"Siyaset bombalar üzerinden dizayn edilmeye çalışılıyor"
Diyarbakır ve Suruç saldırılarının ardından bugün de Ankara'da terör saldırısı yaşandı. Peki, seçim öncesi gerçekleşen bu saldırının amacı ne?
Öğlen saatlerinde yapılacak 'Emek, barış, demokrasi' mitinginin toplanma yeri olan Ankara Tren Garı önünde saat 10.00 sıralarında patlama meydana geldi. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu saldırıda 86 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
YENİ BİR TERÖR DALGASI
Gazeteci-yazar Nevzat Çiçek, Türkiye’nin Diyarbakır ve Suruç’un ardından yeni bir terör dalgasıyla baş başa olduğunu belirterek, “Daha önce alışkın olduğumuz terör dalgasından farklı olarak bir şekilde canlı bombaların kullanıldığı yeni bir terör dalgası kapımızda” açıklamasını yaptı.
Ankara’daki saldırıyı AjansHaber’e değerlendiren Gazeteci-yazar Nevzat Çiçek, saldırının Diyarbakır ve Suruç benzeri bir saldırı olduğunu belirterek çok çarpıcı açıklamalarda bulundu:
Çok net ifade etmek lazım. Türkiye Diyarbakır Suruç’tan sonra yeni bir terör dalgasıyla karşı karşıya. Daha önce alışkın olduğumuz terör dalgasından farklı olarak bir şekilde canlı bombaların kullanıldığı, güçlendirilmiş bombaların kullanıldığı özellikle de daha çok insan kaybına sebebiyet veren yeni bir terör dalgası kapımızda.
“BU SALDIRI 2 TÜRLÜ MESAJ VERİYOR”
Bunu çok iyi belirlemek gerekiyor. Bunun 2 türlü mesaj verdiğini de çok net ifade etmek gerekiyor. Bir tanesi içeriye mesaj bu tür bombaların, diğeri de uluslararası anlamda verdiği mesaj. İçeriye verdiği mesaja baktığımız zaman aslında bir kaos durumunun derinleştirilmeye çalışıldığını, bir şekilde Türkiye’nin Suriye ve Lübnanlaşma dediğimiz sürece doğru gittiğini dolayısıyla da bir güvenlik kaosunun oluşturulmaya çalışıldığını görmek mümkün. Uluslararası anlamda da Türkiye’nin bir şekilde Batı ülkesinden ziyade, hala Ortadoğu ülkesi olduğu, 3.dünya ülkesi olduğu, bir şekilde güvenlik zafiyetinin olduğu, yatırım yapılmaması gereken bir ülke olduğu şeklinde bir algı oluyor. Çünkü uluslararası anlamda vatandaşlar Türkiye’yi çok tanımıyorlar, kafasındaki bütün algı bu tür bombalarla yerle bir ediliyor.
“SALDIRILAR HDP TABANINA YAKIN İNSANLARIN OLDUĞU ALANDA YAPILIYOR”
Zamanlama açısından baktığımızda bu eylemlerin 3’ünün de ortak bir noktası var. Diyarbakır, Suruç ve buradaki eylemlere baktığımızda HDP tabanına yakın insanların olduğu alanda patlatılıyor. Yani onların yaptığı bir organizasyon neticesinde bu eylemler yapılıyor. Burada da bunun mesajının iyi okunması gerekiyor. Birileri sanki Türkiye’de meselenin daha derinleşmesini, insanların karşı karşıya gelerek sanki bir sokak hareketlenmesi üzerinde duruyorlar.
“SİYASET, BOMBALAR ÜZERİNDEN DİZAYN EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
Seçim öncesinde oluşması da ayrı bir önem artırıcı, bunun da iyi incelenmesi gerekiyor. Türkiye’deki siyasal tablonun bu tür eylemlerle değişebildiğini son Suruç ve Diyarbakır eylemlerinde gördük. Birileri herhalde siyaseti bombalar üzerinden dizayn etmeye çalışıyor.
