Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba!
Son yazımı Dünya Kadınlar Günü sebebiyle yazmıştım ve sonrasında hem yoğun iş temposu, hem araya giren yaz tatili ve kavurucu sıcakların çekilmez bir hal alması sonucu geri dönüşüm bugünleri buldu. Neyse ki, meşhur gazeteci ve anchormanler gibi yeni yayın dönemini beklemedim. Şaka bir yana bu yıl gerçekten kabak tadı veren kavurucu sıcaklarda, küresel iklim değişikliğine sebep olan herşeyle ilgili sayıp sövmelerimle geçen bu aranın sonunda, Sayın Genel Yayın Direktörümüz Erdal Güven’den bir uyarı geldi ve emir demiri keser diyerek tembelliği bırakıp amatör yazılarıma derhal geri döndüm.
Dönüşümün muhteşem olması için de, bu hafta yazımı muhteşem bir Golfçü hakkında yazmak istedim. Eminim camiada kendisini tanımayan yoktur. Zaten tabiri caizse, Google’ladığınızda kendisi hakkında sayfalarca çıkan haber ve içeriklerden ne kadar meşhur olduğunu anlıyorsunuz. Yıllarını golf sporuna vermiş bu meşhur ve bir o kadar etkileyici sporcunun yaşam hikayesini bir kez de benim gözümden okuyun istedim. Kendisine bu şansı bana verdiği için teşekkürlerimi sunarım.
Kendisi golf sporuna başladığım günlerde tanıma şerefine nail olduğum, 14 yılı aşkın zamandır tüm yoğun programına, yurtdışı turnuvalarına, işine gücüne rağmen benim gibi istikrarsız bir golfçü ile sahalara çıkmayı her zaman memnuniyetle kabul etmiş, taktiksel eğitimleri ile oyunumun gelişmesine katkısı olmuş kıymetli arkadaşım ve dostumdur. Özellikle bana öğrettiği bir bankerdan (çıkılması zor kum havuzu) wood adı verilen bir clubla(golf sopası) vuruş vardır ki, her daim oyunlarda hayat kurtaran türden, çok havalı bir vuruştur. Bir tek bana özgü değil, mütevazılığı ile takdir kazanmış bu golfçü dostumuz 7’den 70’e golf sporuna gönül vermiş her oyuncu ile deneyimlerini paylaşmaktan hiçbir zaman imtina etmemiş, neredeyse 7/24 golf sahalarında geçen yorucu, istikrarlı fakat her daim severek yapıldığı belli olan antrenmanları ile bugün geldiği noktada hem insanlığı, hem sportif kişiliğ ile camiamızın ve tüm Türkiye’nin sevgilisi olmuştur.
Sanıyorum birçoğunuz kimden bahsettiğimi anladınız. Kendisi ister hayatın deyin, ister kaderin deyin ne isterseniz o olsun, birçok insana oynadığı sevimsiz oyunu bozmuş, hayatın senin hakkına düşen de bu demesine razı olmadan, yılmadan, yorulmadan çalışmış, yüzünden hiç eksik olmayan gülümsemesi ile, elde ettiği muazzam başarıların yanına alçakgönüllü, yardımsever kişiliğini eklemiştir. Evet, golf sporuna adanmış bir hayatla, başarıdan başarıya koşarken, ayyıldızlı bayrağımızı dünyanın birçok ülkesinde defalarca göndere çekerek, istiklal marşımızı gururla tüm dünyaya dinleten değerli milli golfçümüz MEHMET KAZAN’dan bahsediyorum.
Hani vardır ya, her sektörde bir yıldız… Kişiliği, karakteri, hali tavrı, yardımseverliği ile herkesin işte gerçek sanatçı, işte gerçek gazeteci, işte gerçek iş insanı dediği. Mehmet Kazan, tam da bu tanıma uyan, nezaketi ve insanlığa örnek teşkil edecek kararlılığı, yürekliliği ve çalışkanlığı ile gerçek bir sporcu.
Ben hayat hikayesini dinlediğimde çok etkilendim. Birçok insanın yaşadığı olumsuzluklar, geçirdiği kazalar, hayattaki kayıpları karşısında yaşama, geleceğe küsüp, geri çekilmesine şahit oldum. Mehmet Kazan geldiği durumda, kendi iradesi dışında talihsizlik yaşayanlara, yaşadığı hayattan sürekli şikayet eden, şükürsüz ve şuursuz insanlara, gelecek nesillere tanıtılacak, anlatılacak örnek bir insan, örnek bir sporcu.
