Mevsimsel geçişler ağrıları artıyor

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Avcu, mevsim geçişlerinde alerjik bünyeli kişilerin burnunun etkilendiğini ve ağızdan solunum yapıldığı için geniz akıntısı ile boğazda ağrı ve kaşıntı oluştuğunu bildirdi.

Ahi Evran Üniversitesi (AEÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Avcu, cemrenin önce havaya sonra suya, ardından toprağa düşmesiyle hava sıcaklıklarında değişiklik yaşandığını ifade ederek bunun çevrenin de etkisiyle boğazda viral ya da bakteriyel enfeksiyonlara sebep olabileceğini belirtti.

Cemre ile adeta alerji sezonunun da açıldığına, kulak burun boğaz servisine gelen hastalarda artış yaşandığına dikkati çeken Avcu, "Cemrenin düştüğü zamanlarda bir dalgalanma oluyor. Bir de daha çok ağaçların çiçek açma sezonu bittikten sonra bahardaki kırkikindi yağmurları başladığında oluyor." dedi.

Mevsim geçişlerinde boğazın alt kısımlarında ağrı ile kendini belli eden, hastanın hormonal dengesini bozabilen ve yakın takip gerektiren tiroid bezi iltihaplarına da rastlanabildiğini aktaran Avcu, şöyle devam etti:

"32 yaşında bayan hasta, gribal enfeksiyonu takiben geçmeyen, 10 gündür devam eden boyunda ve boğazda ağrı, çarpıntı, hafif ateş şikayeti ile polikliniğimize başvurdu. Muayenede sadece boyun alt orta kısmında hassasiyet saptandı. Tahlillerinde tiroid hormonlarında yükselme ve ultrason çekiminde tiroid bezi iltihabı ile ilgili bulgular saptandı. Tedavisi uzun sürdü."

"ORTAM NEMLENDİRİLMELİ"

Çevresel faktörlerin de boğaz ağrısına neden olabildiğini dile getiren Avcu, şunları söyledi:

"Çevresel faktörler polen, ev tozu, kuru hava, sigara içmek ya da sigaraya maruz kalma, bağırmak veya fazla konuşma olarak sıralanabilir. Özellikle mevsim değişimlerinde alerjik bünyeli kişilerin burnu etkilenmekte, ağızdan solunuma zorlandığı için geniz akıntısı ile boğazda ağrı ve kaşıntı oluşmakta. Alerjene maruz kalmayı azaltmak için evde tekstil ürünleri asgariye indirilmeli, mümkünse evde hayvan ve canlı çiçek beslenmemeli, ortam nemlendirilmeli."

Çoğu boğaz ağrısının ilaç gerektirmediğine vurgu yapan Avcu, ağrı ve tahrişi gidermek için evde uygulanabilecek tedavilerle ilgili şu bilgileri verdi:

"Yüzyıllardır bilinen bu uygulamaların etkinliği güncel bilimsel çalışmalarla da saptanmıştır. Nane, papatya, hatmi çiçeği ve kökü, meyan kökü, çemen, karaağaç kabuğunun suda dinlendirildikten sonra ortaya çıkan çözeltisi veya çayı, gargara olarak veya içilerek ağrı, öksürüğe faydalı olduğu, nefesi açtığı bilinmektedir. Bir su bardağı ılık suya atılan bir çay kaşığı tuz ve yarım çay kaşığı kabartma tozu ile hazırlanan tuzlu su, gargara için antiseptik özellik taşır. Ağrı ve öksürüğe faydalıdır. Ayrıca bol sıvı gıda, bol sebze meyve tüketilmeli, istirahat edilmeli, bulunulan ortam nemlendirilmeli ve havalandırılmalı."

Avcu, eczanelerden reçetesiz de temin edilebilen ağrı kesici, ateş düşürücü, öksürük şurubu, gargara, boğaz spreyi ve pastillerin boğaz ağrısı tedavisinde kullanılabildiğini ancak üç günden fazla geçmeyen ve şiddetlenen ağrılarda mutlaka hekime başvurulması gerektiğini kaydetti.