“BU OLAYLAR TÜRKİYE’DE KİMSEYE YARAMIYOR”
Bu olayların Türkiye’ye yaramadığı çok açık. Çünkü Türkiye uluslararası anlamda daha önce bahsettiğim gibi terör ülkesi haline gelmiş gibi algılanıyor. Siyaset anlamında baktığımızda; bunun kime yaradığı sorusunun bunun üzerine mağduriyet edebiyatının Türk halkı tarafından kabul edilme gerçeği de söz konusu değil. Bence bu olaylar Türkiye’de kimseye yaramıyor ama bir şeye yarıyor bu. Türkiye’yi toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirdiği için aslında o anlamda kime yaradığına bakmak gerekiyor. Bir bombanın aslında toplumun bütün fertlerini öldürdüğünü biliyoruz. Dolayısıyla ‘Türkiye’nin kime yarıyor?’ sorusunu sormak yerine ‘kime mesaj veriliyor?’ sorusunu sormak gerekiyor. Bu bombalarda kime mesaj veriliyor sorusuna sorduğumuz zaman bence Türkiye’deki siyasete mesaj veriliyor, Türkiye’nin politikalarına mesaj veriliyor gibi bir algı söz konusu. Çünkü eğer Suriye meselesinde bu yeni durum oluşmazsa, Kürt meselesinde yeni durum oluşmazsa, toplumsal anlamda yeni mutabakatlar oluşmazsa kimsenin Türkiye’de bomba patlatmaya ihtiyacı yok. Çünkü Türkiye o zaman bir şekilde içe kapanmış bir ülkeydi. Bu bombalar Türkiye’nin dışa açılma noktasında, kendi siyasetini dizayn etmesi, uluslararası anlamda yeni partnerlerle bir siyaset yürütmesi noktasında bir hedef olarak ifade ediliyor.
SALDIRIYI HANGİ ÖRGÜT DÜZENLEDİ?
Daha önce baktığımızda plastik bombaları kullandıklarında PKK’ya çok net bir şeyler söylenebiliyordu. Fünyelerle ufak eylemler yapıldığında DHKP-C söylenebiliyordu. Yeni terör dalgası içerisinde, bu tür toplumsal eylemleri yapan örgüt anlamında yanı başımızda bir IŞİD gerçeği duruyor. Bunun olabilme ihtimali var mıdır sorusunun cevabına evet ya da hayır diyemiyorsunuz. Çünkü onlar toplumsal bir kaosu ister mi ister, fakat bu bilyelerle yapılan eyleme bakıldığında herkesin yapabileceği bir eylem olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü adresten ziyade eylemin sonrası mesele olarak karşımıza çıkıyor. Eylem sonrasında verilmek istenen mesaj hedef olarak ortaya konuyor. Belki içerideki örgütlerden ziyade dışarıdaki örgütlerdir. Belki bir istihbarat işi de olabilir, dış kaynaklı istihbarat işi de olabilir. Dolayısıyla şu örgütün deme işini yapamıyoruz.
GÜVENLİK AÇIĞI VAR MI?
Ankara’nın merkezinde bir bomba patlatılıyorsa, burada bir güvenlik açığı yoktur deme lüksüne sahip değiliz. Sonuçta güvenlik açığının olmaması, o bombanın orada patlamaması anlamına gelir. Ankara’nın merkezinde bir bomba patlıyorsa orada bir güvenlik zafiyetinin söz konusu olması son derece yüksektir. Çünkü bu tür patlayıcılar çok kolay taşınabilen patlayıcılar değil. Hükümetin bu noktada çok ciddi anlamda hızlı hareket etmesi gerekir. Bir an önce faillerinin açığa çıkarılması, bir örgüt varsa örgüt bağlantılarının ortaya konması gerekiyor. Teknoloji ile bu artık rahatlıkla yapılabilir. Şunu da söylemek istiyorum, bir yerde bomba patlıyorsa bu oradaki güvenliğin zafiyeti noktasında suçlama yapılabilir. Çünkü onların esas işi orada bomba patlamamasını sağlamak.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.