Osmanlı döneminde yaşanan aşırı hava olayları tarihi belgelerde

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığında muhafaza edilen belgelerde aşırı yağış, sel, kuraklık, fırtına gibi afetlerin sıklıkla yaşandığı ve alınan önlemlere ilişkin detaylar yer alıyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nun arşivlerinde, 16. yüzyıldan 19. yüzyılın başlarına kadar ülkeyi etkileyen aşırı hava olayları ve devletin bunlara ilişkin çalışmaları yer alıyor.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığında muhafaza edilen belgelerde aşırı yağışlar, sel, kuraklık ve fırtına gibi afetlerin sıklıkla yaşandığı ve alınan önlemlere ilişkin detaylar görülüyor.

Belgeler arasında, aşırı yağışlar sonrasında yaşanan seller ve yönetimin aldığı önlemler dikkati çekiyor.

Bu kapsamda Padişah II. Selim zamanında İstanbul kadısına yazılmış fermanın defter kaydında, safer ayının on yedinci (8 Haziran 1574) günü yağan aşırı yağmur nedeniyle büyük sel olduğu ve Yenibahçe'den (bugünkü Vakıf Gureba Hastanesi ve Ulubatlı civarı) denize kadar olan karizler (yer altı lağımı) üzerine evler yapılması, çöp dökülmesi ve sair sebeplerden evleri su bastığı ve bazılarının yıkıldığı belirtiliyor.

Konu ile ilgili afet yerine gönderilen Dergah-ı Ali Çavuşu İbrahim ve Mimar Muslihiddin'in yaptığı keşif neticesinde kariz üzerine yapılan ev ve dükkanların kaldırılması, karizlerdeki tahribatın giderilmesi, bazı köprü ve kemerlerin genişletilmesi gerektiği hususlarının tespit edildiği, bu sebeple kariz üzerine yapılan evlerin yıktırılması, genişletilmesi gereken kemer ve köprülerin vakıfları veya sahipleri tarafından yaptırılması ve karizleri delen, çöp dökmek suretiyle tıkanmasına sebep olanlara temizlettirilmesi ve tamir ettirilmesi emri veriliyor.

Belgelerde, Padişah III. Sultan Murad zamanında Mısır valisine yazılmış 9 Nisan 1577 tarihli fermanın defter kaydında ise sel felaketi beklenen Mekke'de sel gelecek yerlerin üzerinde olan evlerin kamulaştırılıp sel yatağının iki tarafına kargir duvar yapılması için 27 bin filori harcama gerekeceği, bu paranın Mısır Hazinesi'nden verilip, harcama işi için güvenilir bir adamın görevlendirilmesi emri dikkati çekiyor.

Yine Padişah Sultan III. Murad döneminde İstanbul kadısına yazılmış fermanın 30 Mart 1579 tarihli defter kaydında ise Belgradlı Mahallesi'ne Mustafapaşa, Silivrikapı, Topkapı ve Şehremini Çarşısı semtlerinden gelen sel sularının hisarda olan menfeze sığmayıp, evlere zarar verdiği belirtilerek, bu menfezin genişletilmesi emri yer alıyor.

Bağdat valisi tarafından 17 Nisan 1888'de Dahiliye Nezaretine gönderilen bir başka belgede ise Kerbela tarafında çıkan şiddetli fırtına sebebiyle turistleri taşıyan iki geminin Fırat Nehri'nde battığı bilgisi aktarılıyor.

Öte yandan Osmanlı'nın 19. yüzyıl ortalarından itibaren sel felaketleri ve çekirge istilaları yüzünden kıtlıkla da mücadele ettiği ve buna karşı alınan önlemler de arşivlerdeki belgelerde görülüyor.

Bu kapsamda Sadaret'den Adana valiliğine yazılan 9 Kasım 1859 tarihli belgede, ramazan ayında Maraş'ta meydana gelen kıtlık üzerine valiliğe yapılan müracaat neticesinde Maraş'a zahire gönderildiği, tekrar kıtlık olmasının beklendiği ve halkın her türlü sıkıntıdan kurtarılmasının çok önemli olduğu, valilik tarafından tekrar gıda gönderilebileceği belirtiliyor.

Başbakanlıktan Maliye Bakanlığına yazılan 14 Eylül 1873 tarihli belgede de kuraklık sebebiyle ürünleri telef olan Zor Sancağı'na bağlı Meskene Kazası'na yeni yerleştirilmiş olan Hadid, Mevali, Ebu Hamis ve diğer aşiretlerden yerleşmelerini tamamlamaları için bir yıl öşür alınmaması isteniyor.

Meclis-i Vükelanın (Bakanlar Kurulu) 14 Ağustos 1887'deki belgesinde ise sel felaketi ve çekirge istilasından kaynaklı kıtlığı önlemek için Bağdat vilayetine deniz ve nehirden getirilen gıda maddelerine uygulanan gümrük vergisiyle ilgili muafiyetin gelecek seneye kadar uzatılması kararı alındığı görülüyor.

Niğde Mutasarrıflığından İçişleri Bakanlığına 30 Kasım 1916'da yazılan telgrafta da Niğde'ye yedi aydır yağmur yağmaması dolayısıyla şiddetli kuraklık olduğu bilgisi yer alıyor.

Mayıs ayında yumurta büyüklüğünde dolu yağdı

Ayrıca, bahar aylarında görülen aşırı kar ve dolu yağışlarının da yansıdığı belgelerde Canik Mutasarrıflığı, İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık arasında yapılan yazışmalarda Nisan 1911'de Samsun'a bağlı Gökbelen köyünde meydana gelen şiddetli kar ve çığ düşmesi olayı dikkati çekti.

Konya vilayetinin telgrafı üzerine Dahiliye Nezareti ile Sadaret arasında yapılan 21 Mayıs 1905 tarihli yazışmalarda da Ürgüp'ün Karacaviran köyüne yumurta büyüklüğünde yağan dolunun ağaç ve ürünlere çok büyük zarar verdiği, meydana gelen selden birçok evin hasar gördüğü, hayvanların da telef olduğu yer alıyor.

Aşırı sıcaklarda görülen gök işareti

Arşivlerde Sadaretden Tophane kumandanına yazılan 1 Ağustos 1858 tarihli yazı da öne çıkıyor. Zor şehri civarında meydana gelen aşırı sıcaklarda görülen gök işareti ve o sırada bir yerde görülen maden örneğinin Padişah tarafından görüldüğü belirtilen yazıda, madenin eski Cebehanede bulunan müzede saklanmak üzere gönderildiği bilgisi veriliyor.