atakları, depresyona eğilim bu evrede gözlemlenebilir. Umudun tükendiği, çaresiz hissedildiği anda öfke nöbetleri de belirebilir" ifadesini kullandı.

Uzman Klinik Psikilog Bereketoğlu depremden etkilenenlerde uykuda, iştahta, enerjide belirgin azalmalar, kendini suçlama, umutsuzluk, suçluluk, karamsarlık, mutsuzluk hissi, hayattan beklentinin azalması, nefes alışverişinde yetersiz hissetme, içe kapanma, iletişimi reddetme, yaşama karşı isteğin azalması, hayatı sorgulama, daha öfkeli tepkiler verme, göğüs ağrıları, baş dönmesi, gibi belirtiler psikolojik durumlar gözlemlendiğini belirtti

Bu belirtilerın başlangıçta normal kabul edildiğini ancak ileri dönemlere kadar uzayan süreçte devam etmesi halinde  destek alınması gerektiğini vurugulayan Bereketoğlu "Normal olarak kabul edilen, travma sonrasında tepkimelerin azalarak sönme davranışı göstermesi ve zamanla yok olmasıdır. Travma sonrasında yeterli desteği alan bireylerde semptomlar genelde birkaç günden birkaç haftaya kadar geriler.Gerilemezse mutlaka destek alınmalı" uyarısı yaptı.

Uzman Klinik Psikilog ve aile Danışmanı Aslıhan Bereketoğlu depremden etkilenenlerin normalleşebilmesi ve yaşadıkları travmayı atlatabilmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

Acıyı yok saymayın

Acının zamanla azalarak geçeceğini bilin, kabul etmek için kendinizi hayatın olağan akışına bırakın.

Kaygılanmayın

Kaygılar insana "nefes alamıyormuş, sürekli yorgunluk, ellerde titreme, nefes alışlarında hızlanma, kalp krizi geçiriyormuş veya ölecekmiş hissi verir. Kaygının bu hissiyata sebebiyet verdiğini, kaygı yönetimi sağlandığında bunun geçeceğini bilmelisiniz.

Paylaşın

Yaşadıklarınızı paylaşmaktan, anlatmaktan kaçınmayın, mümkün oldukça ilişkilerinizi sürdürmeye devam edin. Kendinizi izole etmeyin, mümkün mertebede sosyal çevreniz kopmayın. Bu, anlaşılmak ve acıyı dindirmek için iyi bir yönetimdir. Bu süreçte dertleşmek, konuşmak iyi gelirken; içe atmak, üzüntünüzü gizlemek, duygularınızı bastırmaya çalışmak bize kendimizi iyi hissettirmez.

İzlemeyin

Özellikle sürekli ekranlardan verilen yıkım görüntüleri izlemek psikolojik iyileşmenin önündeki en büyük engeldir. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerden olabildiğince uzak durmaya çalışın.

Kendi başınıza karar vermeyin

Travma sonrasında kullanılan tedavi yöntemi psikoterapidir. Kimi zaman ilaç tedavisinden de faydalanılması mümkündür. Uzman, kimi zaman travmaya maruz kalan kişiyi ilaca yönlendirip, aynı anda psikoterapiye devam etmesini uygun görebilir. Bu durum kişiden kişiye değişkenlik göstermekte olup, uzmanların analizine bağlı tedavi protokolü uygulanır. Kendi kendinize ilaç kullanmayın.

Sakin olun

Eğer travmatik bir yakınınıza destek olacaksanız, duygusal olarak stabil olmanız önemlidir. Sakin ve sıcak bir ses tonunda, ılıman olun fakat ısrarcı olmayın.

Ajanshaber/Sami GÖKÇE