1981 yılında Malatya’nın Pütürge İlçesinde doğan Mehmet Kazan 7 yaşında eklem romatizması rahatsızlığı geçiriyor. 7 yaşına kadar her çocuk gibi, koşan oynayan, hoplayıp zıplayan, ağaçlara tırmanıp, oralardan düşen çocuk, yanlış tedavi, yetersiz teknoloji ve tıbbın yeterince gelişmediği o dönemde birden bedensel özürlü hale gelip, koltuk değneklerine mahkum oluyor. Kaderin Mehmet’e oynadığı bu haksız oyun, her çocuk, her genç gibi onu da bir süre travmaya, isyana, depresyona sokuyor elbette. Fakat bu durumdan kurtulması uzun sürmüyor. Hızla toparlanıp, eğitim, iş ve spor hayatına atılıyor. En önemli sıçrayışı ise, Atamızın Türk ve dünya çocuklarına armağan ettiği, en coşkulu bayramlarımızdan birinin kutlandığı, anlamlı bir 23 Nisan günü golf sporu ile tanışarak yapıyor. Öylesine bir sevgi ve istekle yapıyor ki sporu, Türk Engelli Milli Takımına girip, ülkemize Avrupa’dan 10 şampiyonluk getirirken, ülkelerinde binlerce golf sahası olan, neredeyse doğduğu günden itibaren golf sporunun içine doğan bir çok ülke sporcusunu geride bırakıp, birincilikler, onlarca 2.lik ve 3.cülükle dolu geçen turnuvalar Mehmet’in önüne öylesine bir dünya açıyor ki; Bir röportajında “İyi ki bu hastalık başıma geldi ve iyi ki engelli oldum” diyecek kadar golf sporuna aşık, hayata tutkuyla bağlı, elde ettiği başarılara minnettar ve engellerin bedende değil zihinde olduğunu söyleyerek, bir çok engelliye yol gösterecek kadar yaşamın ve mücadelenin farkında bir olgunluk sergiliyor.
Golf sporunda erken yaşlarda kazanılabilen zor bir profesyonellik statüsüne, kısa sürede ulaşarak, 0 handicap(hata toleransı olmayan oyuncu) ile dünya sıralamasında 18.liğe çıkıyor. Türkiye’de ise neredeyse katıldığı her turnuvada birinciliği alan, rakip tanımaz bir performansla iş adamlarından devlet adamlarına herkesin sahaya çıkmak için sıraya girdiği bir oyuncudur. Bu yazıyı hazırlarken kendisiyle görüştüğümde yine bir antrenmandaydı ve Çekya’da yapılacak önemli bir turnuvaya hazırlanıyordu.
Ben kendisini tanıdığım dönemde 2 koltuk değneği vardı ve yürüme sorunu daha fazlaydı. Geçen yıllar içinde yaptığı düzenli pilates, fitness, istikrarlı antrenmanlar, doğru beslenme ve düzenli hayat tarzı ile koltuk değneklerinden birini attı. Diğerine de ihtiyacı yok gibi fakat sanıyorum havalı olmak için kullanıyor😊
Golf için olmazsa olmaz bir duruş ve vuruş şekli vardır ve her oyuncu bunu beceremez. Aynı röportajında diyor ki, ben bu duruşa ve vuruş rahatlığına geçirdiğim hastalık nedeniyle doğal olarak kavuşmuş oldum. Bu durum golfte işimi kolaylaştırdı, düzenli idmanlarla da başarılar arka arkaya geldi şeklinde ekliyor. Ben de şunları eklemek isterim ki, yeşil golf sahaları ve temiz hava, Mehmet’i her daim fazlasıyla tatmin eden başarı hikayeleriyle dolu golf turnuvaları ve orada kurulan dostluklar, herşeyden önemlisi Mehmet’in hayata, hayatın getirdiklerine olan inanç ve mücadelesi onun yıllara meydan okumasına, her geçen gün geçirdiği rahatsızlığı geride bırakmasına yardımcı oluyor.
Ben bir kişisel gelişim uzmanı, psikolog ya da bu tür vaazlar verecek uzmanlıkta biri değilim. Bu sebeple yazımın sonunda size şöyle yapın, böyle düşünün, ben öyle yaptım falan gibi sinir bozucu ahkamlar kesip, bir ana fikir falan çıkartmayacağım. Sadece şunu belirtmek istiyorum, Mehmet Kazan bugüne kadar bir çok biyografide etkilenerek izlediğimiz, her türlü zorluğa rağmen başarı basamaklarını tırmanmış nadir karakterlerden biri ve ben onunla karşılaştığım, tanıştığım ve böylesi mütevazı bir şampiyonla golf oynadığım için çok şanslı ve mutluyum.
Sevgili Mehmet Kazan, başarıların, kupaların ve şampiyonlukların daha da çok, örnek davranışların, sahalarda geçirdiğin güzel zamanların ve ömrün daim olsun.
Bana senin hakkında bu yazıyı yazma izni verdiğin için teşekkür ederim.