Soma, hutbe konusu oldu
Soma'daki maden faciası, Diyanet tarafından hutbe konusu yapıldı: ''Kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz.''
Sayısı henüz tam olarak bilinmeyen ve şu ana kadar 284 işçinin cenazesinin çıkarıldığı Soma'daki maden ocağı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hutbe konusu yapıldı.
Bugün kılınacak Cuma namazında okunacak hutbede kader ve ecel kavramlarına vurgu yapılarak "Bilhassa insan sağlığı ve hayatı açısından risk oluşturacak işlerde, hiçbir şekilde tedbirsizlik zaafı içine düşmezler. Zira kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz." denildi.
BÜTÜN TÜRKİYE'DE OKUNACAK
Diyanet tarafından hazırlanan ve bugün bütün Türkiye'de okutulacak hutbede 'Müminler Tek Vücuttur' konusu işlenecek. Yüreklerin, Soma’da, maden faciasında hayatını kaybeden evlatları için yandığı, yüzlerce insanın evlerine çocuklarına ekmek götürmek için toprağın bağrında can verdiği belirtilerek ateşin bütün milletin bağrına düştüğü kaydedildi.
"SABRA VE DUAYA SIĞINMALIYIZ"
Hutbede şu ifadeler yer alıyor: "Dünya ölümlü dünya. Ölüm bir şekilde geliyor ve insanı buluyor. Ölümün yaşı yok. Rabbimiz, Kur’an-ı Azimüşşan’da ölüm veya benzeri zor durumlar karşısında sabredenler için 'Allah sabredenlerle beraberdir.' buyuruyor. Sabır, müminin gönlünü teskin eden Rabbani bir sırdır. Böyle zamanlarda sabra ve duaya sığınmalıyız. Rabbimize 'Üzerimize sabır yağdır Rabbim!' diyerek el açmalıyız. Müminler, bir musibetle karşı karşıya kaldıklarında 'İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn/Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.' derler. Bunu da Rabbimiz öğretiyor bize. Dönüşümüz Allah’adır. İnsanın ebediyet yurdu orasıdır. Oraya çoluk çocuğunun rızkını ararken gidenler, toza toprağa bulansalar bile yüzleri ak giderler. Soma’da, Zonguldak’ta ya da başka bir yerde yerin yüzlerce metre altına inerek rızkını arayan madenci kardeşlerimizi, oralarda sahur ve iftar yaparken görmüşüzdür. Onlar ne mübarek kardeşlerimizdir. Onlar bize emeğin, alın terinin ve helal rızık peşinde koşmanın ne mübarek bir şey olduğunu öğretirler. Onlar şimdi Rabbimizin misafiridirler. Onlar şimdi Sevgili Peygamberimiz (sav)’e komşuluk yapacaklardır. Onlar için yüreklerimiz yanıyor elbette. Nasıl yanmasın ki? Anne yüreği nasıl teselli edilebilir ki? Gene de Rabbimize sığınarak teselli bulmalıyız. Hamdolsun ki bu gibi hallerde Rabbimize sığınmamızı sağlayan iman gibi bir hazinemiz var. Hamdolsun ki ölümü, yok olmak değil, sonsuzluk olarak öğreten bir inancımız var.
"YARALARI SARMA GÜNLERİ..."
Böyle zamanlarda mümin kardeşliğinin gereği, acıları paylaşmaktır. Vefat edenlere rahmet dualarında bulunmak, geride kalanlara sabır niyaz etmektir. Memleketimizin her tarafından Soma’da can veren kardeşlerimize, Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar, İhlaslar, Hatimler göndermeliyiz. Bugünler, millet olarak acıları paylaşma, yaraları sarma günleridir. Gönüllere kor düşmüştür. Seher vakitlerinde ellerimizi Rabbimize açıp 'Gönüllere, peygamberlerin gönlüne lütfettiğin sekineti ver Rabbimiz!' diye yalvarmalıyız. Bugünler, mümin kardeşliğinin sevgide, diğerkamlıkta, fedakârlıkta, yardımlaşmada, dayanışmada imtihan günleridir. Bugünler, Sevgili Peygamberimiz (sav)’in 'Müminler, tek vücut gibidirler' fermanı gereğince millet olarak 76 milyonun bütünleşmesi gereken günlerdir.
"KADER VE ECEL İNSANIN SORUMLULUĞUNU ORTADAN KALDIRMAZ"
Bir de müminler, bu tür acı hadiselerden ders ve ibret alırlar. Görev ve mesuliyetlerinin tam manasıyla idrakine ererler. Bilhassa insan sağlığı ve hayatı açısından risk oluşturacak işlerde, hiçbir şekilde tedbirsizlik zaafı içine düşmezler. Zira kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz. Takdir, insanoğlunun tedbir sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Sevgili Peygamberimiz (sav)’in ifadesiyle müminler, yaptıkları her türlü işi 'en güzel ve en sağlam' şekilde yaparlar. Sonra da Allah’a tevekkül ederler. Geliniz, mübarek üç ayları idrak ettiğimiz şu günlerde, şu Bereketli Cuma vaktinde, her türlü bela ve musibete karşı Sevgili Peygamberimiz (sav)’in bizlere öğrettiği şu dualarla Rabbimize yalvaralım:
'Allah’ım! Bizleri önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve üstümüzden (gelebilecek her türlü bela ve musibete karşı) muhafaza eyle!'
"RABBİMİZDEN NİYAZIMIZ TAŞIYAMACAĞIMIZ ACILAR YAŞATMASIN"
Yüce ve halîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Arş’ın Rabbi Yüce Allah’tan başka ilâh yoktur. Göklerin, yerin ve Arş’ın Rabbi Allah’tan başka ilâh yoktur.' Rabbimizden niyazımız bizlere taşıyamayacağımız acılar yaşatmamasıdır. Rabbimizden niyazımız, böyle acılara karşısından dayanma gücü lütfetmesidir."
Bugün kılınacak Cuma namazında okunacak hutbede kader ve ecel kavramlarına vurgu yapılarak "Bilhassa insan sağlığı ve hayatı açısından risk oluşturacak işlerde, hiçbir şekilde tedbirsizlik zaafı içine düşmezler. Zira kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz." denildi.
BÜTÜN TÜRKİYE'DE OKUNACAK
Diyanet tarafından hazırlanan ve bugün bütün Türkiye'de okutulacak hutbede 'Müminler Tek Vücuttur' konusu işlenecek. Yüreklerin, Soma’da, maden faciasında hayatını kaybeden evlatları için yandığı, yüzlerce insanın evlerine çocuklarına ekmek götürmek için toprağın bağrında can verdiği belirtilerek ateşin bütün milletin bağrına düştüğü kaydedildi.
"SABRA VE DUAYA SIĞINMALIYIZ"
Hutbede şu ifadeler yer alıyor: "Dünya ölümlü dünya. Ölüm bir şekilde geliyor ve insanı buluyor. Ölümün yaşı yok. Rabbimiz, Kur’an-ı Azimüşşan’da ölüm veya benzeri zor durumlar karşısında sabredenler için 'Allah sabredenlerle beraberdir.' buyuruyor. Sabır, müminin gönlünü teskin eden Rabbani bir sırdır. Böyle zamanlarda sabra ve duaya sığınmalıyız. Rabbimize 'Üzerimize sabır yağdır Rabbim!' diyerek el açmalıyız. Müminler, bir musibetle karşı karşıya kaldıklarında 'İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn/Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.' derler. Bunu da Rabbimiz öğretiyor bize. Dönüşümüz Allah’adır. İnsanın ebediyet yurdu orasıdır. Oraya çoluk çocuğunun rızkını ararken gidenler, toza toprağa bulansalar bile yüzleri ak giderler. Soma’da, Zonguldak’ta ya da başka bir yerde yerin yüzlerce metre altına inerek rızkını arayan madenci kardeşlerimizi, oralarda sahur ve iftar yaparken görmüşüzdür. Onlar ne mübarek kardeşlerimizdir. Onlar bize emeğin, alın terinin ve helal rızık peşinde koşmanın ne mübarek bir şey olduğunu öğretirler. Onlar şimdi Rabbimizin misafiridirler. Onlar şimdi Sevgili Peygamberimiz (sav)’e komşuluk yapacaklardır. Onlar için yüreklerimiz yanıyor elbette. Nasıl yanmasın ki? Anne yüreği nasıl teselli edilebilir ki? Gene de Rabbimize sığınarak teselli bulmalıyız. Hamdolsun ki bu gibi hallerde Rabbimize sığınmamızı sağlayan iman gibi bir hazinemiz var. Hamdolsun ki ölümü, yok olmak değil, sonsuzluk olarak öğreten bir inancımız var.
"YARALARI SARMA GÜNLERİ..."
Böyle zamanlarda mümin kardeşliğinin gereği, acıları paylaşmaktır. Vefat edenlere rahmet dualarında bulunmak, geride kalanlara sabır niyaz etmektir. Memleketimizin her tarafından Soma’da can veren kardeşlerimize, Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar, İhlaslar, Hatimler göndermeliyiz. Bugünler, millet olarak acıları paylaşma, yaraları sarma günleridir. Gönüllere kor düşmüştür. Seher vakitlerinde ellerimizi Rabbimize açıp 'Gönüllere, peygamberlerin gönlüne lütfettiğin sekineti ver Rabbimiz!' diye yalvarmalıyız. Bugünler, mümin kardeşliğinin sevgide, diğerkamlıkta, fedakârlıkta, yardımlaşmada, dayanışmada imtihan günleridir. Bugünler, Sevgili Peygamberimiz (sav)’in 'Müminler, tek vücut gibidirler' fermanı gereğince millet olarak 76 milyonun bütünleşmesi gereken günlerdir.
"KADER VE ECEL İNSANIN SORUMLULUĞUNU ORTADAN KALDIRMAZ"
Bir de müminler, bu tür acı hadiselerden ders ve ibret alırlar. Görev ve mesuliyetlerinin tam manasıyla idrakine ererler. Bilhassa insan sağlığı ve hayatı açısından risk oluşturacak işlerde, hiçbir şekilde tedbirsizlik zaafı içine düşmezler. Zira kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz. Takdir, insanoğlunun tedbir sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Sevgili Peygamberimiz (sav)’in ifadesiyle müminler, yaptıkları her türlü işi 'en güzel ve en sağlam' şekilde yaparlar. Sonra da Allah’a tevekkül ederler. Geliniz, mübarek üç ayları idrak ettiğimiz şu günlerde, şu Bereketli Cuma vaktinde, her türlü bela ve musibete karşı Sevgili Peygamberimiz (sav)’in bizlere öğrettiği şu dualarla Rabbimize yalvaralım:
'Allah’ım! Bizleri önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve üstümüzden (gelebilecek her türlü bela ve musibete karşı) muhafaza eyle!'
"RABBİMİZDEN NİYAZIMIZ TAŞIYAMACAĞIMIZ ACILAR YAŞATMASIN"
Yüce ve halîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Arş’ın Rabbi Yüce Allah’tan başka ilâh yoktur. Göklerin, yerin ve Arş’ın Rabbi Allah’tan başka ilâh yoktur.' Rabbimizden niyazımız bizlere taşıyamayacağımız acılar yaşatmamasıdır. Rabbimizden niyazımız, böyle acılara karşısından dayanma gücü lütfetmesidir."